Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: Söz Veriyorum

@mr.caner_1

Dikkat! Kitap tetikleyici unsurlar içermektedir. Kitap içerisinde geçen her şey gerçek değil hayal ürünüdür.

Kan Vahşet, ceset ve bu gibi şeylerden etkilenen kişilerin kitabı okumasını önermiyorum.

Keyifli Okumalar

_____________________

Her zamanki gibi eldivenlerim kan içindeydi. Boğazını kestiğim, gözlerini yerinden çıkardığım cesedin başında öylece duruyordum. Sonuncu Kırmacı'yı öldürdüğüm için yüzümde yarı psikopat yarı mutlulukla karışık gülümseme vardı.

Cebimden çakmağı çıkardım ve yanımda getirdiğim benzin bidonunu cesedin üstüne döktüm ve çakmağı yakıp üstüne attım.

Elimdeki maskeye baktın. Neden mi onları öldürüyordum? Ailemi gözümün önünde katletmişlerdi.

Evdeydik annem yemek yaparken ben ise oyuncaklarımla oynuyordum. Ablam ise okuldan gelmişti ve ödevini yapıyordu. Zil çalınca kapıya koştum, babamın geldiğini sanıp çok mutlu olmuştum.

Babam kötü biriydi ama belki de sevdiği için vuruyordu. Babalar hem sever hem döverdi. Öyle değil mi? Bütün çocukların babası öyle değil miydi?

Benim babam bize çok vururdu. Demek ki bizi vurduğu kadar çok seviyordu.

Kapıyı açtığımda o küçücük yaşımda görmemem gereken bir şey gördüm. Bütün korkumla, endişemle, çaresizliğimle bağırıyordum. İri yarı adamlar kapının önünde ellerinde babamın cesedini taşıyorlardı. Sağdaki adamın elinde babamın kafası vardı ve gözleri açıktı, doğrudan bana bakıyordu.

Saçlarından kavramış elinde tutuyordu. Kafasının altından kanlar yere akıyordu. Babamın kafasını içeri attıklarında ablam acıyla bağırdı on saniye boyunca. Daha sonrasında bayılmıştı. Annemin sesinde çaresizlik vardı. İsyanlı çığlığını duydukça gözyaşlarım dahada hızlı süzüldü yanaklarımdan çeneme doğru. Adamlar beni iterek evin içine girdiler. Sertçe yere düştüğümü hissetmemiştim çünkü zaten ağlıyordum. Annemi boğazından tutup mutfağa ittirdi. Annem hem ağlıyordu hem çırpınıyordu ama adam çok güçlüydü. Annem ise zayıf ve kısaydı. Başındaki baş örtü düşmüş, kumral saçları ortaya çıkmıştı.

Annemin kafasını tezgaha bastırdı, adamın eli köşede duran bıçak setine gitti ve satırı aldı. Satırı ne yapacağını düşünürken annemin boynuna sertçe vurdu. İşte o an bitti benim çocukluğum, hayallerim.

Elimden bir şey gelmiyordu. Gördüklerim karşısında kaskatı kesilmiş, sadece seyrediyorum. ‘’Kaçmalıyım.’’ Dedim kendi kendime. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sertçe sildim ve bütün hırsımla ayağa kalktım. ‘’Belki şu anda değil ama elbet bunu yaptıranı bulup intikamını alacağım. Söz veriyorum.’’ Kendi kendime konuşurken bir yandan ellerim yumruk halini almıştı. Kapı açıktı.

Kapıya koşmaya başladım. Adamlardan biri karşıma çıkınca ufak bir korku basmış olsa da... Babamdan dolayı görmeye alışık olduğum bıçağı yerden aldım. Adamın bacağına saplayıp acıyla kıvranmasına sebep olmuştum.

‘’Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Bu yüze iyi bakın ve zihninize kazıyın. Çünkü sizi ben öldüreceğim.’’ Baygın ablama baktım çıkmadan önce. ‘’Size yemin ederim ki bu yaptıranları bulacağım. Dedim kapıdan koşarak çıkarken.

Arkamdan adamlardan biri geliyordu. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu koşarken. Ufacık bacaklarımla koşuyordum, omzumda bir el hissettiğimde o an bildiğim bütün duaları okumuştum.

"Nereye gidiyorsun tatlım? Neden ağlıyorsun?" Arkamı dönüp bakınca sarışın, yeşil gözlü güzel bir kadın görmüştüm. Üstünde beyaz bir elbise vardı. Takıları pahalı pırlantalara benziyordu. Yaklaşık yirmilerinde ve bakımlı bir kadına benziyordu.

"A-abla korkunçtu. Çok korkunçtu." Kekeliyordum, korkuyordum, ağlıyordum.

"Neyden bahsediyorsun? Ne korkunçtu?" Kadın anlamamış, anlamsızca bana bakıyordu.

"Annemi ve ablamı öldürdüler, babamın kafasını kestiler." Gözlerim yerinden çıkacaktı, gözyaşlarım durmak bilmiyordu. "Kendimi zor kurtardım. Beni kovalıyordu." Çok korkuyordum beni bulmalarından.

"Gel lan buraya!" Bu o adamdı. Bana yetişmişti. Kadın şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Gerçi gördüklerim karşısında nöbet geçiriyorken kadın nasıl şaşırmadan duracaktı ki?

"Gel tatlım gidelim." Kadın kolumdan tuttu ve koşmaya başladık. Bir tane arabanın yanında durduğumuzda arka kapıyı açtı ve beni oraya yerleştirdi, o ise sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı.

"Beni nereye getiriyorsunuz? Bırakın beni!" Nöbet sırasında her şeyden korkuyordum.

"Bir tanem korkma seni bu şerefsizlerden kurtarıyorum." Rahatlamıştım. Koltuğa uzandım. Gözlerim açıktı, göz yaşlarım hala durmuyordu. "Kim o adamlar?" Kadın şaşkın ses tonuyla soruyordu.

"Tanımıyorum hiçbirini. Neden böyle bir şey yaptıklarını bilmiyorum. Benim ailem aşırı tatlılardır. Kimseye zarar vermezlerken neden onlar aileme zarar verdiler?" Ailem babam dışında tatlıdır.

O günden beri Kumru ablayla kalıyordum. Yıllar sonra ailemi katleden kişileri bulmak için o çevredeki bütün karakolları hackleyip bizim evin adresinin yazılı olan klasörü açtığımda kişilerin olduğu listeyi bulmuştum. Bunları yapan kişileri bulduktan sonra onlar hakkında bilgi toplayıp peşlerine düştüm.

Her birini başka bir köşeye sıkıştırıp mekanıma getirdim. Ailemi neden katlettiklerini soruyordum. Her cevap vermediklerinde vücutlarından farklı bir parça kaybediyorlardı. Daha fazla dayanamadıklarında dökülüyorlardı.

Kimi "Baban bizden para aldı geri vermedi." Kimi "Baban zamanında borcunu ödemdi." Aslında hepsi aynı şeyi farklı şekilde söylüyorlardı. Tek bir kişi dışında. "Bizimle çalıştı ve yaptıklarımızı polise şikayet etti." Evet babam mafyalarla çalışmıştı. Babamı öldürmüşlerdi onu geçmiştim ama ailemden ne istemişlerdi? Onlara bu soruyu sordum. "Ona ilk onu öldüreceğimizi sonra da ailesini öldüreceğimizi söyledik ama bizi siklemeyip şikayet etti." Babam ailesinin canını, kendi canını düşünmeden ailesini katletti. Annemi, ablamı öldürdü. Benim ise çocukluğumu.

Onlara patronunun kim olduğunu sorduğumda bana tek bir isim vermişlerdi "Reşat Kırmacı" o ismi duyduktan sonra bütün Kırmacılar'ı yok etmek için yola koyulmuştum. Onlar ailemi katlettilerse ben neden tüm kökünü yok etmeyeyim ki?

Tam bir yılın sonunda bütün Kırmacı'ları öldürmüştüm ve sonuncu Kırmacı karşımda duruyordu. Kan gölünün ortasında.

Arabama döndüm ve kaputtan şeffaf bir dolap poşeti çıkarıp kanlı eldivenlerimi ve maskemi içine attım. Kaputa geri koyup gaza bastım. Cebimden sigara paketimi çıkarttım ve içinden bir tane dal alıp ucunu alevlendirdim. Son Kırmacı'yı öldürmemin rahatlığıyla sigara içiyordum.

---

Eve girdim. Elimde dolap poşeti vardı. "Neşeli gözüküyorsun." Sesinde mutlulukla vardı.

"Tabii neşeli olacağım. Hepsine aileme yaşattıklarının daha beterini yaşattım. Son kişiyi öldürdükten sonra daha da mutlu oldum tabi." Dediğimde Kumru ablanın yüzü düştü.

"Peki gerçekten, için rahatladı mı?" Gülüşüm, tebessüme, tebessümüm ise yok olmuştu.

"Hayır. Bu yaptıklarım onları geri getirmiyor ama onlara yaşattıklarının en ağırını yaşattım." Mutfağa gittim ve çekmeceden bir tane çakmak çıkardım. Merdivenlerden aşağıya indim. Tavandaki demirlere asılı olan muşambalarla kaplı olan mekanıma gelmiştim.

Mavi, paslanmış olan metal varile doğru ilerledim ve kaputtan aldığım içinde eldiven ve maskem olan dolap poşetini yakıp içine attım. Poşet erimeye başladı.

"Son kurbanını nasıl öldürdün?" Kumru abla çok meraklı ve neşeli bir şekilde sorduğunda zevkle cevap verdim.

"Yüzümde maske varken karşısına çıktım ve her kurbanıma dediğim şeyi ona da söyledim. 'Son göreceğin şey bu yüz olsun.' Dedim. Sonra bıçağımı boğazına dayayıp sertçe çektim ve kestim. Gözleri açık bir şekilde yere yığıldı. Bana bakıyordu, ben de gözlerini oydum ve üstüne benzin döktükten sonra yaktım." Kumru abla iğrenmişti. Bunları dinlemeyi sevmiyordu ama soruyordu.

"Bora nereden buluyorsun böyle ilginç ilginç fantezileri?" Midesi bulanmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Acı Kumru abla. Acının insana yaptıramayacağı şey yok." Hüzünlenmiştim. Kumru abla bana anne şefkatiyle bakıyordu. On üç yaşımdan beri bana o gördüklerimi unutturmak için çok uğraşmıştı ama unutamıyordum. Kim unutabilirdi ki?

Seni doğuran ve seni o yaşa kadar getiren bir kadının gözlerinin önünde kafasını bedeninden ayrılmasını kim unutabilirdi. Hangi çocuk atlatabilirdi?

Ben büyüdüm. On üç yaşımda büyümek zorunda kaldım.

Ben büyüdüm. Beni büyüten bir kişi değildi. Acılarımdı.

Bu kinle büyüdüm ve sonunda bu kinim, nefretim sayesinde buralara kadar geldim.

Yaktığım dolap poşeti varildeki odunları da yakmıştı ve ateşi büyütmüştü.

"En son bana bir tane sekreter bakıyorduk ne oldu o işe?" Evet bir sekreter arıyordum. Benim gibi psikopat biri.

"Sekreter neden istiyorsun ki? Kendini tehlikeye atarsın. Seni şikayet ederse ne yapacaksın?" Sesinde beni kaybetmenin korkusu vardı.

"Sen de ona göre sadık birini bul o zaman." Saate baktığımda saat 01:00'ı gösteriyordu. "Ben yatacağım. Uyku düzenimi düzene sokmam gerek. Artık bu iğrenç soyadı son buldu sonuçta değil mi? Artık karşıma çıkamayacak." Gülümsedim ve merdivenlere yönelip yukarıya çıktım.

Odama vardığımda banyoya girip sıcak suyu açtım ve altına girdim. Sıcak su bana iyi geliyordu. Hem soğuk suda hem de sıcak suda daha iyi düşünebiliyordum mesela. Öldürdüğüm son kişinin verdiği huzurla banyo ediyordum.

Çok geçmeden banyodan bornoz giymeden çıktım. Islak vücudum ve saçımla uyumak için pijamalarımı giydim ve yorganımı kaldırdım, altına uzanıp yorganı üstüne çektim.

 

 

 

 

Loading...
0%