Yeni Üyelik
31.
Bölüm

29. It's You

@mr.cb97

~Hyunjin

 

Uyandığımda, sabahın ilk ışıkları odayı dolduruyordu. Pencerenin kenarından süzülen güneş ışığı, yanımda huzurla uyuyan Felix’in yüzünü aydınlatıyordu. Sessizdi. Bu kadar huzurlu ve sakin olduğunu daha önce hiç görmemiştim. Kafasında dönüp duran o karmaşık düşünceleri bir kenara bırakmış gibiydi.

 

Ama beni en çok etkileyen şey, yüzündeki o hafif tebessüm oldu. Onun yanında olmak, her zamanki gibi hafif bir sorumluluk hissi bırakıyordu üzerimde. Ama bu sorumluluk rahatsız edici değil, aksine, bana bir şekilde güç veren bir şeydi.

 

Felix, derin bir nefes alıp yavaşça pozisyon değiştirdiğinde, ben de istemsizce gülümsedim. “Sanırım uyurken bile benden bir adım öndesin,” diye mırıldandım kendi kendime. Ama sesim öylesine yumuşaktı ki, sadece duvarlar duymuş olabilirdi.

 

Düşüncelerim bir süre ona odaklanmışken, gözüm saatin yavaşça ilerleyen saniye ibresine takıldı. Zamana o kadar çok anlam yüklüyoruz ki, bazen onun gerçekten ne kadar hızlı geçtiğini fark edemiyoruz.

 

Felix’in uyanmasını beklerken, bir yandan da dünkü geceyi hatırladım. Onunla konuştuğumuz anları, sessizliği ve nihayetinde birbirimize sarılarak geçirdiğimiz o huzurlu geceyi. Evet, belki daha farklı da olabilirdi ama o an, her şey o kadar basitti ki, karmaşadan uzak bir güzellik barındırıyordu. Ama yine de, ona söylemek ve onunla yapmak istediğim çok şey vardı.

 

Felix’in gözleri yavaşça aralanırken, ona sessizce baktım. Uykulu gözlerle bana baktığında, yüzündeki o şaşkın ifadeyi görmek, istemsizce bir kahkaha atmama neden oldu.

 

“Günaydın, uyuyan güzel,” dedim, hafif bir alayla ama samimi bir şekilde.

 

Felix gözlerini ovuşturdu ve biraz doğrularak bana baktı. “Günaydın,” dedi, sesi hala uykunun etkisindeydi. Sonra, yüzüne aniden bir kızarıklık yayıldı. “Ben... şey, dün gece uyuyakaldım. Seni de rahatsız ettim mi?”

 

Başımı iki yana salladım ve hafifçe gülümsedim. “Hayır, rahatsız etmek mi? Felix, sanırım hayatımda geçirdiğim en huzurlu gecelerden biriydi.”

 

Bu sözlerim onu biraz rahatlatmış gibiydi ama yine de yüzündeki o utangaçlık gitmemişti. “Sanırım fazla rahatladım,” diye mırıldandı. “Ama, şey… özür dilerim.”

 

“Ne için özür diliyorsun?” diye sordum, biraz eğlenerek. “Sadece uyuduğumuz için mi?”

 

Felix hafifçe başını eğdi. “Bilmiyorum,” dedi dürüstçe. “Ama bu kadar huzurlu hissettiğim bir an için teşekkür etmek isterim.”

 

Onun bu sözleri, içimde bir şeyleri kıpırdattı. Bazen, insanın ne kadar kırılgan ve bir o kadar da güçlü olabileceğini görmek için kelimelere ihtiyacı olmazdı. O an, Felix’in ne kadar benzersiz olduğunu bir kez daha anladım.

 

“Felix,” dedim yavaşça. “Seninle olmak, beni düşündüğümden daha fazla değiştiriyor. Belki de bana bu kadar yakın olmanı istememin sebebi budur.”

 

Felix’in yüzündeki ifade biraz daha yumuşadı. “Hyunjin,” dedi sessizce. “Sadece olduğun gibi olman yeterli.”

 

Bu sözleri, belki de hayatımda duyduğum en anlamlı şeylerdendi. Elimi yavaşça onun yanağına koyarak, gülümsedim. “Sanırım, o zaman birlikte biraz daha bu anın tadını çıkarabiliriz.”

 

Ve böylece, o sabahı, sadece yan yana oturarak, sessizce geçirirken, hayatın aslında ne kadar basit ve özel olabileceğini bir kez daha fark ettik.

 

 

Loading...
0%