Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@mr.cb97

16. Bölüm

 

 

Tenis kursundan sonra Elif’le vedalaştım ve doğruca Baran’la buluşacağımız kafeye doğru yola çıktım. Kafeye vardığımda, Baran çoktan bir köşede oturmuş, menüye göz gezdiriyordu. Beni görünce hemen ayağa kalktı ve hafif bir gülümsemeyle elini saçlarından geçirdi.

 

"Nara, hoş geldin. Yorulmuş gibi görünüyorsun," dedi, sesi her zamanki gibi yumuşak ama dikkat çekiciydi.

 

"Tenis kursundan geldim. Deniz yüzünden biraz stresli geçti ama artık o konuları unutalım," dedim ve oturdum.

 

Baran kaşlarını çattı. "Deniz mi? Yine mi sorun çıkardı?"

 

"Her zamanki gibi saçma sapan dedikodular yaymaya çalışıyor. Ama umursamıyorum," dedim, konuyu değiştirmeye çalışarak. "Neyse, sen nasılsın? Günün nasıl geçti?"

 

Baran bir an duraksadı, ardından hafif bir tebessümle, "Seninle buluşacağım düşüncesi tüm günümü güzelleştirdi," dedi. Bu sözler beni utandırmıştı; yüzümün kızardığını hissettim.

 

"Baran, böyle söyleyince insan ne diyeceğini bilemiyor," dedim, hafifçe gülerek.

 

Baran, kahvesinden bir yudum alırken gözlerini bana dikti. "Gerçekleri söylüyorum. Seninle zaman geçirmek... beni gerçekten mutlu ediyor."

 

O an, Baran’ın bu kadar samimi olması beni şaşırtmıştı. Aramızdaki bağın derinleştiğini hissediyordum, ama bir yandan da içimde garip bir huzursuzluk vardı. Baran her zaman gizemli biriydi; hakkında bilmediğim çok şey olduğunu biliyordum.

 

Bir süre havadan sudan konuşarak vakit geçirdik. Baran’ın gözleri sık sık benimkilere takılıyordu, ve bu beni her seferinde biraz daha kendine çekiyordu.

 

Tam o sırada Baran’ın telefonu çaldı. Ekrana baktığında, yüzündeki ifade aniden değişti. Gergin ve ciddi bir hal almıştı.

 

"Affedersin, bir saniye," dedi ve telefonu açtı. "Alo? Evet, baba."

 

Konuşmanın tonu o kadar düşük ve gizemliydi ki, ne hakkında konuştuklarını anlayamadım. Ama Baran’ın yüzündeki gerginlik dikkatimi çekmişti.

 

Telefonu kapattıktan sonra, bana döndü ve derin bir nefes aldı. "Nara, gerçekten üzgünüm ama hemen çıkmam gerekiyor. Acil bir iş çıktı."

 

Bir an için ne diyeceğimi bilemedim. "Her şey yolunda mı? Bir sorun mu var?" diye sordum, endişeli bir şekilde.

 

Baran başını iki yana salladı. "Hayır, hayır. Sadece ailevi bir mesele. Ama bunu daha sonra konuşabiliriz, tamam mı?"

 

Onun bu kadar ani bir şekilde kalkması beni hem şaşırtmış hem de meraklandırmıştı. "Tabii, anlıyorum," dedim.

 

Baran, aceleyle hesabı ödedikten sonra, "Nara, gerçekten üzgünüm. Sana daha sonra mutlaka mesaj atacağım," diyerek kafeden çıktı.

 

Onun ardından bakarken, kafamda binlerce soru dolanıyordu. Baran’ın bu kadar gergin bir şekilde çıkması, babasıyla yaptığı konuşma ve "ailevi mesele" dediği şey… Bunlar sıradan bir durum gibi görünmüyordu. Ancak Baran’ın babasının bir mafya lideri olduğunu hayal bile edemezdim.

 

O gün kafeden ayrılırken, Baran’ın hayatıyla ilgili bilmediğim şeylerin sandığımdan çok daha karışık olduğunu anlamıştım. Bu durum, onunla aramda büyüyen bağın ne kadar sağlam olduğunu sorgulamama neden olacaktı. Ama içimdeki bir ses, ne olursa olsun Baran’ın yanında olmam gerektiğini söylüyordu.

 

 

Loading...
0%