Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@morsesilya40

Daha önceden belirlediği yolun kuru otları ve sarmaşık dikenlerinin arasında ilerleyen Sahra, son bir kez dönerek uzaklaşmaya başlayan saraya baktı.

Zaid...Onu bu şekilde geride bırakmak her ne kadar içini acıtsada,bu bilmediği ve onu korkutan yeni dünya'ya başlamak için de gerekli cesaretinin olmadığının da farkındaydı.

Aniden önüne fırlayan kedinin karanlıkta parıldayan gözlerine bakmamaya çalışarak, yırtılan tellerin arasından neredeyse çölleşmiş ve kümeleşmiş toprak yola çıktı.

Yürümesini zorlaştıran kumlarla birlikte ayaklarının altına dolanan uzun esvabının kaygan kumaşına basıp yere düştüğünde,canı bir hayli yanmıştı.Tam da o esnada bacağında keskin bir acı hissederek birden yere yığıldı.

Sarayın içinde ise gecenin sessizliği hakimken, Hafsa'dan öğrendiği bilgi ile Sahra'nın kaçtığını duyan Zaid,atına atladığı gibi demir kapıyı aşmış çoktan yola düşmüştü.

O an ki öfkesi neredeyse patlamaya hazır bir volkan kadar yakıcıyken Sahra'nın aklına kazınan gözleri ve bakışlarıyla bir nebze de olsa sakinleşmeye çalışıyordu.Çünkü onu bulduğunda istemedende olsa canını yakabileceğinin farkındaydı.

Zaid dakikalar içinde, Sahra'nın arka bahçeden kaçtığını öğrendiği için atını sarayın çevresini dolanarak çöle doğru ilerleyen yöne çevirdi.Sahra'nın nasıl bir aptallık yaptığının farkına varması adına kendini çölde bulması yeterliydi.En azından o an öyle düşünüyordu.

Atının hızla geçtiği çalı otların ve toprak yolun çıkardığı toz iyice hava kalktığında,yakında dahi olsa hiçbir şey görünmeyecek gibiydi.Var gücü ile onun ismini sayıklarken aslında ondan çok uzakta olmayan Sahra o dakikalarda yerde acı ile kıvranıyordu.Düştüğü sırada bacağına yapışan ve ilk başta fark edemediği akrep maalesef ki zehrini çoktan kanına akıtmaya başlamıştı.

Titreyen göz kapakları ve gelen üşüme hissi sonrasında ise Zaid'in sesini duymuş olsa dahi ona cevap verebilecek gücü yoktu.

Diğer taraftan çöle çıkan yolun sonuna doğru sürdüğü atının huysuzlanması sonucu eyeri durarak üstünden inen Zaid,ay'ın parıldayan ışığının altında yatan Sahra'nın saçlarını gördü.

Sahra!...Ya Habibi.

Acı bir şekilde feryat eden sesinin yankı bulduğu toprak yolda onu hemen kucağına alarak atına taşıdı.

Sahra ise gözleri kapalı,alnından damlayan ter damlacıkları ile baygın bir şekilde atın üzerinde sallanıyordu.

"Ne oldu?Sana ne oldu?Yarabbim yardım et."

"Azurra,Azurra...Deh kızım."

Atının verdiği güven ile gecenin ılık esintisinde delicesine bir hızda ilerliyordu.Ona asır gibi gelen dakikalar sonucu saraya ulaştığında ise hiçbir şeyi umursamadan saraydaki tüm hekimleri ayağa kaldırdı.

Üst katta derin uykusunun içinde sesler ve gürültüler duyan Afrah uyandığı gibi alt kata indiğinde gördüğü bu manzara sonrası hiddetle muhafızlara bağırdı.

"İşe yaramaz aciz adamlar."

O dakikalarda Sahra'nın akrepten zehirlendiğini anlayan hekimler büyük bir koşturmayla sakladıkları en iyi panzehirleri karıştırarak ona enjekte etmeye çalışıyordu.

Zaid müthiş bir korku duyarak onun başında odayı arşınlarken,onun ayılmasını bekliyordu.

"Sıhhat bulacak mı?Bir şey söyleyin!Uyanacak mı?"

Bu konuşmalar ve gürültülerden sonra odaların ışıkları tek tek yanıp herkes uyanmaya başladığında Nawfal ve Şehrinaz büyük salondaki yerini almıştı.

"Tövbe tövbe...Gece vakti dışarıda ne arıyormuş bu kız."

Şehrinaz akrepren sonra zehrini geceye salarak bu fırsatı kaçırmayacaktı elbette.Kocası da en az onun kadar kötü bakışlarıyla izliyordu olanları.

Hekimlerin içinden en bilge ve yaşlı olan hintli,Sahra'nın iyice solmuş çehresine bakarak bir süre ah vah etti ve durumunu anlatmaya başladı.

"Bundan sonrası kızın gücüne kuvvetine kalmıştır efendim.Biz elimizden geleni yaptık."

"Başka birşey,başka birşey daha..."

Zaid elleri ile dizlerini döverek fırlayarak çıktığı koridorda telaşla dolanıyordu.

"Dualar okuyun haydi durmayın."

Afrah ise daha önce oğlunu hiç bu denli üzgün ve bedbaht görmediğine emin bakışlarla izliyordu.Onun bu çaresiz gözüken hali sonrası hızla odaya geçerek hekimlere tembih üstüne tembihler verdi.

Son çare olan buz dolu su akıllarına geldiğinde vücut sıcaklığının düşmesi için küvet hazırlatarak onun yanında kalması için Hafsa'yı odaya aldılar.

Uzun saatler sonunda karanlık sonrası gözlerini bir aydınlığa açan Sahra,soğuk bir zeminde yattığını fark ett.Her ne kadar buna itiraz etmek için konuşmaya çalışsada sesi çıkmamıştı.

Nerede olduğunu bilmiyordu aslında.Üstelik rüya ya da gerçek olduğundan da emin olmadığı saniyelerde Zaid'in sesini duyduğuna emindi.Bir uyanık bir baygın olduğu gibi en son koluna değen soğuk bir elin onu yıkadığını kesin olarak fark etmişti.

En son tekrar gözlerini açtığında Sahra artık çok rahat bir yatakta üstelikte ısınmış bir şekilde yatıyordu.Sonra o sesi yine duydu.

"Açtı,gözlerini açtı...Efendim o iyi."

Büyük ihtimalle kendinden bahsediyorlardı ve duyduğu ses ile ona yabancı olmayan daha önce tanıdığı bir sesti.

"Yarabbim sana şükürler olsun,bana onu bağışladın."

Zaid dualar eşliğinde odaya girdiğinde nişanlısı yeni yeni kendine gelmiş ve şaşırmış gözleri ile ona bakıyordu ancak konuşmaya çalışan haline acıyan güçsüz bedeni buna müsade etmiyordu.

"Kendini yorma Ya-Habibi."

Onun yorgun gözlerine baktığında içi gitmiş ve onun yerinde yatanın kendi olması gerektiğini düşünen Zaid yine de içinden yüzlerce kez şükretti.

Sahra'nın kendine geldiği haberi tüm sarayda yayıldığında ise Kral Afrah konuşmak için oğlunu odasına istedi.

"Bu olanları aklım almıyor Zaid.Nasıl olurda kaçmaya çalışır nişanlın.Üstelik daha gündüz ona söylediklerimden sonra."

"Ben de çok şaşkınım ancak onu korkuttuğumuzu düşünüyorum.Çok ani oldu biliyorsun hem de nişan gecesi Leila olayı ve sanırım ben onun kalbini biraz kırmış olabilirim..."

"Zaid bak evladım,bu kız bize bir söz verdi daha ilk engelde böyle mi yapacak?Senin sözünü saymıyor mu da bu kadar başı boş davranıyor?"

"Kabul baba kabul...Dediklerin kabul.Fakat sizden arzu halim onunla benim yalnız konuştuktan sonra bu olayı size açıklamamdır.Neden gitmek istediğini mutlak öğreneceğim yalnız bana ve ona biraz zaman verin.Kendine henüz gelebildi,çok bitkin."

"Buna da pekii Zaid ancak başka bir vukuat istemiyorum beni anlıyor musun?"

"Elbette efendim elbette."

Yönetim odasının çıkışında Zaid'i bekleyen amcası Nawfal bu kez onu görünce büyük bir kibir ile konuşmaya başladı.

"Benim kızım sana olan sevdası için ne hallere düştü Zaid,oysa senin benim kızımın yerine seçtiğin o kız bile isteye kaçtı bu saraydan.Bir de onu tutup bu saraya geri getirdin.Bu koltuk kimlere emanet olacak aklım bir türlü almıyor benim."

Zaid,zaten yaşadığı büyük korku ve Sahra'nın üzüntüsü ile biçare dolaşırken üst üste gelen bu ithamlardan dolayı iyice öfkelendi.

Oysa az sonra dudaklarından dökülecek olan sözler ileride başlayacak olan büyük bir savaşın habercisi gibiydi.

"Sahra ile birbirimize kötü bir muamelemiz yoktur amca yalnızca bir yanlış anlaşılma oldu ve bu her ne ise öğreneceğim.Şüpheniz olmasın ki aramız düzelecektir.Lakin iş Leila meselesine gelirse eğer söylemek isterim ki iki cihan bir olsa ona başka gözle bakarak evlenmem mümkün değildir.Düğünümden sonra da uzayan bu misafirliğinizi kısa kesmenizi rica edeceğim."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%