Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm

@morsesilya40

"Sare,kızım düğünü erteliyoruz da ne demek."

"Şeyy,öyle baba.Berat ile karar aldık biraz daha birbirimizi tanımak istiyoruz."

"Karar almışlarmış!Siz kafanıza göre karar veremezsiniz efendim buna.Hem etraf,akrabalar herkes tarihi dahi biliyor,ev hazır,neredeyse davetiyeler basılacak!Bir yıla yakındır nişanlısınız ya hu!!!Ama ben niye olduğunu biliyorum.Sizi çok başıboş bıraktık biz.Kendinize göre oynadınız,yok öyle.Hemen bu haftasonu geliyorsun Ankara'ya.Hasan amcanlar,Berat'ta gelecek.Konuşacağız bu mevzuyu...Duydun mu Sare hanım?"

Babamı duyuyordum ancak hiç anlamadan,dinlemeden ve sebebini sormadan söylediği bu sözler için ona çok kızıyordum.

"Baba,bu sonuçta bizim hayatımız.İşlerimizle ilgili yoğunluklar,hazır olmadığımız durumlar var,hem ayrıca biraz daha emin olmak istiyoruz."

"Sare,başlatma şimdi edebiyatına...Haftasonu geliyorsun,konuşup çözüyoruz."

"Gelemem ki baba,çift nöbet tutacağım."

"Sare beni oraya getirtme.İşin mişin umurumda olmaz.Duydun mu beni?"

"Duydum baba."

Telefon kapandıktan sonra elimde duran bardağı sinirle duvarla çarptım.Her yer cam kırıklıklarından dolayı ışıl ışıl parlıyordu.

Aslında bu karar Berat ile aldığımız ortak bir karar değildi.Ona bunu söylemesini ben tembih etmiştim.Telefonda yaklaşık yarım saat konuşmuş,haliyle İlk önce itiraz etmişti ancak fikrimin kesin olduğunu söylediğimde beni tamamen kaybetmekten korkarak geri adım atmıştı.Babamın aileler ile birlikte bizi Ankaraya çağırması gerçekten de çok kötü olmuştu çünkü bu duruşunu orada sergilemeyeceğini biliyordum.Kendi ailesi ve babam birazcık baskı yaptığında hemen bu ortak karardan cayacak,beni ortada öylece bırakacaktı.

Kartal'ın gidişinin üzerinden iki gün geçmişti ve ben de O günden sonra tekrar gecici olarak tuttuğum küçük eve geri gelmiştim.

Gerçekte bu kararı almamın en büyük sebebi o değildi ancak söylediği bazı şeyler gözlerimin açılmasına sebep olmuştu.Ayrıca Berat'ın geçen gece gittiği arkadaş eğlencesinde telefonunu sabah kadar kapatmış olması bana göre büyük sorumsuzluktu.Her ne olursa olsun,ona güvenmeye calışsamda içime bıraktığı şüphe kocaman bir soru işaretine dönüşmüştü.

Sinirim yatışıp cam kırıklarını toparlamak için ayağa kalktığımda,kapının zili çaldı.

Bir umut Kartal'ın geldiğini düşündüğümde ise kendime kızarak da olsa gizliden seviniyordum.Kapının deliğinden baktığımda elinde kocaman çiçek buketi olan bir kurye görünce kapıyı açtım.

"Sare Gündoğdu"

"Benim."

"Şuraya bir imza alayım efendim."

"Tabii."

Şaşırarak içeriye geçtiğimde hemen kartı okudum.

"Nişanlın olarak seni ihmal ettiğim farkındayım.Bu çiçekleri yeni bir başlangıç gibi düşün.Umarım hediyeni seversin."

Berat.

Küçük hediye kutusunu içinden,altın zincirin ucunda sallanan küçük yakut taşlarla damla deseni verilmiş bir kolye çıktı.Çiçeklerse gerçekten çok güzel kokuyordu.Hemen vazoya yerleştirerek mutfak camının altındaki masaya koydum.Bu sabah nöbetten çıktığım için yarın akşama kadar serbesttim ve İstanbul'un uzun zamandır gezmeyi istediğim yerlerine gitmek için vaktim vardı.O yüzden İki,üç saat kadar uyuyup dinlendikten sonra kendime küçük bir sırt çantası hazırladım.Ayrıca bu gezi rahat rahat düşünüp haftasonu babama söyleyeceklerimi kafamda toparlamaya yardımcı olabilirdi.Tam evden çıkmak üzere hazırlanmışken telefon çaldı.

"Abla."

Arayan Deniz'di.

"Efendim canım."

"Doğru mu duydum,düğünden mi vazgeçtiniz "

"Erteledik Deniz'cim."

"Yaaa...demek doğru.Babam ondan çok sinirli.Bir görsen sabahtan beri annemin başının etini yedi.Abla...haftasonu geleceksin değil mi?"

"Mecburen ablacım,emir büyük yerden.Hem sen beni bırak şimdi,nasıl gidiyor lgs hazırlıkları?Az kaldı sayılır,Yıldız ne yapıyor?

"Valla abla günde dörtyüz soru çözmenizi istiyor kurs hocalarımız biz ancak iki yüz falan çözüyoruz.Fen lisesi,Anadolu lisesi olmaz da çevredeki iyi liseleri zorlayacağız işte.Gerçi beni biliyorsun Yıldız'a göre daha kötüyüm."

"Olsun ablam çalışabildiğiniz kadar çalışın."

"Yaa abla bir de ben sana gizli birşey söylücem."

"Söyle ablam ne oldu?"

"Şeyy,benim konuştuğum biri var okuldan."

Neden şaşırmamıştım acaba.Ah bu kız.

"Deniz tamam arkadaşça konuş et ablam ama yaşın çok küçük daha,hem öyle gezineyim edeyim deme sakın,babamı biliyorsun.

"Yok abla valla iyi çocuk sadece yazışıyoruz."

"Tamam canım sana güveniyorum.Yine de her ne olursa olsun bana anlatabilirsin."

"Tabii abla da Yıldız'da bilmiyor,ne olur kimseye söyleme,hem o hiç duymasın söyler çünkü."

"Tamam tamam güzelim merak etme sen,çıkmam lazım şimdi anneme selam söyle,öptüm hadi görüşürüz kuzum."

Telefonu kapatıp evden çıktıktan sonra tüm gün yalnız başıma güzel bir gezi yaptım.Camiler,turistik bahçeler,mısır çarşısı...Ara ara dinlenerek ve birşeyler yiyerek gezindim.Günün sonunda ise vapura bindikten sonra eve geri döndüm.Bu arada çiçekler için teşekkür ettiğimi bildiren kısa bir mesaj yazıp Berat'a göndermiştim.Bu arada da ne kadar düşünmemek istemesemde tüm bu saatler içinde sürekli Kartal'ı düşünmüştüm.Yolda yürürken ona benzettiğim gençler,dükkanlarda gelen ve onun radyoda çaldığı şarkılar,o gece peşindeki adamdan kaçarken hastanede yaşadıklarımız tıpkı bir film sahnesi gibi aklımda canlanıyordu.

Bazen,hayatıma ikinci kez girişinden önce ki ve bazı şeylerden habersiz oluşum sebebi ile daha sakin yaşadığım geliyordu aklıma.Sıradan günlük rutin,hem evde hem de işyerindeki işler,Berat ile yaptığım kısa telefon konuşmaları...Oysa şimdilerde hayatımın bu sıradan alışkanlıklarını ve Berat ile olan geleceğimi sorguluyordum.Aslında bazen her şey olması gerektiği gibi güvenli gözüküyor,hayatın akışına uyması gerekenler olarak doğru olduğunu bana söylüyordu.Ne de olsa hayat mücadelesi diye bir gerçek daha vardı.

Ancak tüm bunların arasında yalnızca kalbim tüm gerçek ve doğrulara isyan ediyor gibiydi.

Aşk...

Evet bu aşktı.Kafa karıştıran,korkutan,yapmam dediklerini yaptıran,bildiklerini unutturan ve eski seni artık bir daha bulamayacağın bir duyguydu.Tüm bu karmaşa içindeyken insanın kalbi ve aklı büyük bir kavgaya tutuşuyordu.

Tüm bunlara rağmen,her ne olursa olsun işte yine de bazen insanı inanılmaz bir şekilde mutlu ediyordu.Siyah'ın içindeki küçücük ancak net beyaz bir leke,beyazın içindeki küçücük ancak kapkara bir gölge gibiydi.

Bu düşünceler aklımda anahtarı çevirdikten sonra sabah kırdığım bardağın parçaları hâlâ yerde süpürülmeyi bekliyordu.Kendimi evden bir an önce dışarıya attığım için öylece kala kalmıştı.Üzerimi çıkarmadan hemen İyice toparlayıp temizledikten sonra bir duş alarak televizyon karşısına geçtim ve sonra romantik bir film açtım.Kahve film keyfi yapmak iyi gelecekti.

Burnuma gelen bir yanık kokusuna gözlerim aralandığında içimin geçtiğini korku ile fark ederek ayağa kalktım.Işte o an hatırladığım üzere kahve yapmak için su ısıtıcıya su koyduğum aklıma geldi.Mutfağa koştuğumda herşey için çok geçti.Fiş yerinden aldığı alev neredeyse tüm mutfağı saracak kadar yoğun gorünüyordu.Geçici olduğu için çok iyi olmayan bir markadan uygun fiyata almıştım ve şimdi unutkanlığım yüzünden yangın çıkmıştı.

Hemen numarasını aradığım,kısa sürede gelen küçük itfaiye arabası alevleri söndürdüğünde geriye korkunç bir manzara kalmıştı.Her yerden akan sular,simsiyah lekeler ve yerlerde çamurlanmış izler.Mecburen büyük bir temizlik şirketini arayıp durumu anlattıktan sonra küçük bir çanta yapıp diğer eve geçtim.

Ve işte o eve ilk girişte,her yere kokusu sinmiş olan Kartal'ın hayaleti ile sanki başbaşa kalmıştım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%