@mr.cb97
|
~Hyunjin
Felix'in gözleri hala yaşadığımız anların etkisiyle parlıyordu. Yanında olmak beni her zamankinden daha enerjik hissettiriyordu. Dürüst olmak gerekirse, biraz afallamıştım ama ona asla bunu belli etmezdim. Felix, kollarını göğsünde birleştirip meydan okurcasına baktı. "Ne planlıyorsun, Hyunjin? Daha fazla roller coaster mı? Ne olursa olsun, ben bu sefere yokum. Midemin bunu kaldırabileceğini düşünmüyorum." Başımı iki yana sallayıp, "Hayır, hayır, bu sefer farklı bir şey," dedim ve elimle ilerideki atış poligonunu işaret ettim. "Biraz hedef yeteneklerini test etmeye ne dersin? Kaybeden kazananın istediğini yapmak zorunda kalır." "Yine bir oyun, ha? Hem de ödüllü..." diye mırıldandı Felix. Ama bakışlarında bir kıvılcım vardı. Bana meydan okumayı seviyordu. "Tamam, ama şimdiden uyarıyorum, kazanacağım." "Ah, Felix," dedim, hafifçe eğilip ona yaklaşarak, "umarım kazanırsın. Ama seni geçmek biraz fazla kolay olacak gibi hissediyorum." Gözlerini devirdi ama gülümsemesini saklayamıyordu. Poligona vardığımızda, görevli bize hedef tahtalarını gösterdi. Tabancaları elimize aldığımızda Felix'in yüzü tamamen ciddileşti. Bu, beklediğimden daha etkileyiciydi. İlk turda oynamaya başladık. Felix'in attığı ilk birkaç atış isabetliydi ama sonra biraz odaklanmayı kaybetti. "Pekala, itiraf et," dedim, hafif alaycı bir sesle. "Biraz desteğe mi ihtiyacın var?" Felix omuzlarını silkti. "Belki de bana yardım edebilirsin, o zaman." Bunu beklemiyordum. Ona doğru eğilip, kollarım onun kollarını sardı. Tabancayı birlikte tuttuk. "Bak, nefes alıp verirken sabit ol. Hedefe bak ve hisset," diye fısıldadım, nefesim boynuna çarpıyordu. Felix hafifçe titredi, ama odaklanmayı başardı. Birlikte attığımız atış neredeyse tam isabetti. "İşte böyle," dedim, ama Felix'in bana bakışları hedefi vurmakla pek ilgisi olmadığını gösteriyordu. Bu anın büyüsü içinde kaybolmuş gibi görünüyordu. "Hyunjin..." diye başladı ama ne diyeceğini bilemediğini fark ettim. Hafifçe gülümsedim. "Evet, Felix? Bana hayran kalmaktan kendini alıkoyamıyor musun?" dedim, onunla biraz dalga geçerek. Yanakları kızarmıştı ama bu kez geri adım atmadı. "Belki de... sadece daha fazla bu şekilde kalmak istiyorum," diye yanıtladı, bakışlarını benden kaçırmadan. Bir an sessizlik oldu. Felix, onu ne kadar etkilediğimi anlamamı istemiyor gibiydi ama bunun farkında olmamam mümkün değildi. "Biliyorsun," dedim hafif bir kahkaha ile, "seni bir daha asla bırakmamak isteyebilirim." Bu kez, o gülümsedi ve meydan okurcasına, "Denemek istersen, ben her zaman burada, senin için olacağım Jinnie." dedi. Atış poligonundaki ışıklar, Felix'in yüzündeki yumuşak parıltıyı daha da belirginleştiriyordu. Bunu asla unutmayacağımı biliyordum.
🖇11 bölümdür, sadece bir günlerini yazıyormuşum.... Yakın gelecekte final gözükmüyor gibi...🖇
|
0% |