@mr.cb97
|
1. Bölüm: Giriş
Hayatımın monotonluğu, o sabah okul kapısından içeri adım attığımda yine kendini hissettirdi. Aynı sıralar, aynı yüzler, aynı dersler… Ama o gün bir şey değişmişti. Sınıfa yeni bir öğrenci gelmişti: Baran. Uzun boyu, keskin yüz hatları ve karanlık bir şeyler saklıyor gibi duran gözleriyle herkesin dikkatini çekmişti. Ama beni asıl etkileyen, sınıfa girdiği anki duruşuydu. Sanki kimseyle konuşmaya ihtiyacı yokmuş gibi bir hali vardı. Sessiz ve sakindi. Öğretmen, Baran’ın adını tahtaya yazarken, kendimi onu izlemekten alıkoyamadım. Baran, sınıfın arka köşesine oturdu. Bir süre boyunca kimseyle konuşmadı, sanki etrafındaki dünyadan soyutlanmış gibiydi. Merak duygusu kalbimi bir düğüm gibi sıkıyordu. Kimdi bu çocuk? Neden bu kadar gizemliydi? O gün öğle arasında, tesadüfen aynı sıraya oturduk. Ben bir köşede kitap okurken, Baran yavaşça yanımdaki boş sandalyeye geçti. Onun bu kadar yakınında olmak, kalbimi hızla çarptırdı. “Ne okuyorsun?” diye sordu. Sesi düşündüğümden daha derin ve sakindi. Elimdeki kitabı gösterdim, ama kelimeler boğazımda düğümlendi. O an ne söylediğimi hatırlamıyorum, çünkü bütün dikkatim onun yüzündeydi. “Kitap güzel mi?” diye tekrar sordu. Bu kez daha cesur bir şekilde cevap verdim. “Evet, aslında çok güzel. Sen okur musun kitap?” Baran omuzlarını silkti. “Bazen. Ama daha çok yalnız kalmayı tercih ederim.” Bu kısa konuşma bile beni heyecanlandırmaya yetmişti. Baran’ın yalnız kalmayı sevdiğini söylemesi, benim gibi içine kapanık biri için anlamlı bir bağlantı gibiydi. Ona daha fazla soru sormak istiyordum ama sanki etrafında bir duvar vardı ve onu aşmak imkânsız gibiydi. Sonraki günlerde Baran’ı daha yakından tanımak için her fırsatı değerlendirdim. Onunla ortak bir proje grubu oluşturmayı teklif ettim ve ne şanslıyım ki kabul etti. Birlikte çalışmaya başladığımızda, sessizliğiyle bile bir şeyler anlatabildiğini fark ettim. Onunla olmak huzur vericiydi ama aynı zamanda beni hep biraz tetikte tutuyordu. Baran’ın hayatına dair ne kadar çok şey öğrenmek istesem de o, hakkında pek konuşmayan biriydi. Babasından bahsedildiğinde yüzündeki sertlik hemen dikkatimi çekiyordu. “Ailemle ilgili konuşmayı sevmem,” demişti bir keresinde, soğuk bir tonda. Bu konuyu açmamam gerektiğini anlamıştım. Ama bilmediğim bir şey vardı. Baran’ın o sessiz, derin ve karanlık dünyasında beni bekleyen sırlar, tüm hayatımı değiştirecekti. Henüz bu sırları öğrenmemiştim, ama hissettiğim bir şey vardı: Baran’ın bana anlatmadığı bir hikâye vardı ve o hikâye, benim hikâyeme dönüşmek üzereydi.
O ilk gün onunla tanıştığım an, farkında olmadan bir uçurumun kenarına adım atmıştım. Ama bu uçurumun ne kadar derin olduğunu öğrenmek için çok erken olduğunu düşünüyordum. Belki de sadece aşık olmanın heyecanını yaşıyordum. Ancak zamanla, bu hikâyenin sıradan bir aşk hikâyesinden çok daha fazlası olduğunu anlayacaktım.
|
0% |