@mr.cb97
|
~Minho Jisung eve geldiğinde ne kadar mutlu olduğunu gördüm gözlerinde. O kadar güzel parladılar ki bana bakarken. Galiba ilk defa bu kadar değerli hissettim. O zaten bana hep daha değişik hissettiriyordu, tatmadığım duygular yaşatıyordu bana. Ona koltukta sarılarak otururken, Chan ile olan görüşmesinin nasıl geçtiğini sordum. Onun ise hemen modu düştü, yerinde(kucağımda) rahatsızca kıpırdandı.
Tanrım, böyle şeyler yapmamalısın.
"İyiydi, geçmişten konuştuk." "Bu geçmiş, seni pek mutlu etmedi herhâlde." "Hayır, hayır. Onunla aramda kötü bir şey olmadı, sadece..." Sonra derin bir sessizlik oldu. Birkaç tane mum söndü, oda artık daha da karanlıktı. Zaten saat yaklaşık 1.00 gibiydi. Bu zamana kadar yemek yemiş, beraber bir BL(Venus in the Sky) izlemiştik. "Jisung, bana anlatabilirsin, dinlerim." "Dinleyeceğini biliyorum Minho, sadece, ben anlatmak istediğimden emin değilim. Bunları daha Felix bile bilmiyor." "Yani, Felix bilmiyor ama Chan biliyor. Öyle mi?" Kafasını, göğsüme aşağı yukarı sürttü. "Cidden dinler misin?" Kafasını yukarı kaldırıp tam gözlerime baktı. Onu belinden tutup pozisyonumuzu değiştirdim. Artık bacaklarını o da belime dolamıştı, ellerini boynuma sarmış, dolu gözlerle bana bakıyordu. Ben de bir yandan, üzerinde ince bir body olduğu için iyice inceliği açığa çıkmış belini okşuyor, onu rahatlatmaya çalışıyordum. "Tabii ki, Jisung. Sen yeter ki konuş. Ben seni her zaman dinleyeceğim." "Ama.. Sakin kalmalısın, tamam mı?"
Eğer o Chan, ona bir şey yaptıysa... Hayır Minho, Felix'in abisi öyle biri olamaz.
"Peki, hadi başla, dinliyorum Jisung." "Ben, Chan ile tanıştığımda 7. sınıfa gidiyordum. O zamanlar, okul, dersler, hayat cidden... cidden çok zor geliyordu. Ailemle iyi anlaşamıyordum, kafam çok karışıktı. Sigara bile içiyordum. Ama beni hayata bağlayan tek bir şey vardı... Bir kişi, Moonbin. Ben... onu çok sevdim, Minho. O benim en harika, yakın, güvendiğim arkadaşımdı. O, müziği çok severdi, aslında sadece müziği severdi... Bir de beni... Ben, onun için müziğe başladım. Önce notaları öğrendim, sonra onları anlamayı. Hatta, Moonbin'i güldürmek için hangi notaları yazmam gerektiğini bile öğrendim. Her gün, okuldan sonra, beraber depoya giderdik. Ben onun için her gün..." Derin bir nefes aldı, daha sonra ise, o nefesi bir hıçkırık takip etti. Ona daha sıkı sarıldım. "Her gün... ona şarkılar yazdım. Sadece ona özel. Ben o zamanla okulda o 'popüler' denilen çocuklardandım. Sen iyi bilirsin. Bir gün benim yazdığım bu şarkıları herkese duyurdular. Sözleri Moonbin'e yazdığımı da. O günden sonra, her gün, her yerde Moonbin'e sataşmaya başladılar. Hatta bu iş zorbalığa kadar gidiyordu. Ben onu korumaya çalıştım ama... bu olayı ailem de duymuştu. Annem benim gay olmamdan korktuğu için, beni olabildiğince Moonbin'den uzak turmaya çalıştı... Dayım gay de. İstemediğim kurslara gönderdi, tüm bestelerimi yaktı, gözümün önünde. Ama ben, müzik yapmaya devam ettim Moonbin için. Çünkü... onu mutlu etmem gerekiyormuş gibi hissettim. O zamanlar Moonbin ile gerçekten çok zaman geçiriyordum ve Felix ile geçirdiğim zaman azaldı. Onunla da aram bozuldu çünkü Moonbin'den haberi yoktu. Bir gün, yine okuldan sonra kursu ekip depoya, Moonbin'in yanına gittim. Her şey harikaydı, ona yeni bestelerimi çaldım. Mutluydu. Aldığım naneli çikolatalı dondurmadan yedik. Yüzü hep gülüyordu..." Hıçkırıkları arttı, artık resmen titriyordu. Belini daha da hissettirerek okşamaya başladım. "Saat çok geç olmuştu, eğer o saatte eve dönseydim, babam bana çok vururdu, Minho. Moonbin ile kaldım. Birbirimize sarılarak uyuduk. Geçirdiğim en huzurlu gecelerden biriydi... Ben nereden bilebilirdim sabah uyandığımda, sarıldığım kişiyi ölü bulacağımı... Ona dokundum, onu öptüm, ama çok soğuktu, o hep sıcacık olurdu, beni ısıtırdı. Ona en sevdiği şarkımı söyledim... Uyanmadı, Minho. O günden sonra her şey değişti. Müziklerimi bıraktım, sadece, ailemin istediği Jisung oldum. Fakat hâla gizlice müzik yapmaya devam ettim, Chan sayesinde. Beni müziğe tekrar başlattı o. Ama bestelerimi kimseye göstermedim, Chan dışında. Rap yazdım, sinirliyken. R&B yazdım, seni düşünürken. Ama hiç bir zaman istediğim gibi olmadı... Ona yazdıklarım gibi. Sana göstermek istedim ama... olmadı işte. Ben ondan sonra tüm hayat enerjimi kaybettim, hakkında konuşanları zorbaladım gizlice. Hiç öyle gözükmüyorum değil mi? Ama böyle pislik bir insanım işte. Bana yapılanları, onlara yaptım. Ama hiç pişman olmadım. Ta ki Chan, beni durdurana kadar. O beni hayata geri döndürdü. O da aynı Lix gibidir, sadece, kendinin o tarafını başkalarına göstermeyi sevmez. Yani lütfen onu sev tamam mı? O... benim için çok önemli biri." "Onu severim Jisung, ama bırak şimdi seni seveyim."
🖇Diğer bölümde smut düşünüyorum, MinSung'a.🖇
|
0% |