@morkanatlizambak
|
Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını gölgesinde taşır.
Ve gün gelir o tohum öyle büyür, öyle serpilir ki karanlığın gölgesi bile şaşar.
Bazı ruhlar aşinadır birbirine, tanır önceden beri. Varlığını hisseder görmeden, ışte öyle ruhlarla karşılaşmak dileğiyle, sevgiyle...
Selim , Levent ve Fatih görünüşte çok farklı anlaşılmaz görünseler de ruhları anlaşmıştı, kim karışabilirdi ki?
Evin yolunu tarif eden Fatih rahatlamış bi halde sırtını rahat koltuğa yasladı. Gerçekten Selim arabasına güzel bakmıştı, belki de hiç çizik bile yoktu.
"Eee" dedi Levent " sohbetinize de doyum olmuyor be kardeşler " sitemi Fatihi güldürürken Selim tepki dahi vermedi. Bilirdi dostunun hallerini. Bu hâline de ister cevap ver ister verme, füze Levent yola çıkardı.
"Aslında" dedi Levent "insan oğlu çok yanlız, etrafında ne kadar insan olursa olsun yanlız. Kişinin etrafında içten ve gerçekten seven insan yoksa o insanın hiç kimsesi yok demekmiş biliyomusunuz? "
Cevap vermelerini beklemeden derin bi iç çekti. Özlem karışmıştı nefesine. Bir sene önce kaybettiği annesi özlem sebebiydi.
"Ama" dedi mutlulukla "sanırım ben artık yanlız değilim, kaç yıllık ne yaparsan yapayım başının etini yesem de benden bıkmayan Selimim var. Ruhumu ferahlatan sen varsın" dedi Fatihe dönerek "Ve bizim küçük prenses var. Abisini birlikte güzel çıldırtırız. " Levent kahkaha attı istemeden. Selimi nasıl delirttikleri geldi aklına kısa bi süre.
"Bitti mi?" Dedi Selim. Onunla dalga geçmeleri daha çok sinirlendiriyordu onu. Öfkesi dışardan da belli olunca Levent ellerini teslim olur pozisyonda yukarı kaldırıp yavru kedi bakislari atmaya çalıştı. İşte becerebildiği kadar.
Siyah aracı Fatihin verdiği adreste durdurup aşağı indi 3 yeni kafadar.
"Küçük serçe "dedi arkadan Selim" Ne yapıyorsun burda? "
Gözleri abisine çevrilince kocaman açtığı ağzıyla "abii! " diyebildi sadece.
Zeynep bi kaç dakika sonra Abisine yaklaşıp sordu "Sen ne yapıyorsun burda abi?" Kafasını sağa doğru eğip Levent'e ve yanındaki Fatihe baktı. Levent Zeynebe bakarken, Fatih kapıdan yeni çıkmış olan süt kardeşine bakıyordu. Bunu fark edince kizin yüzü biraz düştü, hemen toparlanıp Levent'e geri baktı. " Levent abi hani sadece sen almaya gelecektin beni!" Dedi hafif sinirle.
Levent mahcupca eliyle ensesini kaşıdı Selime baktı sonra da Fatihe." Şeyy..." dedi küçük bi çocuk edasıyla. " Ben şey onu, onu ben şey unutmuşum yaa " dedi duraksayarak.
"Farkındayım Levent abi,yine unuttun "
"Napıyım kızım ya, sohbet çok sardı " sag eliyle Fatihi, sol eliyle de Selimi gösterip Zeynebe döndü "Tüm onların suçu lafa daldırdılar beni, yoksa bilirsin beni hiç unutmam. "
Zeynep kafasını gülerken aşağı yukarı salladı " Bilmez miyim, bilirim. Unutmazsın sen"
Ellerini birbirine çarpıp koca bir gülümsemeyle Fatihe döndü.
Selim Leventin ensesine okkalı bi tokat geçirip güldü. "Hadi bırak şamatayı da gidelim Kırım "
Vedalaştıktan sonra Selim, Zeynep ve şamata kralı Levent arabaya binecekleri sıra arkasını dönüp çimen gözlü kıza bir daha bakmak istedi. Ama isteği olmadı kız kafasını bir an bile kaldırmadan içeri girdi.
Iki kardeş sohbet ederken Levent basını cama yaslayıp yolu izledi. Aslen yolu değil aklındaki çimen gözleri izliyordu. Ne güzeldi o gözler, keşke bi daha baksaydı da Levent iyice kazısaydı beynine rengini.
Kız Levent'e bi bakışı çok görmüştü ona göre. Çok mu görmüştü gerçekten? İkinciye bakmak günahken! Gözleri haramda yanarken içi ırmaklarda olamazdı da.
Levent öyle dalmıştı ki arabanın evinin önünde durduğunu ne hissetmişti ne de görmüştü. Selim omzunu kırmak istercesine sarsınca dalmış kafasını ona çevirdi. "Hıh..."gibi bi ses çıkarıp arkasını döndü, aynı onun gibi dalmış cami izleyen Zeynebi görünce merak etti
Sol eliyle arkada oturan Zeynebi selime gösterip sordu "Nesi var bunun?"
Selim omuzlarını küçük yaşlarda ki gibi silkip Levent'e sarıldı.
Başka zaman olsa garipserdi ama Leventin de böyle bir sarılmaya ihtiyacı vardı. Yine dostu sarılmıştı ona. Küçükken beklerdi babasının sarılmasını ağlardı çoğu defa.
Bir de gözünde küçük bir fotoğraf karesi vardı. Belki de hayali,isteği, umudu ve herşeyi. Küçük bi erkek çocuğu tıpkı kendi küçüklüğü ama bi sefer gözü yaşlı değil, yüzü umutlu. Miniğin sağ elinde bir el ve elin sahibi kendisi yüzü sevgilide gözü çocuğunda. Miniğin diğer elinde ise yüreği şefkatle parlayan birisi. Ve gözleri ah o çimen gözleri. Evet evet tam da böyle bir fotoğraf karesi...
Levent düşündüklerini fark edince başını iki yana sallayıp hızla Selimden ayrıldı. |
0% |