Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@morsesilya40

Son arzusu en büyük dileğiydi biricik oğlu Zaid'i evlendirmek.Hastalığı artık iyice nüksetmiş ve gelen hekimlerin yaptığı ilaçlar eskisi gibi fayda sağlamıyordu üstelik.Sihircinin dediği gibi İki çöl,bir ülke ve bir deniz geçmişti ancak yine de şifa bulamamıştı bedeni.İşte tam da o yüzden tez vakitte oğlu Zaid'e bir kız bularak evlendirmesi gerekiyordu.Üstelikte kendi soyundan olan kardeşleri onun ölümünü dört gözle bekliyorken.

Niyetlerinin ne olduğunu elbette iyi anlıyordu Afrah.Krallığı ondan bizzat devralarak gözlerine oldukça genç görünen oğluna kaptırmak ağır geliyordu onlara.

Sözüm ona Zaid yeteri kadar tecrübe sahibi değildi.

Oysa onların büyük bir yanılgı içinde olduklarını çok iyi biliyordu babası.Zaid zamanın en iyi ilim alimlerinden en iyi dersleri almış,uzak doğudan onun için gelen hocaların bilgileri ile aynen donatılmıştı.

Oldukça çalışkan ve zekiydi.

Asıl dertlerinin onu kendi kızları Leila ile evlendirmek olduğunu elbette iyi anlıyordu.

Hatta daha önceden bu dileği reddedilen amcaoğlu Nawfal oldukça sinirlenerek sarayı huzursuz edecek çıkışlarla kendini iyice açık etmişti.

Zaid amcasına Leila'ya kardeş gözü ile baktığı için bunu kabul edemeyeceğini anlatmıştı haklı olarak.Yine de eğer Afrah elini çabuk tutmaz ise onların yeni planları ile karşı karşıya kalacağını da çok iyi biliyordu.

Karşısında duran iki aile çevireceği saray entrikaları ile tahta oturabilecek güce sahip olmayı dileyecekti üstelik.

Ne gerekiyorsa o olacaktı onlar için.Hile,sihir ve gerekirse kan dönebilecek kadar ileriye gidecekleri yadsınamaz bir gerçekti.

Derin bir nefes alarak geri soludu Afrah.Canını sıkan bu düşüncelerin ardından özel mürekkepli dolma kalemini eline alarak halka duyurulacak olan fermanı yazmaya başladı.

Sarı saman kağıdın hışırtısı içinde titreyen parmaklarını oynatmaya başladığında ise masasında yanan mum tıpkı bedeni gibi zayıflamaya başlamıştı artık.

"Çöl sarayıma alacağım yeni yardımcılar için yarın şehri kervanım ile birlikte gezeceğimi tüm halkıma duyururum.Mutlak suretle bu gezide biricik veliahtım olan oğlum Zaid'de bana eşlik edecektir.

Gerekli hazırlıkların yapılmasını emrederim.

Kral Afrah Bin Reyadh.

Aklından geçen düşünceye Zaid'in her ne kadar karşı çıkacağını bilse de kendisini kırmayarak sonunda rıza göstereceğini de iyi biliyordu.

Üstelikte yarın ki gezide tüccarların kızlarının içinden en güzelini,en beceriklisini bulacaklarına kesin kes inanıyordu.Ya da belki de inanmak istiyordu.

Aslında oğlunun ne istediğini çok iyi biliyordu Afrah.Onun düşüncelerinde kendi gençliğini görmüş ve oldukça gururlanmıştı.

Bu fikri kendisine veren de yine oydu.Yalnız bu aralarından gizli kalacak bir bilgiydi.Oğlunun her şeyin farkında olduğunu bilmek onu olduğundan fazlasıyla umutlandırıyordu.

O da o yaşlarda tıpkı öyleydi.Kendinin farkında,ne istediğini bilen ve güçlü.

O da zamanında amaçlarına itiraz edip sarayın kurallarına karşı çıkarak evlenmişti.Eşi olacak kızı halk için düzenlenen bir panayırda ilk gördüğünde vurulmuştu.

Naime çok güzel bir Türk kızıydı üstelik.Babası Istanbul'un ünlü tüccarlarından mısır çarşısı sarrafı saraylı bir adamdı.

Evlilikleri iki aile tarafından kabullenildiğinde çok mutlu günleri olmuş o zamanlar ve her şey rüya gibi başlamıştı.Hemen sonrasında Zaid'in doğumu ile birlikte bu mutluluk giderek artarak büyümüştü.

Fakat aksi gibi kısa sürecekti.

Eşinin dört yıl sonra aniden hastalanması sebebiyle saray zindana dönmüş,Afrah hayata karşı olan tüm neşesini de kaybetmişti.

Zaid ise henüz o yıllarda küçük bir çocuktu.Avluda özel dersler alır,mürebbiyelerin biri gelir biri gider ve tekrar at sürmek için heyecanla sabahı zor ederdi.

Bugünlerde ise onun evlilik çağına gelişini o günleri hatırlayarak izliyordu Afrah.

Düşüncelere daldığı o an ikinci bir fermanı da saray için yazmaya başladı.

"Yarına en görkemli kervanlar eksiksiz hazırlanmış olsun.Güneşin doğuşu ile birlikte yola çıkacağız."

İki fermanında altına mührünü bastıktan sonra veziri Saad'a vererek arkasına yaslandı.

Zaid'e en iyi atı vererek,beline takacağı görkemli kemeri ile kervanın başına geçirecekti.

Şayet oğlu için aradığı prensesi bulursa metre metre altın kumaş,yakut mücevherler,özel olarak hazırlanmış kuruyemiş ve hurmalar ile onu tüccar olan babasından hemen oracıkta isteyecekti.

Tek iş Zaid'in kıza ilk görüşte aşık olması ve kızın saraya rızası ile gelmeyi kabul etmesiydi.

Bu iki şartı babasından özellikle rica eden oğlunun istediği şartlara uymaya kesinlikle kararlıydı.

Tüm dilekleri olursa bu düğün bir an önce gerçekleşmeli,düşmanı olan kim varsa onun gücünü görmeliydi.

Bir süre sonra sıkkınlıla oturduğu koltuğundan kalkarak oğlunun odasına geçti Afrah.

O esnada Zaid'in odasının camından sarayın bahçesini izlediğini görünce hafifçe öksürmek zorunda hissetti kendini.

"Selamım üzerine olsun ey Zaid."

Aynaya yansıyan görüntüye eşlik eden ses tüm odayı dolduruyordu artık.

"Sizin de kralımız."

"Görüyorum ki düşüncelere dalmışsın."

"Sağlığınız içindir efendim."

"Ey benim kıymetlim sen beni düşünme.Kendi hoşluğuna kenetlen.Hem bak yarın uzun bir gün olacak o yüzden iyice dinlenmen gerek."

"Birazdan müsadenizle uyumak için çekileceğim kralım."

"Elbette müsade senin oğlum yalnız kısa bir söz etmek isterim önce."

"Buyurunuz efendim başım gözüm üstüne. "

Babasına dönerek kaftanın önünü ilikledikten sonra büyük bir saygı ile eğildi.Babası ise ona yaklaşan adımlarından önce elini tutmak için uzattı.

"Yarın diyorum Zaid, yarın...İyice etrafa odaklanasın...İyice bakınasın...Ola ki gönlün bir güzeli beğendi o vakit beni haberdar edesin söz mü?"

"Pek tabii efendimiz,pek tabii."

"O halde huzurlu uykular senin olsun oğlum.Sabah ışıkları ile görüşmek üzere."

Kral Afrah gittiğinde camdan tekrar dışarıyı izlemeye devam eden Zaid annesinden ona kalan aynalı tarağı elinde daha da sıkı tutmaya devam ediyordu.

Ona layık olacak bir kız bulamayacağını ve asla aşık olamayacağını düşündüğü o vakitlerde kararan gönlü gibi gecenin zifiri odaya çökmüştü.

Öyle ya bir veliaht prens ile evlenmeyi tüm kızlar ister üstelikte aşık olmasalar da.Zaid ne yapsındı?

Yalnız güzelliğe kansa hep şüphe duyacak,yalnız kalbe baksa gözler eksik kalacaktı.

Uzaklara dalan bakışları bir zamanlar gezindiği çöllere doğru kaydığında birden kulağına annesinin o efsunlu sesi geldi.

"Zaid...Hep istediğin o kız mercan kumaşın içinde."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%