@mr.caner_1
|
''Ne bakıyorsun oğlum mal gibi?'' Dedi Giray bizde kaldığının ilk sabahında. Uykulu gözlerle hiç bir şey söylemeden bakmam onu rahatsız etmişti. Gözlerimi ondan çekip önümde ki makarnaya baktım. ''Giray çok agresifsin.'' Giray'ın agresifliği, Kumru ablanın gözünden kaçmamıştı. ''Boş ver Kumru abla biz beraber kaldığımızda da öyleydi. Her sabah uyandığında agresif oluyor ve o günden bugüne bu huyu asla değişmemiş.'' Dediğimde öfkeli bakışlarını bedenimde hissettim. Kumru abla büyük bir kahkaha patlattı. ''Kumru abla sende bu salağa uyup gülüyorsun aşk olsun.'' Küçük bir çocuk gibi isyan edip kollarını önünde bağladı. Kumru ablayla olan dünkü tartışmayı hala unutmamıştım. Hala bana karşı bunları söylediğine inanamıyordum çünkü bana hep yardım eden kadın bir anda neden bunları söyledi anlamıyordum. Zihnimin içinde kendi kendime konuştuğumu Giray seslendiğinde anladım. ''Alo! Dünyadan Bora'ya.'' Hala bana öfkeli bakıyordu. ''Şu ketçabı uzatacak mısın artık?'' Bu ilk seslenişi değilmiş. Oysaki sadece bu seslenişini duydum. Solumda duran ketçabı ona uzattım. --- "Ne oluyor şimdi Giray, neden bu kadar hızlı kodlar yazıyorsun?" Bilgisayarın başında birkaç kodlama yapmaya başladı. "Birisi aklınca bilgisayarı hacklemeye çalışıyor." Evet çoktan o çocuğu bulmak için işe koyulmuştuk. Telaşlı gözlerle bakan Adel korkuyordu. Adel'de bize gelmişti. Fakat onu biz çağırmamıştık. Kendisi gelmişti. Evi, öldürdüklerimi, Kumru ablayı, Giray'ı, hangi bölümü okuduğumu kısacası her şeyimi biliyordu. Peki ya nasıl? Kimdi bu kız? "Hey! Bana neden öyle bakıyorsun?" Dediğinde ona baktığımı yeni fark ediyordum. "Baksana. Nasıl benim hakkımda bu kadar çok şey biliyorsun, ben hiçbir zaman arkamda bir iz bırakmamışken sen nasıl olur da okuduğum bölüme kadar beni araştırdın?" Gülümsedi. "Basitti. Benim için çocuk oyuncağıydı Bora. Hatırlarsan son öldürdüğün adamın yanında benzin bidonunu unuttun. Bunu nereden biliyorum, biliyor musun? Çünkü günler boyu son kalan Kırmacı'yı takip ettim. Çünkü sadece Kırmacı'ları öldürüyordun. Bu da benim görevlerimden biriydi. Kırmacıların bir anda ölmesini araştırmak benim bir görevimdi. O adamı kurtarmak görevimdi ama ben geldiğimde adam çoktan ölmüştü. Sen ise o cesedin başında onun ölümünden zevk alıyordun. Adamın üzerine döktüğün o benzin bidonunu adamı yaktıktan sonra orada unuttun ve ben de içinde kalan benzini ağacın dibine döktüm. Bidonun üstünde parmak izlerine rastladım. Herkesi kusursuz öldürdükten sonra bu adamın son kişi olması senin gözünü kararttı ve sen de dikkatsizce hareket ettin. İşte bu kadar." Tek nefeste anlattı fısıltıyla. Şaşırmamıştım. Çünkü takip edildiğimin farkındaydım. Bunu kanıtlamamın tek yolu orada tek bir kanıt bırakmaktı ve eldiveni çıkartıp benzin bidonunu tutmuştum. Böylelikle takip edildiğimi kanıtlamış oldum. Kendisini her ne kadar zeki sansa da bu bilgileri zaten ben kendi isteğimle verdim. Bunun sebebi bu kişinin er ya da geç karşıma çıkacağını tahmin etmemdi. Resmen bir kumar oynamıştım ama istediğim sonucu almıştım. Adel'in karşısında şaşırmış gibi davranıyor ve bu olanlardan sanki hiç haberim yokmuş gibi şüpheleri kendimden uzaklaştırıyordum. "N-Nasıl? Ben nasıl olurda böyle bir hata yaparım?" Diyerek bu sahte şaşkınlığıma ben bile inanmıştım. Bakışlarından belliydi inandığı. "Siktir!" Giray küfür ettiğinde konuşmaya dalmış olmalıydık ki Kumru ablanın ve Giray'ın yanımızda olduklarını unutmuştum. "Ne oluyor?" Dediğimde Adel'de afallamıştı. Kumru abla koşarak odamdan çıktı. "Giray ne oluyor?" Giray sorularıma cevap vermiyordu. Sadece bilgisayara bakıyordu, elleri klavyede hızlı hızlı hareket ediyordu. "Bu soruyu son kez soracağım eğer cevap vermezsen yumruğumla tanışacaksın!" Diye ona bağırdığımda bilgisayara bakmaya devam ediyordu. "Bilgisayarı hacklemek üzere." Dediğinde afalladım. Odanın kapısı açıldığında hemen kapıya döndüm. Kumru abla elinde bir laptopla gelmişti. Giray'ın desteğe ihtiyacı vardı. Kumru abla laptopu açtı ve oda bir panel açtı. İki tarafı da USB girişli olan kabloyla bilgisayarları birbirine bağladı. Böylelikle Giray'ın panelinde olan bütün kodlamalar Kumru ablanın paneline otomatik olarak aktarılmıştı. Kumru ablada kodlamalar yazmaya başladı. "Giray az önce çok basit kodlar kullanırken bir anda hızlandı ve daha güçlü kodlar kullanmaya başladı. ‘’Bu kodları daha önce görmedim." Kumru ablayı ilk defa bu kadar çaresiz ve güçsüz görmüştüm. Eğer Kumru abla halledemezse benim gözümde bunu kimse halledemezdi. Giray bir küfür daha savurduğunda başaramadıklarını anladım. Ekranda bir resim belirdi. Büyük 'K' harfi vardı. Ne anlama geliyordu şimdi bu? Sadece Giray'ın kullandığı bilgisayarda değil Kumru ablanın bilgisayarında da vardı bu lanet harf. Adel'e baktığımda ise o da benim kadar şaşkın ve bir o kadar korkuyordu. Neden korkuyordu ki? Sonuçta bizim sorunumuz. O neden üzülüyordu? Ona bakarken tüylerimi diken diken yapan bir ses geldi bilgisayarlardan. Ses değiştirici kullanıyordu. Sesini gizliyordu. "Selam ahmaklar." Bize ahmak mı demişti o? Kim oluyordu da bize ahmak diyordu? "Ben, aradığınız son Kırmacı." Olduğum yerde kaskatı kesildim. Kumru ablada aynı şekilde. İlk defa başaramamıştı. Tek başına bir belediye binasını hacklemişken, iki kişiyle bu çocuğu yenememişlerdi. "Biliyorum çok şaşkınsınız çünkü hiçbiriniz böyle bir şey beklemiyordu. Aslında biliyor musunuz, çok basitsiniz. Beni bulabileceğinizi düşünüp bu kadar basit kodlarla sizi hackleyebileceğimi bilsem bunca zaman beklemezdim." Giray ve Kumru abla şok oldular. "Ne demek basit kodlar? Bunlar basit kodsa bizim yazdığımız kodlar neydi?" Kumru ablanın sesinde yenilmişlik vardı. "Neyse lafı uzatmayacağım. Kolay insan olduğunuzu daha fazla yüzünüze vurmayacağım. Şunu anlamanızı istiyorum beni bulamazsınız. Bulsanız bile hiçbir şey yapamazsınız. Sizin gücünüz bana yetmez." Ekrandaki resim bir anda gitti. Sessizleştik. Resim geri geldi. "Bir şey söylemeyi unuttum. Atakol senin için geliyorum." Dedi ve resim tekrardan kayboldu. Bana soy ismimle hitap etmesi beni şaşırtmıştı. Bu kişinin artık çocuk olmadığını öğrenmiştik. Ekrandaki 'K' harfi ise Kırmacı soyadının baş harfiydi. O da benim gibi ailesinin intikamını almak için geliyordu. Beni öldürmek için geliyordu. Sinsice sırtım. "Bu kadar kolay olacağını mı düşünüyorsun Kırmacı?" Sesli bir kahkaha attım. Odadakiler bana delirmişim gibi bakıyorlardı. "Beni bu kodlarla korkutabileceğini mi düşündün kaltak? Ama nafile, kiminle dans ettiğinin farkında değilsin. Her filmin sonu mükemmel bitmez değil mi? İşte ben o mükemmel olmayan sonu yazmaya senin için geleceğim. Seni bulduğum yerde işkence ederek öldürmeyeceğim çünkü bana ölmek için yalvaracaksın Kırmacı!" Odada kendi kendime bağırarak ona içindekileri haykırıyordum. "Kendini zeki sanıyorsun ama değilsin. Sesini değiştirerek nereye kadar gidebileceğini sanıyorsun? Bunun sonunu ben getireceğim. Anladın mı lan beni? Kız, erkek fark etmeksizin seni hiç istemediğin şekilde öldüreceğim. Bırak cesedini senin bir tane bile kemiğini bulamayacaklar. İşte o zaman içimdeki yangın dinecek." Odadakiler resmen tımarhane kaçkınına bakar gibi bakarken ben hala rahattım çünkü içimdeki sönmeyen yangını sadece ben biliyordum. Bu yangının adı; intikam yangınıydı. Dizlerimin üstüne oturdum. "Yemin ederim ki seni doğduğuna pişman edeceğim." --- Bir hafta sonra... Kimse o günden sonra benimle iletişime geçmedi. Odamdan tuvalet ihtiyaçlarım dışında asla çıkmadım. Kumru abla beni düşünüp Bir hafta boyunca her öğünde bana yemek getirse de yemiyordum. Bunu bile bile bana yemek getirmeye devam ediyordu. Tartışmamızı unutmuştum çünkü bana yardım edeceğine adım kadar emindim. Bir hafta boyunca sadece plan yaptım. Ne yaparsam yapayım. Her planımın bir açığı oluyordu. O günden beri asla ama asla doğru düzgün plan yapamıyordum. Eski benliğimi yitirmiştim. Kendimi tanıyamıyordum. Ben artık sadece Bora’ydım. Bora Atakol neredeydi? Adel evine dönmüştü, aslında olması gereken de buydu. Sabah olsa bile perdeleri çekmediğim için içeriye güneş girmiyordu. Kapıya biri tıklattığında "gel." Demekle yetindim. Odaya Giray girdi. O da artık bizimle kalıyordu. "Kardeşim. Çok kötü gözüküyorsun." Yanıma yaklaştı ve ayak ucuma oturdu. "Sen bu çocuğu koruyacağını söylemiştin ama pekte öyle gözükmüyor." Dediğinde yatakta oturur pozisyona geçtim. "Öyle söylemek zorundaydım. Çünkü gerçekleri bilirsen benden uzaklaşmadan kokuyordum kardeşim." Gülümsedi. "Anlat kardeşim." Gülümsemesi içimi ısıttı. Olanları anlatmaya başladım. --- Şok içerisinde bana bakan Giray haklıydı. "Filmdeymiş gibi hissediyorum." Dedi. "Keşke film olsa." Şaşkın gözleri karşısında sanki bir hapishane kaçkını görmüş gibiydi. "Nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorsun?" Acıyla gülümsedim. "Babanın kellesini hiç başka birinin elinde gördün mü? Gözleri açık şekilde." Göz yaşlarıma engel olmaya çalıştım. "Peki ya annenin kafasını bedeninden ayırırlarken gördün mü?" Yataktan kalktım ve cama doğru yürüdüm. "Bütün bu acılar beni bambaşka biri yaptı Giray. Peki ya sen ne yapardın? Ailenin intikamını almaz mıydın?" Bunları söylediğim sırada perdeleri çektim. Dışarıdaki güneşi bir hafta sonra gördüğümde gözlerimi kısmak zorunda kaldım. "Haklısın kardeşim ama yaptıkların yasa dışı. İnsanları öldürmene ne kadar göz yumabilirim?" Ona döndüğüm de yatakta oturmaya devam ettiğini gördüm. ‘’Giray ailem gözümün önünde katledildi. Hem de vahşice. Onların yaptıkları da yasa dışıydı ama ellerini kollarını sallayarak gezdiler. Onlar aileleriyle zaman geçirebildiler. Peki küçük Bora’nın ne suçu vardı?’’ Dediğimde bir damla yaş yanağımdan süzülerek çenemi buldu. ‘’Sen nasıl mutlu ve huzurlu olacaksan, ben her şeye varım.’’ Dedi gözlerimin içine bakarak. "Teşekkür ederim kardeşim."
|
0% |