@morsesilya40
|
Tren garları,havaalanları,otobüs terminalleri,gerçekten de en garip yerler değil miydi?Bir tarafta sevinçle kavuşmayı bekleyen insanlar,diğer tarafta ayrılığın hüznü... Tıpkı şu an hareket etmeye başlayan sabah sekiz kırk beş treninde de olduğu gibi..Bir yerden gittiği için üzüntü duyanlar ve bir yere kavuşma heyecanı ile içi içine sığmayanlar. Eskinin daha gürültülü sesi yerine şimdilerin dijital anonsu ile hareket eden tren,raflarına vedaya hazırlanırken ben de bu düşüncelerle Kartal'a dönüp bakmıştım. Üstelik yol bizi nereye götürürse diye bindiğimiz ilk trenin İzmir'e doğru hareket etmeye başladığını öğrenince birbirimize bakarak gülümsemiştik. O an için geride bıraktığım her ne varsa içimdeki endişeninde benimle birlikte yollarda olacağını biliyordum ancak bu kez farklı olarak Kartal yanımdaydı. "Ne düşünüyorsun Sare,daldın öyle." "Tren garlarının,havaalanlarının ve terminallerin çok garip yerler olduğunu düşünüyordum." "O niye?" "Bir tarafı ayrılık,bir tarafı kavuşmak demek." "O halde biz şimdi tam ortadayız." "Peki o niye?" "Zaten birlikteyiz,bir yerden ayrılmadık ve kavuşacağımız kimse yok." "O da doğru." "Ne yapacağız yani böyle?" "Gidiyoruz işte,yol nereye götürürse." "Bu çok optimist bir düşünce.Şu an kendi hayatına odaklanmış ve sabahın sonrasında ne yapacağını bildiğin bir güne uyanmış olabilirdin,bunu biliyorsun değil mi?" "Gayet farkındayım ancak buna rağmen buradayım." "Bir teşekkür borcum daha var işte sana." "Ödeştik ya kapandı o mevzular." "O halde başımı omzuna dayayıp biraz uyuyabilir miyim?" "Ücreti peşin alayım" "Ne ücreti." "Yastık ücreti işte,küçük masum yanaktan bir öpücük." "Hayır tabii ki de.Hala nişanlı bir kızım." "Ama benimlesin ve göz hakkı diye birşey var.Üstelik yastık olmamı istiyorsun." "Of Kartal yaa,vallahi of." "Tamam söylenme cadı...Neyse ben deftere yazıyorum şimdilik.Hadi,hadi uzat başını da uyu." O dakikalarda başımı ona yaslayarak ve çaktırmadan kokusunu içime çekerek gözleri kapatmıştım.Hafif sallantının verdiği uyuşukluk hali ve Kartal'ın omzunun rahatlığında kendimden geçtiğimde belki de son zamanların en rahat uykusunu uyumuştum.O tatlı uyku arasında bir ara gözlerimi hafifçe araladığımda onun da başını bana yaslayarak gözlerini kapattığını gördüm ancak uyuyup uyumadığından emin değildim. Onunla ayrı olduğumuz dönemlerde,bazen gece yarısı aniden uyanıyor ve sebepsiz yere uykum kaçıyordu.Daha sonra bunun sebebini bir yerde duyduğumda gayette haklı bir tespit olduğunu düşünmüştüm. Eğer gece sizi düşünen ve özleyen biri varsa,onun bu hisleri ve ruhlar arasındaki bağ sizi de uyanık tutuyordu.Işte şimdi o yanımdaydı ve güpegündüz oturmuş vaziyetteyken gece olduğunda uyumaya çalıştığım zamanlardan daha rahat uyuyordum. İkinciye tekrar uykuya daldığım dakikalarda rüya dahi gördüğümü, daha sonra hatırlamıştım. "Sare uyan yaklaştık İzmir'e." "Hımm?Geldik mi?Ne çabuk." "Sana çabuk tabii benim omzum tutulmuş." "Uyandırsaydın ya daha önce." "Ben de uyumuşum çünkü." "Ben çok acıktım." "Masrafların bitmedi gitti...Uykum var,acıktım." "Sanki sen aç değilsin." "İniyoruz şimdi yemek için karşıda bir yer buluruz elbet,az sabret." İndiğimizde bizi karşılayan temiz ve nemli hava olurken,burnuma dolan taze simit kokusu sonrası Kartal'ı o tarafa doğru çektim. "Off simitlere bak,alalım işte yanına da çay." Başımı veririp ona baktığımda bana yine gülüyordu. On beş dakika sonra ise kemeraltı pasajlarını geçerek,çay ve simitin tadını çıkıyorduk.O dakikalarda, Konak sahilindeki banklarda oturduğumuz bu sürenin geçirdiğimiz en keyifli zamanlar olduğunu henüz ikimizde bilmiyorduk. Bir süre gezinerek oyalandıktan sonra kalacak bir yer bulmak için biraz araştırma yapmıştık.Yakındaki bir sağlık lojmanında misafir olarak konaklayabileceğimiz küçük ve eski bir evi bulunca oraya gitmek için yürümeye başlamıştık. O esnada Kartal'ın telefonu üçüncü kez çalıyordu. "Deniz arıyor Sare." "Aç hemen." "Alo Deniz." "Kartal abi,şey sizin Eskişehir'den birlikte ayrıldığınızı öğrenmişler.Ben söylemedim...Sanıyorum Hasan amca emniyetten izletmiş." "Tamam canım sağ ol haber verdiğin için." "Şimdi ne yapıcaz ki?Muhtemelen kısa sürede fark edileceğiz.Baksana mobese ve mekan kameraları yüzünden artık her yerde izleniyoruz." "Bir yerde sabit kalmayacağız,sürekli hareket edeceğiz." "Ya Kartal,tamam bırakalım.Artık ne olacaksa olsun." "Hemen pes et sen,dönüş yap.Yok öyle..." "Çok yorucu olacak,anlamıyor musun?" "Bir yere yetişemiyoruz ya zamanımız var.Sen yanımda,güvende öylece dur yeter bana." "Bana bir söz vermeni istiyorum o zaman." "Neymiş önce duymam lazım." "Tehlikeli bir durumda yani onlarla karşılaştığımızda ilk önce kendini düşüneceksin." "Ben gideyim,kaçayım sen kal yani?" "Evet aynen öyle yapacaksın,ben her türlü idare ederim." "Saree?" "Nee?" "Sus." İtiraz etmek için döndüğümde asılan yüzü ve çatılan kaşları sonrası çekinerek sessizce yanında yürümeye devam ettim. Yirmi dakika kadar gectikten sonra,ikimizinde konuşmayarak yolumuza devam etmiş ve misafir lojmanı fikrinden vazgeçerek vakit kazanabilmek için bir süre amaçsızca dolanmıştık. Daha sonra Kartal aklına gelen bir asker arkadaşından yardım istediğinde,Urla'ya giden minubislerin içindeydik. Küçük bir yazlık eve yerleştiğimiz o günün sonrasında,birlikte geçirdiğimiz ve ömrümün sonuna kadar saklayacağım bir çok güzel anı birikecekti. Tâ ki,o güne kadar.
|
0% |