@mormenekse1907
|
Bu kitap ve içindekiler tamamen kugudan ibarettir.
_
"DEFOL, DEFOL GİT BİR DAHADA ASLA KARŞIMA ÇIKMA ASLAAA!!" diye bağırdım karşımda ki adama "Bak efes dinle beni tehlikedesin diyorum" "Niye inanayım sana neden söyle beni terk edip gittiğin için mi ? Babam beni öldürmeye çalışırken yanımda olduğun engellediğin için mi? 4 yıl hapisteyken her hafta ziyaretime geldiğin için mi? Sokak aralarında tacize uğradığım zaman abiliğini gösterdiğin için mi? Söyle neden inanayım sana şimdi defol git bir daha karşıma çıkma!" Daha ne diyeceğini dinlemeden arkamı dönüp hızlıca oradan uzaklaştım. Kalbimdeki acının tarifi yoktu olamazdı. Kızgın değildim ama kırgındım ona karşı,sanki hiç geçmeyecek bir kırgınlık gibiydi karşı konulamaz bi acıydı vücudumu saran. Suan bundan daha önemli olan şey benim şuan nerede kalıp yaşayacağımdı.
5 SAAT ÖNCE Bulunduğum ortama baktım. İki yanındaki silahlı adamlara, arkamda duran cezaevine. 4 yıl koskoca 4 yılımın geçtiği yere. Gidecek hiç bir yerim yoktu. abim bir mektupla terk etmişti, annem hiç yanımda olmak istememiş bulunduğum ortama hiç gelmemişti, kardeşim intihar etmişti oda beni yanliz bırakıp gitti kimse sevmedi beni. Babam. Babamı kendi ellerimle ben öldürdüm . Pişman mısın diye sorsalar bi dakika düşünmeden hayır derim. İyi bile oldu diyorum hatta en azından dünya bir pislikten daha kurtuldu.
🖤
Saatlerdir sokak sokak iş bulmak için geziyordum ama nafile. Rastgele bi sokağa daha girdim. İşte işte bu karşımda ki gece kulübünün camında yazan yazı *BAYAN GARSON ARANIYOR* okuduğum anda içeriye girdim. "Ben dışarıda ki iş ilanı için geldim" dedim görevliye. "Şöyle geçin " Müdürün karşısındaki koltuğa oturdum. " ben iş ilanı için geldim: "Biliyorum ama seni neden işe alıyım" "Çünkü işe ihtiyacım var" "E bundan banane" "Seninde işçiye ihtiyacın var çünkü" "Tamam önünde ki formu doldur" Önümde ki kağıda baktım yaklaşık 10 dakika sonra kağıdı doldurup Necdet beyin önüne ittirdim. Uzun süre kağıdı inceledi İyice arkasına yaslandı ve konuşmaya başladı.
"Adın Zilal Efes Alaner 19 yaşındasın daha öncesinden iş tecrüben yok. Felan filan güzelde kızsın aslında eğer acil elemana ihtiyacım olmasa seni asla işe almazdım neyse zaten iş saatlerini biliyorsun sabah 8 akşam 10 geç kalma olmasın yarın başla"
Teşekkür edip dışarı çıktım ama hala nerede kalacağıma dair sorunlarım vardı. Yanımda biraz simit ve kıyafet den başka birsey yoktu. En iyisi parkta kalmaktı. Siyahların arasında dikkatlice etrafına baka baka yürüyen bi kişi vardı biraz ilerimde . Adam hızlıca yanıma gelip kolumdan tutup kenara çekti beni. " Ne yapıyorsun be manyak bırak!" Diyerek kolumu hızlıca çektim. "Bak" dedi "lütfen efes beni bi dinle lütfen sadece 2 dakika çok degil" " sen kimsin adımı nereden biliyorsun" " belki inanmazsın ama şuan önemli değil ben Uraz, abin bak efes tehlikedesin inan bana hiç güvende değilsin" Abimmiş bi kere benim abim yok daha doğrusu benim için yok. Yoktu yani karşımda ki kişi aydınlığa geçip kafasında ki şapkayı çıkarana kadar. Anılarım canlandı bi an zihnimde ki sesler tekrar konuşmaya başladı. Zilal demezdi bana hiç ,efes derdi. Saçlarımı okşardı, güzelim der alnımdan öperdi tek yaşama sebebim sensin derdi. İnsan unutmak istediği şeyleri unutamazmış ben en çok abimi unutmak istedim ama onunla olan her an aklıma kazınmış gibiydi. Gözleri, sesi ,saçları kokusu ama bunlar artık acı veren şeylerdi. Karşımda ki kişi gibi. DEFOL, DEFOL GİT BIR DAHADA ASLA KARŞIMA ÇIKMA ASLAAA!!" diye bağırdım karşımda ki adama "Bak efes dinle beni tehlikedesin diyorum" "Niye inanayım sana neden söyle beni terk edip gittiğin için mi ? Babam beni öldürmeye çalışırken yanımda olduğun engellediğin için mi? 4 yıl hapisteyken her hafta ziyaretime geldiğin için mi? Sokak aralarında tacize uğradığım zaman abiliğini gösterdiğin için mi bi daha asla karşıma çıkma!" Daha ne diyeceğini dinlemeden arkamı dönüp hızlıca oradan uzaklaştım.
🌸 1 ay sonra; Bir ay olmuştu ama etrafta ne Bir tehlike ne de başka bir şey vardı. Bir ev tutmuştum ev arkadaşım vardı Buse, hayatım ilk defa hiç olmadığı kadar normal ilerliyordu. Ama yalan söylememek gerekirse abimi gördüğüm günden beri hiç iyi değilim. Beni her halimle seven nadir insanlardan biriydi Buse, sarı saçlarını savurarak odaya girdi elinde iki tane elbise vardı biri mavi biri kırmızı " ya Zilal Sence Hangisini giyeyim" "Kırmızı" "Ayy tamam ben giyip geliyorum hemen" Sevgilisiyle yemeğe çıkacaktı bugün çok sık görüşemiyorlardı askerdi çünkü erkek arkadaşı tabi bu bi hayli zorluyordu buseyi göreve gittiği zaman etmediği dua kalmıyordu korkuyordum ona birsey olacak diye. Ve işte prenses içeri girdi çok heyecanlıydı "Nasıl güzel olmuş muyum" "Çok güzel olmuşsun " o zmn aşkım ben çıkıyorum hadi öptüm" Diyerek evden çıktı. Tüm hikayemi biliyordu abimi gördüğüm günden beri kabuslarım dinmiyordu. Gece uykumda konuşmalarımı duymuş bana sormuştu ne kadar aksini iddia etsemde inanmadığı için her şeyi anlattim ona herkes gibi kötülemedi beni ,konuyu bi daha açmadıda . Şarkıcıydı seside çok güzeldi zaten. İlk başta onuda sevmekten korkmuştum oda herkes gibi gider istemez sevmez beni diye ama sonra anladım ki bazen kadere engel olamazsın yaşa hayatını zilal.
Camdan dışarı baktım Bayadır beni takip eden biri vardı fark etmemiş gibi yapıyordum ama anlamıştım. Hiç bir şey yapmıyordu da nereye gidersem sadece sessizce hiç yokmuş gibi takip ediyordu. Benim yerimde başka biri olsa anlamazdı ama ben biraz fazla dikkatliydim. Neden peşimde olduğunu ise bilmiyorum. Dışarı çıktım marketten çikolata almak için şansıma saat geç olmuştu sokakta kimse yoktu ve market sokak aralarında bi yerdeydi. Markete gidip bir kaç şey aldım sonra bi anda sokak lambalarının ışıkları kesildi ve karanlıkta seçebildiğim kadarıyla 4-5 kişi etrafımı sardı. Hiç bir şey net değildi.Elimde ki poşedi yere bıraktım. Daha önce 6 ay kadar dövüş kursuna gitmiştim. Adamlar üzerime doğru yürümeye başladı ne yapacağımı bilmiyordum ama korkuyordumda. Tam o anda biri arkadan iki elimi kavradı ani bir hareketle arkama kafa atıp adam geriye sarsılınca önüme dönüp iki bacağının arasına tekme attım. Bu sefer diğeri saçlarımdan tutunca iki elimle bileklerini kavrayıp ters çevirdim sonra onunda karnına bi tekme geçirdim. Ama hepsi birden üzerime gelmeye başladılar 4 kişiyi tek başıma dövemezdim hem ayrıca benden ne istiyorlardı ki. O anda arkadan sessizce biri yaklaşıp 2 dakikada bütün adamları indirdi. Ben şok içerisinde ona bakmaya devam ederken o yerde baygın duran adamları bi çöpmüs gibi ayağıyla ittirmekle meşguldü. Bu kimdi nereden çıkmıştı neden beni kurtarmıştı, aklımdaki sorular bitmiyorki. İste o an aklıma abim olacak o kişi geldi tehlikedesin demişti bide günlerdir beni izleyen biri vardı kesin o takmıştı peşime bu adamı.
" o gönderdi dimi seni ,abim olacak herif taktı seni peşime günlerdir beni izleyende sensin kesin söyle ona ondan gelecek hiç bir şeyi istemiyorum karışmasın hayatıma hatta belkide bunlarda onun oyunu adamlar felan"
"Bak düşündüğümden daha zekisin ama adamlar oyun değil sen gerçekten büyük bi tehdit altındasın ve abin sana zarar gelsin istemiyor"
"Ay yeter be bana zarar gelsin istemiyormuş sanki bu zamana kadar çok yanımdaydı bana zarar verecek her şeyi önledi bi bu eksikti söyle ona abiliğini kendine saklasın istemiyorum ondan gelen hiç bir şeyi onuda senide"
Hızlıca yürümeye başladım ama arkamdaki adam izin vermedi kolumdan tutup kendine çekti.
"Evet, haklısın sonuna kadar sana hak veriyorum ama abin o senin için neler yaşadı, ben abinin küçüklükten arkadaşıyım yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi bana hiç birsey anlatmıyordu ama bazı geceler oluyordu yatağından kan ter içinde nefes nefese senin adını sayıklayarak kalkıyordu, bazı geceler oluyordu tüm gece uykusunda senden özür diliyordu. Ölümle burun buranaydı kardeşim için yaşayacağım, yaşamam lazım dedi. Biliyorum ona kızgınsın yada kırgın ama ona bir şans daha ver eğer vermiyorsan'da güven lütfen. Şimdi git ama ben hala seni korumakla görevliyim" kolumu bıraktı. Gözümden düşen bir damla yaşa engel olamadım bi etrafımda yerde yatan adamlara bide karşımda ki hepsini 2 dakikada yere seren adama baktım. Bir geceyi anımsatan simsiyah gözlerine bu saatten sonra hiç birsey eskisi gibi olmayacaktı...
💫 Aklımdaki sorular bir türlü bitmiyordu. Madem beni bu kadarr önemsiyordu neden bırakıp gitti, beni neden ölüme terk etti. O adamlar kimdi benden ne istiyordu. Busede hala eve gelmemişti başına bir şey mi geldi acaba yok ya sevgilisi öküz değilse eve kadar bırakırdı herhalde. Gidip kendime bi kahve yaptım. Buse geldi yemeğinin nasıl geçtiğini anlattı,ben odama geçtim uyumak için ama düşünceler rahat bırakmadı. Bu adam beni geceleride takip ediyor muydu acaba üşürdü orada hava soğuktu. Peki bundan bananeydi ama adam benim yüzümden oradaydı. En sonunda merakıma yenik düşüp elime bi battaniye aldım ve aşağıya indim saat bi hayli geç olmuştu. Etrafa bakındım ,tamda tahmin ettiğim gibi binanın köşesinde otururken uyuya kalmış kollarını önüne bağlamış bi adet adam. Sessizce yaklaşıp üzerine örtüyü atacakken ben daha ne olduğunu anlamadan boğazımda bi bıçak vardı. Ne ara kalkıp boğazıma bıçak dayamıştı lan bu. Ben olduğumu fark ettiğinde bıçağı aniden çekti " sen miydin" Başımı salladım. " alışkanlık olmuş, niye geldin?" "Ş-şey ben bunu getirmek için geldim ama biraz ölüyordum sanırım" Bi bana baktı bide elimdeki battaniyeye "Gerek yok eve git saat çok geç hadi"
"Sana gerek var mı diye sormaya gelmedim"
"İstemiyorum hava soğuk yukarı çık"
"Sana istiyor musun diye sormayada gelmedim, sen bunu almadan gitmeyeceğim yani alıp üzerine örtmeden gitmeyeceğim"
Derin bi nefes aldı.
"İmtihan mısın kızım sen?"
"Asıl sen misin imtihan sana insanlık yapıp örtü getiriyoruz sen, 'ostemiyorom' diyorsun. Bide bana imtihan diyorsun amma uzattın bi battaniyeyi üzerine örtcektin onda da bıdı bıdı hem ben sana battaniye ister misin demedim alacaksın dedim bu demek olu-"
"Tamam ver ama sus lütfen sus"
Aaa terbiyesize bak.
"Sana iyilik yapanda kabahat"
Battaniyeyi yüzüne fırlatıp hızlıca gittim. Eve girip kendimi yatağa attım. Aklımdaki sorular bitmiyor ve yine beni uyutmuyordu.
⚘️
Sabah olmuştu duşumu alıdım. Hava çok soğuk değildi o yüzden mini haki yeşili elbisemi giydim. Aynadan kendime baktım kısa kahverengi dalgalı saçlarıma kahverengi gözlerime ,biraz dudağıma renk verdim makyaj çok sevmediğim için sadece maskara sürüp krem topuklularımı giyip evden çıktım.
Normalde daha rahat giyinirdim ama bugün özel misafirler vardı patronun kesin emriydi.
Sabahtan beri tam gaz çalışıyorum ama bu çok iyi oldu çünkü düşüncelerden kurtulmak için aşırı iyi bir şey. Önlük takmıyorduk ama garson olduğumuzu belli etmek için yakalığımız vardı.
"GARSONNN"diye bağıran adamın yanına gittim 6-7 kişi oturuyorladı. Her zaman ki gibi iğrenç bakışları üzerimde hissetmek şaşırtmamıştı. Şiparişleri alıp Asena'nın yanına döndüm. Oda burada barmenlik yapıyordu.
"Şu özel misafirler gelmemiş hala"
"Evet yaa çok merak ediyorum kimlermiş"
O da çok güzel olmuştu. Üzerinde ki siyah mini derin göğüs dekolteli elbise,boynunda zincir, kızıl dalgalı saçları her şeyi ile mükemmeldi.
Her şey çok güzeldi ki Necdet bey" ooo işler bitmiş galiba hanımlar çay kahve ister misiniz?"
Hemen elimdeki tepsiye uzandım "yok Necdet bey bende zaten şiparişleri götürüyordum." Diyerek hızla oradan uzaklaştım.
Şiparişleri götürdüm. Necdet beyden özel misafirlerimizi kapıda karşılama emri aldığım için kös kös bekliyorum.
Ve işte o an, 2 tane lüks araç kapanın önünde durdu. Adamlar çıkıp arka kapıyı açtı o sırada değer araçtan bir sürü takım elbiseli adam döküldü. Kesinlikle gelcek kişi buydu ama ben bunuda sorgulamıştım, mesela o kadar lüks mekan varken neden burası, yada kimdi ki bu bu kadar özel off neyse bananeydi. Adamlar arka koltuğun kapısını açtı korumalar öne dizildi işte o an kör olmayı diledim, başımdan aşağı kaynar sular döküldü, kalbim atmadı sanki, nefesim kesildi ben Zilal Efes Alener şuan bana bu lanetli ismi koyan kişiyle karşı karşıyayım. Bu hayatı yaşamama sebep olan kişiyle anneyle... 🕳 "Bu kadın kimmiş öğrenebildin mi?"diye sordu Asena. Acaba desem mi diye düşünmeden edemedim ama ne diyecektim işte bu beni küçükken terk eden annem ama şuan beni hatırlamaz bile mi? "Annem"dedim. "Ne" "Annem" Kahkaha atmaya başladı. "Ayyy alemsin kız, hadi güldük eğlendik komik şakaydı kimmiş?" "Asena o benim bir zamanlar annemdi" "Sen ciddisin" "Aynen ben ciddiyim" Şok içinde kalmıştı kız cağız. "Ya zilal ben sana gelmişimi geçmişimi her şeyimi anlattım ses adından başka bir şey demiyorsun" Kız haklıydı. "O zaman bugün bize gel anlatayım" "Tamam ama ilk önce ev arkadaşımı iş yerinden alacağız sözüm var. Senin için sakıncası var mı?" "Yok birşey olmaz" Diyen Asena'nın sözünü bitirmesi ile Necdet beyin içeri girip bizim mal garsonun özel misafirin üzerine şarap dökmesi bir oldu. Garsonun eli ayağı birbirine girdi. Daha işinde yenildi ve kovulma ihtimali 100/100 dü. Ve Necdet bey koşup misafirin yanına gitti. "Elvan hanım çok özür dileriz gerçekte arkadaş yeni geldi. Ama gitmeside hızlı oldu. KAYRA! KOVULDUNNN GİT GÖZÜME GÖZÜKME!" Gerçekten kovmuştu çocuğu. Oysa ben düşüncelerimde ciddi değildim. Asenada Sanki beni oynarlar gibi "kovdu lan çocuğu" dedi. Yapamazdı, 18 yaşında evi, annesi babası ailesi olmayan yetimhanede büyümüş çocuğu kovamazdı! Ne yapacaktı bu saatte nerden iş bulacaktı, belki günlerce aç susuz kalcaktı. Alt tarafı bi şarap yüzünden kovamazdı! . Dayanamadım asenaya beklemesini söyleyip hızlıca insanları ittirip masanın yanına geldim. Birde arkamdan koşturan Asena vardı. Tek bir kelime söyledim. "kovamazsın" Tüm gözler bana döndü. Şaşkınlıkla "Ne?" Diye sordu ama ben nettim. "Dedim ki onu kovmaya hakkın yok!" "Zilal sende mi?" "Ne bende mi? Sen onu kovmaya nereden hak buluyorsun müdür sensin diye mi? Sen! O çocuğu kovarken nerede kalacağını, ne yapacağını düşündün mü? Gecenin bu saatinde nereye gideceğini, sen bir bardak şarap yüzünden bir kişinin tüm hayatının mahfolacağını akıl edemiyor musun?." "Ne diyorsun sen be! İnsanlık yapıp işe aldık gelmiş bana atar yapıyorsun sen karşında kim olduğunu unuttun galiba, ben sana hatırlatayım ,KOVULDUN!!" "Senin ne beni nede o çocuğu kovmaya hakkın var" "Sana mı soracağım ne yapacağımı mekan benim yer benim defol git!" Güldüm. Ciddi ciddi Güldüm. Tam "Tamam benim için sıkın-" derken yanımda beliren kocaman cüsse lafımı kesti. "İkiside kalıyor, gerekirse sen gideceksin" Onun sesiydi. Ne işi vardı burda bu kadarına fazlaydı. Tam yanıma dönüp sövmeye başlayacaktım ki eliyle ağzımı kapattı. Terbiyesiz. " dediğim gibi ikiside kalıyor. hanımefendi sizede verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz." Karşısında duran adama korkuyla bakıyordu Necdet malı. "T-tamam efendim siz ne derseniz o olsun" What? Ne mana yani ne alaka Elini ağzımdan çekti. Hiç birsey demeden yürümeye başladı. Asena ise mal mal etrafa bakıyordu. Hiç birsey anlamadığın adım gibi eminim. Hem bu nereye gidiyor böyle Hiç bir şey demeden. la havle. peşinden koşmaya başladım zaten herkes bize bakıyordu. Benim 3 adımım adamın 1 adımı. Bağırıyorum duymamazlıktan geliyor birde.Dışarı çıkınca Önümde ki kişileri ittirerek hızlıca koşmaya devam ettim ama mal bir insan olduğum ve kapının oradaki zeminin yüksekte olduğunu unuttuğum için öne doğru uçmaya başladım. Resmen evliya çelebi olmuştum burada. Yüksek çığlığım ile tüm salonun bana baktığına eminim. Tam kendimi acılı bir düşüşe hazırlamışken bir şey oldu. Düşmedim, hiçbir yerim acımadı. Öbür tarafa geçiş mi yaptım acaba. Öğrenmenin tek yolu vardı, gözlerimi açmak. Korkarak gözlerimi araladım. Hala ölmemişim. Uçmuyorum'da. Sadece karnımdan beni tutan bir kol var. "Niye koşuyorsun" elini karnımdan kurtarıp dikleştim. Saçlarımı düzelttim. "işte yılın sorusu geldii. Evet sayın seyirciler sizede sormak istiyorum bu soruyu ,Ben neden koşuyorum?" Gözleri resmen" Ne diyo bu salak" der gibi bakıyor. "Diyorum kii bağırıyorum neden durmuyorsun yada yavaşlamıyorsun. Niye beni ciddiye almıyorsun, sanki peşinden geleceğimi bilmiyorsun" Net sandığı bir cevap. "Canım istemedi" "Etrafta"benim işim seni korumak" diye dolanırken az önce beni ölüme kendi ayaklarınla götürüyordun." "Ben getirmiyordum, sen geliyordun." Yok bununla tartışmaya girmek eşittir bebeğe siyaset anlatmak. "Bak"dedim. Kibar olacaktım."10 dakika sadece konuşabilir miyiz?" Simsiyah gözlerine sabitti. Ellerini önünde bağlamış duvara yaslanırken tek kaşını havaya kaldırdı. " seni ölüme kendi ayaklarıyla götüren biriyle niye konuşmak isteyesin ki" "Sanane benim canım değil mi? Ne istersem onu yaparım." "Tamam" Ne yani bu kadar kolay mıydı. "Süren başladı." Tamam ne soracaktım, hangisinden başlayacaktım. Dudağımın içini kemirmeye başladım. Sanki zihnimi okumuş gibi. "İlk en merak ettiğini sor"dedi. "Tamam. Adın ney?" "Artuğ" "Burada ne işin var?" "Seni korumakla görevlendirildim." "Ama ben buna razı değilim." " ben işimi yapıyorum. İş her zaman istekten önce gelir." "Seni abim gönderdi değil mi?" " gönderdi değilde, rica etti diyelim" "Hani işindi." "Dostumun isteği benim için emirdir. İşim ise verilen emirleri yerine getirmektir." Bu adam bana im-ti-hann. Daha fazla bunu dinleyemeyecektim. Sorcak çok soru vardı ama beynim o sorulardan daha fazla doluydu. Yürümeye başladım. Nereye diye bile sormuyor. Zaten cehennemin dibine kadar yolum var. Asena etrafta yoktu. Bende lavaboya gittim birazdan çıkacaktık. İşimi halledip yüzüme baktım. Saçlarımı düzelttim. Her şey çok güzeldi taki arkamdan gelen anneye kadar. Geldi dibime kadar girdi. "Nasılsın, güzellik?" Diye sordu. Ürperdim ama sorudan değil. Enseme değen soğuk keskin metalden. Yutkundum. " bu aralar seni kötü gördüm" Soğukluk yavaş yavaş boynuma kayıyordu. Gözlerimi kapadım. " bende dedim ki ya, bu kız şimdi babasını özlemiştir kesin. " Ne istiyorsun" dedim zorla. Soğukluk artık boynumdaydı. "İntikam, güzelim intikam" Beklediğim son böyle olmamalıydı. "Aslında bu senin için çok güzel bi ölüm daha kötüsünü isterdim ama sen nefes aldıkça o nefes bana batıyor o yüzden defolup gitmen lazım.Son sözünü söylemek ister misin?" "Allah belanızı versin" "Tüh yazık oldu. Son cümlede boşa gitti. " " bencede keşke daha çok sövseydim." Soğukluk vücuduma bastırıldı. Ufak bi acı hissettim. Boynumdan aşağıya doğru süzülen bir ıslaklık. Korkmuyordum. Sadece ölümüm böyle olcak diye biraz üzülmüştüm. Tekrar gözümü kapadım. Ölümü beklemeye başladım. Tüm hayatım boyunca yaptığım gibi. Bir ses daha geldi ama bu farklı bir sesti. " Çünkü nereye gideceğini tahmin edebilecek kadar çok tanıyorum seni, aynı şuan ölüm yani başındayken hiç birsey yapmayıp bekleyeceğini bildiğim gibi." Boynumda ki Soğukluk gitti. Yine ve yine bu adam nerden, nasıl, ne zaman hangi ara çıktı. Elimi boynuma götürdüm. Tahmin ettiğim gibi kanıyordu. "Teşekkür ederim" " bence yaşadığına şükret" göz devirdim. Az önce öz annem tarafından öldürülüyordum, ama hala hiç birşey hissetmiyorum çünkü yıllardır beklediğim an gerçekleşecekti. Sonunda gidecektim bu hayattan. Bi çileden daha kurtulacaktım. Bi kabustan daha kurtulacaktım. Bi duygudan daha kurtulacaktım. Tamamen hayattan kurtulacaktım. Kötü anılardan, zamanlardan, insanlardan. Yine olmadı, ben yine başaramadım. Yerde yatan annem olacak kişiye baktım. Titrediğimin farkına daha yeni veriyordum. Anılarım canlanmaya başladı aklımda. abi annem nerede, niye artık gelmiyor diye soruyor küçük zilal abisine. Abisi ilk alnından öpüyor onu sonra diyor ki annemin biraz işi var efesim, gelmesi uzun sürecek sen merak etme tamam mi? Başını sallıyor küçük zilal. O gece abisinin yanında yatıyor, abisi ona masal okuyor sonra koynunda uyuya kalıyor. Abisi onu yatağına götürünce zilal uyanınca bunu görüyor ve beş dakika abisiyle küsüyor. Çünkü abisinin yanında uyanmak istiyordu. ellerim zihnimde ki sesleri susturmak için kulağıma gitti. Ama susmuyorlardı. Görüntüler gözümün önüne geliyordu. Daha çok küçüktüm 4 yaşında felan abimde 11 yaşında. O gün annem abim 1 parça ekmek yedi diye ona vuruyor. Oysa o yememişti, ben acıktığım söyleyince mutfaktan bana almıştı. Abimin ağzından kan akıyor. Ben ellerim kulağımda ağlıyorum bu işkencenin bitmesi için dua ediyorum ama sanki saniye geçmiyor. "Ö-öldü mü?" Diye sorabildim sadece. "Hayir, bayıldı sadece" Ellerimi kulağıma daha çok baktırdım. Duyabildiğim tek şey hıçkırıklarımdı. Efesim, güzelim sesi vardı birde zihnimde. yere çömeldim. Bu sesler susmalıydı. Duymak istemiyordum. "Sus sus! Yeter sus!" "Zilal hanım gözlerinizi açar mısınız." Diye bir ses geldi. Açamadım. Yapamadım. Kulaklarımın üzerinde bi el hissettim. Aşağı eğik olan Başımı hafifçe yukarı kaldırdı. "Aç gözünü sadece bana bak." Sesinde ikna edici bir ton vardı. Yavaşça araladım gözümü. Ve karşımda benimle yere çömelmiş. Simsiyah geceyi anımsatan gözleri, gözlerimin içine bakıyordu. Elleri sırtıma gidip yavaşça beni kendine çekip sarıldı. " Bak geçti, her şey geçti. Sen buradasın ben buradayım. Buranın kontrolü bende zihninin ise sende tamam mi? Kendine gel." Haklıydı kendime gelmem lazımdı. acılarımla yüzleşmem gerekti. Ama kokusu bi huzur verdi içime.bi anda her şeyi unuttum sanki. 1 saniyeliğine huzura erdim. Sadece bir saniye sürdü çünkü direk kollarından ayrıldım. Hıçkırığım durmuştu. "Gitmemiz lazım" "Nereye" "Gidince görürsün" Banyodan çıktık. O anda hızla Asena yanımıza geldi. " ya kızım bi saattir nerdesin seni arıyorum. Hiiiii ağladın mı sen?.Dur bi dakika bu adam kim? Ay ne oluyor burada." "Anlatacağım ilk buseyi alıp bize geçelim" "Tamam" 💔 Mekana girmemize az kalmıştı. Araba yerine kafa dağıtmak için yürümeyi seçtim. Artuğ ise bizden ayrıldı ama şuan bizle burada olduğundan adımdan daha çok eminim. Asena ise hiç konuşmadı, büyük ihtimal üzerime gelmek istemiyor. Mekana girer girmez busenin sesi duyuldu. " ve işte günün son şarkısı geliyorrr" Geçip rastgele bir yere oturduk. Ben bi bira aldım Asena ise meyve suyu tercih etti. Gözlerinden artık gider gibiyim Bahsetme kimselere, yaramızda kalsın Sığmadık şehirlere, şiirlere taştık Unutmadım yine, bi' büyüklük bende kaldı Ah, kadehler kırıldılar sana bu gece
Diyordu şarkının sözleri. Dinlemeye devam ettim. Şarkı bitince alkış sesleri duyulmaya başladı. Buse sahneden indi yanına gittim. "Busee" Diyerek sarıldım. "Aaa gelmişsin, gelmeyeceksin diye ödüm koptu." "Aşk olsun hiç gelmez miyim?" Daha cevap vermeden arkamızdan gelen sesle ikimizde o tarafa döndük. "Aşkım" diyen sese. Busede aşkım Diyerek sarıldı. Sevgilisiydi. Ama daha da önemlisi karşımda ki kişi abimdi. Yine bir erkek sesi geldi yan tarafımızdan ama bu Artuğnun sesiydi. Daha çok sesinde soru tonu vardı. "Uraz?" Ve şok içerisindeyim. "Abi?" Tüm gözler bana döndü. Asenada gelmişti. Busenin ağızı beş karış açık kalmıştı. "Abi mi?" "Ne oluyor burada şuan" Diyen Asena iç sesim gibiydi. Buse başladı. "Uraz,sevgilim" Ben devam ettim. "Uraz, abim." Artuğ da bir şey söyleme zahmetine girdi "Uraz,dostum" Asena devam ettirdi. "Bizimde mahalleden" Şu ortamda abimin artuğya Sorduğu soru tüm ciddiyeti bozmuştu. "Niye ağlatıyorsun lan kızı, korkuluk yap diye mi gittin sen oraya?" Ağladığımı nerden biliyordu. Yeminle delireceğim. Lütfen kamera şakası olsun bu lütfen. Herkes birbirine bakarken sanki etraf sallanıyordu. Asena bir şey dedi ama Anlamadım. Etraf kararmaya başladı. Ayaklarım yerden kesildi ve her şey karanlığa gömüldü. .... Birinin kucağındaydım. "Hastaneye gidelim"dedi bir kız sesi. "Bugün çok şey yaşadı, yorgunluktan. Gerek yok"dedi bi erkek sesi. Sesler yine gitti. ......... "Abi,gitme. Abi ne olur geri gel. Baba yapma. Abi!!!!" Gözlerimi açtım. Kabustu sakin ol sadece kabustu zilal. Nefes nefese doğrulmuştum yataktan. Ter içindeydim. İstemsizce bi kelime döküldü ağzımdan "abi". Birinin bana sarıldığını hissettim. Saçımı okşadı. "Burdayım abicim yanındayım. Gitmedim bak buradayım." Buradaydı, yanımdaydı. "Yanındayım, gitmeyeceğim" Yavaşça geri yatırdı. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Zordu, ne mi?. Yaşamak ,büyümek, sorumluluk almak,sindirmek , duyguları yaşamak bile çok zordu. Niye böyleydi hayatım. Ben ne yapmıştım. Asena girdi odaya. Elindeki suyu yavaşça içirdi. Etrafıma baktım, odamdaydım. Yatağın kenarında abim vardı. Diğer tarafında ki koltukta siyah saçları dağılmış, gömleğinin üç düğmesi açılmış, kolları yukarı doğru katlanmış, dirseklerini dizine yaslanmış oturan Artuğ vardı. Asena ayakta endişeyle bana bakıyordu. Busede girdi içeri. Yanımdaki abimin yakasına yapıştım. "Senin yüzünden oldu.! Senin yüzünden ben bu hayatı çekiyorum! Allah belanı versin! Allah belanı versin! Çok mu zordu? He çok mu zordu gelip sahip çıkmak çok mu zordu?!! Senin yüzünden tecavüze uğruyorum ben ya izin vermedim diye ölüyordum. Ölmemek için babamı öldürdüm ben ya! 4 yıl hapis yattım. Zorbalığa uğradım. Niye bir kere bile gelmedin niyeee! Gelip sarılıp, özür dilemek yerine bi anda karşıma çıkıp tehlikedesin diyip peşime adam taktın niye! Ben senin yüzünden ölüyordum bugün babam yetmezmiş gibi annemde öldürüyordu beni. Niye yoktun!! Niyeee!! Sende bıraktın beni, Altayda oda senin yüzünden intihar etti. Niye Bütün yükü bana yükledin niyee!" Ağlamam arttı. Ellerim yakasından ayrıldı. "Özür dilerim, haklısın çok özür dilerim." Üzerimden bi ton yük kalmış gibi hissediyorum. "Yapamadım, haklısın hiç bi kardeşime sahip çıkamadım ama korktum. Sana, ona zarar gelmesinden korktum. Tehdit etti beni o şerefsiz gitmezsen ikisinide gözünün önünde öldürürüm dedi. Çocuktum inandım. Yapmamalıydım,ama yaptım. Ne desen sövsen, dövsen, öldürsen haklısın özür dilerim haklısın." Öfkem dinmişti. Odada ki herkes Ağlıyordu Artuğ hariç. Ama o an ne öfkem, ne sinirim, hiç birşey gelmedi aklıma, sadece özlem. sarıldım. Uzun zaman sonra ilk defa birine bu kadar sıkı sarıldım. Kokladım. "Abimm" dedim.
O an bi telefon sesi duyuldu sessiz odada. Abim açtı. Tek cümle söyledi askerdi ne anlama geldiğini hepimiz biliyorduk"Tamam geliyorum." Gidicekti. Derin bir nefes aldı. İlk beni sonra buseyi öptü. Artuğya döndü. "Kardeşim, sevgilim, arkadaşım üçüde önce Allaha, sonra sana emanet." Başıyla onayladı Artuğ. Tam kapıdan çıkacakken buse önüne geçti. "Bekle" "Aşkım ne yapıyorsun gitmem lazım." "Gidemezsin" Hepimiz busenin amacını çözmeye çalışırken o çok rahattı. "Size çok önemli bir şey söylemem lazım" "Aşkım söyle ama hızlı ol lütfen" Busenin ağzından çıkan kelime hiç kimsenin anlamayacağı gibiydi. "Hayatınızın neden böyle olduğunu yani kötü olduğunu biliyorum" Herkes merakla onu dinliyordu. "Bakın inanması güç ama inanmanız lazım. Bu zamana kadar hayatınızda her şey kötü geçti biliyoruz. Bakın tek bu evren yok. Burası dünya evreni, bide her şeyin farklı olduğu evren vardır. Kainat böyle ayakta kalır. Siz diğer evrende yapmamanız gereken yada kaderinizde yazılı olmayan bir şey yaptığınız için yan etkileri bu evrene yansıyor. " Asena hayranlıkla bakıyordu."hangi dizi bu bende izleyeyim" Buse aldırış etmedi. " bakın gerçekten inanmanız lazım. Ben iki evren arasında dengeyi sağlamak için periyim. O yüzden buradayım. Mesela ben iki evren arası gözetim perisiyim yada Asena sen doğa perisi." Artık herkes gülüyordu. Abim daldı lafa "Canımın içi yarın hastaneye gidiyoruz. Bende şuan göreve gidiyorum." Abim tam kapıdan çıkacakken. Buse elini havaya kaldırıp döndürdü ve kapı aniden kapandı. Abim açmayi denedi olmadı. Herkes şok içinde buseye bakıyordu. "Ya bi siktirin gidin"diyen Artuğ yanıltmadı. Şahsen ben hep inanmıştım perilere. Herkese iyilik yapabileceğime hep inanmıştım. Devam etti buse. "Eğer isterseniz sizin ruhlarınızı o evrene gönderebilirim. Amma velakin oraya ne için gittiğinizi hatırlamayacaksınız. Zaten bedenleriniz orada aynı olacak. Sizi göreviniz o yanlışı düzeltmek. Düzeltemezseniz yine bu evrene gelir her iki evrendede mutsuz olursunuz. Eğer becerirseniz bu evrene gelip hem o evrende hemde bu evrende mutlu olursunuz. Yine hiçbir şey hatırlamazsınız kendinizi hep mutlu bilirsiniz. Eğer kabul etmezseniz ve bu sırrı başka birine söylerseniz kainat kuralı olarak o kişide sizde ölürsünüz. Karar sizin." Herkes birbirine bakıyordu. Ben bi şans vermek isterdim açıkçası. O yüzden "ben varım" "Zilal varsa bende varım" dedi Asena. "Uraz varsa varım." Dedi Artuğ "Artuğ varsa varım"dedi abim. "Tamam o zaman ellerinizi verin ve beni tekrar edin" diyen busenin sözüne uyduk. "Elkelstro, solora" "Elkelstro, solara!" .........
|
0% |