@mr.cb97
|
17. Bölüm
Baran, kafeden ayrıldıktan birkaç saat sonra telefonumu aradı. Ekranda ismini görünce elim bir an tereddüt etti. Ancak tam açmaya yeltenmişken, yanımdaki Cenk’in sesiyle irkildim.
"Kim arıyor ki bu saatte?" dedi, uzanıp telefon ekranına bakmaya çalışırken.
"Kimse," dedim aceleyle, telefonu sessize alarak. Baran’la konuşmanın şu an doğru bir zaman olmadığını hissetmiştim.
Cenk kanepede rahatça yayılmıştı. "Nara, hadi ama, bugün eğlenelim. Biraz oyun oynayalım mı? Senin şu yeni indirdiğin oyun nasıl gidiyor?"
Gülümsedim. Cenk’in bu rahat ve neşeli tavırları, içimdeki gerginliği hafifletiyordu. "Tamam, ama bu sefer yenilmeyeceğim," dedim, telefonumu elime alarak.
Oyun sırasında birbirimize takılıp duruyorduk. Cenk her zamanki gibi kazanma iddiasını sürdürüyor, ben ise stratejiyle onu geçmeye çalışıyordum. "Tam şurada hata yaptın," dedi, gülerken. "Bu yüzden her zaman kazanıyorum."
"Bekle, şu hamleyi yapayım da gör," dedim, iddialı bir şekilde. Ama yine kaybetmiştim.
"Ahahah! Nara, bence bu oyun senin için fazla karmaşık," dedi, kahkahalar arasında.
Bir süre sonra oyunu bırakıp dedikodu moduna geçtik. Cenk, sınıfta olan komik olayları anlatmaya başladı. "Biliyor musun, Tunç bugün derste öyle komik bir şey yaptı ki... Hoca neredeyse sinir krizi geçirecekti!" dedi, gülerek.
Ben de kahkahalarla onun anlattıklarını dinledim. Cenk’in varlığı her zaman beni rahatlatıyordu. Onunla bu şekilde vakit geçirmek, kafamı dağıtmama yardımcı olmuştu.
Geceye doğru Cenk, sonunda toparlanmaya karar verdi. "Tamam, ben artık kalkayım. Yine kaybettiğin oyunları düşünerek uyu," dedi, şaka yollu.
"Defol git Cenk," dedim, gülerek. "Bir dahaki sefere seni yeneceğim!"
Cenk gittikten sonra derin bir nefes aldım. Telefonumu elime alıp Baran’ı geri aradım. Telefon çalarken içim biraz huzursuzdu.
Baran hızlıca açtı. "Nara, sonunda! Sana ulaşamayınca endişelendim," dedi, sesi samimi ve hafif suçlu bir tondaydı.
"Yanımda Cenk vardı, o yüzden açamadım," dedim. "Ama seni dinliyorum. Ne oldu?"
Baran kısa bir duraksamanın ardından, "Bugün gerçekten özür dilerim. Hiç istemediğim bir şekilde apar topar gitmek zorunda kaldım," dedi.
"Baran, sorun değil. Ama gerçekten bir sorun varsa, bana söyleyebilirsin," dedim, sesimde hafif bir merakla.
"Biraz karışık şeyler var, Nara. Ama seni bunların içine çekmek istemiyorum," dedi. Sesi hüzünlüydü ama aynı zamanda beni korumaya çalışıyor gibiydi.
"Tamam," dedim. "Eğer bir gün konuşmaya hazır olursan, burada olacağımı bil."
Baran’ın teşekkür eden sesi, bir şekilde içimi ısıttı. Konuşmayı bitirdiğimde, bir mesaj geldi. Elif’tendi.
🐛Küçük Tırtılım🐛 Nara, lütfen bu gece bana gelir misin? Çok kötüyüm. Söylemem gereken şeyler var.
Hemen toparlanıp Elif’in evine gittim. Kapıyı açtığında, gözleri kırmızıydı. Hemen ona sarıldım. "Elif, ne oldu? Neyin var?" diye sordum.
"Hoşlandığım çocuk... Efe... Bugün bana çok kötü davrandı. Söyledikleri... çok kırıcıydı," dedi, gözyaşlarını tutmaya çalışarak.
Elif’le gece boyunca onun sorunlarını konuştuk, sakinleşmesi için ona destek oldum. Kendi içimdeki karışıklıkları bir kenara bırakıp en yakın arkadaşıma odaklanmam gerekiyordu. Çünkü dostluk, bazen kendi sorunlarını bir kenara bırakıp karşındakine tüm kalbinle yardım etmekti.
|
0% |