Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Mavi Gözlerde Yanıklar

@morkanatlizambak


Şu dünyada en ağır şey unutmak olsa gerek. İnsanın içinin boş bir kavanoza belki de posası çıkarılmış bir portakala benzemesi çok acı bir şey. Bunun ne kadar can yaktığını genç adam etrafında ki insanları konuşmasından tek bir kelime anlamayınca fark etmişti.

Gözleri yanıyordu, nasıl geçeceğindense bi haberdi.

Kapı kapanır kapanmaz sağ tarafta ki sandalye gıcırdadı.

Gurur seslice bir nefes çekti içine. "Biraz sessiz ol Onur. Yavuz abiyi uyandırmak istemezsin"

"Ne yapacak sanki? Sende yani çok abarttın "

"Abartıp abartmadığımı ikimiz de çok iyi biliyoruz kardeşim. En son evinin kapısına dayandığında seni ekmek bıçağıyla kovalamıştı. Dûa et de silahı yanında değildi. Yanında olsaydı senin o çok sevdiğin kıçını delerdi!"

Onur yapmacık bir kahkaha attı. "Kıyamaz eniştem bana, kıskanma bitanem"

Bu sözler karşısında yatakta yatan genç adam kendisini gülmemek için zor tuttu. Fark etti ki bu Onur isimli genç odada olduğu sürece uyuyor numarası yapmak imkansıza yakındı. Yavaşça gözlerini açtığında sağ tarafında ki sandalyeye oturmuş sırıtan genci gördü.

Onur gözlerine denk gelen bir çift maviyle dondu kaldı. Âdeta yüzünde ki sırıtma yüzünde asılı kalmıştı. "Gururr!" Dedi neredeyse bağırmaya yakın bir şekilde. Gözlerini açıp kapattığı halde gözünün önünde ki görüntü değişmiyordu. Her seferinde bir çift gök'le karşılaşıyordu.

"Sanırım bu sefer kıçıma veda etmek zorunda kalacağım!"

"Yine ne yaptın kardeşim" diye bezgin bir şekilde konuştu genç adam. Bıkmıştı artık ikizinin bir şeyler yapıpta altından kalkamayışlarına. Mesleği bile ikizinin hastalığını çözmesine yetmemişti. Yakında anlına "tanımlanamayan hasta" yazacaktı.

"Uyandı"

"Ne uyandı Onur!"

Onur yüzüne zoraki bir gülüş yerleştirdi. Daha doğrusu yerleştirmeye çalıştı çünkü bu yüz ifadesi cin çarpmışlara benziyordu.

"Eniştem uyandı Gurur! Umarım hatırlamıyorsa da o son olanı hatırlamıyordur" dedi yalvarır bir ses tonuyla. Sonra da ellerini havaya doğru kaldırıp konuştu. "Lütfen Allahım sen beni bu zâlim enişte gazabından koru!" sonra da elleriyle yüzünü kapattı. "Amin!" Dedi.

O sırada kapı tıklanmadan hızla açıldı. İkizlerin ikisi de biliyordu kapıyı tıklamadan ahır kapısı gibi kimin daldığını.

Onur'un yüzü bi anda aydınlandı. "Melike" dedi oturduğu yerden kalkarak. "Gel otur sen"

"Abim nasıl?" Dediği sıra gördü masmavi gözleri. Adam yüz üstü yatmıştı başı yan tarafa doğru dönüktü. "Düzketsenize abimi, niye dikiliyorsunuz? "

Aynı anda Gurur genç kıza döndü. "Çevirirsek yanlızca dik bir şekilde oturması gerekir. Sırtını bile yaslamadan oturmak onu daha çok yoracaktır"

"Çevirin beni" dedi genç adam hiç düşünmeden. Böyle yattığı sürece yanlızca cam tarafına geçenleri görebiliyordu. Kesinlikle oturmak daha iyi bir fikirdi.

Gurur tereddütlü bir şekilde genç adamın koluna girip tek başına zor bir şekilde oturmasını sağladı. Onur Melike'nin arkasına saklanmıştı. Elleri genç kızın omuzlarındaydı ve arada başını uzatıp adamın yüzünü inceliyordu.

"Yavuz abi sırtını henüz yaslama" dediği sıra genç adam sırtını yasladı. Yatağa deyen kısımların acıyla kasıldığını hissetse de yüzünü buruşturmaktan ileri gitmedi.

"Çok konuşuyorsunuz" dedi hafif sinirli bir sesle. Başı zaten hatırlamaya çalıştıkça ağrıyordu bir de bu konuşmalar başını çatlatmıştı.

"Nasılsın abi?" Dedi genç kız yanında ki sandalyeye oturup elini tutacağı sıra. Genç adam hızla elini çekti. Tanımadığı insanların ona öylece dokunmasına izin vermek aptallıktı.

Melike şaşırdı kaldı. "Abi senin bu kadar kızacağın kadar kötü bir şey yapmadım ben. Bunu sen de biliyorsun"

"Ne yaptığın beni ilgilendirmez"

"Nasıl yani abi? Bu ne demek oluyor. Birisini sevdiğim için ben bu muameleyi hak etmiyorum. Sana söyleyecektik üstelik, yanlızca uygun bir vakit arıyorduk. "

Karşısında ki kızın taramalıya bağlamasıyla parmak uçlarını başına koydu. O sıra gözleri ellerine takıldı, yanık ellerine. İkisi de sargıyla sıkıca sarılmıştı. Başına ince ince ağrılar sızdı aniden.

Gözünün önüne ambulansa binmeden önce gördüğü eski, paslı bisiklet belirdi. Hayal gibi gelip gidiyordu. Parmaklarını anlına hafif hafif vurmaya başladı. Eski, paslı bisiklet gök mavisi bir bisiklete döndü gözlerinin önünde. Yanında da büyük gök mavisi bir bisiklet vardı. Gözlerini yummuş ağrının geçmesini bekliyordu. Omzunun dürtüldüğünü hissedip gözlerini az birşey araladı. Genç kız bu sefer de omuzunu sallıyordu.

Gurur Melike'nin kollarını tutup çekti. "Sakin ol, lütfen. Yavuz abiyi daha çok kötüleştiriyorsun. Şu anda o olanlarla hiç bir alakası yok. Sanırım eniştem şu anda hafızasında sorunlar var, Zahit abiyi tanımamış ve büyük ihtimalle bizleri de hatırlamıyor. Yoksa emin ol abin sen ne yaparsan yap böyle davranmaz."

Melike'nin gözleri yaşlarla dolmuştu. "Emin misin?" Dedi kırık bir sesle.

"Doktor zaten hafıza sorunları olabilir ama emin olmak için uyanmasını bekleyelim dedi. Lütfen sakinleş." Gurur başını genç kızın arkasında dikilmiş üzgünce onu izleyen Onur'a çevirdi.

Onur Melike'yi o şekilde abisine yalvarırken görünce yüreği sızlamıştı. İlk defa dalga geçmek için değil de genç kızın üzüntüsü için çabalamak istedi. Lâkin elinden bir şey gelmezdi. Burun kemerini sıktı, sonra da hafifçe tebessüm kondurdu yüzüne.

Bir kaç adımda Melike'nin yanında durup omzuna elini koydu. "Biz birer kahve içelim. Hem Yavuz abi de biraz dinlensin, düşünsün. Ne dersin?"

Melike'nin gözleri abisinin üzerinden ayrılmazken başını onaylamak için aşağı yukarı salladı. Gözünden akmakta direnen bir göz yaşını da yavaşça sildi.

Abisini bu halde görmek içini sıktı. Yıkılmaz, güçlü gördüğü abisi.

O yıkılmayacağından emin olduğu abisi şu an bu haldeydi. Gözlerinin önünde fakat yanında değildi. Bedenen burdaydı fakat ruhu nerede olduğunu bilemeyecek kadar uzaklardaydı. Çok yakın ama bir o kadar da uzaktı abisi. Kendisine, etrafındakilere ve herşeye...

Yavaşça sandalyesini bacaklarının arka kısmıyla ittirerek kalktı ayağa. Abisine baktı bir kaç saniye. Onu gözünden tanısın istedi, ama olmadı. Gurur'un yüzüne baktı, aralarında en sakin ve aklı başında oydu çünkü. "Gamze ablam uyanırsa kesinlikle görsün abimi."

Gurur başını hafif hafif aşağı yukarı salladı. Kesinlike ablasını Yavuz'un yanına getirecekti.

Onur genç kızın omzundan tutarak birlikte yürümelerini sağladı. Melike yıkılmış gibiydi, şayet kendisini toplayamazsa annesi ve babası daha çok yıpranırdı. Melike bunun farkına vardığı an yüzüne bir gülümseme koyup omzunda ki Onur'un elini tuttu. Başını da ona doğru yaslayıp "İyi olacağız." dedi.

Onlar odadan çıktığı anda Gurur sakin adımlarla az önce Melike'nin kalktığı sandaleyeyi düzeltip oturdu. Biraz düzen takıntısı vardı. Fakat yaşama şartlarını etkileyip onu yoracak kadar da değildi.

Sırtını sandalyenin başlığına yaslayıp kollarını göğsünde salık bir şekilde bağladı. "Kendini nasıl hissediyorsun Yavuz abi?"

Yatakta yatan genç adam sırtının acısıyla yüzü buruşsa da dudaklarını yukarı doğru kıvırmaya çabaladı. "Müthiş"

Yutkundu derince. "Müthiş hissediyorum kendimi, anlayamazsın"

"Tabii ki anlayamam seni Yavuz abi" dedi Gurur hiç bozuntuya vermeden. Kesinlikle kendisiyle güle oynaya konuşacağını düşünmemişti. Ve şayet Yavuz onunla güle oynaya konuşsa direkt olarak akıl hastanesine yönlendirirdi. Çok düşünen Gurur bunu hiç düşünmeden yapardı.

Gurur'un gözleri baştan aşağı genç adamı süzdü. Zayıflamış yüzü de hafif çökmüştü. Yüzünde hiç bir zaman sakal bırakmayan adamın yüzünde sakalları uzamıştı. Tabii ki yüzü temizken de yakışıklı olan adam bu haliyle de yakışıklıydı.

"Yanıkların nasıl? Çok fazla acıyorsa doktor çağırabilirim"

"Gerekmez" dedi yatakta hafifçe kıpırdanırken. "Benim kimliğim nerde?" diye aklına geleni direkt sorararak.

"Haa" gibi bir ses çıkardı Gurur ve elini cebine attı. Siyah cüzdanın içinden iki tane kimlik çıkardığında isimlerine baktı, kendisininkini geriye aldığı yere koyarken diğerini Yavuz'a uzattı.

"Gamze ablamdaydı bana hastane girişi yapmam için verdi. Bende kalmış" dedi sakin bir şekilde cüzdanı cebine koyarken.

Yatak başlığına deyen sırtı yanıyordu, fakat belli etmedi. Dişlerini sıktı, elleri ve sırtı hafif hafif arada sızlıyordu.
Acıdan dolayı gözleri yanıyordu. İçleri ateş gibiydi. Kimliğe baktı. Yavuz Atak ERGÜVEN. Eğer bu kimlik sahte değilse o Zahit denen adam doğruyu söylüyordu.

O Yavuz'du. Yavuz...

Güzel bir bölüm oldu diye umut ediyorum...

Karakterlerim nasıl?

🌫

Loading...
0%