@morsesilya40
|
"Sevdiklerimin kaybı dışında kapalı alanda kalmaktan korkarım.RUMUZ;Siyah Perçem." Radyonun numarasını telefonuma ekleyerek mesajımı gönderdim ve beklemeye başladım. 'Yangından korkanlar,karanlıktan korkanlar yüksekten korkanlar,diş çektirmekten korkanlar..." Bir kaç itiraf sonrası bir sezen aksu şarkısı ile yayın devam etti kartal.Ben de o esnada kahvemi yudumlarken kendi mesajımı onun sesinden duymak için heyecanla bekliyordum. "Ve siyah Perçem Rumuzlu kapalı alandan kalmaktan korkan gizemli dinleyicimize gelsin sıradaki şarkımız.Dileriz ki hiçbir zaman bu zor durumda kalmasın." "Geçmiş değil bugün gibi yaşıyorum hâlâ seni,sen hep benim yanımdasın,gündüzümde gecemdesin çalınmasın söylenmesin sen benim şarkılarımsın." Kalbimin adeta yerinden çıkacak kadar hızlı attığı dakikalarda yerimde duramayarak odamın balkon kapısını açıp dışarıya çıktım.Neden bu kadar heyecanlandığımı hiç anlamamıştım oysa ki...Gayet normal olan bir akışta görevini yapan bir radyocunun programına gelen SMS'i okuması kadar doğal ne olabilirdi ki? Kendine gel Sare...Kendine gel! Devamında geçen dakikalarda diğer dinleyicilerin itiraflarını olurken pür dikkat onu dinliyordum.Bazı korkular için kendince açıklamalar yaptı ve hafif slow şarkılarla programa devam etti.Sonra ansızın aklıma takılan soru beni oturduğum sandalyeden hızla doğrulttu.Hiç bir itiraf sonrası dinleyicilerden birine bir şarkı armağan etmemişti.Sonra numaramı ekleyerek profil resmimi görmüş olabileceği ihtimali geldi aklıma. 'Yok Sare saçmalama,o kadar işinin,yorumun arasından seni merak edip numaranı mı ekleyecek.Belki de erkek olduğunu düşünmüştür bile.Hem üstelik neden merak edip baksın ki.' Programı sonlardırdığında saat sabahın altısını gösteriyordu ve uyanmak için yalnızca iki saatim kalmıştı.Yine de yatağıma uzanarak uyumak için çabaladım.Duyduğum alarmın sesine gözlerimi açtığımda ise annem yatağımın başında dikilmiş kahvaltının hazır olduğunu söylüyordu.Hızlıca hazırlıklarımı bitirerek alt kata indim. Bu sabah ikizlerin gösterisi olduğu için onlarda erken kalkınca tüm ev halkı olarak birlikte kahvaltı yaptık.Mis gibi patates kızartmasının kokusu,menemen ve çok sevdiğim pişilerden vardı.Anneme yardım için son kalan tabaklarıda masaya taşıyarak düzenledim. Her zaman oturduğum yerime geçince bir ara kendi kendime güldüğümü fark ederek yüz ifademi hemen toparladım.Yine de bu durumu Deniz fark etmiş olacak ki şaşırmış gözleri ile beni süzüyordu. "Sare ablam bugün ayrı bir mutlu görünüyor mu anne?" Büyümüşte küçülmüş benim kardeşim.Herşeyi illa ki görecek. "O da nereden çıktı,benim her zaman ki halim ablacım.Hem sen daha tabağına dokunmamışsın beni izleyeceğine kahvaltını yap." Bu kez de söze karışan Yıldız Deniz'e doğru dönerek onun taklidi yaptı. "Gösteri esnasında açıkınca düşüp böyle bayılacak sersem." "Yıldız çok ayıp ablacım!Hadi dönün önünüze artık." Kahvaltının ve kızların hazırlanmalarının ardından Bu sabah hepimizi babam bırakacağı için az sonra arabanın önünde toplanmıştık.Kızlar yerlerine yerleşince ben de ön koltuğa geçerek oturdum.Günün bir an önce bitmesini istiyordum ki bir an önce gece olsun ve yine onun sesini dinleyebileyim.Hızlı akan trafik sayesinde on dakika sonrası hastanenin önündeydim. "Görüşürüz baba,kolay gelsin." "Sana da Sare.Akşam unutma eve alışverişe gidilecek." "Tamam hallederim." Babamı uğurladıktan sonra kapıdan geçerek masama oturduğum gibi yoğunluk başlamıştı.Neredeyse öğlene kadar başımı karşıyacak vaktim olmamıştı ancak sonrasında yalnızca üç hasta randevusu ile çalışma saatimi tamamlamıştım.Doktoruma bilgi vermiş ve biraz erken ayrılarak Ankara'nın esintili havasında merkeze doğru gitmek için otobüse binmiştim.Alışveriş merkezine gelince bir kaç dükkan gezerek uzun zamandır istediğim çantayı satın aldım ve kahve katına çıkarak oturmak için sakın bir yer aradım.Köşeye gitmek için döndüğüm esnada arkamdan yürüyen biri ile omuz omuza çarpıştım. "Afedersiniz" Karşımda duran kahverengi gözlü ve yaşının benden bir kaç yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim çocuk benim gibi özür dilemek yerine gözleri faltaşı gibi açılmış bir halde bana bakıyordu.Onu daha önce tanıyıp tanımadığımı düşündüm ancak çıkaramadım.Herhangi bir yanlış anlaşılma olmaması adına önüme dönerek yürümeye devam ettim.Kahve dükkanının büyük camlarından yansıyan görüntüsünden onun hâlâ orada durarak bana doğru baktığını fark etsemde yine de durmadım ve belirlediğim masaya ilerledim.Bu kez az önce bulunduğu yere baktığımda yerinde yoktu.Beni birine benzetmiş olacaktı sanıyorum ancak ben daha önce onu gördüğümü hatırlamıyordum.Sakin ve temiz yüz hatları vardı.Gayet dikkat çekici bir tarzı vardı üstelik. Kahvemi yudumlarken ilerleyen dakikalarda atamalarla ilgili haberleri okudum ve yakın arkadaşım olan Beyza ile telefonda konuştum.Eve döndüğümde ise akşam yemeğinin ardından kızların gösterilerini videodan izledim.Hep birlikte market alışverişi yaparak bir süre oyalandık.Tüm bu koşturmalara rağmen nedense saatler bir türlü ilerlemiyordu.Film izlerken uyuya kaldığım koltukta üzerimi örtüp ışıkları söndürdürmüş olacaklar ki karanlığa gözlerime açtım.Telaşla doğrularak uykulu gözlerle telefonumu aradım.Nasılda derin uyumuştum öyle ki saat dört buçuk olmuştu.Koşar adımlarla odama çıktığımda heyecanla radyoyu açtım. Ve yine beni sakinleştiren sesi odama yerleşti. "En kıymetli hayal radyo dinleyenleri;bugün ki konum hisler...Gördüğünüz rüyalara ya da karşınıza çıkan küçük işaretlerle ne kadar inandığınız ile ilgili ne paylaşmak isterseniz sizi bekliyorum.İster bir kelime,ister paragraf her türlü yorum kabulüm." Yazmak için düşünmeme gerek yoktu aslında.Aklıma ilk gelen cümleleri yazarak hızla SMS gönderdim. |
0% |