Yeni Üyelik
29.
Bölüm

27. Arcade

@mr.cb97

~Felix

 

Bu geceyi hatırlamak istememiştim aslında. Çünkü... anlayacaksınız.

Ne kadar içsem de, o anları hafızamdan silip atmak kolay değildi. Ama şimdi, Hyunjin’in bileğimi tutup beni kendi evime sürüklediği o anı hatırlayınca, ne kadar şanslı olduğumuzu fark ettim. Bazen, hayatın ne kadar kaotik olduğunu fark etmek, o kaosun içinde kaybolmak kadar eğlenceliydi.

Minho ve Jisung’ı geride bırakıp, Hyunjin’le birlikte apartmana yöneldik. Beni hala anlamış gibi, ama bir o kadar da kaybolmuş bir şekilde izliyordu. Elimdeki anahtarı takarken, Hyunjin’in yüzünde bir gülümseme vardı, ama bu gülümseme alışık olduğum türden değildi. Onun gülümsemesi, bana daha fazla bir şeyler söylemeye zorlayan bir şeydi.

Kapıyı açtım ve içeri girdiğimizde, her şey normal görünüyordu. Ancak bir şeyler farklıydı. O kadar sakin, o kadar... normaldi ki, içimdeki gerilim yükselmeye başladı. Hyunjin kapıyı kapatırken, benim buzdolabına yönelmemi beklediğini hissettim. “Bir şeyler içmek ister misin?” diye sordum, sadece konuşmak için. “Alkol? Su? Süt?”

Hyunjin başını sallayarak gülümsedi. “Su iyi olur,” dedi. Bu kadar basit ve sıradan bir cevap vermesi, hala biraz garipti. Onunla her şey çok yoğun, her şey çok hızlıydı. Ama bu gece, bir şeyler daha farklıydı. Gözlerindeki anlamlı bakışlardan bir şeyler okumaya çalışırken, ben de buzdolabındaki su şişesini çıkardım.

“İçki içmek istedin ama...” diye başlayarak sözümü bitirmedim. Hyunjin’in arkasındaki duvarda asılı olan eski posteri fark ettim. O poster, ne kadar garip olursa olsun, beni rahatlatıyordu. Her şey normaldi, bir şekilde.

Hyunjin, suskun bir şekilde bana doğru yaklaştı ve suyu aldı. “Bazen susmak, her şeyi anlatmaktan daha kolaydır, değil mi?” dedi.

Onun gözlerine bakarak, hafifçe gülümsedim. "Bazen," diye yanıtladım. "Ama bazen susmak, doğru olanı bulmak için daha çok şey söyler."

Hyunjin, yanımdan geçip oturma odasına doğru ilerledi. "Beni tanıyor musun?" diye sordu, hafif alaycı bir şekilde.

"Sanırım," dedim. "Ama belki de sana daha çok yakın olmam lazım."

O an, her şey değişti. Bu sıradan gece, hiç beklemediğimiz şekilde hızla yeni bir boyut kazandı. Hyunjin’in yanıma gelip, biraz mesafeli bir şekilde oturmasıyla, bir süre sessizlik içinde kaldık. Gözlerindeki o tuhaf parlama, bana ne olduğunu daha fazla düşündürüyordu.

Sonra, hiç beklemediğim bir şekilde, Hyunjin elini uzatıp saçlarımı okşamaya başladı. İlk başta, istemsizce gerildim. Ama sonra, sanki zaman durmuş gibi, sadece onun bu hareketine odaklandım. Sadece bu anı, bu hissi içimde yaşamak istedim.

Felix, lütfen, dedim kendi kendime. Neden bu kadar zor?

Hyunjin'in elleri saçlarımda gezindikçe, o tuhaf gerginlik kaybolmaya başladı. Her şey yavaşça sakinleşiyor gibiydi. Aramızdaki mesafe giderek azalıyordu. İkimizin de ortak bir noktada buluştuğumuzu hissedebiliyordum, belki de o an, her ikimizin de daha önce keşfetmediği bir şeyler vardı.

Bana her zaman bu kadar yakın hissettik mi? Zihnimde bu sorunun yankıları dolaşırken, Hyunjin’in elini omzuma koyması, içimde bir şeyleri harekete geçirdi. O an, sadece ona odaklanmak istedim. Gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım.

"Felix..." diye fısıldadı. Sesindeki ton, alıştığım o alaycı havadan çok farklıydı. Bu, daha çok bir çağrı gibiydi, bir davet. Onun dudakları, gözlerimdeki huzuru görmek ister gibi yavaşça yaklaştı.

Bir an için, ne söyleyeceğimi bilemedim. Ama sonra, bir anda bu anın kaybolmasını istemediğimi fark ettim. “Hyunjin…” dedim, sesi kendiliğinden çıkıverdi. “Beni daha iyi tanımana izin vermek istiyorum.”

Hyunjin’in gözleri daha da kararmıştı, ama bu karanlık, yanlış bir şeyin habercisi değildi. Aksine, içinde bir şeylerin ortaya çıkmasını isteyen bir boşluk gibiydi.

O an, dudaklarımız buluştu. Yavaşça, nazikçe. Sanki her şey ilk kez oluyordu, ama bir o kadar da doğal. Hyunjin’in elleri tekrar sırtımda, bir sıcaklık yayıyor, beni içine çekiyordu. Her öpücükle, bir adım daha yaklaşıyor, birbirimizi daha derinden hissediyorduk. Gözlerimi kapalı tutarak, onun nefesini duyuyordum, kalp atışlarını, vücudumda hissettiğim her küçük değişikliği.

Bir süre bu şekilde kaldık, sadece birbirimize sarılmış, zamanın durmasına izin vermiştik. Ama nihayetinde, yavaşça, neredeyse nazikçe, Hyunjin uzaklaştı. O kadar yavaş ve temkinliydi ki, her hareketi bana bir şeyler söylüyordu.

“Felix,” dedi, sesindeki bir titremeyle. “Birlikte olmanın ne kadar farklı olduğunu görmek istiyorum. Bunu anlamaya çalışıyorum.”

“Beni zorlamaya gerek yok,” diye cevapladım. “Burası senin evin, bu gece seninle olmak... sadece doğal.”

Birbirimize birkaç dakika daha sarıldık, sessizce. O anların huzuru, her ikimizin de hissettiklerinden çok daha fazlaydı. Ama zaman ilerledikçe, gözlerim ağırlaşmaya başladı. Hyunjin, omzuma yaslanmış, derin bir nefes aldı.

"Birlikte uyuyalım mı?" diye sordu. Yavaşça, ama nazikçe. Sadece bir öneriydi ama o kadar huzurluydu ki, başka bir şey düşünmek istemedim.

"Tabii," dedim, gözlerim neredeyse kapanacak gibi. “Birlikte uyumak... bu geceyi bitirmemek gibi.”

Bunu söylediğimde, Hyunjin biraz gülümsedi. Cevap vermedi ama elleriyle beni nazikçe önce yatak odasına, daha sonra ise yatağa doğru çekti. Battaniyenin içine saklandık, kendimi ona yaslarken, vücudunun sıcaklığını ve kokusunu daha derinden hissettim. Gözlerimi kapadım, vücudumun ona daha yakın olduğunu fark ettim. O kadar rahat, o kadar huzurlu hissediyordum ki.

Hyunjin, kafamı yastığa yerleştirirken, kendini biraz geriye çekti ve beni izledi. "Uykusuzluk hakkında çok şey biliyorum," dedi, sesi hafif titriyor, "ama seninle bu geceyi yaşamak istiyorum. Bütün kaygılardan uzak, sadece burada, şimdi."

Gülümsedim. “Seninle olmak, başka hiçbir şey gibi değil.”

Bir süre, sadece birbirimizin nefesini duyduk, derin, huzurlu.

Ama sonra...

Sonra...

Bir haltlar yediğimizi düşündünüz di mi?

Olmadı, niye?

Çünkü, o kadar bu konu hakkında onunla konuşan, ondan bana yakın olmasını isteyen ben, kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyakalmışım...

Tüm gece, sadece birbirimize sarılarak, uyumuşuz...

 

🖇Smut yazmayacağım...(şimdilik?) En azından HyunLix çiftine...🖇

 

 

 

 

Loading...
0%