Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm: X

@mr.caner_1

Uyumakla, uyanıklık arasındayken yataktan kalktım. "Hay amına koyayım. Bir türlü uyuyamıyorum." Kendimle konuşma aktivitesinden sonra odadan çıktım.

Camdan havanın turuncu olduğunu gördüm. Daha sabah olmadığı havadan belli oluyordu. "Kumru abla!" Evde kendi kendime bağırıyordum. İkinci seslenişimden sonra onun sesini duydum. Sesi aşağıdan geliyordu. Yanına gittiğimde hala bilgisayarın başındaydı. Masanın üstü, bitmiş viski ve bira şişeleriyle doluydu. Gözaltları şişmiş ve morarmıştı. "Kumru abla dinlen. Çok yorgun gözüküyorsun." Bana baktığında yorgunlukta yeşil gözleri bile renk değiştirmişti. "Sen ne zaman benim işimi yarım bıraktığımı gördün? Bu kız ne böyle? Onunla ilgili hiçbir bilgi yok. Her seferinde 'tamam buldum' diyorum, o bilgiyi araştırdıkça yeni bir isimle karşılaşıyorum. Kız benim gibi, asla hakkında kesin bir bilgi yok." Sesinde endişe vardı. "Nasıl lan? Bu kız ne böyle?" Bilgisayarın başından kalkıp yanıma geldi. "Belki de onu bir sonraki görüşünde ismini sorabilirsin Bora." Dedi yakama işaret parmağıyla baskı yaparak. "Bana da yalan söylemeyeceği ne malûm Kumru abla?" Gülümsedi. "Onu kendine aşık ettirmeye baksana." Arkamı döndüm. "Belki de o gün son görüşümdü." Omuzlarında el hissettiğimde Kumru ablanın elleri olduğunu gördüm. "Sanmam." Elleri omzundan ayrıldı ve merdivenlere yöneldi. "Acaba o gün onun orada ne görevi vardı?" Bu sorduğu soruyla beni de meraka düşürmüştü. "Ben yatıyorum. Çok yoruldum. Sen halledersin bunu, bu kez ben bulamadım." İlk defa birini bulamamıştı.

Yukarıya çıktığında bilgisayarın başına oturdum ve bir oyun açtım.

Biraz oynadıktan sonra telefonum titredi. Kilit ekranına bakınca telefonuma kayıtlı olmayan numara bana mesaj atmıştı. Hemen telefonuma '?' diye kayıt ettim. Bildirime dokundum ve profil fotoğrafı olup olmadığına baktığımda olmadığını gördüm.

 

 

 

?:
-Çok uğraştınız mı benim kim olduğumu bulmak için?

Bu o kızdı. Nereden biliyordu onu araştırdığımızı ve en çok şaşırdığım şey ise numaramı nereden buldu? Hassiktir nerede hata yaptım da numarımı buldu? Polisler bulamazken o nasıl buldu?

Bora:
-Numaramı nasıl buldun?

 

 

 

?:
-Zor olmadı. Benim için çocuk oyuncağı.

Bora:
-İyi de ben hiçbir yerde paylaşmadım ve numaramı sadece ben biliyorum. Sen nasıl buldun?

 

 

 

?:
-Meslek sırrı. Ee hakkımda ne buldunuz? Dur tahmin edeyim. Hiçbir şey.

Güldüğünü tahmin edebiliyordum.

Bora:
-Neden yazdın? Bir şey mi isteyeceksin?

 

 

 

?:
-Hayır. Ne isteyeceğim senden? Sadece sohbet etmek istedim.

Bora:
-Sen benimle sohbet etmek mi istedin? Güldürme beni.

 

 

 

?:
-Evet sohbet etmek istedim ne var bunda? İnsan meslektaşıyla sohbet edemez mi?

Mesajı okurken yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.

Bora:
-Peki bu meslektaşımın ismi ne?

 

 

 

?:
-Adel.

Çok güzel bir ismi vardı. Daha önce hiç duymamıştım. Hemen onu 'Adel' diye kayıt ettim.

Bora:
-Hemen söyleyeceğini düşünmemiştim.

 

 

 

Adel:
-Neden ki? Meslektaşımsın ve ikimizde birbirimizi biliyoruz. Birbirimize güvenmeliyiz değil mi?

Bora:
-Nereden bileceğim beni öldürmeyeceğini?

 

 

 

Adel:
-Neden öldürmeyin ki? Zaten öldürmek istesem şimdiye kadar öldürürdüm.

Doğru söylüyordu. Telefonu kapattım ve bilgisayarla oynamaya geri döndüm. Oyunu kapatıp klasörlere baktığım sırada 'Kırmacı' klasörü hala buradaydı. "Bu neden hâlâ burada?" Klasörü açtığımda son öldürdüğüm Reşat Kırmacı'nın isminin üstünde çarpı vardı. Onun altında ise 'x kişisi' diye yazılı olan biri vardı. Kırmacılar bitmemiş miydi? Yanlışlık olmalı, ben hepsini öldürdüm. Kim bu şimdi? x kişisi'ne bastım ve hiç bir bilgi yoktu. Bembeyaz bir sayfa karşımdaydı. "Hassiktir amına koyayım! Nasıl lan? Öldürdüm hepsini, Reşat Kırmacı'yı yaktım. Kendi ellerimle yaktım." Ellerime baktım. Delirmiş gibiydim. "Hayır!" Evde bağırırken Kumru abla beni duymuş olmalı ki aşağı yanıma indi.

"Ne oldu Bora?" Ona doğru koştum ve omuzlarını tutup salladım. "Kırmacı'lar bitmedi mi?" Elleri yüzümü tuttu. "Ben de dün gördüm. Reşat'ın dosyasını tekrar inceledim. Çocuğu var ama ismi ve cinsiyetini bulamadım." Dizlerimin üstüne düştüm. "Neden dosyasını tekrar inceliyorsun ki? Ne güzel mutluydum. Şimdi belki de o çocuğu bulamayacağım." Göz yaşlarıma hakim olamadım. "Ben ailemin intikamın alamazsam nasıl bir çocuk olurum onların gözünde Kumru abla?" Kumru ablada dizlerinin üstüne çöktü ve sağ elimi ellerinin arasına aldı. "Kendine gel Bora Atakol. Onu da öldüreceksin. Kimler geldi, kimler geçti. Kırmacı'ların çocuğuna mı yenik düşeceksin? İmkanı yok. Ben çocuk hakkında bilgi arayacağım sen ise onu öldüreceksin. Akrabaları yaşıyor. Teyzeleri, dayıları ve anneannesi yaşıyor. Ben onları bulmaya çalışacağım ki onlar sayesinde daha rahat bulacağız." Gözlerinin içine baktım. Gözlerinde inancın gücü vardı. Doğru söylüyordu. Bir çocuk yüzünden bu kadar düşemezdim. Bir çocuk yüzünden ailemin intikamından vazgeçemezdim, bu ben değildim. Ayağa kalktım. "Ne pahasına olursa olsun o çocuğu öldüreceğim." Aklıma küçüklüğüm geldi. "Ya onu öldürürken canı yanarsa?" Kumru abla bana, beni o gün o adamlardan kurtulmak için yardım isteyen çocuğa bakar gibi bakıyordu. "Belki de onu da kurtaran biri olur." Gülümsedi. "Onu elimden alamazlar. Hem çocuk diyoruz. İsmini de bilmiyoruz cinsiyetini de yaşını da. O yüzden çocuk olmama ihtimali var." Kaşlarımı çattım. Gözlerimi hırsla bürünmüştü. "Yeter bu kadar acıtasyon. Ne yapıyorsan yap şu çocuğu bul!" Kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

Odama çıktım. Kırmacı'ları öldürdükten sonra mantar panoyu duvardan almıştım. Şimdi iste onu tekrar kullanacağım. Bilgisayara yöneldim ve koca bir sayfaya 'X' yazdım. Çıktısını alıp mantar panoya sabitledim. "Bakalım sen kimsin? Nerede kalıyorsun? Kaç yaşındasın? Hepsini öğreneceğiz." Önceki bilgilere göre bu X'in iki teyzesi, bir dayısı vardı. Dayısı; Halit Acar, teyzeleri ise; Gülben Acar ve Emine Acar.

Bizim gibi İstanbul'da yaşıyorlardı. Evlerini bulmak zor olmayacaktı. Hepsi benden korkuyordu. Yüzümü bilmiyorlardı ama korkuyorlardı. Sonuçta kimse seri katil tarafından gözleri yerinden çıkartılarak ölmek istemez ya da yakılarak kül olmayı.

Hemen Halit Acar'ın, Gülben Acar'ın ve Emine Acar'ın fotoğraflarını çıkartıp panoya ekledim. Taze kan renginde olan ipleri raptiyelere doladım ve çizgiler oluşturdum. Bu çizgilerin hepsi X'e gidiyordu. "Çok kolay olacak seni bulacağım. Kendini zeki sanıyorsun ama değilsin."

Bilgisayarın yanına bıraktığım telefon titredi. Elime aldığımda Adel'den mesaj geldiğini gördüm.

 

 

 

Adel:
-Ne yapıyorsun?

Bora:
-Çok önemli şeyler oldu Adel.

 

 

 

Adel:
-Ne oldu?

Bora:
-Kırmacı'lar bitmemiş. Bir Kırmacı daha varmış. Reşat'ın çocuğu varmış. Onun hakkında hiçbir bilgi yok anasını satayım. Cinsiyetini bile bilmiyoruz.

 

 

 

Adel:
-Nasıl yani? Kırmacı bitmişti. Hepsini öldürmüştün.

Bora:
-Ben bunları sana neden anlatıyorum ki? Önemli işlerim var şuan görüşürüz.

Telefonu titreşim modundan, sessize alıp kapattım ve bilgisayarın yanına geri koydum.

---

Cipsi yiyerek hâlâ çözmeye çalışsam da olmuyordu. Neyi yanlış yaptım. Odanın kapısı hızlıca açılınca irkildim. "Ne oluyor Kumru abla?" Elinde bir dosyayla geldiğinde gözlerin dosyadan ayrılmak bilmedi. "Karısı boşanma davası açmış. Aldatıldığını öne sürüp boşanmaya karar vermiş." Gözlerim açıldı. "Yani bu çocugun gerçek annesi Reşat'ın metresi olma ihtimali oluyor." Sanki herşeyi çözmüşüz gibi kahkaha attık. Kumru abla duraksadı. "Ama unutmamalıyız ki bu bir ihtimal. Kesin bir bilgi değil. Sen neler buldun?" Gülümsedim. Anlamayan gözlerle panoya baktı. "Merak etme hepsini anlatacağım."

"Bizim amacımız bunları sorgulamak. Biri söylemezse zaten bir diğeri kim olduğunu söyler. Tereyağından kıl çeker gibi halledeceğiz." Kahkaha attı. Neden güldüğünü anlamamıştım. "O kadar kolay olacak yani öyle mi?" Bir daha kahkaha attı. "Neden kolay olmasın ki? Diğerleri kolaydı. Bu da kolay olacak." Panoyu gösterdi. "Farkettim mi bilmiyorum ama bu lanet olası çocuğun bir bilgisi yok. Sikeyim böyle işi. Senin bu aptal intikamın yüzünden yakalanabilirdim ve sen de öyle. İkimizi de tehlikeye atıyorsun. Ben bu işte yokum Bora. Anlamıyor musun? Kendimi yakalatamam bir tane orospu çocuğu için kendimi yakalatamam!" Dedi ve elindeki dosyayı yere attı ardından odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattı. "İyi o zaman ben de kendim hallederim. O evde onları görürken tek başımaydım, oradan tek başıma kurtuldum ve bu işi de tek başına halledeceğim!" Diye bağırdım. Evet kesinlikle tek başıma halledemeyecektim. Bilgisayar mühendisliği okuyan arkadaşımdan yardım almam gerekliydi. Odadan çıkıp ev telefonuna yöneldim. Kendi telefon numaramı kimse bilmemeliydi. Telefonumdan numaraya bakarak ev telefonuna tuşladım. Açtığında uzun zamandır sesine hasret kaldığımı anladım.

"Naber dostum?" Dediğim de o da benim sesimi duymayı beklemiyordu. "Bora sen misin?" Beni göremediğini biran unutup güdüm. "Benim Giray." Neşlendiğini sesinden anlayabiliyordum. "İyiyim Bora senden naber?" Yılların özlemi vardı. "İyiyim Giray. Senden bir şey isteyeceğim." Hiç sorgulamadan sessizce bekledi. "Hackerlıktan az çok anlıyorsun değil mi? Yoksa yanlış mı hatırlıyorum?" Yaklaşık on saniye sessiz kaldı. Şaşırdığını belli etmişti. "Kanka ben o işleri bıraktım." Cevap vermediğim de devam etti. "Ama istersen senin için canımı veririm. Ne istiyorsun?" Benim için canını verirdi çünkü yakın arkadaşımdı. Ben de onun için canımı verirdim.

Kumru ablayla kalırken okuyordum. Giray'la liseden beri tanışıyorduk. Aynı bölümü istiyorduk ve ikimizde kazandık hem de aynı üniversiteyi. KYK yurdunda beraber kalıyorduk sonradan beraber ev kiralayıp beraber kalmaya başladık. Uzun zamandır arkadaştık ama intikam gözümü karartınca okumaktan vazgeçip okuldan ayrıldım. Giray'la yaklaşık iki buçuk yıldır konuşmuyorduk. Beraber yemek yapmayı, ders çalışmayı, her gün dışarıya çıkmayı özlemiştim.

"Kanka attığım konuma gelmen lazım çünkü telefonda anlatamam. Çok uzun hikaye." Dediğim de hiç düşünmedi tek bir cümle kurdu. "Hemen at geliyorum." Dedi ve telefonu kapattı. Kendi telefonumdan aramamıştım ama konum atıyordum. Biraz saçma oldu ama olsun. Konumu gönderdim ve odama döndüm.

Kumru abla odaya geldi. "Kiminle konuştun?" Cevap vermedim. "Kusura bakma Bora. Sinirlendim ve sana patladım. Biliyorsun sabaha kadar o kızı araştırdım ve uykusuzdum. Uykusuz olunca ne kadar agresif olduğumu biliyorsun." Gülümsedim. Acının gülümsemesiydi. "Ailemin intikamında bana yardım etmeyeceğini söyleyebilecek kadar mı agresiftin? Odadan çıkarken 'Ben bu işte yokum.' Diyecek kadar mı agresiftin." Üzüldüğümün farkındaydı. "Gerçekten özür dilerim. Bak-" İşaret parmağımı dudaklarına koyup onu susturdum. "Sonuçta yakalanmak istemezsin değil mi? Giray'la halledeceğiz. Onunla konuştum o buraya gelecek." Gözlerini açtı. Elimi itti. "Giray mı? Çok özledim lan şerefsizi." Kumru abla da ona güveniyordu. "İkimiz birlikte net buluruz. Canını sıkma Bora." Nasıl az önce söylediklerini görmezden geliyordu? "Gerek yok Giray'la buluruz." Yüzü düştü. "Tamam. Ben aşağıda olacağım." Onu onayladıktan sonra odadan çıktı.

Yaklaşık yarım saat sonra zil sesini duydum. Koşa koşa aşağı indim. Kapıyı açtığımda motor kaskı takmış bir elemanla karşılaştım. Kaskı çıkarınca Giray olduğunu anladım. Hemen sarıldım. "Vay kardeşim. Hoş geldin uzun zaman oldu." Yüzünde tebessüm oluştu. Yolların özlemi. "Hoş buldum. Çok olmadı ya alt tarafı iki buçuk yıl oldu o kadar." Dediğinde kahkaha attık. "İçeriye gel kapıda mı konuşacağız?" Içeriye girdi ve motor kaskımı sehpaya bıraktı. Yayılarak koltuğa oturduk. "Kumru abla nerede?" Onu soracağını tahmin ediyordum. "Kumru abla!" Ona seslendim ve koşa koşa yanımıza geldi. Giray ayağı kalktı ve Kumru ablaya sarıldı. "Naber Giray'ım? Nasıl gidiyor?" Kumru ablanın özlediği her halinden belliydi. "Siz Nasıl bıraktıysanız hâlâ öyleyim." Hemen söze atladım. "Hayır kanka baya değişmişsin. Kilo vermişsin, yüz hatların belirginleşmiş, kalıplaşmışsın. Yazmayan kız kalmamıştır artık." Dedim ve onu dürtükledim. "Yok be oğlum. Bize kim bakar?" Kumru abla, Giray'ın omzuna hafifçe yumruk attı. " Kim bakmaz sana? Ben aşık oldum sana Giray." Uzun kahkahalardan sonra oturduk. "Hâlâ okuyor musun?" Sorarken merak sesimden ayrılmak bilmiyordu. "Yok lan. Ne okuması. Kazandım sonra yapmadım. Dedim 'sikerim lan böyle işi' sonra da çalışmayı bıraktım. Baba parası devam yani." Kumru abla ayaklandı. "Bir şeyler içer misiniz çocuklar?" Giray'la birbirimize baktık ve göz kırptık. Aynı anda cevap verdik. "Votka!" Kumru abla küçücük çocuklara bakar gibi bakıyordu bize. Kumru abla yanımızdan ayrıldı.

"Kanka şu olayı anlatsana. Beni neden çağırdın?" Cebimden sigara çıkarttım ve ucunu alevlendirdim. Büyük bir nefes çektim. Dumanı kafamı kaldırıp havaya üfledim. "Biri var ve onu bulmamız gerekiyor. Akrabalarını biliyoruz ama kendisini bilmiyoruz. Ne yaşını ne cinsiyetini. Annesi ve babası öldürülmüş. Bir tane dayısı, iki de teyzesi var." Evet o benin seri katil olduğunu bilmiyordu. "Peki neden onu bulmak istiyorsun?" Dediğinde çok düşünmedim. "Onu koruyacağım. Çünkü ailesini öldüren o çocuğun peşinde." Dediğim de aslında onu öldürmek için arıyordum. Kumru abla yanımıza geldiğinde tek elinde iki tane votka şişesi vardı. Evet birini ben dikleyecektim bir diğerini Giray dikleyecekti. Kendine de kırmızı şarap almıştı. "Demek öyle. Polise söyleyip onların korumasını sağlamak yerine sen koruyakcaksın. Acayip." Kaşlarımı çattım. "Eğer polislere söylersem o çocuğa ne olacak biliyor musun? Yetimhaneye verilecek görmediği bütün zorbalığı görecek. Aile sevgisi nedir bilmeyecek bile." Dediklerim karşısında şok olduğu gozlerinden anlaşılıyordu. Sigaradan son dumanı çektim ve söndürdüm. Giray votkadan büyük bir yudum aldı. Elinin tersiyle ağızını sildi. "Ne duruyoruz? Hadi bulalım şu çocuğu?" Onu koruyacağımı düşünüyordu ama ben onu öldürecektim.

 

Loading...
0%