@morkanatlizambak
|
Kâbusun etkisiyle saçları terle birlikte yüzüne yapışmıştı. Gözlerini hızla açıp nefesini düzene sokmaya çalıştı. Bir müddet sonra gözlerini tekrar açıp kapattı, korkuyordu tekrar kâbus görmekten. Odasının içi hafiften loştu. Yataktan doğrulup bağdaş kurarak oturdu. Bu duvarı özellikle boşalmıştı ,sadece karşısında bi tane tekli koltuk ve sehpa vardı. Duvardaysa tek bir çizik bile yoktu , bu duvar bakıp kirli düşüncelerini temizlemesi için en doğru yerdi. Ayaklanıp yatağın sol tarafında olan balkon kapısına yaklaşıp biraz araladı. Küçük yerden zaten ufacık tefecik olan vücudunu geçirip balkon korkuluklarına ellerini yasladı. Telefonu açıp kulağına götürdü, yüzü güzel bir gülümsemeye misafir oluyordu. Kulaklarına gelen ses gülümsemesini genişletmeye yarıyordu. "Hayırlı sabahlar Küboş" "Hayırlı sabahlar Süt oğlan" "Bir saat kadar var ama çabuk ol" dedikten sonra sol elini cebine koydu. Hızla balkondan ayrılan kızdan başını çevirip gök yüzüne odaklandı. Güzel vakitti, bu zaman yeni bir başlangıç demekti ona göre. Içine bu güzel havadan biraz daha çekip sağ elini de cebine yerleştirdi. Bu güzel bekleyiş ne zamandan beri vardı 1 gün, 2 gün yoksa 3 gün mü? Hayır tam tamına 4 yıldır bu güzel zamanları yaşıyordu genç adam. Hâlinden memnundu hemde fazlasıyla. Kübra evin kapısından çıkıp Fatih in yanına geldiğinde gülümsüyordu. Genç adamın da dudağı yukarı doğru kendinden habersiz ivme kazandı. Fatih , kardeşini böyle görmekten mutluluk duyuyordu. Başındaki ayeti, üzerine giydiği feracesi onun onurlanmasını sağlamıştı. Kübra yüzündeki tebessümü silmeden Fatih in koluna girdi. "Süt kız biraz yürüsek olmazmı? " "Olur Süt oğlan, yürüyelim " Fatih nefes alıp konuşmaya başladı çünkü sessizlikten pek hoşlanmazdı. "Şükredecek ne çok şey var, ama biz ınsanoğlu hâlâ isyan peşindeyiz. Neden elimizdekiyle yetinmiyoruz da gözümüzü yükseklere dikiyoruz? " deyip nefesini tazeledi genç adam. Bu sırada söze girdi Kübra "Çünkü doyumsuzuz, asla elimizdekilere şükredemiyoruz. Hiç olmayanları asla düşünmüyoruz " bu sözlerle birlikte Kübra 'nın suratı asılmıştı istemsizce. Kübra süt kardeşine baktığı zaman onun gözlerini kısmış bir yere odaklanarak baktığını gördü. Baktığı tarafa gözlerini çevirdiği zaman Kübra lüks bir araba gördü ilk başta. Daha dikkatli baktığı zaman arabanın önünde bir dizini kendine çekmiş diğerini de uzatmış bi şekilde oturan bi adam vardı. Beyaz tişört siyah pantolonla genç adam kendini salmışa benziyordu en azından Kübra öyle düşünmüştü. Içinden genç adama dûa etti. "Rabbim hidayete erdirsin"diyip kafasını Kübra ya çevirdi. Kübra da meraklı bakışlarla ikisine bakıyordu. "İyimi Fatih?" bir nefes çekip gözlerini indirdi. "Değil ,hidayete ermesi için dûa et kardeşim " deyip iç çekti. ... Unutmak istiyordu genç adam. Gözlerinin önündeki ölüm yok olsun istiyordu. Küçük kardeşine acı bir tebessüm sunarak ayağa kalktı. Içi cayır cayır yanıyordu genç adam bunun farkındaydı. Her akşam yaptığı gibi acı yüzüyle çıkış kapısına yöneldi. Zeynebin cevap bile vermesine fırsat vermeden dışarı çıkıp kapıyı kapattı . Soğuk zemini sert adımlarıyla bitirip arabasının kapısını açtı. Yorulmuştu bunca zamanda ama devam etmeliydi. Yolu buydu, ve değişmeyecek gibi duruyordu. Siyah aracın koltuğuna oturur oturmaz çalıştırıp sürmeye başladı. Fazla hızlanmadan arabanın yolda akıp gidişini izledi. Gözlerinin dolduğunu, dişlerini sıktığını bile fark edememişti. Arabasını boş, ıssız bir sokakta durdurup yan koltuktaki şişeleri kavradı. Bu gün de yapacaktı, unutmaya çalışıyordu ve bunun için yine işe yaramayan alkole başvuracaktı. Merkezde olup beynini dolduramadığı geceler bu şekilde kendisini saliveriyordu genç adam. Alkolün işe yaramadığından bile habersiz ilk şişenin kapağını sinirle açtı. Inci beyazı dişlerini ise yaramaz sıvıyla kirletircesine kafaya dikip içti. Arabasının karşısına çöküp şişeyi yere koydu. Pantolonunun cebinden sigarasını ve çakmağını çıkarıp bi tane yaktı. Zehirli dumanı içine çekip burun deliklerinden çıkmasına musade etti. Omzunu hafifçe sarsan bişeyle gözlerini aralamaya çalıştı genç adam fakat gözleri yapışmış gibiydi. Zorlukla birbirini araladığı gözleriyle etrafa ilk boş bakışlarını attı. Hemen dibinde genç bir adam vardı. Gözlerindeki endişeyle ona bakıyordu. Kafasını biraz daha kaldırdığında genç bir kızın adamın arkasında ona merakla baktığını gördü. Üzerindeki feracesi güzel eşarbı ve masum bakışlarıyla çok farklı bi duruşu vardı. Karşısındaki genç adam gülümseyerek konuştu "Iyimisin?" "Evet iyiyim"diye basını aşağı yukarı salladı Selim. Fatih ayağa kalkınca elini genç adama uzattı. Selim bir adama bir de uzattığı eline bakmayı kesip elini tutarak ayağa kalktı. "Teşekkürler "diyerek basını kaldırdı. "Isımınız neydi? Ben Fatih"dedi karşısındaki genç adam. "Selim " diyerek kendini tanıttı. Kimse bilemiyordu karşısındakilerin geçmişini. Umursadilarida söylenemezdi. Kader örerken ağlarını sadece onlara yürümek düşüyordu. 
 |
0% |