Yeni Üyelik
35.
Bölüm

35. Bölüm

@morsesilya40

"İyi misin şimdi?"

"Gayet iyiyim çıkıyorum ben de."

"Gamze'nin arabası ile geldik bırakalım biz seni."

"Berat gelmiş olabilir,gerek yok."

"Kartal bu söz ile yüzünü bana doğru eğerek ses tonunu ciddileştirdi."

"Söyleme şunun adını yanımda."

"Ne diyeyim o halde."

" 'O' de işte."

"Sonuçta bir ismi var ya hani.Hem sen Gamze'ye bak geliyor şımarık.Vakit kaybetmemiş hiç fırsat çıktı ya ona."

"Ay Sare aradıklarında çok korktum,iyi misin tatlım."

Işte on saniye sonra dibimizde bitmişti ve ben'Tatlım'kelimesi samimiyetsizce söylendiğinde gerçekten aşırı sinir oluyordum.

"İyiyim yaa Gamze.Tabii en son senin bana verdiğin havadisleri konuştuğumuz için hastaneden yakınım sanıp seni aramışlar,kusura bakmadın inşallah."

Bu fırsatı kesinlikle kaçıramazdım.

Benim neyi imâ ettiğimi anlayan Kartal ise resmen bıyık altından gülüyordu.

Az sonra üçümüz birlikte hastanenin kapısına doğru ilerliyorduk ki telefonum çaldı.

"Benim gitmem gerek,teşekkür ederim buraya kadar geldiğiniz için."

Daha sonra hastanenin bahçesine çıkarak onların yanından ayrıldım ve karşı caddede olaylardan bi haber telefonu ile ilgilenen Berat'ın arabasına bindim.O esnada Gamze'nin arabasının yanından geçerken dönüp baktığımda ikisinin gülüşmesini gördüm.

Yüzümü inceleyen Berat solgun olduğumu fark etmişti sanıyorum.

"Sare iyi misin sen,yorgun görünüyorsun?

"İyiyim de işler çok yoğundu yoruldum."

"Neyse zaten düğüne az kaldı daha sonra istersen evde kalırsın ya da ne bileyim işte az yorucu bir özel hastanede çalışırsın."

Işte başlıyorduk.

Deniz'in bana o gece balkonda söyledikleri aklıma gelince ister istemez sinirlenmiştim.

"O ne demek,evde oturursun?"

"Yani yoruyor bu iş seni diye söylüyorum."

"Olabilir ancak ben gece gündüz ders çalıştım bu iş için.Severek yapıyorum mesleğimi ayrıca."

"Tamam Sare kötü birşey demedim."

"O halde fikrini kendini sakla lütfen."

Bu sözüm üzerine arabayı hızla caddenin diğer şeridine alarak sert bir fren yaptı ve yüzüme doğru eğildi.

"Sare düğüne az kaldı yorgun ve streslisin diye kırıcı bir söz demiyorum ancak kendine biraz çeki düzen ver lütfen."

"Tamam anladım Berat,şu an lütfen üstüme gelme bir an önce eve gidip uyumak istiyorum."

Berbat trafiğin ortasında zorlukla ilerleyen araçlarla birlikte sıkıntıdan patlamak üzereydim.

Eve gidince ise kendimi koltuğa attığımda bir kaç dakika o şekilde kaldım.Daha sonra duş alarak birşeyler atıştırdım.Henüz uyumak için odama girmiştim ki kapının hafifçe tıkladığını duydum.

"Kim o"

"Sare benim."

"Kartal?"

Koridorun karşı duvarında asılı olan aynada üzerime bir çeki düzen verdikten sonra kapıyı açtım.

"Ne oldu?İyi misin?Sen nasıl geldin buraya?"

"Sare içeriye bir gireyim kızım önce ya.Korkma hem arabasız geldim.Siteye kaçak giriş buldum."

"Ya bir gören olursa?"

"Yok olmadı merak etme sen.Hem peş peşe sıraladın soruları bir eve gireyim mi önce."

"Afedersin yaa,tabii gel."

"İyi misin şimdi sen,merak ettim.Arayamayacağım için de geldim.Yüzün solgundu.Ne dedi doktor konuşmadık."

"Gayet iyiyim bilmiyorum yarın alacağım sonuçları."

"İhmal etme sakın,dikkat et kendine."

"Ederim ben sen de et.Gerçi ben Gamze'den alıyorum haberlerini."

"Saree,imâ ettiğini şeyi anlıyorum ancak o benim arkadaşım'ın kardeşi yalnız.Aramızda birşey yok.

"Gördüm ben sizi gülüşürken,yiyecek gibi bakıyordu sana.Kuruldu o kız,gitmez artık.

"Yok kızım öyle birşey kurma kafanda.Neyse iyi gördüm ben seni maşallah,gideyim artık."

"Kartal,şeyy...Tekrar teşekkür ederim.Biraz kalsaydın,içecek birşey ya da açsan tost falan hazırlardım."

"Yok sağ ol,merak ettim diye geldim ben.Gördüm de iyisin şükür.

"Biliyorum için rahat etmedi.

"Etmedi,öyle...Neyse Hadi İyi geceler."

"Sana da Kartal."

Kartal'ın gidişinin ardından kokusu bir süre daha odada kalmıştı.Daha sonra anımsayarak cüzdanımdan onun künyesini çıkarıp avucumda sıkı sıkı tuttum.Muhtemelen nerede düşürdüğünü hiç bilmeyecek ve ben her zaman özenle saklayacaktım.Tanıştığımız o ilk günler aklima gelince,ani bir fikirle kitaplığıma giderek geçen sene bir ilaç firmasının verdiği siyah deri kaplı ajandaya her şeyi en başından yazmaya başladım.Bu yazdıklarımı belki de yıllar sonra bulup okuyacak kişi her kimse sanıyorum kaderin getirdiği aşka,zarar vermeden sevmenin güzelliğine ve tüm bu yaşadıklarıma şahit olacaktı.

Kalem kağıt ile buluştuğunda aklıma gelen en küçük ayrıntıları dahi yazdım.Daha ilk saniyesinde itibaren kaderin yolumuzu ısrarla nasıl kesiştirdiğini düşünüyor ve radyodaki yayında paylaştığı o sözleri hala sanki kulaklarımda ve onun sesinden dinliyordum.

Kalem elimde yazarken uzandığım koltukta uyuya kalmış ve günün ışıkları ile gözlerimi açtığımda saati görünce çok şaşırmıştım.Neredeyse öğlen saatini geçmek üzereydi ki bu kadar uzun süre aralıksız uyuduğuma inanamıyordum.

Ve telefondaki tarihe gözüm takıldığında düğün günüme artık tam olarak yirmi dokuz gün kaldığını gösteriyordu.

Gece öylece masanın üzerinde bıraktığım ajandamı ve künyeyi özenle dolabıma yerleştirerek bugün buraya gelecek olan Berat'ın ailesi için hazırlanmaya başladım.Müzik ile birlikte iş yapmayı seviyordum ve telefonumdan açtığım şarkı listesi,Kartal'ın o zamanlar radyoda çaldığı şarkılardan oluşuyordu.

Maalesef Sezen Aksu'nun da dediği gibiydi işte;

Düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşıyordu.

 

(kıymetli Siyah Pençe okurları,

Hikayenin bir sonraki bölümüne düğün gününden başlayacağız.Küçük bir ön okuma yazısı paylaşmak isterdim ancak hikayenin büyüsü bozulmasın istiyorum.Bundan sonra olacakları Kartal-Sare destekçilerini üzmeden yazmaya çabalayacağım ancak bir hayli zor olacak gibi o yüzden şimdiden affınıza sığınıyorum:)

Destek ve yorumlar için çok teşekkürler,keyifli okumalar dilerim:)

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%