~Felix

Jisung resmen beni kandırmış. Şu an burada oturuyorsam ki oturuyorum bu tamamen onun suçu. Bana benim haberim olmadan bir randevu ayarlamış. Hem de Hwang Hyunjin'le.

Sırf o Minho'ya yakınlaşabilsin diye Hyunjinle yakın arkadaş(?) olmalıymışım.

Ha, bir de burada oturmayı Hyunjin istemiş. Kendisi özellikle Jisung'a yazmış;

"Minho'dan hoşlandığını anlıyorum, onun da senden hoşlandığını daha iyi anlıyorum. Çünkü senin gösterdiğin o semptomların aynısını o da gösteriyor. Ama korkma, ben sizin işinizi ayarlayacağım, bana sadece Lee Felix ile bir randevu ayarla, ne dersin?"

Evet demiş olmalı ki şu an oturduğum bu kafe koltuğunda, resmen ecel terleri döküyorüm.

Kurtarın beni, lütfen. Niye mi?

Bu Jisung beni ekti, kekledi, brownieledi, ne bilim, benim şu an tek bildiğim şey, simsiyah giyinmiş bu adamın karşısında pembe, ekoseli bir şort-etek ve crop giymiş vaziyette bulunmam.

Tamam, benim de fiziğim tam yerinde ama Hwang Hyunjin gibi birisine kendimi sarılı, pembeli bir şeker olarak tanıtmak istemezdim. Şu an közlü civciv bile değilim, direk pembe etek giymiş, aşko bir civcivim.

Ne önemi var ki?.

İşte bu yüzden size karşımdaki adamı tanıtayım;

Siyah, bacaklarını saran bir pantolon, üzerine güzel, siyah bir gömlek, onun üstüne kocaman bir deri ceket. Her halde onun giydiği ceketi ben giysem; ya ağırlığından bir yerlerim yer değiştirir, ya da direkt olarak yıkılırım. Bir de ayağında kafam kadar botları var.

Ama yabancıyı falan geç de, bu adam cidden ateşli. Yani közlü, kızarmış değil, resmen ateşli. Benim ideal tipim olabilecek derecede hatta.

Mesela, harika bir çene hattı var, hangi parfümü kullanıyorsa, karşımda oturmasına rağmen harika kokuyordu, çene hattından çok daha güzel ve etkileyici olan kasları, kırmızı saçları,geniş omuzlar-

"Selam, Felix." Sesi...

Hay ben böyle işi...

Öpeyim.....

🖇 Annem internete girmeme çok izin vermediği için, gece saat 3.50' ye alarm kurup, uyanıp yazıyorum. 🖇