@morsesilya40
|
Zaid o gece gözüne uyku girmiyerek kendisine gelen mucize için dualar ettiğinde Seher vaktinin serin rüzgarları esmeye başlamıştı.Olanlar gerçekten inanılmayacak kadar şaşırtıcıydı.Isteği üzerine Lamia'nın muhafızlarcada soruşturulmasının ardından bu düşüncesinden iyice emin olmuştu. Sahra'ya olan sözünü tutmuş olarak Ayda'yı Türkiye'ye götürecek ve Sahra'yı çöl sarayına tekrar geri getirerek prensesi yapacaktı ancak bunun için aradan biraz daha zaman geçmesi gerekiyordu.Kaldı ki geçen bu sürede gidişleri için konsolosluktaki işlemleri tamamlayacağı kadar beklemeleri gerekecekti.Kendisini şu an için korkutan şey Ayda'nın Türk olduğunun saray tarafından öğrenilmemesiydi ve Zaid bunun için onunla konuşarak olanları anlatacaktı. Ayda,Hafsa hemşire ile birlikte Şehrinaz hanımın odasına gittiğinde kızı için yas tutan bu kadın onu bir hayli etkilemişti.Biraz zayıf olan arapçası yüzünden kullandığı bazı ağıt cümlelerini anlamasada kadının çektiği acıyı gözlerinden okuyabiliyordu.Hemşire iğne yapmak için Şehrinaz hanımın yanına yaklaşınca Ayda'da onun bileklerine sürdüğü sakinleştirici yağlarla masaj yapmaya başladı.Aradan geçen saatlerde biraz daha iyi gözüktügünden emin olarak odadan ayrıldılar. Yorucu geçen gün sona erdiğinde saat neredeyse gece yarısını çoktan geçmiş ve sabah olmak üzereydi. Ayda,Hemşire ve kendisi için hazırlanmış odanın rahat yatağına uzanarak köle pazarlarında yaşadığı o zor günleri düşünmeye başladı. Kardeşi Mihra'yı bulmak için çok uğraşmış ancak başarılı olamamıştı.O gün tüm bu olacaklardan habersiz, ablaları Sahra'nın yanından bir kaç dakika kaybolarak çarşıda öylece kaldıklarında onun elini sıkı sıkıya tutuyordu halbuki.Karşılarına çıkan o korkutucu yüzlü adamın niyetini anladığında ise kaçmak için vakit bulamamış ve kendilerini kölelerin tutulduğu bir harebede bulmuşlardı.Aklındaki bu düşünceler yüzünden uyuyamadığını fark ederek balkona çıktı. Çölün gökyüzüne karşı olan şahane manzarasını izledi bir süre ve az sonra nihayet gözlerinin kapanarak uyuklamaya başlayınca yatağına döndü. "Lamia...Lamia...Uyan!" Gözünü hafifçe araladığında başına dikilen hemşireye bir süre dikkatle baktı.O an ilk olarak nerede olduğunu hatırlayamamış karşısında duran kadının yüzünü inciliyordu. "Prens diyorum seni görmek istiyormuş." "Ne!..Ben...Elbette hemen hazırlanıyorum." "Konuştuktan sonra doğruca mutfağa kahvaltıya geçersin bugün Şehrinaz hanımı hamamda yıkayacak ve ona yürüyüş yaptıracağız." "Tabii...Hemen gelirim." Ayda prensin odasına çıkarken sarayın güzelliğini izleyerek sürekli etrafına bakınıyordu.Siyah gözlerini yaldız çerçeveli çicek tablolara,altından işlenmiş Arapça harflerle,kurutulmuş büyük kelebeklerin asıldığı devasa duvarlara çevirdi.Bu büyüklükteki zincirli objeleri incelerken güzelikleri onu adeta büyülenmişti. Prensin odasının önünde durduğunda üstünü düzelterek kapıyı çaldı. "Giriniz." Ayda ilk bakıştan sonra heyecanla başını eğerek bir kaç adımda odaya girdi. O dakikalarda ise Prens Zaid camın önünde durmuş dışarıyı izliyordu. "Efendim...Beni emretmişsiniz." "Başını kaldır Lamia..." Ayda ürkerek başını kaldırdığında bakışları prensin gülümseyen yüzü ve onu dikkatle inceleyen gözleri ile buluştu. "Söze nereden başlayacağımı biliyorum ancak bu güzel karşılaşmanın beni çok mesut ettiğini söylemeliyim..." Ayda duyduğu bu sözlerin nedenini soran bakışlarını prensin yüzüne diktiginde onun ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Ve prens şu cümleler ile konuşmasına devam etti... "Ayda...Sensin değil mi?Ablan Sahra'ya bu kadar benzeyen gözlerini gördüğümde anladım bunu...Korkma sakın...Sana neler olduğunu,ablanı nereden tanıdığımı hepsini anlatacağım ancak öncesinde tüm bunların şimdilik aramızda kalması için söz isteyeceğim. Ayda şaşkınlığını gizleyemeyerek heyecandan titrediği prensin karşında neredeyse bayılmak üzereydi.Duyduğu o cümleler doğru olamazdı.Koskoca prens ablasını tanıyor olamazdı oysa ki ablasının ismini telaffuz eden dudaklarından dökülen ses oldukça gerçekti. Şaşkınlığından biraz sıyrılarak cesaret bulduğunda titrek sesi ile konuşmaya başladı. "Söz veriyorum prensim...Ancak...siz...Ablamı nasıl...Yani nereden tanıyorsunuz?" Zaid tüm olanları anlatmayı bitirdiğinde Ayda gözyaşlarına boğulmuş ve minnet dolu gözlerle onu izliyordu. "Lütfen prensim beni ablama ve kardeşime kavuşturun." "Elbette sana söz veriyorum Ayda ancak ülkene dönüşün için gerekli evrakları hazırlattığım bu sürede sarayda gerçek kimliğini kimseye açık etmeden beklemen gerekli.Hiç bir şekilde saraydan ayrılma ve yalnızca benden haber bekle." O öğleden sonra Şehrinaz hanım'ın bakım işleri için hemşire ile birlikte hareket etmiş ve saatler süren hizmet sonrası yeniden odasına dönmüştü. Olanları düşündüğünde kalbi hâlâ heyecan ile çarpıyor yeniden bir araya gelecek olduğu ablası ve kardeşi için dualar ediyordu. Ayda ertesi sabah uyandığında gece gördüğü rüyaların etkisi ile sanki hiç uyamamışcasına ayık bir haldeydi. Mutfağa kahvaltıya inmek için odasından dışarıya çıktı ve görkemli bir kapıdan geçerek koridora doğru yürümeye başladı.Oldukça büyük olan sarayın içinde yolları hatırlamaya çalışarak ilerlediğinde önüne tekrar çıkan ikinci bir kapıdan içeriye girerek başka bir koridora doğru yürümeye başladı. Tam da o esnada kapısı aralık olan bir odadan gelen sesleri duyduğunda ise adımlarını yavaşlattı. "Tüm bu işler için Zaid'i suçlayacağız.Ben evraklar ile olan kısmı ile ilgileneceğim sense bu ticarette ki baş adamlarını tembihleyeceksin.Kesenin ağzını bol tut ki sorun çıkmasın.İyice anladın değil mi yâ Abal." Ayda o kısa sürede yalnızca bu kadarını duyabilmişti ancak prens Zaid için hiçte iyi olmayan düşünceler beslediklerini anlaması kaçınılmazdı. O cümleleri duyduğu gür sesin sahibini merak ederek hızlandırdığı adımlar ile mutfağa indi.Hemşireninde gelmesinden sonra kahvaltıyı tamamlayarak Şehrinaz hanımın odasına doğru aceleyle yürümeye başladılar. Kapısının önüne geldiklerinde odadan çıkmak üzere olan heybetli bir adam geçmeleri için yol verdi. Ve saniyeler sonra yine aynı gür sesi duydu. "Akşam için hazır olasın Şehrinaz hanedanlıktan bizim için gelecek olan misafirler var." Ayda tam da o zaman sesin sahibinin kim olduğunu anlamıştı. Bu gür ses Şehrinaz hanımın kocası ve aynı zamanda prens Zaid'in amcası Nahwal'a aitti.
|
0% |