~Felix

"Yoruldun mu?"

Duyduğum soruyla kafamı yanımda duran Hyunjin'e çevirdim. Öfkeden biraz kırmızılaşmış gibiydi ve eğer ben ona yorulduğumu söylersem, bana ne yapabileceğini(keşke beni kucağına alsa) bilmiyordum.

"Hayır yorulmadım. Sen?"

Bana 'sence' dercesine baktı.

"Tabii ki de yoruldum ve sıkıldım Lixie, hem senin de yorulduğunu biliyorum."

"Şikayet etmek bir şeyi değiştirmeyecek Hyunjin. Sıranın bize gelmesine daha çok var gördüğün gibi."

"Benim kızdığım şey sırada salak gibi dikelmemiz değil Felix. Onların tuvalette yaptıklarını yapabilecek olabilecekken bizim burada, onların biletleri için de beklememiz."

Cidden sinirli görünüyordu. Kafasını sola uatırmış bana bakıyordu. Aynı zamanda da diliyle dudağındaki piercing ile oynuyordu.

"Peki, Hyunjin ama az önce de dediğim gibi, yapabileceğimiz bir şey yok."

"Eğer onların yerine biz tuvalete kaçsaydık emin ol yapabileceğimiz çok daha güzel şeyler olurdu."

Galiba onun ne dediğini anlamıştım ama ben öyle işleri pis tuvaletlerde değil de, rahat yataklarda yapmayı severdim her halde...

"Hyunjin, tuvaletler pistir ama..."

Gözlerim en içine baktı ve burnundan güldü.

"Emin ol seni daha sonra temizlerdim, güzelim."

Siktir, bu neydi böyle?

"Hyunjin, korkutmasan daha ilk günden."

"Felix, bunun ilk günü yok ki daha. Ben seni sadece öptüm, başka bir şey yapmadık bile."

"Hyunjin, eğer bir şeyler yapmak istiyorsan lütfen ilk önce bana rahat bir yatak bul, pis tuvaletler olmaz."

"Sana en güzelinden yataklar alaca-"

Sözleri sonunda yanımıza teşrif etneyi kabul eden MinSung yüzünden kesildi. Han elundeki biletleri sallaya sallaya konuşmaya başladı.

"Hadi bakalım, artık gitmeliyiz. O kadar hararetli konuşuyordunuz ki biletleri aldığımı bile fark etmediniz." Diyip kıkırdadı, Minho'nun elinden tutup içeriye girdi ve bizi de peşinden içeriye çekti...

🖇Gidişattan emin değilim ama siz emin olun harika şeyler yapacaklar...🖇