Yeni Üyelik
34.
Bölüm

SV| 🎬

@morkanatlizambak

34 Final 🎬


Zaman bir şerit gibi serildi önümüze. Su gibi değil bulutlar gibi aktı geçti, ne acıttı ne de fark ettirdi. Kimsenin fark etmesine vakit tanımadan geçti gitti. Aynı bulutların hızlı ama fark ettirmeden gittiği gibi.

Sevda herkesin başında ayrı tüter. Kimini sahafa sürükler, kiminin avucuna kuş bırakır ve kimisinin de yüreğinin üzerine tonlarca ağırlık koyar. Ama herkes bir gün sever, vazgeçemeyecek kadar sever. Nasipse yaşar en güzel anlarda sevdayı.

Başını yastıktan kaldırmadan tavanı izledi sakince. Hayat denen şey neydi ki bu kadar hızla geçip gidiyor, yok oluyordu. Başını yan tarafına çevirdi yüzünde tebessümle. Uzattığı kolunun üzerinde uyuyan eşini izledi bir süre.

Boşta kalan elini havalandırıp eşinin çok sevdiği saçlarını okşadı. Parmağına dolayıp burnuna yaklaştırdı, kokladı. Gözlerini kapattı usulca, eşini ilk kıskandığı zamana gitti aklı.

Yeğenini almaya gitmişti okula. Okulun bahçesinde bankta oturmuş okulun çıkışını bekliyordu. Bakışları yine bir noktaya daldığı anda zil çalınca irkilmişti olduğu yerde.

Çocukların koşarak tek tek çıkışını izledi sakince. İçinde ki ağırlığa anlam veremiyordu şu sıralar. Ayağa kalkıp Tarığ'ın sınıfına doğru gitti. Tam kapıdan giriyordu ki içerden bir adamın çıktığını gördü. Adam kesinlikle sırıtıyordu ve bu hiç hoş bir gülüş değildi.

Başını iki yana sallayıp sınıfa girdi. O an dona kaldı. Ayakları bir adım daha gidemedi ileri, kaldılar öylece. Yüreği durdu sanki Fatih'in. Kalbi atmadı bir anlığına.

İlk defa Zeynep'i böyle görüyordu. Üzerinde ki köyü renk uzun elbisesi ve başında ki şalıyla.

Gözlerini çekemedi genç kızdan. Sonra az önce sınıftan çıkan adam geldi aklına o adam Zeynep'i görmüş müydü? Umarım görmemiştir, diye bir düşünce geçti içinden. Zeynep son kitapları da Tarık'ın çantasına koyup kapattı çantayı.

"Hadi yakışıklı bey" dedi elinden tutup. Arkasını dönünce gördü donmuş kalmış Fatih'i.

İnkâr etmişti Fatih, kendi içindekilerle savaşmıştı. Yok saymış, yok etmeye çalışmış lakin olmamıştı. Becerememişti. Iyi ki de becerememişti.

Karısının anlından öpüp kalktı. Apdestini alıp Zeynep'i de uyandırdı.

***

 

Elinde ki sepeti kapının önüne bırakıp karşı dairenin zilini çaldı hızla. Kapıyı Aliye Hanım gülerek açtı.

 

"Hadi nerde kaldı bu uyuşuklar anne?"

 

"Yine seni beklettiler ne yaparsın ikisi de ağır kanlı yavrum" dedi başörtüsünün ucuyla ağzını kapatıp.

 

"Emin misin anne gelmeyeceğine?" Dedi Selim Aliye hanıma bakıp.

 

"Cık" gibi bir ses çıkardı yaşlı kadın. "Yok gelmeyeceğim biz yaşlılar toparlanıp biraz sohbet edeceğiz"

 

"Peki bizim yer faresi nerde?"

 

"Gelir birazdan" dedi Selim. "Annesine yardim ediyor benim akıllı oğlum"

 

Diğer daireden çıkıp kapıyı kapatan Kübra elinden tuttuğu oğlunun ayakkabılarını giydirirken gülümsedi. "En sonuncu yardımında mutfaktan buğday toplayacaktık Selim"

 

"Orası öyle ama uslu benim oğlum"

 

"Evet" dedi Kübra "Odasında ki çerçeveleri indirmiş içine oyuncak koymaya çalışmıştı. Haklısın çok uslu"

 

"Orası öyle ama ..." dedi Selim ensesini ovuşturup. O sırada Aliye Hanım'ın olduğu kapıdan Fatih ve karnını tutan Zeynep çıktı.

 

"Hadi niye bekliyorsunuz?" Dedi Fatih gülerek.

 

"Hiiç öyle canımız sıkıldı da"

 

"Gidince sıkılır canınız hadi gidelim" dedi Zeynep. Sanki Selimler onlar yüzünden burda değilmiş gibi.

 

Aliye anneye veda edip arabaya bindiler.

 

"Anne bu ne?" Dedi Kübra'nın kucağında oturan Yasin.

 

Kübra hızla oğlunun elini çekti, nerdeyse hareket eden arabanın kapısını açacaktı. "Oğlum yapma"

 

"Ne yaptı benim oğlum yine" dedi Selim. "Az kalsın kapıyı açıyordu " Selim bir kahkaha attı. "Bu çocuk çok deli ya. Kesin hastanede karıştı"

 

"Karıştıramazlar benim yiğenimi" dedi Zeynep. Uzanıp yengesinin kucağında oturan küçük beyin saçlarını karıştırdı.

 

"Aynı babası"

 

"Evet aynı benim gibi yakışıklı oğlum"

 

"Hayır " dedi Zeynep abisine gülerek baktı. "Senin gibi yaramaz abicim"

 

Arabayı yavaşça park etti Selim. "İnme o zaman sen küçük hanım"

 

"Ya abi ama" Fatih bir kahkaha attı. "Abiye yağlanmaz karıcığım"

 

"Az benim yanımda ol sende hoca bey. Rica ediyorum az hanımcı ol"

 

"Sen iste yeter ki öğretmen hanımcım " dedi Fatih arabadan inip karısının inmesine yardım ederken.

 

Fatih ve Selim ellerine birer ikişer poşet, sepet alıp arabayı kilitlediler. "Şimdi bu Levent nerde?"

 

"Bilmem. Ama o kesin bizi bulur" dedi Selim piknik alanında yürürken. Yasin annesinin elinden kurtulup ileride ki büyük gövdeli ağaca doğru koştu.

 

"Oğlum yavaş ol!"

 

"Hadi anne" dedi koşarken Yasin "Levent amcam burda"

 

Küçük çocuk hızla koşup yerde bağdaş kurup oturan Levent'in sırtına atladı.

 

"Amcaa!" Diye bağırdı. Ondan da hızla ayrılıp Nur ablasının yanına gitti, ona da sarılıp Levent amcasının yanında oturan ikizlerin yanına geçti.


Onlar otururken el ele tutuşmuş Ali ve Zehra da gelmişti. Üç dört ay önce nişanlanmışlardı. Ve gerçekten o iki inatçı keçinin kavgalarını, didişmelerini izlemek çok zevkli oluyordu.

Levent çimenlere bağdaş kurmuş otururken kucağında iki bebek vardı. Dizine başka bir el dokununca sebebini bakmadan anlamıştı.

 

"Gel lan sende gel, ana okulu açtım mübarek!" İkizlerin yanına oturttu küçük oğlan çocuğunu. Uzun zamandır aklında olan şeyi söylemek için Fatih ve Selim'e döndü az ilerde de hanımlar oturmuş sohbet ediyorlardı.

 

"Pişt!" Dedi dikkatleri üzerine çekmek için.

 

"Bakın şimdiden anlaşalım." Elini ileri uzatmış Fatih ve Selim arasında sallıyordu. "Çocuklarınızı güzel yetiştirin. Selim zaten senin Yasin dibimden ayrılmıyor. Fatih senin kız doğunca o da böyle olur muhtemelen." Deyip sustu. Aslında biraz da tırsıyordu.

 

Bu iki dangalak onu dövmezlerdi değilmi?
Karısı ve çocuklarının önünde, çok ayıp olurdu.

 

"Ee kardeşim bizim çocukları yetiştirmemiz le sen ne alâka acaba söylesene?" Dedi Selim oğlunun neredeyse kıracak olduğu oyuncak arabayı alırken.

 

"Bak şimdi şöyle ki senin Yasin var ya?" dedi Selime doğru. Selim başını evet manasında aşağı yukarı salladı.

 

Levent bu sefer de Fatih'e döndü." Seninde bir kaç aya kızın doğacak ya hani!"

 

Fatih her zaman ki sakinlik ve yüzünde ki gülümsemeyle "evet" dedi.

 

"İşte " dedi Levent eceline susamış gibi. "Birini damadım birini de gelinim yapacağım. Evlatlarını elin yavrularına vermeyin. Tanıdığa gitsinler daha güzel olur" dedi.

 

"Levent! Bak ellerim kaşınıyor zaten delirtme adamı lan!" Selim bağırarak ayağa kalktığında hanımlar gülme krizine gireceklerdi.

 

"Bi sakin oğlum. Şurda gelecekten bahsediyoruz. Bak Selim şimdiden Yasemin'e çiçeğini çikolatanı al gel. Biz de Fatih'e çiçek çikolata götürelim yerimiz hazır olsun." Derken üç çocuğu yavaşça piknik örtüsünün üzerine bıraktı. Sonra da deli danalar gibi onu izleyen Selimden en uzak köşeye koşmaya başladı.

 

Levent nefes nefese koşarken seslice bağırdı. " Selim çikolatamızı getir biz de onu Fatih'e götürelim. Çikolata fiyatlarından haberin var mı senin? ha söylesene. İşimi çıkıştırdığıma bakmam lazım"

 

"Leventt!"

 

"Söyle dünürüm" dedi Levent başını hafif çevirip arkasını kolaçan ederken. Gördüğüyle olduğu yerde durdu. Hayır! Selim durduğu için durmamıştı. Küçük kızı Yasemin ilerisinden ona gelen elinde topuyla küçük oğlan çocuğuna gülüyordu.

 

"Ama hayır ya" Levent hızla kızının yanına gelip diz çöktü. "Beni hayal kırıklığına uğratma kızım. Bak ben damadımı topçu popçu istemiyorum Yasin' i istiyorum." Konuşurken aynı zamanda küşük kızın kahve gözlerini kapatıyordu.

 

İlerde ne olacak, yanlızca Allah bilirdi. Bir Seher Vakti yaşadı onlar. Mutlu, umutlu bir geleceğe kucak açtılar ellerinde çocuklarıyla. Bir yanda sevdikleri bir yanda Allah'ın hediyeleri...

 

 

 

 

🎬

 

Çok fenayım dokunmayın bana. Levent her zaman Levent, ne yaparsın. Huylu huyundan ölse vazgeçmez!

 

Bi kapanış konuşması yapmam lâzım ama başarabileceğimi düşünmüyorum.

 

Evet başlıyorum.

 

Ben bu kitabı büyük hayallerle yazmadım ve zaten şu anda o kadar büyük değiliz. Küçük bir okurum var o kadar. Umarım ileride bu durum değişir.

 

Ben kitabı eğlenerek yazdım. Bazı yerlerde tıkandım doğru. Ama ayda yılda bir gelen bir kaç yorum isteğimi arttırdı, umutlandım. Karakterlerime bağlandım açıkçası. Hepsi ayrı bi dünyaydı. Ve ben şimdi başka dünyalar yazmaya gidiyorum. Eyvallah...

 

🎬 bu sahne burda kapanır 🎬

 

MorKanatlıZamanlar🎥
Prodüksiyon sunar...

Bir özel bölüm gelecek 🌫🚔☕

Loading...
0%