Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm: Kırmacı

@mr.caner_1

Odanın kapısı açıldığında hemen gözlerimi açtım. Gördüklerim karşısında sinsice ve başarmışlıkla güldüm.

Karşımda o vardı. Son Kırmacı. Yüzünde maske vardı, üstünde siyah kapüşon ve kapüşonun şapkasını kafasına geçirmişti. Deri bir eldiven takmıştı. Siyahlara bürünmüştü.

Asla konuşmuyordu. "Sonunda bu iş bitecek." Dediğim anda üstüne doğru koştum. Yumruğumu tam burnuna geçireceğim anda bileğimi tutup ters çevirdi. Gözlerini görüyordum. Tüm gözü bembeyazdı. Lens taktığı buradan belli oluyordu. Bütün detayları düşünerek hareket ediyordu.

Karnıma yumruk geçirdiğinde öne doğru eğildim. Burnuma diziyle geçirdiğinde burnunun sızladı ve yere yığıldım. Yanıma yaklaştı ve yüzüme doğru eğildi. Nefes alıp verişini duyabiliyordum.

Ben ise burnumun sancısıyla yerde kıvranıyordum. Bıçağını çıkarttı, sağ gözümü hedef aldı. Hızlıca saplamak için atakta bulundu. Kafamı hızlıca sola çektim ve bıçak yere saplandı. Bıçağı yerden çıkartmak için çabalıyordu. O anı değerlendirerek hemen kendimi zorlayarak kalktım. Yüzüne yumruğu geçirdim. Yere yığıldı ve yere saplanan bıçağı bütün gücümle çekerek çıkardım.

Tam kalbine sapladım ve en sonunda konuştu. "Ölümün kendi ellerimle olacak." Dediğinde sesi hala ses değiştiriciden çıkan sesle aynı çıkmıştı. Son nefesini verdi ve gözlerini yumdu. Maskeyi çıkartmak için bir hamlede bulunduğumda yüzümde bir ıslaklık hissettim.

Gözlerimi kapattım yüzümü sildim ve tekrar gözlerimi açtığımda Kumru ablayı başımda elinde su şişesiyle gördüm.

Az önce gördüklerimin rüya olduğunu kendimi inandırmaya çalışıyordum. Demek ki o yüzden; yüzünü bilmediğim için maskeli şekilde, göz rengini bilmediğim için lensli bir şekilde, sesini bilmediğim için ilk duyduğumdaki gibi ses değiştiricide çıkan sesle aynı şekilde ve saçını bilmediğim için şapkalı şekilde, tam maskesini açacağım sırada uyanmıştım çünkü onu hiç görmemiştim.

"Ya sen de tam zamanında geldin." Dediğimde ne olduğunu anlamıyordu. "Rüyamda son Kırmacı'yı gördüm. Onu öldürmüştüm." Dediğimde deli gibi güldüğünü yeni fark ediyordum.

"Ben de 'neden gülüyor bu salak. Acaba rüyasında kızları mı görüyor?' Diye düşünmüştüm." Bu söyledikleri gülmemi tetiklemişti.

"Neyse şimdi bununla alakalı konuşmayalım. Asıl mevzuya geçmeliyiz." Yüzündeki neşe kayboldu. "O kişiyi er geç bulacağız ve onun hakkında tek bildiğimiz şeyler anne tarafı. Teyzeleri ve dayıları ve çocuk değil. Bu bilgiler ne işimize yarayacak milim bilmiyorum ama tek bildiğim onu bulup öldüreceğimden başka bie şey değil." Yanıma oturdu.

"Bu söylediklerini yapabileceğini biliyorum fakat onu bulma konusu biraz zorlu olacak." Haklıydı. Onu bulmak epey zor olacaktı. "Neyse hadi yemek hazır." Dediğinde bilgisayar masama baktım. Tepsi getirmişti. Üstünde ise en sevdiğin yemeklerden biri olan sarma vardı. Evet yeni uyansam bile sarma yerdim. Sadece onunla sınırlı kalmayıp poğaça ve kısır da koymuştu. Geri kalan menüde ise kola ve su yemeklere eşlik ediyorlardı.

"Ne bu böyle? Yoksa altın günü mü yapıyorsun?" İkimizde kahkaha attık.

"Aslında aklımdan geçmiyor değil." Diyerek şakayı devam ettirdi.

"Teşekkür ederim zahmet etmişsin ama bugün yemek masasında yiyeceğim." Şaşırmamıştı çünkü ben bazen odama kapanır tekrardan odama veda ederdim. Her seferinde böyle yapardım. Yataktan kalktım ve banyoya girmeden önce giyeceklerimi seçmek için dolaba yöneldim. "Duş alacağım." Mesajı aldığında odadan çıktı. Dolabımı açtım ve düz siyah kumaş pantolon ve düz siyah bir tişört aldım. Kombinimi tamamlayacağını düşündüğüm zincir kolyemi ve birkaç yüzük daha aldım. Seçtiklerimi yatağın üzerine attım.

Banyoya gittim ve üzerindekileri çıkartıp kirli sepetine attım. Duş kabinine girdim ve şofbeni açtım. Kendimi şofbenin altına attığımda sıcak suyu bedenimde hissettim. Islanan uzun saçlarım gözlerimi kapatıyordu, ellerimle geriye doğru taradım.

Duş aldıktan sonra bornoz ile banyodan çıktım. Seçtiğim kıyafetlerin yanına gittim. Tişörtü giydiğim de vücuduma yapışmış, kaslarımı ortaya çıkarıyordu. Pantolonu giyip kemerimi taktıktan sonra zincir ve yüzükleri de taktım. Islak saçlarıma fön makinesi ile kurutup şekillendirdikten sonra odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı indim. Son basamaklardayken kafamı sağa doğru çevirdiğimde masanın başköşesinin sağında Kumru abla varken, sol tarafında Giray yer alıyordu.

"Günaydın." Neşeli sesle selam verdikten sonra ikisinde camdan dışarı baktı.

"Ne günaydını oğlum manyak mısın? Gece oldu." Giray ve Kumru abla kahkaha atarken ben ise camdan dışarı baktım. Odamda perdeleri hiç çekmeden sadece uyuyup bilgisayar başında planlar yapmaya çalışırken geçirdiğim için zaman algım bozulmuştu. "Saat on ikiyi geçtikten sonra yeni bir gün başlar bilimsel olarak. Yani bu da 'günaydın' kelimesinin on ikiden sonra bile geçerli olduğudur." Dedikten sonra son basamaklarıda inip masaya doğru ilerledim.

‘’Boş boş konuşma Bora.’’ Dedi Giray.

"Hem siz neden bu saatte yemek yiyorsunuz?" Saati gösterdim. Evet saat şu an gece üç buçuktu. "Acıktık ve bizde sabah yaptıklarımızı yiyoruz." Yaptıklarımızı mı demişti o? Gerçi Giray ile kaldığım zamanlarda yemekleri o yapardı. Çünkü ben yemek konusunda hiçbir halt beceremiyordum.

Sadece yemek konusunda değil mutfak konusunda baya iyiydi. Kiraladığımız evde fırın dışında başka beyaz eşya yoktu. Bu yüzden bulaşıkları o yıkıyor, yemekleri o yapıyordu. Her gün doğru dürüst yemek yaptığımız söylenemezdi fakat hafta da bir okuldaki bazı arkadaşlarımızı çağırıp onlarında getirdiği yemekleri masaya koyup güzelce midemizi şenlendirirdik. Çok güzel zamanlardı.

Masaya ilerledim ve boş sandalyeye oturdum. "Kardeşim senin kafa bir milyon." Giray'ın bu söylediklerine neden sadece ikisi gülüyordu. "Bir terslik var. Hem de kesin var." Giray'ın sesi yarı alaylı yarı meraklı çıkmıştı. "Normalde bütün esprilerime gülersin, komik olmasa bile yapmacık güler geçersin. Şimdi ise hiç gülmedin. Allah'ım kıyamet yaklaştı." Giray ellerini yukarıya kaldırmış dua etmeye başlamıştı.

"Hatim mi indiriyorsun?" Kumru ablanın esprisi yüzümde tebessüm oluşturmuştu. Kumru abla ciddiyet surat ifadesini takındı ve bana baktı. "Nasılsın Bora?" Sorduğu soruyu anlamsız buldum.

"İyiyim." Diyerek geçiştirdim.

"Hayır, gerçekten nasılsın?" Dediğinde afalladım. "Endişeliyim ve bir o kadar da heyecanlıyım." Biraz düşündüm.

"He eğer mental olarak soruyorsan boktan." Üzüldüğü yüz ifadesinden anlaşılıyordu. "Onu işini bitirdikten sonra her şey yoluna girecek tatlım." Masada duran sigara paketinden bir dal sigara aldı ve alevlendirdi. Çektigi dumanı üfledi.

"Çok sigara içiyorsunuz." Diyen kişi Giray'dan başkası değildi.

"Oğlum sen de içiyordun sigara. Bak şimdi kansersin, o yüzden bıraktın. Kanser olmasan ikimizde sigaraya devam edeceğini biliyoruz." Dediğimden sonra biraz düşünüp cevap verdi.

"Bu yüzden sizi uyarıyorum." Bir yandan kahvesini yudumluyordu. "Teşekkür ederim kardeşim beni düşündüğün için ama ben şu an bunu düşünemem." Kumru abla öylece bizi dinlerken aramıza girdiğinde çoktan sigarasını bitirmiş olduğunu gördüm.

‘’Kumru abla sen de ne ara içtin?’’ Diye sordu Giray.

‘’Hızlı içiyorum ben.’’ Dedi ve narin bir kahkaha attı. "Durun şuan daha önemli sorunlarımız var. Örneğin; Son Kırmacı'yı bulmak gibi." Kumru abla haklıydı. Şakalaşmanın sırası değildi.

"Ne yapacağız? Hiç bilmediğimiz kodları kullanıyor." Giray olayın şokundan çıkamamıştı.

"Sanırım biraz zorlayacak ama hallederiz." Kumru abla kendinden emindi. Masadan kalktım ve masaya vurdum.

"Buraya kadar gelmişken asla pes edip bu ahmak insana kaybetmeyeceğim. Eğer kaybetmemi bekliyorsa çok yanılıyor çünkü o ‘kazandım’ diye düşünürken kaybedecek." Sinsice gülümsedim. "Bir sonraki hamlesini çok merak ediyorum. Umarım benden daha psikopattır çünkü beni ancak o şekilde yenebilir." Sandalyeye geri oturdum. Yemek yemeye devam ettim. Bu halime Kumru abla alışkındı fakat Giray her bu halimi gördüğün de deli görmüş gibi bana bakıyordu. Sanırım zamanla alışacaktı. Elimdeki çatalı ve kaşığı masaya bıraktım ve peçeteyle ağzımı silip ayağa kalktım. "Afiyet olsun." Dedikten sonra odama çıktım.

Dudaklarımın kuruduğunu odaya çıkınca fark ettim. Odamdan uzun süre çıkmadığım için odamda sürahi ve bardak vardı. Eğer olmasaydı aşağı inip su almaya üşenirdim. Su içtikten sonra yatağıma geçip her ne kadar uykum olmasa da uyumak için yattım. Üstümdekileri çıkarmaya üşenmiştim. Büyük ihtimalle uyandığımda kırışmış olacaklar.

---

Yaklaşık bir saat boyunca uyumaya çalıştım fakat uykum gelmiyordu. "Gün boyu uyursan böyle olur." Kendi kendime söylendikten sonra yataktan kalktım ve bilgisayar masamın yanına gittim. Masadan telefonumu aldığımda Adel'in üst üste attığı mesajları gördüm. Telefonumu sessize aldığım için asla duymamıştım.

 

 

 

Adel:
-Bora iyi misin?
-Dün ziyarete geldiğim de uyuyordun.

‘Ziyarete geldiğim de’ mi dedi o? Hasta değilim ki. Tabi ruh hastası olduğumu herkes söyler bunu biliyorum ama yatalak olduğumu kimse söylemez. Bunu dört gün önce yazmıştı. Aradan bir gün geçtikten sonra tekrar yazmıştı. Fakat ben yine içime kapanık olduğum için o mesajı da görmemiştim. Gerçi bir hafta boyunca sadece uyudum, plan yaptım. Başka bir şey yapmamıştım.

 

 

 

Adel:
-Kendine gel geri zekalı. İntikamını daha almadın.

Onu ne kadar ilgilendiriyorsa artık. Mesaja yanıt verdim.

Bora:
-Kendine gel geri zekalı. İntikamını daha almadın. Yanıt verdin.
-Seni ne kadar ilgilendiriyor bu durum?

Mesajı anında göreceğini hiç düşünmemiştim. Çevrimiçi olduğunu görünce yazmaya devam ettim:

Bora:
-Ayrıca bu senin görevin değil miydi?

Mesajımı görünce yazmaya başladı.

 

 

 

Adel:
-Evet görevimdi. Eski görevimdi. Senin hakkında bilgiler öğrenmek istediler. Ben de bulamayacağımı çok dikkatli biri olduğunu söylediğim de anından ekipten atıldım. Pekte umurumda değil açıkçası.

Söyledikleri karşısında ağızım açık kalmıştı çünkü benim hakkımda çok şey biliyordu ama ekibe anlatmamıştı. Kendine saklamıştı.

Bora:
-Aslında her şeyi biliyordun değil mi?

 

 

 

Adel:
-Evet her şeyi biliyordum ama söylemedim. Eğer benim de gözlerimin önünde ailem katledilseydi aynı şeyi yapardım.

Telefona bakarken kahkaha attım.

Bora:
-Diyorsun?

 

 

 

Adel:
-Tamam itiraf ediyorum. Soyağacını tamamen yok etmezdim ama ailemi katledenleri öldürürdüm.

İlk defa ekrana bakarken kahkaha atıyordum.

 

 

 

Adel:
-Hadi yat artık.

Beni önemsiyormuş gibi davrandığı açıktı. Sahte önemsemesine inanmış gibi devam ettim.

Bora:
-Uyuyamıyorum ama denerim. Sen de uyu geç oldu.

Mesajı hemen gördüğü için anında cevap veriyordu.

 

 

 

Adel:
-Uyuyamıyorum ama denerim.

Diyerek beni taklit etti. Mesajı beğenip telefonu kapatırken gözüm sol üste kaydığında saatin dört buçuk olduğunu gördüm. Yatağıma dönmeden önce üstümü değiştirdim. Kareli eşofman ve siyah şapkasız sweatshirt giydikten sonra yüzüklerimi ve zinciri çıkartıp masaya koydum. Yatağa doğru ilerlerken gözüm mantar panoya kaydı. "Seni bulacağım Kırmacı." Dedim hırslı bir sesle. Yatağıma yöneldim ve uyumaya çalıştım.

 

Loading...
0%