Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@morkanatlizambak

barış: bu gün işin var mı?

deniz: yok da niye sordun

barış: biraz dışarı mı çıksak diye

barış: biraz gezerdik belki?

deniz: ciddi misin?

barış: ciddiyim

barış: in aşağı güzellik

deniz: geldimmm

***

Deniz hızla yattığı yataktan doprulup üzerinde ki beyaz tişörtün ucunu düzeltti. Yatağının bir köşesine fırlattığı çizgili gömleği de tişörtün üzerine geçirdi. Evet kesinlikle çok düzenli hanım hanımcık bir kızdı.

Cebine elinde ki telefonu da koyduğunda hazırdı. Yani diğer kızlar on saat süsleniyorsa Deniz bir on dakikaya hazır oluyordu. Çünkü eşyaları her yerdeydi ve giyeceklerini kolayca etraftan topalayabiliyordu. Öğrencilerine düzenli olmayı öğretirken kendisinin düzenin 'd' sinden haberi yoktu.

Çoğunlukla gri ve beyaz döşenmiş odada dağları, tepeleri, gölleri, bayırları atla zıplaya geçti. Bu odanın artık kendi başının çaresine bakması gerekiyordu, yoksa olacak gibi değildi.

Düşman krallığından çıktığında derin bir nefes almadan edememişti. Düşman krallık kesinlikle abisinin odasıydı. Kendisi ne kadar dağınıksa onun on katı Kerem dağınıktı. Anneleri her odalarına girdiği zaman 2 gün belini doğrultamıyordu.

"Şeytanlar, cinler iyi çarpmıyo sizi" diye de eklemeden edemezdi.

Genç kız ayakkabılıktan ayakkabılarını ve anahtarını alıp dışarı fırladı. Yönetime paçayı vermemişti şükür.

"Bu gün de yırttık!"

"Her dışarı çıkışında niye bu triplere giriyorsun?" Dedi sakin bir sesle Barış. Kenarda ki ağacın arkasından bir anda fırlamıştı.

Deniz nefes nefese elini kalbine bastırdı " Tövbe tövbe, fırlama seni"

"Fıralam mı olduk şimdi Deniz hanım?"

Deniz, Barış'ın alınganlığına göz devirip "Tabii ki de fırlamasın sen Barış." dedi. "Ben senin küçüklüğünü bilirim" diye de eklemeden edemedi.

"İyice komşu teyzelere benzedin güzelim yapma, nolur "

"Tamam. Sen istedin diye yapmayacağım."

Barış elini Deniz'in eline sarıp kaldırımda yürümeye başladılar.

"Nereye gidiyoruz?" Dedi Deniz, meraklı ses tonuyla.

"Gidince görürsün Denizim"

Hava yavaştan şehrin üzerine karanlığını örtmeye başlamıştı. Hava akşam serinliğine kavuşmak yerine hâlâ sabah ki sıcak yerli yerindeydi.

İkili yan yana tanıdık kaldırımlarda yürüdüler. Bir süre sonra Barış'ın adımları yavaşlayınca Deniz'de durdu.

"Beni halı sahaya getirmediğini söyle?" dedi genç kız heyecanla. Barış'ı futbol oynarken görmeyeli çok olmuştu.

"Tamam söylemem güzelim" dedi Barış Deniz'i de peşinden sahaya çekerken.

Barış seyirci koltuklarına yaklaşıp sevdiğinin oturmasını eliyle işaret etti.
Üzerinde ki siyah ceketi çıkarıp Deniz'in eline verdi.

"Tutsana bunları güzelim" cebinden telefonunu ve cüzdanını da çıkardığında kazanmaya hazırdı artık.

Deniz gözlerini etrafta gezdirirken el ele gülerek abisiyle bir kızı görmeyi beklemiyordu. "Kim o?" dedi kaşları çatılırken. "Aslı"

Deniz içine dolan kıskançlıkla elindekilerle birlikte abisine koştu. Barış'ın geride kalması umrunda bile olmamıştı. Sarı saçları uzun bukleler halinde omuzlarından arkaya doğru kayan kızla göz göze geldiğinde düşmanca baktı.

O kim oluyordu da abisinin elini tutuyordu. Deniz, Kerem'im kolundan tutup ellerini koparırcasına ayırdı. İkisinin arasına girdiğinde hâlâ içi rahatlamamıştı.

Kerem şaşkınlıkla "Deniz!" dedi. Kardeşinin ne yaptığını anlamıştı. "Uzak dur ondan!"

"Ne?" diye soludu Aslı. Şu an ne olduğunu anlayamıyordu.

"Deniz!" Barış koşarak geldiğinde sevdiğinin bakışlarından ne hissettiğini anlayabiliyordu. Kendisi de Merve'yi kıskanmıştı fakat Sercan'ı tanıdığından pek fazla ses çıkarmamıştı. Hatta işine bile gelmişti Sercan'ı tanırdı, severdi. Huyu suyu belli sakin, sevecendi. Merve onun tam zıttı olsa da anlaşıyor gibiydiler.

"Sakin ol bitanem."

Deniz bu hitabı bile fark edecek durumda değildi. Şu kısacık ömründe didinip durduğu ama çokça sevdiği abisinin yanında bir kız görmeye dayanamıyordu.

"Abi sen şimdi sakince şuraya geç otur." dedi Deniz, Kerem'e bakmadan seyirci koltuklarını gösterirken. "Ben şu kızı olması gereken yere gönderip geleceğim!"

Kerem üzerinde ki şaşkınlığı atamamıştı, atabilse tepki de gösterecekti. Kerem yerine Barış, Deniz'in koluna dokundu. "Deniz yapma güzelim"

"Ne yapıyorum Barış? Gereksizlerden kurtuluyorum bunun neyi yanlış? Söylesene?"

Deniz Aslı ile göz kontağını asla bozmadan genç adamla konuşmuştu. Barış şu anda Deniz'in yüzünde ki kıskançlık ifadesine bayılmıştı. Çok şirin duruyordu.

"Selamın aleyküm! " dedi iki enerjik ses. Sercan Merve'nin koluna girmiş hoplaya zıplaya yanlarına ulaşmışlardı.

"Aleyküm selam" dedi Barış, diğerleri hâlâ trans halindeydiler.

"Ee hani maç yapacaktınız? Ben sizi izlemeye geldim" dedi Merve, bir yandan da ofluyordu.

"Gençler toplandı" diye ekleme yaptı Sercan sevdiğinin sözlerine.

"Vakit geçiyor hadi topu getirin" dedi Deniz. Arkasını dönmeden Kerem'i karnından iteledi. Genç adam ani gelen hareketle bir kaç adım daha sahaya doğru gitti.

"Ama o gidiyor!" dedi Deniz yüzünde katili aratmayan bir ifadeyle. Abisi evleneceği düşüncesi güzel gelmişti fakat gerçeğe gelince işler ciddiye binince bunu kaldıramamıştı.

"Hadi Barış abi oynamıyor muyuz?" dedi uzakta ki dörtlüden yeşil gözlüsü. Bunlar mahalleye yeni taşınan çocuklardı. "Geliyoruz Ufuk" sesi onlara ulaşsın diye hafiften bağırmıştı.

Barış daha fazla seyirci kalamayıp Deniz'i belinden sıkıca sardı. "Artık sakin ol Deniz. Alışacaksın, daha sakin bir ortamda konuşun."

Barış Deniz'i zorla sahanın kenarında duran çocukların yanına çekmeyi başarmıştı. "Yenge iyi misin?" dedi gençlerden en sakin görüneni Atıf.

"İyiyim" içine hırsla bir nefes çekti. "Ben bunu yolarım ama!" diye sızlandı. "Baksana Barış, abime nasıl sırnaşıyo! Ya çekin şu kızı abimin yanından"

"Alışacaksın"

"Bana ne!" dedi Deniz küçük bir çocuk gibi kollarını göğsünün üzerinde bağlayıp omuzlarını silkerken. Kaşları çatılmış dudakları hırsa büzüşmüştü.

"Onlar uzun zamandır birbirlerini seviyorlar Deniz, aralarına giremeyiz."

"Barış abi haklı" dedi Ufuk işaret parmağıyla yuvarlak çerçeveli gözlüğünü ileri iterken.

Fırat sessiz sakince herkesi izliyor, uzaktan yeni karşılaştığı insanları enine boyuna inceliyor gibiydi.

Ateş de yerde ki topu sıkıntıdan sektirmeye başlamıştı. "71, 72, 73..."

"37, 38..." dedi Sercan gıcıklığına.

"Kanmıyorum yanlız ben öyle oyunlara" dedi Ateş kaş göz işareti yaparak bir yandan da topu ayağında sektiriyordu. Konuşması bitince boş boş topa baktı. Kaçta kalmıştı?

"Ya ama of!"

"Bak bak, bi de kanmıyordu."

Evvet! Kıskanç denizi nasıl durultabiliriz?
Dört yeni çocuğum var ufuk fırat atıf ve ateş bunlara ayrı bir text yazıyorum ama bayaaa bi taslak hazırlarsam onu da atmaya başlarım belki emin değilim. Bunları yazacağım diye Yavuz Atağıma bölüm atamadım ağlıcam. Aksiyon, gizem ve polisiye ve hatta psikoloji severleri Hafıza Kartı'na beklerim.

Loading...
0%