Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@mr.cb97

32. Bölüm

 

Adam kapının eşiğinde bir heyula gibi belirdiğinde, nefes almayı unuttum. Karanlıkta, gözlerinin keskin parıltısını görebiliyordum. Adamın varlığı, bulunduğumuz konteynırın her köşesine ağır bir baskı gibi çökmüştü. Baran’ın yanımda sessizce sıkılı yumruklarına bakarken, içimde aynı anda hem korku hem de hiddet yükseliyordu.

 

“Yerinizde kalın,” dedi adam, tok bir sesle. Tonu, itiraz etmeye kalkarsak ne olacağını açıkça anlatıyordu. Arkamda Baran’ı hissedebiliyordum; her an harekete geçmeye hazır gibiydi. Ama adamın belindeki silahın soğuk metal parıltısını görünce, tüm cesaretim içime kaçtı.

 

Adam bize doğru birkaç adım attı. “Kaçmaya çalışmak aptallıktı,” diye devam etti, alaycı bir gülümsemeyle. “Sizi yakalamamın bu kadar kolay olacağını bilmiyordum. Şimdi kalkın.”

 

Baran bana baktı, bakışlarımdan ne yapmamız gerektiğini okumaya çalışıyordu. Ama beynim kilitlenmiş gibiydi. Adamın bizi buradan sağ çıkarmayacağını düşünüyordum. İçimde yankılanan bu karamsar düşünce, hareket edememe nedenim olmuştu. Baran, omzuma hafifçe dokundu. "Hadi," diye fısıldadı. Sesi öyle sakin ve güven vericiydi ki, biraz olsun kendime geldim.

 

Adam daha fazla sabır gösteremeyecek kadar yakınımıza geldiğinde, Baran hızla aramıza geçti. “Bize ne yapacaksın?” diye sordu, sesi her zamanki gibi kararlıydı. “Bu işin amacı ne? Bizden ne istiyorsun?”

 

Adam sertçe güldü, ama bu gülüş, içinde hiçbir sıcaklık barındırmıyordu. “Baran, sen gerçekten de baban gibi inatçısın,” dedi. Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Baran da bir adım geri çekildi. Adam ciddiyetini koruyarak devam etti. “Ama ne yazık ki, senin inatçılığın burada işe yaramayacak. Siz ikiniz, artık bu işin piyonlarısınız. Ve piyonlar konuşmaz. Onlarla sadece oynanır.”

 

Adam hızla hareket ederek Baran’ın kolunu yakaladı. Baran kurtulmaya çalıştı ama gücü yetmiyordu. “Nara, kaç!” diye bağırdı. Ama ayaklarım yere çakılmış gibiydi. Kaçamazdım. Baran’ı orada bırakamazdım.

 

Adam birden bana döndü. “Sen de geliyorsun,” dedi soğuk bir ifadeyle. Silahını hafifçe bana doğrultarak ekledi, “Ya benimle gelirsin ya da arkadaşın burada kalır.”

 

Bu tehditten sonra ne yapabilirdim ki? Başımı istemsizce sallayarak adama doğru birkaç adım attım. O an, Baran’ın gözlerindeki öfkeyi ve çaresizliği gördüm. “Nara, yapma!” dedi, ama dinlemeyeceğimi biliyordu. Çünkü başka bir seçenek yoktu.

 

Adam bizi konteynırdan çıkarıp soğuk bir geceye sürükledi. Ay ışığı, yerini kara bulutlara bırakmıştı. Rüzgar sert esiyor, çıplak dallar uğuldayarak dans ediyordu. Adam bizi, ormanın kenarında duran siyah bir kamyonete doğru itti. “Arkaya binin,” diye emretti. İtiraz etmeye kalkışacak cesaretimiz kalmamıştı.

 

Kamyonetin arkasındaki bölmeye sürüklendik. Orası, soğuk bir kafes gibiydi. Adam, Baran’ı bir tarafa, beni diğer tarafa bağladı. Gözlerim Baran’a kaydı. Dudakları titriyordu ama yine de güçlü durmaya çalışıyordu.

 

“Baran,” diye fısıldadım. Sadece o duyabilirdi. “Planın ne?”

 

“Şimdilik sabret,” dedi, sesi hafifçe titriyordu. “Buradan çıkmak için bir yol bulacağım. Söz veriyorum, Nara. Seni buradan çıkaracağım.”

 

O anda, kamyonet hareket etmeye başladı. Yol boyunca sessizlik hâkimdi. Sadece Baran’la birbirimize bakıp teselli bulmaya çalışıyorduk. Ama içimde derin bir korku vardı. Adam bizi nereye götürüyordu? Ve bu sefer gerçekten kaçmayı başarabilecek miydik?

 

Kamyonet bir süre sonra durdu. Adam tekrar kapıyı açıp bize doğru geldi. “Birbirinizle fazla vedalaşmayın,” dedi, alaycı bir sesle. “Bundan sonra ikiniz, farklı yerlerde olacaksınız.”

 

“Hayır!” diye bağırdım istemsizce. “Hayır, bunu yapamazsın!”

 

Ama adam gülerek bana doğru eğildi. “Senin sözlerin burada hiçbir şey ifade etmiyor, küçük kız. Şimdi sessiz ol.”

 

Baran bağırarak karşı koymaya çalıştı ama adam onu sert bir şekilde tuttu ve kamyonetten dışarı sürükledi. “Baran!” diye bağırdım. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ama kimse beni duymuyordu. Adam kapıyı çarparak kapattı ve beni karanlığın içinde yalnız bıraktı.

 

Baran olmadan, her şey daha korkutucu görünüyordu. Ama o an, içimde bir şeyler değişti. Bu son olmayacaktı. Baran’ın bana verdiği sözü tuttuğuna emindim. Ama ben de bir şeyler yapmalıydım. Sessizce oturup bekleyemezdim. Kaçmanın bir yolunu bulacaktım. Ne olursa olsun.

 

 

Loading...
0%