Yeni Üyelik
38.
Bölüm

36. LoveMe or LeaveMe

@mr.cb97

🖇Changbin ile bir sorunum olmadığını önceden belirtmek istiyorum. Sadece, bazı Staysel problemler yaşıyorum...🖇

 

~ilahi bakış açısı

Minho ve Jisung, birbirlerini severken, Hyunjin ve Felix de film izliyordu. Gecenin bilmem kaçında neden film izlediklerini sorgulamayın...

Film, güzel bir şekilde devam ederken bir anda çıkan +18 sahne, Felix'in gözlerini kapamasını, Hyunjin'in ise Felix'e yaklaşmasını sağlamıştı.

"Utanma Güzelim, bir gün biz de yapacağız aynı şeyleri, ben sadece seni bekliyorum. Hem, belki de birazcık izleyip, iyice öğrensen daha iyi-" Hyunjin, cümlesini bitiremedi çünkü Felix'in kapısı deli gibi yumruklanıyordu. Bunu duyan Lix, hemen gözlerini açtı ve Jinnienin yanına sırnaştı.

"Ben bir bakayım, sen burada kal." Dedi ve Lix'in yanından uzaklaştı.

Kapı deliğinden baktığında, kapıyı yumruklayanın Changbin olduğunu gördü.

İçmiş miydi o?

Önce kapıyı açmak istemedi ama yumruklar devam ediyordu. İçeriden Lix'in sesini de duyunca kapıyı açtı.

Kapı açıldığı an Changbin içeri koştu. İçeri girmek için Hyunjin'i yere itmiş, kafasını dolaba çarpmasına neden olmuştu. Daha Hyunjin toparlanamadan, Changbin Felix'in yanına vardı.

"Felix, beni dinle." Felix o an, Changbin'den ilk defa bu kadar çok korkmuştu.

O kapıyı yumruklayan o muydu?

"Changbin, sen, iyi değilsin. Gel, otur bir şöyle."

Changbin, sanki Felix'i duymuyor gibiydi. Durmaksızın Felix'e yaklaştı. Kollarını, onun etrafına dolayıp hareket etmesini engelledi ve yıllar önce Hyunjin'e verdiği sözü tutmak için Felix'in dudaklarına yapıştı. Felix, ne kadar kaçmaya çalışsa da işe yaramıyordu. Changbin'in yanında her zaman küçücük kalırdı zaten. Changbin bir koluyla Felix'i kendine kenetlemişti, diğer eliyle ise Felix'in ensesinden tutup, dudaklarını dudaklarına bastırıyordu.

Hyunjin'in ise, o ana drama queen'liği tutmuş, eline bulaşan kanıyla bakışıyordu. Felix'in sesiyle kendine geldi ve salona koştu. Changbin ve Felix'i görmesiyle, Changbin'e bir yumruk atması bir olmuştu. Changbin, bu beklenmeyen darbe ve sarhoşlukla yere yığıldığında, Hyunjin Felix'inin elini tuttuğu gibi Minhoların evine doğru koşmaya başladı. Changbin, arkalarından koşuyordu ama, bacakları çok kısa olduğundan ve yalpaladığından onlara yetişemiyordu. Changbin en sonunda koşmayı bıraktı, HyunLix ise Minhoların apartmanına girdi. Hâla Changbin'in küfürlerinin sesini duyabiliyorlardı. İkisi de rahat bir nefes aldıklarında Felix Hyunjin'e döndü ve yüzündeki kanı gördü. Hyunjin, Felix'in gözlerindeki korkuyu fark etti.

"Şimdi değil Lixie. Bir eve gidelim." Dedi ve beraber asansöre bindiler. Hyunjin, Felix'in dudaklarına baktı, Changbin resmen kanatmıştı.

"Onu öldüreceğim." Felix, Hyunjin'in kolları arasına girdi, kalbini dinlediğinde ne kadar da hızlı attığını hissetti.

"Sence, cidden sadece sarhoş olduğu için mi böyle yaptı?"

"Ne yani, sarhoş olduğu için onu affetmeyeceksin değil mi?" Felix, Hyunjin'in bu ani çıkışmasıyla kendine geldi ve Hyunjin'den uzaklaştı.

"Eminim ki, ayılınca pişman olup özür dileyecek, Hyunjin.-" Felix, Changbin'i affedeceğine dair cünlelerini sıralarken, Hyunjin asansörün durmasına sadece bir kat kala sakin olmak için, içinden 100'e kadar saymaya başlamıştı bile. Asansör durunca Hyunjin hemen kapıyı açtı, içeri girer girmez kapıyı Felix'in yüzüne çarptı. Zaten kötü hisseden Felix, bu hareketle iyice ağlamaya başladı. Hyunjin ise yaptıgı hareketten anında pişman oldu ama artık Felix için bir şey ifade etmiyordu.

Loading...
0%