@morsesilya40
|
Sahra için rüya ve gerçek arasında bir köprü kurulsaydı şayet tıpkı bu yolculukta olduğu gibi hissederdi kendini. Araca bindirildiklerinden itibaren Zaid'e neler olduğunu sorduğunda aldığı tek cevap yalnızca şu iki cümle olmuştu. "Korkma yanındayım." Oysa ki Sahra İçinde bulundukları durumun çok iç açıcı olmadığınında farkındaydı.Bir prensin bu şekilde götürülmesi için ortada bir suç olması ya da düşmanlarca esir alınması gerekirdi. Bir süredir boğuştuğu bu düşüncelerinden çölden gelen esintili havanın boğazlarını yakması ile sıyrıldığında saraya yaklaşan yola doğru sapan aracın artık daha da hızlı ilerlediğini fark etti. Aynı dakikalarda tıpkı Sahra gibi yolu izleyen Zaid, Nahwal'ın bu saçma emrinden dolayı can sıkan bir vaziyetin onları beklediğinin bilincinde olarak oldukça gergindi.Aklına gelen düşünce ile olabilecek tüm ihtimalleri değerlendirdiğinde huzursuzluğu giderek artıyordu ancak Sahra'ya bu durumu belli etmemek için sakin kalmaya özen gösteriyordu. O dakikalarda aracın camından görünen karşı caddenin hurma ağaçlarıyla çevrelediği yol önlerinde uzanırken sarayın görünmeye başlayan kubbesi güneşin sıcaklığı ile tıpkı bir elmas gibi parıldıyordu. Bu kubbenin hemen altında krallık odasındaki koltuğunun arkasına yaslanan Nahwal ise sözüm ona huzuruna getirilecek olan suçluları heyecan içinde bekliyordu. Öte yandan bu haberi duyan kızı Leila öfkeden deliye dönmüş Zaid'in Sahra ile saraya dönecek olmasının hazımsızlığını yine etrafındaki hizmetlilerden çıkıyordu. Haber sarayda yankı bulduğu gibi ortaya dökülen fısıltılı dedikodular hizmetlilerin arasında ağızdan ağıza yayılmıştı.Bu söylentileri duyan Leila gittikçe şuurunu kaybediyor gibiydi. "Prens ikinci eşi ile birlikte geliyormuş." "Hayır,,,hayır...Henüz nikah kıyılmadığı için bu bir suç." "Leila'nın hazımsızlığını düşündükçe hak vermemek elde değil." "Bence Sahra hanım ile birlikte geliyorlar saraya hem bence onlar hak ediyorlar bu evliliği..." "Bu kez Zaid başına çok büyük bir dert açmış." "Kral tüm sarayı ipe dizmiş...Oh...Ne müstahak size..." "Sahra hanım burada kalır artık..." Kalbine tıpkı bir bıçak gibi saplanan bu sözler akıttığı gözyaşlarına dönüştüğünde Leila daha fazla dayanamayarak odasına doğru koştu. O an için aklında yalnızca tek bir çare vardı. Saraya yaklaşan aracın içinde tüm bu olan bitenden habersiz Zaid'i buruk gözlerle izleyen Sahra oldukça gergin bir bekleyiş içindeydi.Henüz kral Nahwal'ın neyin peşinde olduğunu tam olarak anlamasada kendilerini bu şekilde huzuruna getirtmesinin ardında hoş bir durum olmadığıda apaçık ortadaydı. Zaid'de tıpkı onun gibi aralarında oturan muhafıza belli etmemeye çalışarak kendisini izliyordu.Her ne kadar korkmuş ve heyecanlı olsa da bunu belli etmemeye çalıştığını hissediyor camın yanına oturttuğu kardeşi Mihra'nın elini sıkıca kavramış olduğunu görüyordu. Ve az sonra geldikleri sarayın bahçesinde araçtan indirilerek devasa sayılabilecek büyük süslemeli kapıdan içeriye girdiklerinde onları karşılayan diğer muhafızlar tarafından doğruca huzura alınmışlardı. Huzurda olacakları bekleyen tüm hanedanlık üyeleri ise soğuk gözlerini prens ve yanında getirilen biri genç biri henüz çocuk olan iki kızın üzerine çevirmişlerdi. Kral Nahwal karşısındaki bu görüntü sonrası oturuşunu dikleştirerek sesini düzeltmek için hafifçe öksürerek kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı. "Demek ki mevzu bahis olan konu doğru ve bu söylentiler yalan değilmiş...O kız burada.Gerçekten çok yazık Zaid...Babanın kemiklerini sızlatacak kadar çirkin bir durum bu üstelik bunun cezasının ne olduğunu da çok iyi biliyorsun..." Zaid sabırlı ve sakin olmaya çalışarak bir adım öne çıktığında yüksek sesi salonun içindekilerin aksince büyük bir şekilde yankılandı. "Siz neden söz ediyorsunuz?Acele bir şekilde neden huzura getirildik.Bu hadsiz durumun bir açıklaması var mı?" Onun bu cevabıyla hanedanlık üyeleri arasında şaşkınlık nidaları yükselirken Nahwal için gösteri henüz yeni başlıyordu. "Bu Türk kızının ülkesine gittiğin,onu buraya getirerek bir otelde sakladığın ve ziyaretine gittiğin mi yalan?Ben sizi nereden getirttim buraya Zaid?Evli bir prens olarak nikah dışı olan bu uygunsuz durumu nasıl açıklayacaksınız bize?" "Size bir açıklama borçlu değilim ancak anlattığınız gibi bir durum olmadığını gayet iyi bildiğinizi umuyorum.Sahra'nın kardeşini bulmak için yardım edeceğimize dair babama olan sözü tutuyorum üstelik gerek dahi olmasa da size bunu ispat edecek delillerim mevcut." Zaid'in bu sözleri hanedanlık üyeleri arasında yine fısıldışmalara sebep olurken Sahra ve Mihra meraklı bakışlarla olanları izliyordu. Nahwal ise üyelerin yanına doğru giderek abartılı hareketlerle anlatmaya devam etti. "Bu açıklaman neyi değiştirecek Zaid?Otelde bekar bir kadını sakladığını mı?Halkın dahi duyacağı şekilde yayılmaya başlayan söylentileri mi?Üyelerimizin ailemize karşı olan güvenini zedelemeni mi?Yoksa kızımın bu yasak olan durumdan sonraki çaresiz gözyaşlarını mı?" Bu sözlerinden saniyeler sonra sahte bir ifade ile üzülmüş gibi öne doğru eğildiğinde tüm üyeler seslerini yükseltmeye başladığı gibi ceza nidaları salonda yankılanıyordu. Nahwal fırsatını bulduğu gibi içinde biriken zehrini salmaya hız kesmeden yine devam etti. "Zaid...Damadım...Çok üzgünüm ancak adaletli olmalıyım...Bu yaptığının hanedanlık kanunlarımız gereğince bir hapis cezası var.Kaldı ki aynı şekilde Sahra'nın da ceza ile cezalandırılması gerekse de babana olan sözüm için onu yine ülkesine geri göndereceğim." Zaid duyduğu sözlerden sonra deliye dönerek hızla Nahwal'ın üzerine doğru yürüdüğünde halihazırda bekleyen muhafızlarca bu durum hemen engellendi. "Sen yaptın!Tüm bunlar senin planındı!Mihra'yı bulduran sendin ve istediğin zamanda ortaya çıkardın!Tam bir hainsin Nahwal!Sen krallığı için kızına dahi acımayan bir zalimsin..." Zaid itirazlarına devam ederek gerçekleri haykırmaya çalışırken hanedanlık üyeleri önlerine gelen kağıda sıra ile mühür basmaya devam ediyordu. Öte yandan Sahra Zaid'in başına gelen bu duruma daha fazla dayanamayarak hanedanlık üyelerinin oturduğu masaya doğru ilerlediğinde bazı şaşkın gözler onu merakla izliyordu. "Durun!Büyük bir yanlış yapıyorsunuz!Zaid...O bize yalnızca yardım etti.Diğer kardeşimi de bulmak için burada kalıyorum.Yasak bir durum yok aramızda.Otelde odamızda yalnızca kardeşimle kalıyorduk dilerseniz bunu size ispatlarım." Devamında da söylediği bazı sözler hanedanlık üyeleri arasında yalnızca biri tarafından dikkatle dinlenmişti.Sahra'nın bu anlattıklarını dinleyen kişi ise Nahwal'ın anlattıklarına oldum olası inanmayan El-Emir'di.Afrah'ı ve onun manevi değerlerle yetiştirdiği oğlunu çok iyi tanıyor olduğu gibi bu durumdan kurtulmalarının tek çıkış yolunun ne olduğunuda gayet iyi biliyordu. Eski dostu Afrah'ın emanetine yardım etmeye niyetli olarak kağıda mühür basmayan bir tek o kalmıştı. İşte tam da bu saniyede salona çılgınca fırlayan bir kadın büyük bir feryat kopardı. "Koşun!Yetişin!Ah başımıza gelenler!Bi çarem zavallım...Leila sultan canına kıymış!..."
|
0% |