Yeni Üyelik
9.
Bölüm
@morkanatlizambak

...Umarım beğenerek okursunuz...

Sevgilerle 🤍🖤

Zaman ne de hızlı akıyordu, insan hiç bir zaman fark edemiyordu. Belki de göz açıp kapayıncaya kadar onlarca belkide yüzlerce insan doğuyor ve yahut bu yalan dünyaya son nefesini bırakıyordu. Kimisi pişman kimisi tebessümle belkide hissizlikle.
Kimisi de bu dünyada kalan olduğu için ölenin yerini doldurma çabalarına girerdi ve bu oldukça zordu .

Kübra yavaş adımlarla kaldırımda yürürken gözü yoldaydı aslında ama baktığı yeri gördüğü söylenmezdi. Aklı sürekli kaybettiklerindeydi. Ve onları geriye getirememek yüreğine taş misali oturuyordu. Böyle zamanlarda daha bi içine kapanırdı, zar zor neşelenirdi.

Babasını özlemişti Kübra. Evet babası...dimdik duran babası... şehitlik mertebesine ulaşmış babası.

Kübra daha 10 yaşlarında ya var ya da yoktu. Babası Ömer Karaca askerdi. Hem de ne asker ,Kübra babasını her gördüğü zaman kucağına atlar o kucağı kimseye bırakmazdı.
O zamanların neşeli, deli Kübra sı yukarda babasının kucağındayken Fatihe muzipçe dil çıkartırdı.

Fatihin üzüldüğünü gördüğü zaman Ömer diğer koluyla da onu sarıp alırdı kucağına. Yufka yürekliydi hiç kıyamazdı çocuklara.

Yakışıklı adamdı Ömer yoksa kapılırmıydı Fatma ona. Gerçi o yüzüne değil yüreğine kapılmıştı ama neyse.
Kübra Sahaf 'ın açık kapısından içeri girerek etrafa baktı. Girişin yanındaki masada Nur oturmuştu. Elindeki kitaba öyle dalmıştı ki Kübrayı hiç bir şekilde fark edememişti.

Kübra sessizce yaklaşıp masanın üzerindeki minik zile dokunur dokunmaz mavi gözler onu buldu.

Nur sağ elini kalbine götürüp, sol elini de abartılı bir şekilde anlını koyup söylendi "Aman Yâ Rabbim! Ölüyorum herhalde! "

Kübra içinin yanmasına rağmen küçük bir tebessüm gönderdi Nur 'a.

"Günaydın Nur. Bahar teyze gelmedi mi?"

Nur ayağa kalkarak eliyle reverans yapıp belini düzeltti. "Hoş geldiniz Kübra sultan sefalar getirdiniz. Bahar hatun bu gün teşrif edemediler "dedi.

Kübra kendini tutamayıp gülmüştü. Ama ışte her hareket her an Meleği anımsatıyordu hele de bu Nur da ki enerji. Nur enerji konusunda ablasına çekmişti.
Melek de enerjik, deli dolu bi kızdı, Nur belkide onun yokluğunu ört bas etmek için daha fazla mizaha başvuruyordu. Olabilirdi, neden olmasındı.
Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.
Nur hızla Kübra'nın kolundan tutup az önce oturduğu masaya oturttu. "Kübra sultan sen burda otur ben ikimize çay koyup geleyim." deyip hızlı adımlarla uzaklaştı.

Nasıl da yorulmuştu yüreği, nasılda kıvranıyrdu ruhu! Bazen hiç bir şeyi hissedemeyecek raddeye geliyordu.

Kübra masanın üzerindeki kitplara bakıp iç çekti. Melek kitap okumayı hiç sevmezdi.

Sesini inceltir "bence onlar vakit kaybı, illaki merak ediyorsan aç bi film izle" derdi.

Kübra ise kitap okumadan duramazdı. Bir kitaptan bi kaç sayfa okusun yarılamadan bırakamazdı, huyu buydu. Meleğin zoruyla film izlerdi.

Masanın üzerine bir tabak ve bardak konulunca irkilip kendine geldi Kübra.
Korkmuştu hem üzgündü ama çaktırmamaya çalışarak oldukça acılı bi gülümseme kondurdu yüzüne.

"Teşekkür ederim Nur"

Nur karşısındaki tabaktan bi tane kurabiyeyi ağzına attıktan sonra dolu ağzı ve boğuk sesiyle konuştu "Ne demek sultanım yeter ki siz beğenin ben daha çok yaparım. "
Kübra masada duran yeni gelmiş kitapları bilgisayara kayıt yaparken Nur da rafları düzeltiyordu.

Kitaplar ne güzel şeydi, içinde her duyguyu barındıran.
Bazen hüznü doruklarda bazen se uçurumun aşağısında yaşatırdı. Kimi zaman da bir sıcak hava balonunun sepetinden atlayan mutluluğa yapraklarına sıkıştırırdı.
.....

Genç kız burnundan aldığı nefesi yorgunlukla ağzından dışarı püskürtürken elindeki son kitabı da masaya bıraktı. Sanırım sırtı biraz tutulmuştu, canını olduça yakan bi şekilde ağrıyordu.

Sağ eliyle ağrıyan şakaklarına masaj yapıp ayağa kalktı. Yeni kayıtlarını yaptığı kitapların birazını kucağına alıp boş raflara yöneldi. İsimlerine bakarak tek tek özenle yerleştirdiği kitaplara uzaktan şöyle bi baktı. Hepsi de güzeldi. Hepsinin ayrı ayrı mutluluğu, acısı, sevinci, hüznü vardı.

Kapının sesi gelince o yöne döndü. Bu kadar çabuk gelmesini beklemiyor olmalıydı ki oldukça şaşkın bir şekilde karşındakine bakmaya devam ediyordu.

Ee tamam gelmesini bekliyordu ama bu kadar çabuk değil.
Şaşırmıştı ama aksi bir şekilde mutlu da olmuştu.
Karşındaki kız utangaç bir sesle" merhaba " deyip sustu.
Sonrasında bi iç çekerek devam etti " Benim bi kaç aklıma takılan şeyler oldu da"

Kübra anlayışlı bir şekilde kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi.

"Yani şey vaktin varsa açıklaya bilirmisin? "
Kübra, Zeynebi gülümseyerek, anlayışla karşıladı. İkisi karşılıklı koltuklara oturdular.

Zeynep çantasından çıkardığı siyah kapaklı Meâli masanın üzerine bıraktı.

Tekrardan elini çantasına daldırıp, beyaz kapağı kırmızı güllerle çevirili not defterini çıkardı .
Sonrasında...

Nur çayları getirmiş masanın üzerine bırakıp kendisini koltuklardan birisine firlatircasina atmıştı. Bu hareketi Zeynep te şaşkınlık yapsa da Kübra hiç aldırış etmemişti çünkü alışıktı böyle şeylere.
Zeynep kafasını Kübra ya çevirip boğazını temizledi. " Yani müslümanım deyince bitmiyomu?"

"Hayır yetmiyor. Mesela Allah bizleri yaratıp dünyaya salıverdimi? Hayır, Her şeyimiz eksiksiz Rabbim her şeyi düşünmüş. Biz sadece müslümanız deyip yeter mi"
Kübra çayından bi yudum alıp devam etti.
"Bizim her şeyimizi düşünen Rabbime karşı saygısızlık olmazmı? Rabbim bize 24 saat veriyor biz ibadet etmeye üşeniyoruz. Müslümanlığın gereklerini yerine getirmemiz lazım "
Zeynep elini saçlarına koyup biraz kaşıdı sonra omzundan arkaya attı.

"Peki yani sen "dedi eliyle Kübrayı işaret ederek "böyle, bu sıcakta yanmıyormusun ?hava çok sıcak "

Kübra içten bir şekilde gülümsedi " haklısın ebet çok sıcak ama emin olabilirsin ki ,cehennem ateşi çok daha sıcak "

Zeynep gözleri kocaman kocaman açılmış bir şekilde bir Nur a bir de Kübra ya bakakalmıştı.

Kübra masanın üzerindeki meâli açıp konuştu "hatta bak böyle ayet bile var"

Zeynep sesli sesli okudu o can yakan ayet-i kerimeyi.
"......Rasûlüm! Onlara de ki: Cehennem ateşi çok daha sıcaktır! Keşke bu gerçeği bir anlasalardı." Tevbe Sûresi/81
Bir müddet herkes sessizliğin sesini dinledi ,kendilerini avutmaya çalıştılar ama olmadı. Ne büyük bir korkuyordu cehennem. Ama insan oğlu ordan uzaklaşmak yerine yaptığı hatalarla daha fazla yaklaşmayı tercih ediyordu.

Bazen sessizlik o kadar ağır ki,ruhlar altında can çekişir.

"Şey bir soru daha. Kadınlar böyle giyinmek zorundaysa erkeklerde niye yok? Kadınlar müslüman sa erkekler de müslüman "
Kübra gülümseyerek ezbere bildiği ayetin mealini seslendirdi ""Rasûlüm! Mü"min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu,onlar için daha temizdir. Allah, onların yaptıklarından kesinlikle haberdardır. " Nur Sûresi/30 bu ayet zaten bu konuyu açıklıyor kardeşim.."

@okuyunsunuartik

#birisiokusun

 

Loading...
0%