@mr.cb97
|
8. Bölüm
Okulda her şey bir anda değişmeye başlamıştı. Elif’in gizli desteği ve Baran’la kurduğu iletişim, kafamda pek çok soruyu beraberinde getirse de, bir şekilde ilerlemem gerektiğini hissediyordum. Ama işler yine de yolunda gitmek zor değildi. Emre, her geçen gün daha da rahatsız edici bir hale gelmeye başlamıştı. Okulda adım attığım her yerde, beni izlediği, dikkatle gözlediği hissini taşıyordum. Bir sabah, okula girdiğimizde, Elif’le birlikte sınıfımıza doğru yürürken, Emre bizi takip etmeye başladı. Yavaş adımlarla, arkamızdan birkaç adım uzaklıkta yürüyordu. Hızla yürüyüp Elif’ten biraz uzaklaştığımda, Emre, beni daha da yakından konuşmaya zorladı. "Nara," dedi, hafif bir gerginlikle. "Beni duyuyor musun?" Dönüp ona baktım. Gözlerimdeki sert bakışı fark etti ve hemen sözlerini hızlandırdı. "Sana bir şey söylemek istiyorum. Neden bu kadar uzaklaşıyorsun? Bunu böyle bırakma, Nara. Ben sadece senin iyiliğini istiyorum." "Benim iyiliğimi mi istiyorsun?" diye sordum, gözlerimdeki öfkeyi gizleyerek. "Bir insan, başkalarının hayatına karıştığı zaman, ne yaptığını unutur. Benim iyiliğimi düşünüyor olsaydın, geçmişi bırakırdın." Emre, biraz gerileyerek bakışlarını yavaşça yere indirdi. "Bunu bilmek istemiyorum, Nara. Ama biz hala… konuşmalıyız." O an, birden Emre’nin sesinin biraz daha yüksek çıkması, beni rahatsız etti. "Nara, seni korumak istiyorum!" Sözleri, okulun koridorunda yankılandı. O kadar dikkat çekiciydi ki, herkes başını çevirip bizim etrafımızda toplanmaya başladı. Gözlerim hızla etrafımda dolaştı, birilerini görmek için. Tam o sırada, koridorun ucundan birini gördüm. Baran! Baran, kalabalığın arasında belirip yanımıza geldi. Gözlerinde bir şeyler gördüm, ama bunu tam olarak tanımlayamıyordum. "Emre," dedi, soğuk bir tonda. "Burası okul. Nara'nın hayatına karışmaya devam etmeni istemiyorum." Emre, Baran’ı fark edince bir an için duraksadı. Baran’ın sert bakışları karşısında biraz geri adım attı. Baran’ın durumu sakinleştiren o tavrı, Emre’yi geçici olarak susturdu. "Nara, lütfen," dedi Emre, bir kez daha bana doğru yönelerek. "Seninle gerçekten konuşmak istiyorum. Bir şeyleri düzeltebiliriz." Baran, bir adım daha öne çıkıp Emre’ye doğru adım attı. "Bunu son kez söylüyorum. Nara’yı rahat bırak. O, seninle bu şekilde konuşmak zorunda değil. Eğer tekrar bir şeyler yaparsan, seni okulumuzdan uzaklaştırırım." Emre, Baran’ın söylediklerini duyduğunda, bir süre sessiz kaldı. Yavaşça, gözlerini bana çevirdi. O an, Baran’ın müdahalesiyle Emre’nin direnci kırılmış gibiydi. "Tamam," dedi sonunda, soğuk bir şekilde. "Beni bir süre görmemek isteyebilirsin, ama bunu unutmayacağım, Nara." Ve yavaşça geri çekildi. Gözleri, yine üzerimdeydi ama artık o kadar açıkça bir tehdit yoktu. Baran, Emre’nin gitmesinin ardından bana döndü. “İyi misin?” diye sordu, sesindeki sertlik kaybolmuştu. Bir süre cevap veremedim. Baran’ın bana bu kadar yakın olması, her zaman olduğu gibi içimi karıştırıyordu. Ama bir yandan da koruması, bana güvende hissettirmişti. “Evet,” dedim, derin bir nefes alarak. “Ama... teşekkür ederim, Baran. Bunu gerçekten istememiştim.” Baran, yanımdan hiç ayrılmadan, dikkatle gözlerimdeki endişeyi okudu. “Biliyorum, Nara. Ama seni korumak benim görevim. Emre’yi artık düşünme. Onun gibi insanlar, geçmişinle seni hep geri çekmeye çalışacak. Biz, sadece geleceğe odaklanmalıyız.” Bir anlık sessizliğin ardından, Baran’ın söyledikleri bana huzur veriyordu. Onun yanında olmak, bana güven duygusu aşılıyordu. Ama içimde hala çözülmesi gereken bir şeyler vardı. Geçmiş, her an peşimi bırakmıyor, Emre ve Baran arasındaki bu karmaşa, ileride karşımıza çıkacak engellerin habercisi gibiydi. Okulda, Baran’ın varlığı, içimi rahatlatıyordu ama ne kadar süre boyunca böyle devam edebileceğimizi bilemiyordum. Yine de bir şey kesindi: Baran, beni koruyacak kadar güçlüydü ve o an, her şey biraz daha netleşti.
|
0% |