Yeni Üyelik
26.
Bölüm

24. Tinnitus

@mr.cb97

~Minho

 

Dudaklarım Jisung’un dudaklarına değdiği anda, kalbimde bir sıcaklık yayıldı. Her zamanki alaycı maskemi bir kenara bırakmıştım, ve bu, her şeyin çok daha gerçek olduğunu hissettirdi. Onun yumuşak nefesiyle karışan benim nefesim, bir anlığına zamanın durmuş gibi hissettirdi.

Jisung’un başta şaşırdığını hissedebiliyordum. Ama birkaç saniye sonra, o da aynı şekilde karşılık verdi. O kadar doğal, o kadar doğru hissettiriyordu ki… sanki bu anı sonsuza kadar beklemiştim.

Geri çekildiğimde, gözlerini kaçırmadı. Sadece bana baktı, gözlerinde karmaşık bir duyguyla. “Minho…” diye fısıldadı, sesi biraz titrekti.

“Biliyorum,” dedim, yüzümde hafif bir gülümseme. “Bir şey söylemeden önce... bunu hissetmeni istedim.”

Jisung’un yüzü kızarmıştı. Ama ellerini farkında olmadan benim ellerime doğru uzattı. Avuçları avuçlarıma dokunduğunda, bu hareketin ne kadar içgüdüsel olduğunu fark ettim.

“Minho…” Tekrar ismimi söyledi, ama bu sefer sesinde bir farklılık vardı. Daha yumuşak, daha yakın.

“Evet, Jis?” dedim, sesimde alaycı bir ton olmaksızın.

“Bu… her zaman böyle hissettin mi?”

İçimi çekerek güldüm, başımı hafifçe eğdim. “Ne kadar zamandır mı? Jis, bunu anlamak için fazla uzun sürdü. Ama... Emin ol senden daha uzun zamandır. Sana bir şey söyleyeyim. Sana karşı hissettiğim duygularımı kelimelere dökmek istemiyorum. Çünkü sadece kelimeler yetmez. Sen 'duygusuz' denilen birini mutluluktan ağlar hâle getirdin. Teşekkür ederim.”

Daha fazlasını söylememe gerek yoktu. Jisung’un gözleri dolmuştu, ama dudaklarında tatlı bir gülümseme belirdi. O an, ellerimi daha sıkı tuttu. Daha sonra ise dudaklarıma tekrar izini bıraktı. Yavaşça ve hissederek...

Dönme dolap yavaşça hareket etmeye başladığında bile, o elleri bırakmadım. Onun gözlerindeki o masum, ama bir o kadar derin sevgiyle, birlikte geleceğimizi hayal etmekten başka bir şey yapamıyordum.

 

 

Loading...
0%