@morkanatlizambak
|
"Şunu da alalım" dedi Barış. "N'olur? " "Barış parkta oturacağız farkında mısın? İki kek, meyve suyu, çekirdek alacağız hani! Fincan takımını ne yapacağız?" Deniz'in artık kafasından dumanlar çıkacak dereceye gelmişti. Barış markette ne görse almak istiyordu. Hayır, önceden böyle değildi bu adam. Alış veriş yapacağı zaman Halime hanım onu zor gönderirdi. Markete gelince de ihtiyacı olanı zar zor alır kaçar gibi çıkardı. "Ama bir düşünsene çiçeğim, evimizin balkonunda oturmuşuz elimizde bu fincanlar birlikte hatırı bir ömür olan kahveler içiyoruz. Başın omuzumda, burnum saçlarında." Deniz sözlüsünün bu hâline güldü. "Tamam güzel olur ama Barışım parkta oturacağız." "Olsun" dedi Barış, omuzlarını aşağı yukarı silkerken. "Yani ilerde illa ki o bakımda oturup kahve içmeyecek miyiz?" "İçeceğiz de..." Deniz'in gülüşü tüm yüzünü kapladı. "Ee o zaman evimizin ilk eşyasını birlikte mi alıyoruz?" "Evet tabii ki güzelim. Birlikte ne kahveler içeceğiz bunlarla" dedi elinde ki kutuyu havaya kaldırıp gösterirken. "Sen yaparsan kahveleri neden olmasın?" dedi Deniz şakayla karışık. Ciddiyet de barındırıyor olabilirdi. "Sen iste yeter canım sözlüm" "Tamam hadi alalım bakalım" deyip kasaya doğru yürüdü Deniz elinde ki abur cubur ve çekirdeklerle. Genç adam sevdiği kızın arkasından sakin adımlarla yürüdü. Normalde böyle bir adam asla değildi. Fakat Deniz'in yanında birden çocuklaşıyordu, sanki hep olması gerektiği gibi davranıyordu. Hareketleri birden değişiveriyordu genç kızın gözlerini gördüğünde. Aldıkları her şey Barış'ın elinde diğer elinde de Deniz'in eli vardı. Yavaş adımlarla sürekli boş bulunan parka gidiyorlardı. Diğerlerinin sürekli gittiği yerler restoranlar, kafeler olabilirdi ama Barış burayı daha çok seviyordu. Tabii ki kafeye de gidebilirlerdi fakat orada Deniz kendi dizine yatamaz kendisi de onun saçlarını okşayamazdı ki. Burada istedikleri gibi hareket edebilecekken restoranda yapamazdı bunu. Belki de bu yüzden böyle rahat yerleri seviyordu. "İlk kahvemiz çok güzel olacak, benden söylemesi." dedi gururla göğsünü kabartarak. "Emin misin güzel yapabileceğine, hem ben türk kahvesini yanında kek olmadan içemiyorum. Yaparmısın onu da?" Deniz, Barış ile el ele tutuştuğu elini küçük çocuklar gibi sallıyordu istemsizce. "Kekiniz nasıl olsun matmazel? " Deniz, Barış'ın reverans yapar gibi elini önünde sallamasına kıkırdadı. "Benim canım eşim portakallı, zencefili kek sever beyefendi. Ben kekimi eşimle yemek istiyorum." "Eşin sevsin seni canım sözlüm" Barış sevdiğinin yanağından bir makas aldı. "Şöyle tatlanma yiyesim geliyor bazen!" Deniz gözlerini kısıp baktı genç adama "eve gidince tatlı yaparım sana da getiririm." "Çok güzel olur ya, canımda çekti şimdi. Ne yapıcaksın peki?" "Bilmem ki, büyük ihtimal o an aklıma ne eserse." Boş parka girip büyük ağaçlardan birisinin hemen altına oturdular. Barış sırtını ağacın sert kısmına yaslamış, ayaklarını da uzatmıştı. Deniz ise ağaca yaşlanan Barış'ın dizlerini başını koyup gözlerini kapatmıştı. "Ne o!" dedi Barış muzip bir ses tonuyla "bensiz uyku girmedi gözüne de o yüzden mi uykusuzsun? " Deniz gözlerini dahi açmadan başını iki yana salladı. "Yok ondan değil. Gece çocuklara sınav hazırladım da ondan." Barış sol elini sevdiği kızın saçlarına daldırıp okşadı. "Bu sefer birlikte okusak sınavları ne olur?" "Güzel olur da..." dedi Deniz "Zaten her gün yorgun argın geliyorsun bir de bununla uğraşma, ben yaparım." "Yok ben seni görünce yorgunluğum geri planda kalıyor zaten, bir kokunu alsam güneş tekrardan doğuyor bana. Anlatabiliyor muyum?" Deniz yüzünde ki gülümsemeyle başını aşağı yukarı onaylarcasına salladı. Çok güzel seviyordu bu adam, içine dolan hisle dirseklerini yerde ki çimenlere yaslayıp hafifçe yukarı kaldırdı kafasını. "Eğilsene azıcık" Barış, Deniz'in söylediğini hemen yerine getirip başını ona doğru eğdi. Gözlerini onun yüzünde gezdirdi, bazen çok özlüyordu genç kızı bu yüzden her zaman yanında olsun 5 dakika dahi uzaklaşmasın istiyordu. Barış iç düşüncelerine dalmışken Deniz hızla genç adamın yanağını öpüp kafasını eski yerine koydu. Yanakları kızarırken utançla gözlerini kapattı. Az önce Barış'ı öpmüştü. Az. Önce. Barış'ı. Öpmüştü! "Ne yaptın sen az önce?" Barış'ın sesi çatlamıştı. Genç kız tek gözünü açıp ona şaşkınlıkla bakan Barış'a baktı. Sol eli öptüğü yerde parmak uçlarıyla dokunuyordu. "Sen, sen çok fena bir şeysin!" Barış sesli bir kahkaha attı. Resmen içi bir garip olmuştu. Midesi yerinde hareketlenmişti heyecanla, kalbi ise yerinde durmuyordu. Sesli bir nefes verdi. "Bunu sen istedin küçük hanım!" Deniz tek gözünü açıp merakla sordu. "Ne?" Fakat cevap kelimelerle değil yanağına dokunan dudaklarla olmuştu. Barış sevdiği kızın yanağını öptüğünde içi daha bir hoş oldu. Deniz'i şaşkına çevirmek isterken kendisi de öyle olmuştu. Yani ava giderken avlanmıştı. Öyle işte barışşş |
0% |