Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Kaderin Kesişimi

@morsang

 

 

Bölüm III

 

 

 

Kaderin Kesişimi

 

 

Meryem, ay ışığının altında ormanın derinliklerinde yürürken, içinde büyüyen kararlılığı hissedebiliyordu. Sonunda, kaçmanın onu sadece daha fazla yalnızlığa sürüklediğini anlamıştı. Zümrüt’ten ne kadar kaçarsa kaçsın, bu işin sonu asla gelmeyecekti. Tek çözüm, yüzleşmekti. Ve artık korkmuyordu. Yavaşça ellerini sıktı, parmaklarının ucunda toplanan enerjiyi hissetti. Bu güç, sadece hayatta kalmak için değil, karşı koymak için de kullanabileceği bir şeydi.

Birden, çevresindeki sessizliği bozan bir fısıltı duydu. Durdu, gözleri karanlıkta gezinirken duyduğu sesin kaynağını aradı. Ancak ormanın kalın gölgeleri arasında hareket eden hiçbir şey yoktu. Yine de, Meryem, doğaüstü duyuları sayesinde yalnız olmadığını hissetti. Kalbi hızlanmaya başladı, ama bu kez korkudan değil, bir hazırlık içgüdüsünden. Her an saldırıya uğrayabileceğini biliyordu.

O an, rüzgarın içindeki fısıltılar daha belirgin hale geldi. "Yaklaşıyorlar." Bu kelimeler, Meryem’in zihnine doldu. Kalbinde bir çarpıntı hissetti ama bunu savuşturdu. Onları hissedebiliyordu. Bir grup cadı, yine onun peşindeydi. Zümrüt’ün gönderdiği başka bir avcı ekibi olmalıydı. Bu kez daha fazla dikkatli olmalıydı.

İleride, ağaçların arasından beliren hareketlilik dikkatini çekti. Sessizce çalıların arasına gizlenip gözlemlemeye başladı. Beş cadı, karanlık pelerinleriyle ormanın derinliklerinde ilerliyordu. Büyüyle oluşturulmuş bir aydınlatma küresi, grubu takip ediyor ve yollarını aydınlatıyordu. Meryem, onların Zümrüt’ün sadık askerleri olduğunu hemen anladı. Bu cadılar, Zümrüt’ün kişisel muhafızlarıydı; deneyimli ve tehlikeli büyücülerdi. Her biri, Zümrüt’e sadakat yemini etmiş ve onun emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiren cadılardı. Zümrüt’ün Meryem’e duyduğu nefret, bu cadıların avına olan bağlılıklarını daha da güçlendiriyordu.

"Yaklaştılar…" Meryem içsel olarak bir karara varmıştı: Bu kez kaçmayacaktı. Beş kişiye karşı olsa bile savaşacaktı. Artık kaçak olmaktan bıkmıştı. Artık saklanmak yerine yüzleşmeye karar verdi. Ancak, bu beş cadıyla doğrudan savaşmak akılsızlık olurdu. Stratejik davranmak zorundaydı.

Cadılar, Meryem’in saklandığı çalılardan birkaç metre ötedeki açıklığa vardıklarında durdular. Aralarından biri elini kaldırdı ve etrafını büyüyle taramaya başladı. "Yakınlarda," diye fısıldadı. Meryem, büyüyü hissedebiliyordu; cadı, aurasıyla çevreyi tarıyordu. Gözlerini kapatıp nefesini kontrol etti. Büyüyü fark ettirmemek için içsel enerjisini bastırdı. Şimdi harekete geçme zamanıydı.

Elleriyle toprağı kavradı, parmaklarının arasından geçen enerji toprakla buluştuğunda, yer hafifçe titreşti. Gözleri hala kapalıyken, zihninde büyüsünü canlandırdı. “Kökler… Beni sakla ve koru,” diye fısıldadı. Birkaç saniye sonra, yerden çıkan ince ama güçlü kökler, Meryem’in çevresini sardı, onu çalıların arasında tamamen görünmez hale getirdi.

Cadılar Meryem’e yaklaştıkça, içlerinden biri duraksadı. "Onu hissediyorum, burada bir yerde," dedi. Diğer cadılar dikkat kesildi. Meryem, bir hata yapmadan onları izlemeye devam etti. İçlerinden birinin daha cesur olduğunu fark etti. Öne çıkan cadı, elini kaldırarak gökyüzüne bir ışık huzmesi gönderdi. Bu büyü, etraftaki enerjiyi açığa çıkaracaktı. Meryem, hızla harekete geçmek zorundaydı.

Cadının büyüsü tam anlamıyla etkili olmadan önce Meryem, sessizce büyüsünü değiştirip kökleri onun etrafına sardı. Yerden hızla çıkan kökler, ilk cadının ayaklarını kavrayarak onu olduğu yere sabitledi. Cadı, şaşkınlıkla bağırmaya başladı. Meryem, bu kargaşayı fırsat bilerek diğerlerinin dikkatini dağıtmaya çalıştı. Ellerini hızla hareket ettirerek, topraktan çıkan daha büyük kökleri diğer cadılara doğru yönlendirdi.

İkinci ve üçüncü cadı, kökler tarafından sarıldı ve hareket edemez hale geldi. Diğer iki cadı ise hemen karşı saldırıya geçti. Meryem, hızla bir adım geri çekildi ve ellerini birleştirerek koruma kalkanını oluşturdu. Ancak bu cadılar, sıradan cadılar değildi. Büyüleri daha güçlü ve daha etkiliydi. İkisi aynı anda ellerini kaldırarak saldırı büyüleri hazırladı. Meryem, koruma kalkanını yükseltti ama büyünün gücü onu geri savurdu.

Kafası kısa bir süre için döndü ama hemen toparlanarak ayağa kalktı. Saldırıları kesintisizdi. Meryem’in gözleri öfkeyle parladı. Kaçmak bir seçenek değildi. İçindeki güç, harekete geçmek için bekliyordu. Meryem ellerini tekrar havaya kaldırdı ve büyüsünü serbest bıraktı. Kökler, havadaki enerjiyi çekerek daha da büyüdü, etraftaki toprağı ve ağaçları sararak cadılara doğru yöneldi. Kökler, cadıların etrafını sararken Meryem, bir an bile duraksamadı.

En güçlü cadı, diğerlerinden kurtulup Meryem’e doğru koştu. Ancak Meryem, onun yaklaşmasına izin vermeden elini havaya kaldırıp, büyüyü tamamladı. Toprak, cadının ayakları altında yarıldı ve içinden çıkan devasa kökler, onu yukarı kaldırarak havaya fırlattı. Cadı, savunmasız bir şekilde yere çakıldı ve hareketsiz kaldı.

Sonunda sessizlik çöktü. Meryem, nefes nefese kalmıştı ama kazandığını biliyordu. Gözleri, yerde yatan cadılara kaydı. Bu kez kaçmayı başarmıştı. Ama Zümrüt, onları göndermeye devam edecekti. Daha büyük bir çatışma kaçınılmazdı.

Meryem, hafifçe ellerini gevşetti ve çevresindeki enerjinin dağıldığını hissetti. Bir süre daha bekledi, ardından sessizce karanlığın içine doğru yürümeye başladı. Orman tekrar sessizdi, ama bu sessizlik kısa sürecekti. Fırtına yaklaşıyordu.

Loading...
0%