@mr.cb97
|
22. Bölüm
Sabah güneşinin ışıkları odama dolarken, ne yapacağıma hala karar verememiştim. Baran’ın mesajı kafamın içinde dönüp duruyordu. En sonunda, bu kadar büyük bir meseleyle tek başıma baş edemeyeceğimi düşündüm ve telefonumu alıp Cenk’i aradım. Onun güven veren sesi, bana bu karmaşadan çıkış yolu gösterebilirdi.
Aradım, ama telefon çalmaya devam etti. Cenk cevap vermiyordu. Birkaç kez daha denedim, ama sonuç aynıydı. İçimde garip bir boşluk hissettim. Cenk her zaman yanımdaydı, ama şimdi neden ulaşamıyordum? Yoksa o da mı uzaklaşmaya başlamıştı?
Telefonu masaya bırakıp derin bir nefes aldım. "Belki meşguldür," diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama yine de içimde bir endişe vardı. Ne olursa olsun, Baran’la buluşmaya karar verdim. Ona olan öfkem ve kırgınlığım geçmemişti, ama babamın mafya olabileceği gibi bir meseleye dair ipuçları vardıysa, bunu öğrenmek zorundaydım.
Hazırlanırken… Dolabımı açtım ve kendime en sevdiğim kıyafetlerden birini seçtim. Beyaz sade bir gömlek, siyah bir mini etek ve ince bir trençkot. Hem şık hem de rahat olmak istiyordum. Aynada kendime baktım ve derin bir nefes aldım. "Hadi bakalım Nara, bu işin üstesinden gelebilirsin," dedim kendime.
Eski Köprüde… Köprüye vardığımda, Baran oradaydı. Siyah bir deri ceket giymiş, elleri cebinde bana bakıyordu. Gözlerinde tanıdık bir hüzün vardı, ama aynı zamanda sanki çok daha fazlasını görmüş gibiydi. Yaklaştım, ama mesafeyi koruyarak durdum.
“Geldim,” dedim soğuk bir sesle. “Neler oluyor, Baran? Aylarca ortalıkta yoksun, şimdi bir mesaj atıp beni buraya çağırıyorsun.”
Baran derin bir nefes aldı. Gözlerini bir an yere indirdi, sonra bana baktı. “Nara,” dedi. “Sana anlatmam gereken şey kolay bir şey değil. Ama bilmen gerekiyor. Baban hakkında… bir şeyler öğrendim.”
“Biliyorum,” dedim hemen. “Bir şey saklıyor. Bu konuda haklıydım, değil mi?”
Baran başını salladı. “Evet, haklıydın. Baban… sıradan biri değil. Onun geçmişi, düşündüğünden çok daha karanlık. O bir mafya lideriydi, Nara.”
Bu sözleri duyunca kalbim hızlandı. “Ne? Ne diyorsun sen?”
Baran bir adım yaklaştı, sesi daha sakin ama ciddi bir tona büründü. “Baban, yıllar önce mafyanın içindeydi. Şimdi bu işlerden uzak durmaya çalışıyor olabilir, ama geçmişi hâlâ peşinden geliyor. Benim kaybolmamın sebebi de buydu. Babanın düşmanları, onun zayıf noktalarını bulmak için seni hedef alabilir. Seni korumak için uzak durmak zorunda kaldım.”
Şaşkınlık içinde ona bakıyordum. “Bunu nasıl bilebilirsin? Neden bana daha önce söylemedin?”
Baran yüzünü buruşturdu, sanki bu konuşmayı yapmak bile ona ağır geliyordu. “Sana söylemek istedim, ama seni tehlikeye atmak istemedim. Cenk de bu durumu biliyor, ama o da bu yüzden sessiz kaldı. Seni bu işin dışında tutmak için…”
Cenk’in sessizliğinin nedeni bu muydu? İçimde bir karmaşa kopuyordu. Babamın geçmişi, Baran’ın kayboluşu, Cenk’in bana hiçbir şey söylememesi… Hepsi birbirine bağlanmıştı, ama hala cevaplanmamış sorular vardı.
“Peki şimdi ne olacak?” dedim sessizce. “Bu durumdan nasıl çıkacağım?”
Baran bir an duraksadı, sonra kararlı bir sesle konuştu. “Seni koruyacağım, Nara. Ne olursa olsun. Ama babanla ya da artık babamla yüzleşmek zorunda kalacaksın. Çünkü babanın şu an ki en büyük düşmanı benim babam. Gerçeklerle yüzleşmeden bu karmaşayı çözemezsin.”
O an, hayatımın artık eskisi gibi olmayacağını hissettim. Baran’la olan bu konuşma, her şeyi değiştirmişti. Ama şimdi asıl mesele, babamla yüzleşip gerçekleri öğrenmekti.Baran’ın söyledikleri beni derin bir sessizliğe sürükledi. Yüzümde şaşkınlık ve kafa karışıklığı hâkimdi. Derin bir nefes alıp ona baktım. “Ne demek istiyorsun, Baran? Babam artık bir mafya değil… ama senin baban bir mafya, öyle mi?”
Baran gözlerini yere indirdi. Bir anlık sessizlikten sonra ağır bir şekilde başını salladı. “Evet, benim babam. Nara, babam bir mafya lideri. Bu yüzden senden uzak durmak zorunda kaldım. Çünkü babamın işleri seni ve aileni de etkileyebilir. Eh, bir de babalarımız, pek iyi anlaşmıyorlar, zaten bu yüzden annenle tanışmak için, babanın iş gezisine gittiği günü seçmiştim."
Bu açıklama, kafamda daha da büyük bir karmaşa yarattı. “Ama neden? Neden şimdi bana bunları söylüyorsun? Bunu bunca zaman saklaman gerekmezdi. Bana güvenebilirdin.”
Baran derin bir nefes aldı, sesi çatallıydı. “Sana zarar gelmesinden korktum. Babam, düşmanlarını cezalandırmak için her şeyi yapar. Onun hayatında kim varsa hedef olur. Seni korumak için uzak durmam gerekiyordu, ama artık işler değişti. Babam senin babanla ilgili bir şeyler biliyor, Nara. Ve bu durum seni tehlikeye sokabilir.”
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. “Babam mı? Ne biliyor olabilir ki?”
Baran, ceketinin cebinden bir zarf çıkardı ve bana uzattı. “Burada bir şeyler var. Babamın ofisinde buldum. Seninle paylaşmam gerektiğini düşündüm. Ama bunu dikkatlice okumalısın.”
Ellerim titreyerek zarfı aldım. İçinde eski bir fotoğraf ve birkaç kağıt vardı. Fotoğrafta genç bir adam, Baran’ın babası olduğunu tahmin ettiğim bir adamla tokalaşıyordu. O genç adam… babamdı.
“Bu ne anlama geliyor, Baran?” diye sordum, sesim çatallıydı. “Babam ve senin baban… tanışıyorlar mıydı?”
Baran yüzünü ekşitti, gözlerindeki hüzün daha da derinleşti. “Evet. Yıllar önce babamla iş yapmışlar. Ama sonrasında bir şeyler ters gitmiş. Babam hâlâ bunun intikamını almak istiyor. Ve seni bu yüzden hedef alabilir, Nara.”
Bu duyduklarım karşısında adeta nefessiz kalmıştım. Babamın geçmişteki sırları, Baran’ın ailesinin karanlık dünyası… Hepsi bir araya geliyordu.
“Bunu babamdan öğrenmem gerekiyor,” dedim kararlılıkla. “Ama Baran, senin ne yapmayı planladığını bilmem lazım. Bu savaştan nasıl çıkacağız?”
Baran gözlerimin içine baktı, sesi derin bir ciddiyetle doluydu. “Seni koruyacağım, Nara. Babamın karanlık dünyasından seni uzak tutacağım. Ama bu, kolay olmayacak. Hazır mısın?”
İçimdeki korkuya rağmen, derin bir nefes aldım. “Hazırım,” dedim. “Bu karmaşayı çözmek zorundayız.”
|
0% |