Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm:Yıldırım Timi'nin Yıkılışı

@mozilla

 

2017/Malatya-Yeşilyurt

 

Bora Ovacık, Yıldırım Timi'nin lideriydi. Cesaretin, direncin ve kararlılığın simgesiydi. Üzerine giydiği üniforma, sadece bir askerlik kıyafeti değil, aynı zamanda bir kimlikti. Yıldırım Timi, bu kimliğin etrafında şekillenen bir kardeşlikti. Bora, her zaman timine önderlik etmiş, tüm operasyonlarda sağduyulu ve kararlı bir lider olmuştu. Ancak, şimdi o, bir gövde, bir ceset olarak yere düşmüştü.

 

Telsizden gelen ses, tüm timin kulaklarında yankılandı. "Üsteğmen Bora Ovacık Şehit olmuştur. Tekrar ediyorum, Üsteğmen Bora Ovacık Şehit olmuştur. Vatansağ olsun Türkiye."

 

Bora'nın şehit olduğuna dair duyduğunda, timin geri kalan üyeleri sanki dünya bir anlığına durmuş gibi hissetti. O an, her biri kendi ölümünü hissetti. Çünkü Bora'nın kaybı sadece bir liderin kaybı değildi; o, aynı zamanda Yıldırım Timi'nin omurgasıydı. Şimdi, o omurga kırılmıştı.

 

İlk tepkiyi Oğuz Vural verdi. Oğuz, Bora ile en yakın arkadaş olan, Yıldırım Timi'nin sağ koluydı. Her zaman birlikte savaştılar, her zaman birlikte hayatta kaldılar. Bora'nın kaybı, Oğuz'un ruhunda derin bir boşluk açmıştı. Ama o an, öfkesini bastırarak yalnızca sesini çıkardı.

 

“Bora... Senin için savaşmaya devam edeceğiz,” dedi, gözleri bir an parladı ama hemen soğudu. "Yıldırım Timi'nin onuru için."

 

Tüm tim üyeleri, aynı sessizliği paylaştılar. Gözlerindeki keder ve öfke, onlardan birer parçaydı. Ancak Altay, onların aksine bu kaybı kabullenmekte zorluk çekiyordu. Altay, Bora'nın ölümünü sadece bir kayıp olarak görmüyordu. Onun için bu, bir öfke, bir intikam sorusuydu. "Kim yaptı?" diye düşündü içinden. "Kim vurdu Bora’yı?"

 

Altay, gençti ama Bora’nın ona öğrettikleriyle büyümüştü. Timdeki diğer üyelerinden farklıydı. Onun öfkesinin, acısının içine gizlediği bir şey vardı: İntikam. Bora’nın ölümünün ardından hissettiği bu hiddet, onu adeta kontrol edilemez bir hale getirmişti. Ama o an, hiçbir şey yapamazdı. Timin geri kalan üyeleri, o an sadece bir arada durmak zorundaydı.

 

Oğuz Vural, bir yudum su içtikten sonra, Yüzbaşı Bahri'ye dönerek konuştu. "Komutanım, Bora'nın intikamını almak zorundayız," dedi. "Bora'nın ölümüne sebep olanlar hesap verecek."

 

Bahri, gözleri dolarak başını salladı. "Bora'nın ölümünün intikamını almak elbette bir gün olacak. Ama o zamana kadar, bizim görevimiz devam etmek zorunda."

 

Altay, Oğuz'un sözlerine kulak vererek adımını sertçe attı. “İntikamımızı almak, görevimizden önce gelir,” dedi, sesi kararlı ve sertti. “Bora'nın katilleri nerede olursa olsun, onları bulacak ve ödeyecekler.”

 

Yüzbaşı Bahril, Altay’ın gözlerinde yanan ateşi fark etti. Onun öfkesinin, görevden önce geldiğini biliyordu. Ama o an, Altay’ın o hırsla hareket etmesini engellemek zorundaydı. “Altay, öfkenin kontrolünü kaybetmemelisin,” dedi. "Bora'nın hatırasına saygı duymalıyız. Eğer biz de onun gibi aynı hatayı yaparsak, savaşta kaybeden biz oluruz."

 

Altay, o an bir adım bile geri atmadı. “O zaman bu, benim yolum,” dedi, "Ve bu yolu tek başıma yürümek zorunda kalacağım."

 

Bahri, Altay’ın kararını değiştirmeye çalıştı ama bir şeyler fark etti: Altay’ı durdurmak neredeyse imkansızdı. Bora'nın ölümünden sonra, Altay’da bir şey kırılmıştı. Bu sadece bir intikam değil, Bora’yı kaybetmenin yarattığı derin bir boşluktu. Altay, bu kaybı kabul etmek yerine, onu bir hedefe dönüştürmek istiyordu. Yıldırım Timi’ni lideri Bora'nın kaybını, bir savaşa dönüştürmek istiyordu.

 

Vural, Altay’a gözlerini dikip, "Bu savaşı yalnız kazanmak istemezsin, Altay," dedi. "Bora'nın savaşı bizim savaşımızdı. Onun kaybını onurlandıracağız, ama birlikte. Yoksa bu, sadece senin savaşın olur."

 

Altay, Vural’ın söylediklerine kulak vermedi. O, şu an sadece tek bir şey düşünüyordu: Kim yaptı? Kim öldürdü Bora Yıldırım’ı?

 

Telsiz, o an tekrar çaldı. “Tüm Yıldırım Timi, harekete geçiyoruz. Birkaç saat içinde bölgeyi temizleyeceğiz. Hazır olun.”

 

Yüzbaşı Bahri, Altay’ın bakışlarını fark etti. "Şimdi, görev zamanı," dedi. "Herkes pozisyonuna. Bora'nın anısını yaşatacağız. Ama önce bu görevi tamamlamak zorundayız."

 

Altay, bir süre sessizce durdu ve sonra başını sallayarak timin gerisine geçmeye karar verdi. Görev, tıpkı her zaman olduğu gibi devam etmek zorundaydı. Ama içindeki öfke, görevdeki her adımda ona eşlik edecekti. Bora’yı kaybetmişti, ama kaybettiği şey sadece bir komutan değildi. O, bir yol arkadaşıydı. Şimdi, o yolun geriye kalan tek amacı, bir intikam arayışıydı

Loading...
0%