Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@morrmmavii

 

1.BÖLÜM

 

Yeni geldiğin bir yerde bir itirafla karşılaşmak...

Ben Melis. Melis Soylu. 18 yaşında, İstanbul’da, Söker Kolejinde okuyorum. Üstelik buradaki 4.Günüm. Müdürümüz Cengiz Söker bizi ikinci ders konferans salonuna toplamıştı, yani tüm okulu. O okulda yeni olduğum için kimseyi tanımıyor, kimseyle arkadaşlık yapmıyordum. Boş koltuk bulmak için salonun içerisini gözlerimle tararken bir dörtlünün yanında beşinci bir koltuk olduğunu ve o koltuğunda boş olduğunu gördüm. Tam boş bir koltuk bulduğuma sevinecekken birinin bana omuz atarak gittiğini hissettim.

“Hey, sen hep böyle millete omuz mu atarsın?” dedim. Aslında bu duruma sinirlenmiştim ama yine de sinirli bir cevap vermek istemedim. Benim sorumu duyduktan sonra durdu. Sonra ağır ağır bana doğru döndü. Tabii ki o an donakaldım. Ben neye uğradığımı anlamaya çalışırken şöyle ekledi.

“Yok, ben herkese omuz atmam. Ben adı Melis olan ve özellikle de soyadı Soylu olan Melislere omuz atarım.” dedi.

“Sen...Sen de mi bu okuldasın?” dedim titreyerek.

“Gördüğün gibi. Evet, bende bu okuldayım. Bana yaptıklarının hesabını sana çok pis ödeteceğim.” dedi. Hala çok şaşkındım ama kendimi toparlamaya çalışarak derin bir nefes aldım, sonra da ekledim.

“Bana bak Buse Dal. Beni eski Melis Zannediyorsun, değil mi? Ama çok yanılıyorsun. Artık senin karşında ezik, başı eğik bir Melis yok. Savaşçı bir Melis var. Benim sana hiçbir şey yapmadığımı sana defalarca söyledim. Ama sen beni dinlemedin bile. O yüzden elinden geleni ardına koyma. Bir zamanlar kardeş dediğim insan şimdi karşıma geçmiş ona bir şey yapmadığım halde gelip bana ‘bana yaptıklarının hesabını sana çok pis ödeteceğim’ diyor. Vay be Buse... Bana inanmayışının şokunu daha atlatamadan bir de bana çok pis bir hesap ödetme şoku yaşatacaksın öyle mi? Yazıklar olsun sana ‘kardeşim’ dediğim günlere.” dedim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Tekrar kendimi toparlamak için derin bir nefes aldım ve boş gördüğüm koltuğa oturdum. Düşünen kafam daldığı sırada müdürün sesiyle dalan kafamı kaldırdım ve müdüre doğru çevirdim.

“Çocuklar, size bir şey itiraf edeceğim, hem de çok önemli bir şey.” dedi. O an tüm dikkatimi okul müdürümüz Cengiz Söker’e verdim. Dikkatle onu dinlemeye başladım. Sonra Duyduğum Cümleyle Kulaklarım Uğuldamaya başladı.

“Ben bir katilim.” dedi. Şaka yapıyor zannettim, zannettik. Ama her ne kadar şaka yaptığını zannetsek de çok ciddi görünüyordu. Tüm okul şok içindeydi. Ama müdürün katil oluşuna değil, bunu bize neden söylediğini anlayamadığımız için daha çok şok içindeydik. Daha Sonra Cengiz Söker devam etti.

“Karımı ve oğlumu öldürdüm. Polisler bunun üzerinde bir sürü araştırma yapmışlar. Sonra da benim öldürdüğümü delillerle birlikte bulmuşlar. Şimdi yoldalar, buraya geliyorlar. Ama ben hapise giremem, girmeyeceğim. O yüzden kurbanlarım olarak burada tutsaksınız çocuklar.” dedi. Şok içinde müdüre bakmaya devam ederken konferans salonundan yüzlerce öğrenciden gelen çığlık seslerini duydum. Cengiz Söker şöyle dedi.

“Sessizlik, sessizlik. Eğer buradan çıkmak istiyorsanız beni iyi dinleyin.” dediği anda bütün çığlıklar sustu. Herkes Cengiz Söker’i dinliyordu.

“Okulun bazı yerlerine beyaz gül yerleştirdim. O beyaz gülleri bulmadan buradan çıkamazsınız.” dedi. Ardından Konferans salonundan bir öğrencinin sesini duydum.

“Polisler buraya geliyor demedin mi? Onlar bizi kurtarırlar.” dedi. Ardından Cengiz Söker şöyle açıkladı. “Merak etme küçük hanım. Onu da düşündüm. Eğer Polisler sizi kurtarmaya kalkarlarsa okul havaya uçacak” dedi. O an içimden telaşlı bir şekilde kendime sordum “nasıl yani?” Sonra gerilerden gelen aynı benim ki gibi telaşlı bir sesin benim kendime sorduğum soruyu müdüre sorduğunu duydum. “Nasıl yani?” dedi çocuk. Cengiz Söker bu soruyu da böyle cevapladı.

“Yani beyaz güllerin olduğu gibi okulun bazı yerlerinde de bombalar var.” dedi. O an nefes alamadığımı hissettim. Korkudan tir titriyordum. Bunları nasıl bu kadar rahat bir şekilde söylüyordu? Aklım almıyor, sıyırmak üzereyim.

Sonra Birden yanımdaki dörtlünün fısıldaştığını duydum. Ama ne konuştukları hakkında hiçbir şey duymamıştım. Ne konuşuyor olabilirler? Bize bu müdürün yaptığı tehlikeli saçmalıklar hakkında konuşuyorlardır. Bu durumda Gratise gelecek olan indirimden konuşmuyorlardı ya. Kafamdan şarkı sözleri yankılanıyordu

"Dayanabilir mi sence sonlara?" diyordu şarkı.

Dayanabilecek miydim bunun sonuna kadar? Bunu ben bile bilmiyordum. Kendimin bu yolun sonuna kadar ulaşıp ulaşamayacağını ben bile bilmiyordum Çünkü bende o güç yok. O güç bende yok. Yine bir umutsuzluğa kapılmıştım. Buradan çıkamayacağıma ve öleceğime dair bir umutsuzluğa.

 

 

 

 

 

Loading...
0%