
Artık şehir düzelmişti. Marco'nun astları hem psikolojik hem fiziksel olarak çok fazla yıpranmıştı. Anha, Lord'un yanına rapor vermeye geldi:
· "Efendim, her şey tam anlamıyla bitti diyemesem de artık ufak tefek şeyler kaldı ama biz bittik."
· "Aferin çocuklar."
· "En son ne zaman doğru düzgün uyuduk bilmiyorum."
· "Hadi bakalım, 1-2 hafta sizi görmeyeyim, iyice dinlenin, yanıma öyle gelin."
· "Oh, tamam lordum."
· "Anha, sen gel, diğerleri gitsin."
· "Offf, peki."
· "Hahahaha, geçmiş olsun Anha."
· "Off, sağol sağol."
Anha, Lord'un yanına gitti ve baş başa konuşmaya başladılar.
· "Efendim, Lord'um?"
· "Anha, otur rahatla, öyle konuşalım. Hila, bize bir çay yapar mısın?"
· "Tabii Lord'um."
· "Anha. Dinliyorum."
· "Neyi anlatayım ki Lord'um."
· "Neler kaldı, neler bitti, neler yaptınız. Her şeyi."
· "Ah, efendim nereden başlasam. İlk zamanları zaten biliyorsunuz, olay yerinin durumlarını. Aslında en çok bizi sıkıntıya sokan ilk bölge dediğim yerdi. Yani o ayakta kalan evin olduğu yer. Haberlere de yansıtılmadı biliyorsunuz, sizin yüzünüzden. Her neyse, sonrasında olanlar bizi en çok yıpratanlardı. Efendim, siviller… Sanki kocaman bir deprem olmuş gibiydi. Daha kötüleri ise birkaç avcı çok dehşet şekilde can vermiş. Kimi boğularak, kimi parçalanarak ölmüş. Neyse ki bu şekilde ölen kişiler sadece avcılar. Katili biliyoruz ama neyse. Taro'nun önderliğinde birçok yer hızlıca düzeltildi. Geçici sığınaklar yapıldı. Evin etrafı biraz bizi zorladı. Oradan çıkan cesetler biraz fazlaydı. Ki en son haberlerde yayınlanan ölüm sayısı da bildiğiniz gibi azaltılmış versiyonu. Sadece ölen insan sayısı 255.000. Dışarıdan gelen diğer ırkların ölümü ise 50.000. Kaba taslak her şey böyle."
· "Anladım Anha. 300 binden fazla ölümüz var demek."
· "Maalesef."
· "Peki efendim, işinize karışmak gibi olmasın ama siz ne yaptınız katili?" (Soluk ve ciddi bir bakışla Lord'a bakarak)
· "Uyandı."
· "Demek uyandı, bay katil."
· "Anha."
· "Lord'um. Bir katili ayakta tutuyorsunuz."
· "Anha."
· "Ve o katili öldürmeyi geçtim, ceza dahi vermiyorsunuz. Nereden biliyorsunuz ileride bize tehdit oluşturmayacağını ? Katili ev sahipliği yapmak ve onu kardeşlik yapmak. Lord'um, onca zaman düşündüğüm tek şey buydu. Ben 300 bin kişiyi öldüren ki…"
· "Anha yeter. Seni severim ama bazen aşırı sığ düşünüyorsun. Bu en sevmediğim yönün. Empati kurman gerek."
· "Ne? Hahahhaa. Ne diyorsunuz siz be. Sığ mı? Hahahah burada götünüzün üzerinde oturarak bu lafları diyorsunuz . E tabi bende dünyanın en güçlüsü olsam bende böyle olurdum . Sığ insanim ne anlarım ben , benim aptallığım." (Odadan kalkıp gider)
· "Anha dur."
Anha malikaneden çıkıp gitti . Marco pek bir şey diyemedi . Ve içinden "Sanırım oynadığım en büyük kumar." dedi . Marco odadan çıkıp yemek yemeye mutfağa indi . O sırada Naypa oradaydı ve Hila elinde çayla Lord'a baktı:
· "Efendim ben..."
· "Getir, diğerini Naypa'ya ver."
· "Teşekkürler Lord'um."
· "Nasılsın Naypa?"
· "İyiyim, siz nasılsınız?"
· "Naypa."
· "Efendim?"
· "Haftaya akademiye gitmeye başlayacaksın."
· "Ne? Ben mi?"
· "Evet Naypa."
· "Efendim, ben mana bile kullanamıyorum. Orada ne yapacağım?"
· "Nasıl kullanamıyorsun?"
· "Efendim, küçüklüğümde manam vardı, çok az kullanıyordum. Sonrasında ise direkt aşırı yorgun düşüyordum. Yaşım ilerledikçe hiç mana kullanamaz hale geldim."
· (Marco içinden) "O halde içindeki o karanlık, manadan besleniyor. Kısaca tüm manasını emiyor. Büyü kullanınca otomatik olarak manasız kalıyor ve yorgun düşüyor. Mantıklı. O zaman Karanlık Mana'yı kontrol etmesi gerek."
· "Lord'um…"
· "Merak etme Naypa. Sen dediğimi yap. Uzun bir eğitime hazır ol Naypa. Akademide ayrı ders göreceksin ve burada hem benden hem 4 Element Takımı'ndan eğitim alacaksın. Biraz yorulacaksın."
· "Efendim, eğer avcı olacaksam ve intikamımı alabileceksem. Her şeye varım Lord'um."
· "Emin misin Naypa? Asla vazgeçemezsin."
· "Eminim efendim, tüm samimiyetimle eminim. İntikam için."
· (Gülümseyerek) "Aferin. O zaman seni kaydedeceğim. O zamana kadar benden birkaç ders alacaksın ve asla sözlerimden çıkmayacaksın. Tamam mı?"
· "Emredersiniz Lord'um."
Lord, hem kendi işleriyle hemde Naypa'ya duygu dersi vermeye başladı. Sabrını elinden geldiğince en üst düzeye çıkarması gerekiyordu. En üst seviyeye. Duygularına yenik düşmeyecek şekilde ve mantığını kullanabilecek seviyeye çıkması gerekiyordu. 11 yaşında bir çocuk için her ne kadar zor olsa da. Hem kendi için hem dünya için olması gereken bir eğitimdi. Ve onun 1 haftalık eğitimi başladı. Bu eğitim uzun bir süre devam edecekti. Naypa için cehennem gibi bir eğitimin başlangıcı atıldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 127 Okunma |
48 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |