@morsang
|
Bölüm XIII
Gölgedeki Kıvılcımlar
Zümrüt, partinin başlamasına çok az bir süre kalmışken odasında hazırlanıyordu. Saçlarını dikkatlice örmüş, gözlerine keskin ve belirgin bir siyah kalem çekmişti. Giydiği koyu yeşil elbise, vücudunu zarif bir şekilde sarıyor, etrafındaki herkesin dikkatini çekecek kadar etkileyici görünüyordu. Ama içindeki fırtına, dış görünüşünün sakinliğini bozuyordu. Babasıyla yaptığı tartışma, zihnini ve kalbini bulandırmıştı.
Zümrüt, aynada kendini son bir kez süzdü ve derin bir nefes aldı. "Meryem’i bulmalısın. Ailenin onurunu korumalısın. Babasının sözleri hâlâ kafasında yankılanıyordu. Babası, onu sürekli baskı altına alıyor, Zümrüt'ün Meryem’i yok etmesi için üzerine daha da fazla yük biniyordu. Zümrüt’ün içindeki baskı, Sezer’in yanındayken bile azalmak bilmiyordu. Bu yük, onu hem hırslı hem de kırılgan yapıyordu.
Babasıyla yaptığı son konuşma gerilim doluydu. "Eğer bir kez daha başarısız olursan," diye başlamıştı babası, gözlerinde soğuk bir alayla, "bu aile için hiçbir şey ifade etmeyeceksin. Zayıflık kabul edilemez. Meryem’i bulup yok edemezsen, bizi daha fazla utandırmana izin vermem."
Zümrüt, babasının bu sözlerine karşı öfkeyle karşılık vermişti. "Ben başarısız olmadım," diye hırçınca itiraz etmişti. "Meryem’den kurtulacağım ve sizinle hesaplaşacağım." Ancak babasının iğneleyici bakışı ve sessiz alayı, Zümrüt’ü içten içe kemirmişti. "Göreceğiz," demişti babası son bir kez. Zümrüt, bu sözlerle odadan çıkmış, sinirleri harap olmuştu.
Kapıyı sertçe çarparak dışarı çıktı ve hızla Sezer'in yanına gitti. Sinirleri bozulmuş, hiddeti kontrol edemeyecek kadar yüksekti. Sezer, onun yanına gelir gelmez Zümrüt’ün öfkesini fark etti. "Ne oldu?" diye sordu yavaşça.
Zümrüt, ellerini sıkıca yumruk yaptı. "Babam," dedi kısık bir sesle. "Yine Meryem konusunda üzerime geliyor. Sürekli baskı, sürekli beklenti..."
Sezer ona yaklaşarak omzuna hafifçe dokundu. "Bırak bugün bunları. Bu gece sadece eğlenelim, tamam mı? Bir süreliğine her şeyi unutalım."
Zümrüt derin bir nefes aldı ve Sezer'in bu sıcak ve yumuşak tavrı sayesinde biraz olsun rahatladı. "Haklısın," dedi, gözlerindeki öfke yerini hafif bir gülümsemeye bırakıyordu. "Bu gece sadece biz olalım." Gözleriyle onu süzdüğünde ne kadar yakışıklı olduğunu düşündü. "Harika görünüyorsun" dedi omuzuyla hafif dürtüp.
---
Partiye doğru ilerlerken, Zümrüt ve ekibi keyifli bir şekilde sohbet ediyor, bu geceyi bir mola gibi görüyordu. Göl kenarındaki cadılar evinde düzenlenen bu parti, sadece bir eğlence değil, aynı zamanda büyücü topluluğunun sosyalleştiği bir ortamdı. Müzik uzaktan duyulmaya başladığında, herkesin yüzünde bir gülümseme belirdi. Etraf renkli ışıklarla aydınlatılmış, insanlar birbirleriyle dans ediyor, sohbet ediyordu.
Zümrüt ve arkadaşları içeriye girdiklerinde, sıcak bir atmosfer onları karşıladı. Müzik yüksekti, insanlar neşeliydi. Zümrüt, Sezer’in elini sıkıca tutarken, diğer arkadaşları da etrafı keşfetmeye başlamıştı. Güzel vakit geçiriyorlardı, kahkahalar yükseliyordu. Zümrüt, bir süreliğine Meryem’in gölgesinden kurtulmuş gibi hissetti.
Ancak partinin ilerleyen saatlerinde, Zümrüt’ün gözüne bir şey çarptı. Sezer’in yanına gelen bir kız, ona fazla yakınlaşmış, yüzünde hoş bir gülümsemeyle onunla konuşmaya başlamıştı. Zümrüt’ün içi bir anda kıskançlıkla doldu. O an, Sezer’in başka biriyle bu kadar yakın olması onu rahatsız etmişti. Yanlarına gidip Sezer’i hiç tanımıyormuş gibi yapıp, kızla selamlaştı. Sezer tedirgin bir haldeydi. "Aa tatlım sana da selam demek isterdim ancak, sevgilin buna çok bozulur gibi hissettim" dedi Sezer’e ve kızın gözlerinin içine bakarak ondan bir yanıt bekledi.
Kız, Sezer’in koluna hafifçe dokunup kahkahalar atarken, "İyi etmişsin buna kızabilirdim" dedi ve Zümrüt yerinde duramıyordu. "Bu da ne?" diye mırıldandı kendi kendine. Bir an bile düşünmeden
"Ne yapıyorsun?" diye sordu sert bir sesle Sezer’e, kıza dik dik bakarak. Ses tonu, partideki hafif havayı bir anda gerilime çevirdi. Kız şaşkınlıkla geri çekildi, ama Zümrüt durmadı. "Sezer’den uzak dur," dedi, sesi bu kez daha tehditkârdı.
Sezer, Zümrüt’ün bu ani çıkışını fark edip araya girmeye çalıştı. "Zümrüt, sakin ol," dedi, ama Zümrüt, kıskançlığın verdiği öfkeyle kontrolünü kaybetmişti. " Tatlım şu an benim partimdesin ve istersen daha fazla zorlu çıkarmadan bizim yanımızdan uzaklaş yoksa seni buradan uzaklaştırmak zorunda kalacağım" Kızın tepkisi ağırdı, partide gerginlik hızla tırmanmaya başladı. Diğer davetliler, Zümrüt’ün etrafında toplanmaya başlamış, birkaç kişi onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ancak bu gerginlik daha da büyüdü. Tanımadıkları birkaç kalıplı kişi, Zümrüt’ün bu sert çıkışına fiziksel bir karşılık verince ortalık karıştı. Sezer ve ekipten diğerleri, Zümrüt’ü korumak için araya girdi. Bir anda kargaşa çıktı; büyüler savrulmaya, insanların üzerine saldırılar yapılmaya başlandı. Zümrüt, sinirle bir ateş topu gönderirken, Sezer hızla onu sakinleştirmeye çalıştı.
Kısa bir süre sonra, partiye gelen büyücülerin de araya girmesiyle kargaşa yatıştırıldı, ancak Zümrüt’ün içindeki öfke hala dinmemişti. Sezer onu göl kenarına götürmek için kolundan tuttu.
"Gelir misin lütfen," dedi Sezer, sesi yumuşak ama kararlıydı. "Biraz sakinleşelim."
---
Göl kenarına ulaştıklarında, Sezer ve ekiptekiler bir ateş yakıp etrafına oturdular. Ortalık sakinleşmiş, gerilim yerini tekrar huzura bırakmıştı. Zümrüt, içindeki öfkeyi bir nebze olsun bırakmıştı, ama hala sinirliydi. Sezer’in yanına oturup derin bir nefes aldı.
"O kızı gördüğümde sinirlerim bozuldu," diye itiraf etti Zümrüt, gözlerini ateşin parlaklığında gezdirerek.
Sezer, gülümsedi ve onun elini tuttu. "Bu kadar endişelenme, Zümrüt. Ben seni seviyorum. Bunu biliyorsun." Bu sözler, Zümrüt’ün içindeki fırtınayı yatıştırdı.
Ateşin etrafında oturan diğer arkadaşları keyifli bir şekilde sohbet ederken, Zümrüt ve Sezer birbirlerine yaklaştılar. Sezer, yavaşça Zümrüt’ün yüzüne dokundu, gözleri derin bir sevgiyle doluydu. "Seni seviyorum," diye fısıldadı. Ardından öpüşmeye başladılar, dudağını ısırıp "Ama yine de bir daha olmasın" dedi. Sezer durumu sakin tutmak için bir şey demedi gülümsedi ve kafasını onaylar biçimde salladı. Aslında bu şekilde davranmaması gerektiğini düşündü. Ama yaşanan olaylar, ailesinin baskısı gibi konuları da ekleyince normal düşünmemesine ve kararlarını da etkilendiğini düşündü ve bu konuyu normal karşıladı.
Sezer, Zümrüt’ün bu sıcaklığını hissederek yüzünü ona çevirdi. "Ben de seni seviyorum," dedi yavaşça. İkisi de birbirlerine daha da yaklaştılar, dudakları birleşti. Ateşin sıcaklığı, göl kenarındaki serin hava ve aralarındaki bu yakınlık, tüm dünyayı bir süreliğine dışarıda bıraktı.
Bu an, onların birbirlerine olan derin bağlarını bir kez daha pekiştirmişti. Her ne olursa olsun, Zümrüt ve Sezer, birbirlerinin yanında olacaklarından emindiler. |
0% |