Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@morsesilya40

Bundan sonrası tam bir kaostu.Kartal adamın ses duyarak geriye dönmesini fırsat bilince hemen onu arkaya doğru itti.Hasan amca da elindeki silahın yere düşmesini sağladı.Ben ise yerde bir süre hep birlikte boğuşmaları sırasında oluşan karmaşıyı büyük bir korku ile dehşet içinde izliyordum.Adam ayağa kalkmaya çalışarak kurtulmak istiyordu ancak Hasan amca ve Kartal koluna baskı uyguladığı için silaha uzanamadan olduğu yerde kalakalmıştı.İşte tam bu esnada yanaşan polis otosunun sesi sayesinde buraz da olsa rahat bir nefes alabilmiştim.Adamın elindeki silahı alarak araçlarına bindiren polislere durumu anlatan Hasan amca ayrıca tanıdığı komser hakkında konuştuğunu duydum.Bizimde ifade vermek için karakola gitmemiz gerektiğini bildirdikten ve olayları izleyen bir kaç seyirci gittikten sonra evin önünden uzaklaştılar.

"Sağ olun efendim hayatımı kurtardınız.Size bir can borcum var."

"Yok evlat bu tür adamları biliriz.Mafyacılık oynuyorlar sanki."

"Sare kızım,telaşlandık ettik,sen varsa su, içecek falan birşey getir bize,zaten sonrada gideriz ifade vermeye bakalım"

"Tamam Hasan amca ancak şey,siz nasıl yani anlamadım ki ben,nereden biliyordunuz?Buraya nasıl geldiniz?

"Seni buraya almaya geldiğim o ilk zaman araştırmıştım kızım.Çalıştığın hastahanede polis memuru olan bir arkadaşım senin yaralı bir arkadaşına yardım ettiğinden bahsedince Kartal'ı soruşturdum işte sonra peşinde birileri olduğunu öğrendim.Bu sabahta seni İstanbulda'ki eve bıraktıktan sonra içim rahat etmeyince geri döndüm.Hem birşeylere ihtiyacın var mı diye de bakayım dedim.Sonra işte sizi güvenlik kapısından geçerken görünce yüzündeki korkudan hemen durumu anladım.Hep yakın takipteydim ancak sonra bir ara izinizi kaybettim."

"Neyse,neyse oldu geçti...Şimdi kızım sen bize müsade et biraz da evladımla başbaşa konuşalım."

"Elbette."

Hasan amca yetişememiş olsaydı neler olabileceğini düşünmek dahi istemiyordum.Kartal içinse karşısında beliren bu durumun ne kadar garip göründüğünü düşündüm.Peşindeki adam elinde silahla kapısında dikilirken yanında ben ve arkamızdan gelen Hasan amca.

Hemen su götürüp ıçeriye geçtim.Hepimiz gerçekten de çok korkmuştuk ve şaşkındık.Gözüm kulağım onlarda olsa da camlar ve dış kapı kapalı olduğunu için bir şey duyamıyordum.Dışarıyı seyrederken bir yandan da dolaptan çıkardığım kahve ve cezveyi ayarlayarak ocağı yaktım.Gerçekten de boylesine korkunç bir durumu çok ucuz atlatmıştık.Neler olabileceğini dusunmek dahi istemiyordum.

Kafamı biraz olsun sakinleştirmek ve oyalanmak için biraz dağılmış olan etrafı toparlamaya başlayarak mutfak tezgahını düzenledim.Arka odaya gittiğimde ise Gamze'nin küçük ahşap komidin üzerinde bıraktığı ya da bilerek unuttuğu bir kaç parça makyaj malzemesine takıldı gözlerim.Sonra yatağın üzerinde parıldayan bir metal dikkatimi çekti ve uzandığımda bunun Kartal'ın bileğindeki gümüş bileklik olduğunu fark ettim.Bu görüntü karşısında mideme yumruk yemiş gibi olunca kendime gelmek için lavaboya gidip yüzümü yıkadım.Abisi Onur'un da bu evde kaldığını biliyordum ancak yine de beni saran kıskançlık hissi içimi kemiriyordu.

Daha fazla düşünmemek için yine evi biraz daha turlayıp,camın kapalı ve yıpranmış tülünün arkasından onların ayağa kalkıp tokalaştığını görünce hemen yanlarına gittim.

Verendaya çıktığımda ikiside ayağa kalkmış bekliyor gibiydi.

"Hadi kızım karakola gidelim ordanda yine İstanbul'a.Alıştık bu yollara nasılsa artık."

"Kartal sen?"

"Ben de geliyorum Sare."

Tahmini olarak bir saat kadar geçince Ada'nın eski bir cezaevinden restore edilerek karakola çevrilen binasında ifadelerimizi vererek dışarıya çıkmıştık işte.Hasan amca bu kez de Ankara'dan onu iyi tanıyan bir çok unvanlı memur ile görüşmüş ve işler daha hızlı ilerlemişti.

"Tekrardan teşekkür ederim efendim."

"Olur öyle de dikkatli ol bundan sonra evladım."

"Sare sen de arkadaşınla vedalaş arabada bekliyorum ben."

Arabaya binmek için biraz uzaklaşıp beni bekleyen Hasan amcanın bizi dinlediğinin farkındaydım.

"Sana da teşekkür ederim."

"Ben bir şey yapmadım ki Kartal."

"Olsun kurtulmama vesile oldun say."

"Yok önemli değil.Kendine iyi bak Onur ve Gamzeye'de çok selamlarımı iletirsin."

"Eyvallah,iyi yolculuklar."

Arabaya binip yorgunluktan ve stresten uyuduğum için iki saat sonra gözümü açmıştım ki Eskişehir'e gelmek üzereydik.En azından tüm bu olanlardan sonra artık içim daha rahat bir şekilde İstanbul'a geri dönüyordum.Yolda gelen telefondaki habere göre o adam ciddi suçlardan aranıyordu ve Kartal'a yaptıklarından dolayı da iyi bir ceza alabilirdi.Elbette bağlı olduğu başka birileri vardı ancak bir süre bu işlerle başlarının ağrıyacağı kesindi.

"Her şey için tekrardan sağ olun efendim."

"Kızım benim de senden bir ricam olacak Berat ile konuşup düğün tarihine de artık bir karar verin.Vardiyalı çalışıyorsun gece geç saatlerde geliyorsun büyükşehirde öyle tek başına.Hem babanda istiyor bir an önce düğünü yapmak.Sen merak etme ben o evi kısa sürede satar başka bir semtte yeni ev bulurum bir şekilde.Bu sürede lojmanda geçici olarak yer ayarlarım ben iki günde hastahanede idare ediver."

"Tabii Hasam amca ancak benim de sizden bir ricam var.Lütfen bu gördüklerinizi kimseye anlatmayın."

"Yok kızım sen merak etme,hem ben nasıl derim baban duyarsa ona haber vermediğim için bana gönül koyar.Kırk yıllık ahpaplığımızı zedeleyecek değilim kaldı ki kötü birşey yok,yardım etmişsiniz birbirinize.

"Bu arada arkadaşın iyi bir çocuk,efendi biri belli ki...Konuştuk ya biraz istemeden abisinin borçları nedeniyle bulaşmış o adamlara."

"Öyledir Hasan amca."

Yalnızca onları konuşmuş olmadıklarına emindim ancak yine de açık açık soramazdım tabii ki.

Daha sonra onu nereden tanıdığımı sorduğunda aklıma ilk Gamze ve Onur'un benim okul arkadaşlarım olduğunu ve o sayede tanıdığımı söylemek gelmişti.Elbette ki başımıza gelen tüm tesadüfi karşılaşmalar ve gerçek olan hislerimizden ona bahsedemezdim.Üstelik şimdi durum daha da karmaşık bir hal almıştı.Hasan amcanın yardımlarına karşı ikimizinde boynu kıldan ince olacaktı.

Gece geç saatlerde eve geldiğimde kiyafetlerim için bir valiz ve özel eşyalarımı için sırt çantası hazırladım.

Sabahın ise erkenden çıkıp hastaneye gittim.İki günlük nöbetim için sırt çantam ile giyinme odasına gelmiştim ki telefonum çaldı.

Bu dört gün için mazeret izni dilekçesi yazmış ve imzalamıştım.Başhekim ile görüşüp durumu anlatınca da iki gün çift nöbet tutarak eksiğimi kapatmamı iletti.Küçük bir disiplin uyarısı da maalesef sicilime işlemişti ancak sorun etmiyordum.

Şimdi ise arayan Berattı,belli ki Hasan amca onunla konuşmuştu.

"Sare Bir kaç kez aradım ama ulaşamadım sana.Baba kız ne iyi olmuş öyle konuşmuşsunuz düğün tarihi hakkında.İki ay bence de iyi.Ev işini de merak etme babam iyi kâr etmiş sanıyorum daha iyisini alır emin ol."

Şaşırmış olsam da ona belli etmedim.Belli ki Hasan amca düğünü bir an önce yapmak için onu da sıkıştırıyordu.

"Yok o hiç sorun değil."

"Çok sevindim,gelmek istedim ancak biliyorsun işler işte malum izin alamadım ama hafta sonu gelebilirim yanına."

"Olsun sen duruma bak,sorun değil."

Her şeyin üst üste gelmesi sözü daha iyi açıklanamazdı sanıyorum.Ya da benim hayatım için durum hep böyleydi.

 

 

 

 

Loading...
0%