Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@morsesilya40

Tüm saray halkı beş gün süren çöl fırtınası sonrası ilk kez dışarıya çıktığında hava artık yerini buhranlı bir sıcağa bırakmıştı.

Zaid,o gün için gezi sözü verdiği Leila'nın düzelen havaya sevinişini izledikten sonra çalışma odasında onu bekleyen baş muhafızının yanına gitti.

"Müjdeli bir haber getirdiğini umuyorum."

"Evet prensim.Dediğiniz gibi yaparak Nahwal'ın geri dönmeyen adamının ailesine biraz yardım yaptık ve gelen mektuptan kaldığı oteli öğrendik.Gerisi bizim için kolay olacak."

"Oraya bizzat senin gitmeni istiyorum adamı gözünden kaçırmadan Sahra'nın yerini bulacaksın."

"Emriniz üzerine."

Sahra o vakitlerde iyice alıştığı yeni işinden gayet memnun günlerini geçiriyordu.Hafta başı tüm gün izinli olduğu için dışarıya çıkarak İstanbul'u dolaşmayı planlamıştı.Artık kendi ülkesinde olduğundan esvap ya da başörtüsü yerine avansı ile aldığı tek kıyafeti bej renkli pantolon ve ceketini giydi.İlk günler bu duruma biraz zor alışmış herkesin onu fark ettiğini ya da ona baktığını düşünsede bir süre sonra normale döndü.Yalnızca iş yerinde giydiği etekli üniforma bazen zorluk yaşatmıyor değildi.Alışkanlık üzerine en son ayna karşısına geçerek gözlerine rastık çektikten sonra dışarıya çıktı.

Bir süre mağazalara bakınarak keyifle gezindi ve sahildeki bir çay bahçesine geçerek oturdu.Bir ara kısa bir saniyeliğine uzaktan ona doğru bakan bir adamın garipliği dikkatini çeksede daha sonra onu aynı hızla gözden kaybetmişti.Giyimi kuşamı ve görünüşü ile ülkesinin değilde sanki doğunun kıyafetlerini taşıyor gibiydi ve gördüğü yüzü sanki hatırlıyordu.

Kendi kendine kuruntu yaptığını düşünerek bu kez başını denize doğru çeviren Sahra dakikalar boyunca karşısındaki maviliğin güzelliğini izledi.Ne de olsa izin gününün tadını doya doya çıkaracaktı.

Sokak lezzetlerinden tadarak bir süre şehrin en ünlü meydanlarında gezindi.iki saat sonra otelin girişindeki lobide onu bekleyen kişiyi görünce şaşkınlıktan oldugu yerde kala kalmıştı.

"Mete?Sen beni nasıl?"

"Sahra...Bir hayli zaman geçti.Nasılsın?"

"İyiyim yani sayılır."

"Biliyorum...Babanın kaybı ve kardeşlerin...Çok üzgünüm."

"Nereden öğrendin?"

"Ben şey...Konsolosluğa seni bulmak için mektup göndermiştim.Sürekli adres cevabı alamıyordum ancak son mektubuma gelen cevapta İstanbul'da olduğunu bildiklerini yazmışlar.Tabi adres yoktu bir ihtimal ben buraya gelebileceğini düşündüm.Sen çok severdin yani babanla birlikte gelirdiniz sık sık."

"Evet öyleydi."

"Babam da duyduğunda çok üzüldü.Seni o günden bu zamana arıyoruz Sahra."

"Anladım.Toparlandım yani mecbur.Çalışıyorum burada işe başladım."

"Sevindim senin adına.Umarım en kısa zamanda kardeşlerini bulursun."

Sahra başını sallayarak biraz değişmiş görüntüsü ile karşısında duran eski nişanlısına baktı.

"Ben odama gideyim artık.Teşekkür ederim ziyaretin için."

"Birşey olursa buradan ulaşabilirsin bana."

Sahra az sonra odasına çıktığında elinde tuttuğu karta baktı bir süre.İstanbul'a birlikte geldiklerinde sıkça gittiği bir adres vardı üzerinde yalnızca tek bir fark vardı artık babasının ismi değilde bir zamanlar ortağı olduğu adamın ve oğlunun ismi yazıyordu.

On gün sonrası...

Zaid Türkiye'den gelen mektubu okuduktan kısa bir süre sonra gerekli hazırlıkları yaparak saraydan ayrıldı ancak hâlâ beş dakika öncesine kadar Nahwal ile yaptığı can sıkan konuşmanın sözleri beyninde yankılanıyordu.

"Bu gezinin sebebinin siyasi olduğunu düşünmeyi arzu ediyorum Zaid kaldı ki kâfi miktarda kızımı yalnız bırakıyorsun zaten."

"Bakıyorum da hanımlar arası sohbetlere kulak kesilmişsin amca."

"Benimle tertipli konuş.Karşında kralın ve eşinin babası duruyor."

"Senin karşında da bu krallığın tek varisi duruyor Nahwal."

Son sözleri bunlar olmuş kendisini bekleyen araca binerek saraydan uzaklaşmıştı.

Sahra'nın yerini öğrenmiş olan baş muhafızı gönderdiği kısa mektubunda onun bir otelde çalıştığını ve Arapça çevirmenlik yaptığını yazmıştı.Bedeli her ne olursa onunla konuşacaktı.Takım elbise giyerek ve traş olarak saraydan çıktığında onu oraya geri getireceğinden emin bir şekilde yolu izliyordu.

Tüm bunlardan habersiz olan Sahra o gece odasındaki küçük televizyonundan izlediği diziyi kapattıktan sonra müzik eşliğinde uykuya daldı.Ertesi sabah yeni bir güne uyandığında kendi portföyünde kayıtlı olan misafirinin dosyasını inceleyerek hazırlığa başladı.Tek kişi ve konaklama süresi belli olmayan konuğun isteği üzerine ismi de gizli tutulmuştu.Çarçabuk geçen sabah koşturmasının ardından gizemli misafirini karşılamak için lobide bekleyerek bir süre oyalandı.Daha sonra ön bahçeye çıktığında yanaşan Fas plaklı aracı fark etti.Siyah camları ve parlak cilası ile gelen uzun araç yeni bir Mercedesti.

Sahra biraz öne doğru çıkarak görevli kartını düzeltti ve aracın durduğu yere doğru yürümeye ilerledi.Aracın kapısı neredeyse bir beş dakika kadar açılmamıştı ki artık gelen misafirin gizeminden şüphelenmeye başlamıştı.Ve tam o anda kapıyı açarak inen kişinin ilk önce cilalı ayakkabılarını ve oldukça kaliteli duran takım elbisesini gördü.Daha sonra bu görüntüye dahil olan yüzü fark ettiğinde gelen kişinin Zaid olduğunu anladı.Görünüşünün tersine ona hiçte yabancı olmayan gözlere bir kaç saniyeliğine de olsa bakabilmişti.

"Zaid...Sen?"

"Sahra."

Sahra ansızın gördüğü bu sahne sonrası kendini toparlayarak konuşmaya başladı.

"Ne diye geldin ki?"

"Seni saraya geri götüreceğim."

"Hangi saraya Zaid?Leila ile birlikte oturduğunuz saraya mı?"

"Her nereye ise oraya."

"Burası senin ülken değil ve burada senin dediğin olmuyor.Hiçbir yere gelmiyorum."

Zaid geldiği onca yol sonrası soğuk bakışları ile karşılaştığı Sahra'yı süzüyordu.Omuzlarına dökülen saçları,giydiği otelin resmi kıyafeti ve hafifi makyajı ile yine çok güzel görünüyordu.Her ne kadar biraz zayıflamış ve yorulmuş gözükse de...

Onu izlerken ilk önce ne dediğini tam olarak anlayamadı ancak duyduğu son söz onu sinirlendirmeye yetmişti.

"Hiçbir yere gelmiyorum."

"Seni almadan dönmeyeceğim Sahra."

Onların bu konuşmalarını anlayan ve otelde uzun yıllardır çevirmenlik yapan Asude hanım Sahra'yı tanıdığı bu kısa süre içinde çok sevmişti.O an hemen karşılarında durmuş şaşkın gözlerle ikisinin konuşmalarını izliyordu.

"Her şeyin öyle kolay olduğunu mu sanıyorsun Zaid?Tekrardan söylüyorum burası senin ülken değil!"

"Pekii şimdilik öyle olsun Sahra.Madem ki görevlisin ve madem ki ben burada konuğunuzum beni ağırlayacaksınız o halde."

"Başka bir otel bulabilirsin."

"Ülke senin ülken onu anlıyorum ancak otel senin değil ve başka bir yere gitmiyorum Sahra."

Bu konuşmalar devam ederken kapının girişinde görünün Nezih bey gelen aracın plakasını fark ederek Asude hanımın yanına gitmişti.

"Resmi makam plakalı araç.Fas'tan gelmiş müşterimiz özenli davranın lütfen şikayet istemiyorum."

"Pek tabii Nezih bey."

Sahra'da bu sözleri duyduğunda bakışlarını istemsizce kapıya doğru kaydırdı.Her ne kadar dillerini çok fazla bilmesede gelen adamın patronları olduğunu anlayan Zaid hafiften gülerek ona döndü.

"Patronun mu geldi?"

"Evet Zaid...Bak lütfen çok ayıp olacak.Beni hatır ve vefa için işe aldı."

"Üzgünüm Sahra ancak bir kaç gün sonra yeni çalışan bakmak zorunda kalacak."

"Neyi anlamıyorsun?İkimizde kendi ülkemizde kalmalıyız.Çalışıyorum gördüğün üzere ve bir daha Fas'a dönmek niyetinde değilim."

"Ya kardeşlerin?Onları ne kadar çabuk unuttun?Böyle kolay yaşayabilecek misin bakalım?Bir de bana verdiğin bir söz var."

"Kardeşlerim için hâlâ uğraşıyorum Zaid ayrıca o söz bu durumlardan çok önceydi."

"Leila hâlâ benim gerçek karım değil!"

"Beni ilgilendirdiğini mi düşünüyorsun?"

O esnada misafirin eşyalarını odaya çıkarmak üzere bekleyen kat görevlisi yanlarına yanaşmıştı.

"Sahra hanım konuğumuzun odasına çıkarıyorum da bir sorun mu var acaba?"

"Hayır hayır size engel bir durum yok."

"Pekii öyleyse 103 nolu oda da kalıyorlar."

Görevli gittikten sonra Sahra'ya biraz daha yaklaşan Zaid sakin bir ses tonu ile ona doğru eğilerek konuştu.

"Otel Rehperi olarak bana çevreyi gezdirmenizi istiyorum Sahra.Hem de yarım saat içinde."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%