Yeni Üyelik
46.
Bölüm

⁴⁶🚔

@morkanatlizambak

düğünsahnesiiii

🚔

Herkesin mutluluktan delirdiği, sevinçle ayaklarının üzerinde zıpladığı zamanlar vardır.

Yoksa da olması gerekir.

Aynı şimdi Barış'ın sevinçten yapmak istedikleri gibi. Odada ki ahşap desenli bo aynasından üzerine baktı. Takım elbisesinin dümelerini dahi özenle iliklemişti.

Siyah takım üzerinde fena durmamıştı. Önceden de takım elbise giyse de hiç birisi böyle hissettirmemişti. Çünkü onlar normal takım elbiseyken bu damatlıktı. Yakasında da ne papyon ne de kıravat vardı. Yaka iğnesi takmıştı. Ve daha şık göründüğü su götürmez bir gerçekti.

Kumral saçlarına özenle şekil vermişti, öyle kuaföre falan gitmeyi hiç sevmezdi. İstisnasız her zaman saçlarıyla kendisi ilgilenirdi. Son zamanda saçlarına olan ilgisi artmıştı çünkü Deniz'i, Barış'ın saçlarını oynamayı çok seviyordu. Bu da Barış'ı saç bakımına itmişti.

Aynada son kez kendisine bakıp gülümsedi, artık Deniz'i görme vakti gelmişti.

Odadan çıkıp can dostu Kerem'i aradı. Bir kaç çalışan sonra açılan telefondan boğuk bir ses yükseldi.

"Alooa"

"Ne?" dedi Barış anlamaya çalışarak.

Homurtular eşliğinde bir boğaz temizleme ve ardından Kerem'in o billur sesi. "Efendim taze olacak olan damat."

Güldü Barış, dostunun hitap şekline. "Nerdesin?"

"Mutfağa gelsene oğlum! Senin evinin mutlağındayız."

Barış cevap verecekken Kerem tekrardan konuştu. "Hadi öptüm taze damat. Muah!"

Barış sonda ki öpücük sesini duyunca yüzünü buruşturdu. "Bir kere de çocukluk yapmasa, Mazallah gözü açık gidecek!" Söylene söylene koridordan çıkıp mutfağa girdi. Firmasıyla sandalyeye yaslanmış, parmakları şerbetli Kerem'i görmesi bir oldu.

Sonradan fark etti yanında ki sandalyede oturup elinde ki çatalla ağzına tıktığı baklavayı yutmaya çalışan Sercan'ı.

İkisinin üzerinde de jilet gibi bir takım vardı.

Gerçi Kerem yerinde duramayacağını fark etmiş olmalı ki spor takım giymişti.

"Oğlum, yemeye şimdiden mi başladınız?"

Kerem dolu ağzıyla "Hıhı! " diye mırıldanırken Sercan ağzında ki lokmayı bitirip konuştu. "Kerem abi bir tane alalım, tadına bakalım dedi. Başladık duramıyoruz!" Sercan'ın haklı isyanı çatal ile ağzına bir tane daha baklava almasıyla kesildi.

"Oğlum düğün öncesi 10 kilo alacaksınız, benim düğünden bahsetmiyorum kendi düğününüzden bahsediyorum. " dedi işaret parmağıyla önlerinde ki tepsiyi gösterirken.

"Düşünsenize düğününüzde damatlığa sığmayan bir göbek! Ne de olsa sizde benim gibi kas yok, göbek olur." dedi bir yandan karın kaslarının olduğu yere elini koyarken.

Bu sözlerle aynı anda Sercan'ın çatalı tepsiye düştü.

Kerem ise parmaklarında akan bal gibi şerbeti bile yalamadan direkt elini yıkadı.

"Kaldırın şunu gözümün önünden!" diye de isyan etti.

Barış, Kerem ve Sercan'ın bu hareketlerine kahkaha atıp tepsiyi buzdolabının yukarısına kaldırdı.

"Dünden beri benim de canım çekiyor ama bir tane bile almadım. Başlayınca duranayavağımı biliyorum."

"Helal olsun sana!" dedi Kerem gururla. "Şerbetli bal gibi baklavaların cazibesine dayanabilmişsin. Biz dayanamadık, savaşta yenildik."

"Baklavaları övüp durmasana!" dedi Barış yarı şakayla, yarı ciddi sırtına geçirirken.

"Abilerim hadi çıkmıyor muyuz?"

"Çıkıyoruz, çıkıyoruz." diye onayladı Sercan'ı Kere.

"Tabii Aslım bu yakışıklılığı görünce hastaneye gitmemiz gerekecek ama neyse."

"Ne alâka?" dedi Sercan saf saf.

O sırada Barış göz devirmekle uğraşıyordu. Üzerinde damatlığı olup evlennmeye giden bir adam olabilirdi bu onun göz devirmesine engel değildi ki. Deniz de çok severdi göz devirmeyi bazen boş boş otururken bile devirebilirdi. "Evlenince birlikte göz deviririz." diye sessizce fısıldadı.

"Yakışıklılığımdan düşüp bayılacak Aslım." dedi gülerek.

"Bence..." dedi Sercan "Bence Aslı abladan önce sen hastanelik olacaksın gibi."

"Nedenmiş o?"

"Aslı ablanın güzelliğinden sen bayılacaksın çünkü Kerem abi."

Kerem gözlerini hülyalı hülyalı kırpıştırdı. "Haklısın." diye mırıldandı.

"Eee hadi!" Barış ikisini de yakasından tuttuğu gibi mutfaktan dışarı fırlattı. "Kendi düğünüme sizin yüzünüzden geç kalacağım! Ben evlenemezsem siz asla evlenemezsiniz!"

"Sakın! dedi Kerem korkuyla, hemen ardından koşarak evden çıktı. Barış, Kerem'in kırmızı çizgisine dokunmuştu. Kerem fırlamasının ardından bir küçük Sercan fırlaması çıktı evden.

Fakat o biraz yavaş çıkmıştı çünkü biliyordu ki takımının küçük bir yeri bile kırışsa Mervesi öldürürdü onu.

Hâlâ yaşamak istediği anlar vardı. Beyaz önlüğü giydiği, parmağına yüzük taktığı ve sabah uyandığında ilk sevdiğinin yüzünü görmek istediği an gibi. Sercan hallere daldı. Mervesiyle birlikte yemek hazırladığı hayaller, omuzunda uyuya kaldığı geceler belki de doktor olunca nöbet sonrası sevdiğinin omuzunda dinlenirdi.

Sercan bindikleri arabada yolu izlerken bu düşüncelerle kalbi sıkıştı. Daha da bir istek birikti içinde, illa ki evlenmesi için mesleğini eline mi alması gerekiyordu? Mesleği eline almadan evlenemezmiydi? gayette evlenirdi.

Arka koltukta oturan Barış'a döndü. Ciddiyet ve hafif heyecanla sordu. "Abi, Mervem ve benim sıram be zaman gelir?"

"Vaz geçmek için son şansın bak!" diye uyardı Barış Sercan'ı.

"Vaz geç oğlum yer bu Merve seni, hem de çiğ çiğ!" Kerem'in de lafa karışmasıyla direkt cevap verdi genç adam. "Bir yola çıktık vazgeçmek diye bir kelime yok hem zaten ben onun canlılıklarını seviyorum. "

Kerem direksiyonu sola kırıp yan bir bakışla kısacık Sercan'a baktı. "Bir de düşünsene ileride bir büyük cadı bir de onun küçük versiyon cadısı, seni çiğ çiğ yiyorlar! "

Sercan'ın ilk başta kaşları çatıldı anladığı için hemen sonra kelimelerin mânasını anlayınca içtenlikle gülümsedi. "Keşke o günler gelse, daha ne isterim."

"Deli bu ya!" dedi Kerem gülerek.

"Merve'nin delisiyim abi!"Arabada büyük bir kahkaha kötü Kerem'den.

"Yav bi susun! Şurda heyecan yaşamama izin vermiyorsunuz!" Barış'ın bağırışıyla ikisi de sus pus oldular. Taze damat Barış'ın gazabına uğramak istememişlerdi.

Siyah araba Keremlerin evinin önünde durduğunda üç genç de arabadan indi. Düğün zaten yakında ki parkta olacağı için kalabalık oraya gitmişti. Evde şu an sadece kızlar ve anne babası vardı Kerem'in.

Barış'ın bacakları ve elleri ön göremediği şekilde hafif hafif titremeye başlamaıştı. O an herşey bir rüyaymış gibi geldi. En başından beri herşey rüyaymış gibi...

Kendisi karakolda mesaisinin bitiminde uyuya kalmış da rüya görüyor gibi...

Fakat her şey gerçekti şu an eli elinde olan sevdiği gerçekti. Deniz'in üzerinde ki beyaz gelinliğin gerçek olduğu kadar kendisinin üzerinde ki siyah takım da gerçekti.

Deniz işaret parmağıyla genç adamın yakasını düzeltirken konuştu. "Yaka iğnesi çok yakışmış. Yakışıklıydın iyice yakışıklı olmuşsun." diye mırıldandı sadece Barış'ın duyacağı şekilde.

"Sen zaten göz alıcıydın, kimse gözlerini alamaz senden. Kıskançlıktan ölebilirim."

"Ölme" dedi Deniz gülerken. "Daha yaşayacağımız çok an var, birlikte."

"Birlikte..."

Bir kaç yıl sonra...

 

deniz: barışım

barış: efendim aşkım denizim

deniz: ayh içim bi hoş oldu

deniz: neyse ben ne diyecektim?

barış: ne diyecektin karıcım?

barış: senin o içini yerim

deniz: eve gelirken ekmek al gel diyecektim

barış: sen iste yeter ki

barış: canın bir şeyler çekerse hemen yaz bana

barış: canım eşim aşerirse süper kahraman olurum

deniz: yaa canım seni çekti aşkım

deniz: çabuk evine gel

barış: eee?

deniz: ayağını denk al, polis!

deniz: çabuk gel evine

barış: başım gözüm üstüne güzelim

barış: uçuyorummm

Hanımcılık kazanacak!

Benim de içim bi hoş oldu, buruklaştım sanki. Ne yapabilirim, evlatlarımı bırakıyor gibiyim...

Çok güzel bir serüvendi. Benimle birlikte buralara kadar gelen dostlarım öncelikle teşekkür ederim. Hepiniz çok tatlısınız, hele de bazen yaptığınız yorumlar sabahtan akşama kadar yüzümde kocaman sırıtmayla gezmeme sebep oldu.

Tüm karakterler canım gibiydi, evlatlarım. Hepsini de severek yazdım, her bölümü de 3-4 defa okudum. Bazı kısımlar da saçmalamışım ama okuduğunuz için çok mutluyum.

Yeni kitap geliyor 'apartman yöneticisi' futbol sahnesinde geçen Atıf, Ateş, Ufuk ve Fırat'ın hikayesi. Texting olacak. Tam kurgu oturmadı kafamda ama oturacak in şaa Allah.

Bir şey daha söyelemek istiyorum. Yazdığım kitaplardan birisi olan Seher Vakti 4-5 aya kadar seslendirilecek sanırım yani umarım.

Öyle işte veda edemiyorum offf.

Bir diğer kurgumda görüşürüz umarım... 🚔

Loading...
0%