@morsesilya40
|
Hastane polisi yazan oda kapısının önünde bekliyordum.Belki bir umut onlara gerçek bir adres ve numara bırakmış olabileceğini düşününce hemen buraya gelmiştim.Tam karşı masada oturmuş televizyon izleyen polis memurudan izin isteyerek içeriye girdim. "Kolay gelsin memur bey,ben burada ultrason katında memurum.Bir tanıdığım vurularak buraya gelmişti ve az önce ifadesini aldınız.Kendisi acil olarak çıkmış olacak ki herhangi bir adres ve numara bırakmamış acaba yardımcı olabilir misiniz? Orta yaşlı,sert bakışlı bir polis memuru eliyle işaret ederek beni içeriye kabul etti. Izledigi televizyondan başını kaldırdıktan sonra sordu; "İsim söyle bakalım." "Özgür Kartal Çıra" "Hee bildim şu dün gece vurulan çocuk.Yalnız bana bak o doğruyu söylemiyor,anlarım ben...Biz bu saçları değirmende ağırtmadık.Ona bunu yapanları biliyor ancak söylemiyor.Tabii biz sadece ifade alıyoruz,gerisi karakola kalmış.Hem sen anlat bakalım,sen birşeyler biliyor musun?" "Bilmiyorum memur bey,benim okuldan tanıdığım bir arkadaşım.Kendisi gayet kanunlara uyan iyi temiz biriydi.Yıllar sonra burada çalıştığım için tesadüf karşılaştık ve yardım ettim.Sadece vurulduğunu biliyorum o kadar" "İyi,iyi uzak dur bu mevzulardan." Sonra gözleri parmağımda duran alyansa kaydı. "Hem sen nişanlı mısın bakalım?" "Evet efendim." Bir taraftan da önünde duran formlarda aramaya başladığında içim biraz da olsa umutla dolmuştu.Bir kaç saniye sonra ise istediği kağıdı bularak aralarından çekti ve yine sert bir yüz ifadesi ile kağıdı bana uzattı. İlk olarak gözüme çarpan numarayı okuduğum kadarı ile eski numarasından farklıydı. Elimi hemen kağıda uzattım ancak polis memuru kağıdı tekrar geri çekerek elini masaya koydu. "Bana bak kızım sen yine de bu çocukla iletişime geçme derim.Biz onun peşindeki adamları iyi biliriz,her türlü şey çıkar altından...Arkadaşın muhtemelen güvenlik açısından gitmiştir o seni güvende olunca zaten arar.Dediğim gibi sen bu mevzulardan uzak dur" "Tamam efendim çok teşekkür ederim." "Son olarak adın ne senin bakalım." "Sare efendim,Sare Gündoğdu." "Iyi tamam,hadi kolay gelsin." "Size de memur bey." Hastahane polisinin odasından dışarıya çıktığımda personel dolabındaki eşyalarımı alarak dışarıya çıktım. Bahçede boş bulduğum ilk bankta dinlenmemin ardında yürümeye başladım.İki gün sonra temiz hava almak oldukça iyi gelmişti.İki gündür hastahanede olduğum içinse artık bir an önce eve giderek bir duş almak ve temiz kıyafetlere kavuşmak istiyordum.İstanbul'a atandığımda geçici olarak tuttuğum ev buraya bir metro durağı kadar yakın ve kolay temizlenebilecek kadar küçüktü.Diğer bir taraftandan da düğünden sonra oturmamız için hazır olan ev biraz daha uzak ve bu eve göre büyüktü.Mobilyalar neredeyse yerleşmiş, bir kaç küçük aksesuar detayı ve benim Ankara'da ki evden gelecek çeyiz kutuları kalmıştı.Biraz soluklanmış bir halde banktan kalkkarak kısa bir mesafe yürüyerek metroya geçtim.On beş dakikanın ardından eve geldiğim gibi hemen bir duş alarak,eşofmanlarımı giydim.Rahatlamış bir şekilde TV karşısına uzandığımda da gözüm sürekli telefondaydı.Ondan gelecek arama ya da mesajı bekliyordum. Ancak bir süre sonra uyuya kalmış olacağım ki çalan zilin sesi ile gözlerimi açtığımda hava kararmış ve haber ekranındaki saat gece ikiyi gösteriyordu. Korkarak kapıya doğru ilerledim ve seslendim; "Kim o" "Sare benim,Kartal." Kartal. Kapıyı hızla açtım. "Kartal sen,şeyy burayı nasıl buldun." "Korkma Sare,peşimde kimse yok." "Onun için sormadım,yani nasıl buldun adresi diye ben..." Giydiği bej rengi Tshirt'ün üzerindeki lekeden dolayı o anda fark ettim ki yarası hafifçe kanıyordu. "Kartal yaran kanıyor." "Yok birşey yalnızca dikiştir." "Hastahaneden neden erkenden çıkıp gittin ki sanki.Hemen tekrar geri yatmalısın,daha doğru dürüst iyileşmedin bile." "Çünkü hastahane polisi odamda ifade alırken fark ettim ki koridorda onlardan biri vardı." "Kartal,ben,şeyy." "Sen ne Sare?" "Şey,ben de sen birşey demeden çıkıp gittikten sonra polise senin adres ve telefon bilgilerini sormaya gittim." "Sen ne yaptın?Allah'ım yaa,delircem.Kızım sen niye işgüzarlık yapıp polise beni soruyorsun?Ya seni de takip ettilerse,hayır yani kendini niye tehlikeye atıyorsun?of,off...Ama ahmaklık ben de.Seni hemen kovmalıydım yanımdan." "Hemen toparlan,mecburen gidiyoruz artık buradan." "Ne?Nereye gidiyoruz? "Bu evde artık kalamazsın,kalamayız.Güvenli değil." "Ben gelmiyorum tabii ki de Kartal.Bu gece evimde uyuyacağım ve sabah işime gideceğim." "Tamam sen yine sabah işine gidersin ancak bu gece bu evde kalamazsın." "Ben gelmiyorum,sen gidebilirsin." Beş dakika sonra birkaç parça kıyafet ve özel eşyalarımı alarak sırt çantamı hazırlamıştım çünkü dediklerinde son derece ciddiydi.Üstelik de yarası kanıyordu ve onu bu şekilde bırakamazdım.Ne diye öğrenmek istemiştim ki?Aptal kafam benim,aptal! "Hastahaneye geri gidelim orası güvenli.Hem yaran kanıyor,hem de orada ki polis bize yardım eder." "Sus kızım biraz,bir hâl çare düşünmeye çalışıyorum işte." "Ya Kartal aslında bir ev daha var,site içinde güvenlikli ancak şeyy,sen oraya gelmek istemeyebilirsin." "Nerede?Kimin evi?" "Düğünden sonra oturacağım ev." "Unut orayı,söylemedin farz ediyorum.Aslında bir taraftan senin için iyi olur yarından sonra oraya gider oturursun.Önemli olan bu gece seni güvende bir yerde bırakarak benim ortadan kaybolmam." "İyi ya işte hastahane diyorum ben de.Zaten sabah nöbetim var,yedide hazırlanıp gitmem gerekiyor" "Tamam,tamam öyle yapıcaz mecbur.Sen de sonra hiç öteki eve gitmeden oraya gidersin yani artık o evi kullan." Kapıda bekleyen taksiye bindiğimizde ortalık sakin görünüyordu ancak Kartal sürekli tedirgin bir halde etrafı inceliyordu. Giriş kapısına geldiğimizde ise hastahanedeki işlemlerin daha hızlı olması için yaka kartımı taktım.Ardından kayıt işlemini yaptırarak bulduğumuz ilk asansör ile pansuman katına çıktık.Burası en üst kat olduğu içinde bir bakıma daha güvenli ve sakin görünüyordu. "İnşallah kimse takip etmemiştir." "İşime karışmasan daha güvende olacaktık ancak işte." "Ne yapsaydım yani,yaralı halde çekip gittiğin halde merak etmese miydim?" "Zaten herşey o merakından yüzünden oldu ya,neyse." "Allah Allah ya,ne benim yüzümden olmuş?Peşinde adamların olması benim suçum mu?Vurulman benim suçum mu yani? "Sana durumu anlattım,az biraz sakin kalıp bekleseydin ne olurdu?Polise gidip adres sormak da ne?" "O zaman sen de haber verme nezaketini gösterseydin." "Hey Allah'ım ya,kızım sen anlamıyor musun?Senin iyiliğin için,seninle görünmemem gerekiyor.Sen benim nerede kaldığımı öğrenirsen onlarda senden öğrenmeye çalışacaklar,bu kadar basit." "Önceden söyleyecektin sen bunu,önceden." "Tamam Sare,sus artık." "Sen de şuraya uzanda baksınlar yaran kanıyor." Karşıdan gelen hemşire hanım yarasının sargısını açtığında dikişlerin hafifçe aralanarak kanadığını gördüm.Hastahane de çalışmama rağmen kan görmekten gerçekten hiç hoşlanmıyordum.Bir de söz konusu o olunca durum daha da zorlaşmıştı.Hızla başımı diğer tarafa doğru çevirdim. "Kendinizi korumamışsınız o yüzden dikişlerden bazıları gevşemiş.Tekrar pansuman yapıp kapatacağım bu kez dikkatli olun,iltihap kapmasın." Başımı tekrar ona doğru çevirip,gözlerimi kocaman açarak duydun mu der gibi ona baktım.O ise küçük bir çocuk gibi gülerek bana karşıdan dil çıkarıyordu. Hemşire gittikten sonra aklıma gelen ilk şey nöbetçi memur dinlenme odasına gitmemiz oldu.Şu an gece üç olduğu için sabah ki nöbetime kadar o odada pekala saklanabilirdik. "Sana da bir görevli kartı bulmamız lazım,şapka da takabiliriz." "Kızım sen çok fazla polisiye film mi izledin?Nereden biliyorsun bakalım bunları? "Ne demek yani ben aptal mıyım?Akıl edemez miyim böyle şeyleri? "Yok yani ondan demedim,yalnızca hemen bu kadar iyi düşünmene şaşırdım." "Sus bence sen,sus,iltifat edeyim derken batırıyorsun sonra." "Belki de hiç iltifat duymadığın içindir ne dersin he Sare hanım." "Başladın yine imâlara,geç köşeye de dinlen.Ben kart ve şapka bulmak için gideceğim." "Sare..." "Ne" "Dikkat et." "Ederim,sen beni merak etme,kendine bak." Kimsenin olmadığından emin olarak malzeme odasına girdim ve isimsiz olan yeni personellerin ilk olarak kullandığı yaka kartını aldım.Şapka ise benim için en kolay olanıydı çünkü kantinde bir arkadaşım çalışıyordu. Her iki kamuflaj malzemesini de bulunca tekrar nöbetçi memur dinlenme odasına geçtim. Kapıyı açtığımda telefonum Kartal"ın elindeydi ve Berat'ın gönderdiği wattsap mesajımı okuyordu. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" "Güvenlik için baktım,hemen sinirlenme." "Açıp okuman gerekmezdi." "Özel birşey yazmamış merak etme gayet resmi iki arkadaşın konuşması gibi.Üzüluyorum sana biliyor musun? "Sen kendine üzül,peşinde birileri olan sensin." "Ne demek istediğimi gayet iyi anladın Sare,olayı bana çevirme konu bu değil." "Bu yaka kartı,bu şapka.Dışarıya çıkacaksan sağ koridorun sonunda lavabo var.Ben biraz uyuyacağım." "Uyu,uyu kaç herşeyden." Telefonumu hızla onun elinden çekerek karşıda duran koltuğa uzandım. Berat'ın gönderdiği mesaj gerçekten görev gereği gibi resmiydi. "Uyumuşsundur tabii de,eve geçince yazmadın yalnızca iyi misin diye merak ettim." |
0% |