@morsang
|
Sıradan Dünya
Bölüm I
Kaçan Tilkiler Karanlık gece, ormanların derinliklerine sessizce çökmüştü. Gökyüzünde, bulutların ardında saklanan ay ışığı bile bu uğursuz gecede çıkmaya korkar gibiydi. Meryem, nefesini tutarak yere çömeldi ve kulağını dikkatle etrafı dinlemeye verdi. Ayak sesleri, yakınlardaydı. Onların peşinde olduğunu biliyordu, hissediyordu. Sadece birkaç dakika önce, saklandığı mağaradan çıkıp gizlice uzaklaşmaya çalışmıştı. Ancak bu, onu takip eden cadıların gözünden kaçmamıştı. Cadılar, Meryem’in varlığından haberdardı. Kaçak bir büyücü olarak, doğduğu andan itibaren yasaklıydı. Yasadışı bir doğum, dünya üzerindeki güç dengelerini bozabilecek tehlikeli bir varlıktı o. Bu yüzden, Zümrüt ve onun gibiler, Meryem’i bulup yok etmeye ant içmişlerdi. Kaçak, bir tehdit olarak görülüyordu. Ancak Meryem, yalnızca hayatta kalmaya çalışıyordu. Bir dal parçasının kırılma sesi, Meryem’i irkiltti. Elini hızla beline götürüp içindeki hançeri kavradı. Bu sessizlikte en ufak bir hata, ölümle sonuçlanabilirdi. İçindeki korkuyu bastırmaya çalıştı; kalbinin hızlı atışlarını duyabiliyordu ama şimdi korkuya yer yoktu. Eğitildiği gibi, sessiz ve dikkatli olmalıydı. Derken, bir gölge ileride belirdi. Sonunda bulmuşlardı. Üç cadı, karanlık cüppeleri içinde ona doğru yaklaşıyordu. Gözleri, ölümün soğukluğu kadar donuk ve tehditkârdı. Biri elini havaya kaldırarak bir büyü mırıldandı ve Meryem, yerdeki taşların yavaşça havalanmaya başladığını fark etti. Bu, bir saldırının başlangıcıydı. Ama Meryem hazırdı. Kaçak olsa bile, hem annesi hem de babası tarafından büyü konusunda eğitilmişti. Onlardan öğrendiklerini uygulama zamanıydı. Yavaşça yerinden doğruldu, gözleri karanlığın içindeki cadılara kilitlenmişti. Kendi içinde bir güç dalgasının yükseldiğini hissetti. İçindeki korkuyu bastırarak, derin bir nefes aldı ve ellerini yavaşça kaldırdı. İlk cadı, büyüsünü tamamlayarak Meryem’e bir ışık huzmesi gönderdi. Meryem, ani bir hareketle kenara çekildi ve ışık huzmesi tam yanından geçip ağaçlara çarptı. Ağaç, büyünün etkisiyle kül oldu. Meryem, çevik bir hamleyle elindeki hançeri fırlattı. Hançer, havada keskin bir şekilde ilerledi ve ilk cadının koluna saplandı. Cadı acı dolu bir çığlık attı. İkinci cadı, Meryem’e saldırmak için harekete geçti. Ellerinden çıkan mor bir enerji, Meryem’e doğru hızla ilerledi. Meryem, içindeki büyü gücünü çağırdı. Annesinden öğrendiği bir koruma büyüsünü fısıldayarak, elleriyle bir kalkan oluşturdu. Mor enerji, kalkanına çarptı ve dalgalar halinde etrafa yayıldı. Ancak Meryem’in savunması yeterince güçlüydü. Enerji, ona zarar veremeden dağıldı. Artık karşı saldırı zamanıydı. Meryem, ellerini bir araya getirdi ve hafifçe fısıldadı. Toprak, onun ayaklarının altında titremeye başladı. Gözlerini kapatıp büyüsünü kontrol altına aldı. Birkaç saniye sonra, toprağın altından çıkan kökler, ikinci cadının ayaklarını sardı. Cadı, köklerin arasında sıkışıp kalmıştı ve ne kadar çabalasa da kendini kurtaramıyordu. Üçüncü cadı, Meryem’in bu saldırısına tanık olmuş, ama geri çekilmek yerine saldırıya geçmeye karar vermişti. Daha güçlü ve deneyimli görünüyordu. Ellerini havaya kaldırdı ve gökyüzü birdenbire karardı. Fırtına bulutları, üzerlerine çöküyordu. “Bu sefer kurtulamayacaksın!” diye bağırdı. Meryem, bu büyünün ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Yıldırımlar gökyüzünde toplanıyor, şimşekler çakmaya başlıyordu. Meryem, içindeki gücü topladı. Bu onun için bir hayatta kalma savaşıydı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Annesinin ona öğrettiği en güçlü büyülerden birini hatırladı. Ellerini havaya kaldırdı ve yıldırımları yönlendirmek için bir enerji alanı oluşturdu. Yıldırımlar, Meryem’in alanına çarptı ama onu yok edemedi. “Ben Meryem’im!” diye haykırdı. Yıldırımlar, onun etrafında bir kalkan gibi dönerken, içindeki gücün zirvesine ulaştığını hissetti. Toprağa vurdu ve enerji, köklerden cadıya doğru yayıldı. Üçüncü cadı, bir anda yere yığıldı. Kendi büyüsü, Meryem’in kontrolü altında ona karşı dönmüştü. Nefes nefese kalmıştı. Güç kullanmak her zaman bir bedel gerektirirdi. Meryem, çevresine baktı. Etraftaki cadılar ya yerde yatıyordu ya da etkisiz hale getirilmişti. Kaçmak zorundaydı, ama bu kez bir adım öndeydi. Savaş bitmemişti. Bu sadece bir başlangıçtı. Meryem, ormanın karanlığına doğru bir adım attı ve hızlıca uzaklaştı. Ama biliyordu; bir sonraki saldırı çok daha güçlü olacaktı.
|
0% |