
Duygular nasıl yok edilebilir? Sabır da bir duygu değil midir? Sadece tüm duyguları ertelemeye yarayan bir şey mi? Yoksa farklı bir şey mi? Sanırım sabır, erteleme tuşu gibi. İçine atmak denildiği gibi, o duygular elbet bir gün patlak verecek. Peki ya duyguları yok edersek ne olur? Ne üzülür ne mutlu olur, ne de öfke duyarız. Ne ağlarız ne de güleriz. Peki ya o zaman duyguları nasıl yok edebiliriz? Marco uzun zamandır bunu düşünüyordu. 11 yaşında bir çocuk... Değişmesi gereken bir çocuk. Ne yapmalıyım?
· "Hoş geldin Naypa."
· "Hoş buldum Profesör İsani."
· "Seni ufak bir teste sokacağım, tamam mı?"
· "Tamam profesör."
· "Bakalım Lord'umun bulduğu 5. kişi ne kadar güçlü. Elini önündeki mana taşına koy, ve 5 saniye bekle."
· "Tamam profesör."
Naypa elini mana taşının üzerine koyar ve derece sadece 1 çıkar.
· "1 mi? Ne?"
· "Bu iyi bir şey mi?"
· "Hahaha evlat, bu bir mana ölçer. Normal bir insanda 10-15 derece mana bulunur. Hatta şöyle ki bir bebekte bile 3 veya 4 derece mana bulunur. Avcıların tek farkı yüzlercesine sahip oldukları için onları kullanabiliyorlar. Yani Naypa, bebekten bile kötüsün. Lord yaşlandı sanırım."
· "Be-ben avcı olamayacak mıyım yani?"
· "Yani, görünene bakarsan maalesef olamazsın."
Tüm umutlarla koyduğu o elini, tüm hayalleri ve umutları yıkılmış bir şekilde bıraktı Naypa.
· "Yani bu durumda akade..."
· "Hayır, ona geliyorsun. Maalesef Lord'a nasıl karşı gelebilirim? Tüm derslere katılacaksın ama mana konusunda pek bir şey diyemem. Lord'la da zaten pek konuşmadık. Acaba sende ne buldu?"
Naypa'nın tüm modu düşmüştü. Profesör konuşurken onun modu daha da düşüyor, kendi intikam hayalleri umutsuzluk bataklığına batıyordu. O anda Profesör Naypa'da bir şey fark etti. Çok garip bir hissiyat yayıyordu. Naypa kafasını eğmiş yere bakıyordu. Profesör Naypa'nın yanına yaklaştı ve ona "İyi misin?" diye sordu. Naypa sanki yere dalmıştı. Elini omzuna koydu, o anda gariplik hissetti ve manasını kendisi kontrol etmek istedi. Profesör gördükleri karşısında şok oldu. Ve o anda Naypa profesörün kolunu tuttu. Profesör Naypa'ya doğru baktı. Naypa'nın gözleri parlıyor ve Profesöre bakıyordu. Profesör o korkudan dona kaldı. Profesör soğuk ter akıtıyordu. Çok fazla korkmuştu. İçinden "Lord'um, siz nasıl bir canavar buldunuz böyle." dedi. Naypa o anda düzeldi ve:
· "Profesör, iyi misiniz, ne oldu öyle?"
· "İ-iyim Naypa, sen iyi misin?"
· "İyiyim de, ne oldu? Sanki bir anlığına bayılmış gibiyim. Ben neden kolunuzu tutuyorum? Özür dilerim, yanlış bir şey mi yaptım?"
· "Ah ne, şey, yok. Problem değil ya, hadi çıkalım."
· "Peki."
Profesör, soğuk terler içerisinde inanılmaz korku hissediyordu. Naypa'ya "Ben buraları toparlayayım gelirim, sen kapıda bekle, tamam mı?" dedi. Naypa bunu kabul ederek odanın kapısında beklemeye başladı. İsani ise kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu hayatında böyle bir şey görmemişti .İsani Naypa ‘yı pek bekletmek istemiyordu . Akademi de pek kimse yoktu . Herkes felaket yüzünden gitmişlerdi. Tek tük insanlar vardı. O anda Lord akademiye giriş yaptı ve odanın köşesinde duran Naypa'yı fark etti. Ona doğru yaklaştı, Naypa'nın yüzü biraz asıktı:
· "Merhaba Naypa."
· "Aa, Lord'um, merhaba."
· "Yüzün asık gibi, ne oldu? Kötü bir şey olmadı umarım?"
· "Aslında…"
O anda odadan Profesör İsani çıktı:
· "Ah, Lord'um hoş geldiniz!"
· "Hoş buldum Profesör. Naypa'nın modu biraz düşmüş, ne oldu böyle?"
· "Hahaha, bana anlatacağınız şeyi çoktan öğrendim diyelim. Ama Naypa bilmeyince üzülmesi normal."
· (Naypa'nın kafasını okşar) "Hahaha, biraz büyüsün, o da her şeyi öğrenecek umarım."
· "Dedim, acaba Lord yanıldı mı? Yine haklı çıktınız. Ama bu başka bir şey Lord'um, gelin odamda konuşalım, daha iyi olur."
· "Çok daha iyi olur."
· "Naypa, sen de istersen akademiyi gez dolaş, sonuçta burada okuyacaksın. Ah Sali, bakar mısın?"
· "Tabii, buyrun profesör."
· "Bu yeni öğrencimize okulu güzelce gezdirir misin?"
· "Ah, pekala profesör."
· "Teşekkürler Sali."
Profesör ile Lord odaya doğru gittiler, Naypa ise akademiyi gezmeye başladı.
Profesörün odasına varınca İsani kapıyı kapattı ve büyük bir heyecanla:
· "Lord'um, siz ne buldunuz böyle ya, bu inanılmaz!"
· "Hahaha, abartma o kadar?"
· "Lord'um, 11 yaşında bir çocuktan çıkan o mana normal mi?"
· "Değil, değil."
· "O kadar korktum ki, hala elim titriyor."
· "Ne oldu öyle, Profesör?"
· "Aslında benim yüzümden biraz diyebilirim. Dediğiniz uyarılara kulak asmamış olabilirim."
· "İyi bok yedin Profesör, ne yapıyorsun sen? Akademiyi yok etmek mi istiyorsun?"
· "Hah, ne yok etmek mi?"
· "Profesör, beni dikkatli dinle. Bu şeye şahit olduysan, onun nasıl bir şey olduğunu anlamışsındır. 11 yaşında olmasına rağmen bana denk gücü var. 11yaşında , sadece Profesör. Onun büyüdüğünü hayal etsene."
· "Be ben..."
· "Değil mi, edemiyorsun? Olacak olan o yıkımı hayal edebilmek biraz zor, hah. Profesör, küçük bir çocuk daha, tüm duygularını yeni öğreniyor. Çabuk üzülüp çabuk ağlıyor, bir çocuk, onu ergenlikte hayal edemiyorum. İşte bu yüzden amacım şu, uzun zamandır da bunu düşünüyorum. Duyguları yok etmek."
· "Yok etmek mi?"
· "Profesör, ya biz yok olacağız ya da onu dizginleyeceğiz. Ben ona bir şans verdim."
· "Anlamadım, ne şansı?"
· "Yakında öğreneceksin Profesör, ama şimdilik bende kalsın. Senden istediğim, duyguları nasıl yok edebiliriz?"
· "Bunu daha önce hiç düşünmedim. Yok etmek…"
· "Benim aklımda iki seçenek var. Duygulardan korkarsa, onları yaşamaz. Ama bu sefer içine atar, bu da bir nevi saatli bomba gibi. Ya da kontrol edebilir. Ama bu da saatli bomba gibi, her şeye belli bir sakinlik ile karşılaması bir insan için imkansız değil mi?"
· "Aslında Lord'um dediğiniz gibi ama bir seçenek daha var. Sınırı arttırırsak ne olur?"
· "Nasıl yani?"
· "Dediğiniz gibi, aslında bir sınırı olur insanın ama sınırlarını aşan insan dışı bir varlık olur, mesela sizin gibi."
· "Yok olan kol yerine takılmaz."
· "O ne demek öyle, her neyse."
· "Ama onu nasıl yapacağız?"
· "Sevginin sınırı yoktur derler. Peki ya varsa? Şöyle diyelim, ya bir şeyin sonucunu görecek ve yapmayacak ya da en kötüsünü yaşayıp, en kötüsü ona zarar veremeyecek. Diğer bir deyişle, tüm psikolojisi mahvolacak ama sonuç olarak yaşayacak, ona da yaşamak denirse tabi."
· "Çok acımasızca be."
· "Bu zamana kadar hiç mi sinirlenmemiş bu çocuk ya?"
· "Aslında kötü dediğimiz duygulara çok fazla kapılınca kendini kaybediyor sanırım. Öfke, sinir, üzülmek, acı ve umutsuzluk. Daha var da, aklıma gelenler bunlar."
· "E bunlar bir çocuğun doğal olarak yaşayacağı şeyler değil mi?"
· "İçindeki o mana'yı gördün mü?"
· "Ah, aslında bakmaya fırsat olmadı. O an ondan garip bir şey hissetmiştim ve ona dokundum. Onun tam manasını kontrol ederken kolumu tutup bana baktı. O parlayan mor gözler... korkutuyordu."
· "Ne, mor göz mü? Onu gördün mü?"
· "Evet de, neden?"
· "Bir şey oldu mu?"
· "Hayır, sadece kolumu tuttu ve ona baktım. 1-2 saniye sonra Naypa kendine geldi, hiçbir şey hatırlamıyor gibiydi."
· "Nasıl ya?"
· "Neden, ne oldu ki Lord'um?"
· "Boşver, neyse. Sonuç olarak ne yapıyoruz, daha doğrusu ne yapıyorum?"
· "Yani, bunu size bırakıyorum Lord'um, sizin seçiminiz. Biraz da vicdanınıza."
· "Vicdan demek."
· "Aslında tüm duygulardan yoksun birisinden ders öğrense nasıl olur?"
· "Nasıl yani?"
· "Yani, hiçbir şey hissetmeyen biri, her şeyi yapan biri."
· "Ne, hayır, ciddi misin?"
· "Ama işin erbabı değiller mi?"
· "Onlar azılı suçlu, idam edilecek kişiler. Nasıl onlardan bir istekte bulunayım?"
· "Lord değil misin Lord'um, bence kırmazlar sizi."
· "Düşünebilirim, ama çok riskli. Her neyse, denemeden bilemeyiz. Teşekkürler Profesör İsani."
· "Rica ederim Lord'um, yine beklerim."
· "Artık sık sık uğrayabilirim, sonuçta o burada."
· "Hahaha. Çok ilginç bir çocuk. İlk defa birisinin üzerine bu kadar düşüyorsunuz."
· "Emin ol Profesör, her şeyi anlayınca 40 yıldır yaşamadığın şoku yaşayacaksın, inan."
· "Çok iddialısınız Lord'um. Merakla bekliyor olacağım."
· "Görüşürüz Profesör, ben bir Naypa'ya bakayım."
· "Görüşürüz. Akademiyi geziyordur. Bir anons yapayım, gelsin kapıda uğraşmayın siz."
· "Çok iyi olur."
Profesör İsani, Sali'yi akademide anons yaparak odasına çağırdı. Yanında Naypa ile beraber geldi.
· "Merhaba Lord'um, buyrun Profesör."
· "Merhaba Sali."
· "İsani: Naypa için çağırmıştım. Güzelce gezdirdin mi etrafı?"
· "Az çok gezdirdim Profesör. Akademi büyük, önemli gördüğüm yerleri gösterdim."
· "Aferin Sali. İşin varsa eğer gidebilirsin."
· "İyi günler Lord'um ve Profesör."
· "İyi günler Sali."
· "Lord'um, acaba bir soru sorabilir miyim yanlış anlamazsanız?"
· "Tabii Sali, dinliyorum."
· "Bu çocukta ne buldunuz?"
· "İsani (sinirlenerek): Ne demek istiyorsun Sali?"
· (Lord elini Naypa'nın omzuna koyar ve omzunu ovalar) "Bu soruyu çok duyacağım sanırım. Problem değil Profesör. Sali'ciğim, biz insanlar bazen tek taraflı bakarız. Bazen çok önyargılı olabiliriz. Görülmesi gerekeni göremeyebiliriz. Bu da en büyük hatamız olabilir. Önemli olan hata yapmak değil, hatamızı fark edebilmemizdir."
· "Anlıyorum Lord'um, teşekkür ederim."
· "Rica ederim."
· "Ne dediniz öyle Lord'um?"
· "Sizin de yaptığınız gibi Profesör, ilk başta önyargılı yaklaştınız ve hata yaptınız, yanlış mıyım? Sonrasında fark ettiniz, peki ya düzelttiniz mi hatanızı?"
· "Ne hatası Lordum ?"
· "Ufak bir özrü hak etmiyor mu Naypa?"
· "Naypa: Ne özrü?"
· "İsani: Anladım Lord'um." (Gülümser ve dizinin üzerine çökerek) "Naypa'cım, odada seni biraz üzmüş olabilirim. Özür dilerim, umarım affedebilirsin." (Başını okşar)
· "Naypa: Be-ben Profesör, hayır sorun değil, öyle yapmayın lütfen, ben sadece..."
· "İsani: Bir özrü hak ettin Naypa, bundan sonra bana emanetsin. Bir sıkıntın çıkınca direkt yanıma uğra, tamam mı?"
· "Naypa: (Gülümser) Tamam Profesör İsani."
· "Neyse, biz kaçalım artık Profesör."
· "Görüşürüz Lord'um."
· "Görüşürüz."
Naypa ile Lord akademiden çıkıp malikaneye doğru yol aldılar
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 127 Okunma |
48 Oy |
0 Takip |
14 Bölümlü Kitap |