3. Bölüm

Bölüm 3 : Çaresizlik

Lloyd Frentero
mrpandav

Naypa, Hank'i öldüremediği için öfkelenmeye başladı. Bu öfke onu daha da güçlendiriyordu. Hank, etrafındaki rüzgarı şiddetlendirmeye başladı. Kevin'a zaman kazandırmak için elinden geleni yapmalıydı, yani kısaca hayatta kalmalıydı. Hank, havayı manipüle edebiliyordu. Hank, 4 ELEMENTLER grubundaki hava büyücüsüydü. Hank, ejderhalardan hava büyüsünde eğitim almış, ülkedeki en iyi hava büyücüsüydü. 4 ELEMENTLER takımında 3. sıradaydı. Bu takımda 1. sırada ateş, 2. sırada su, 3. sırada hava, 4. sırada toprak elementlerini kontrol eden büyücüler yer alır ve bu büyücüler ülkenin en iyi büyücüsü unvanını almaktadır. Bu kişiler, Lord Marco'nun astları ve kendisinden sonra ülkedeki en güçlü kişilerdir.

Naypa, elinde yuvarlak karanlık bir madde yarattı ve bu maddeyi Hank'a doğru fırlattı. Bu madde ne kadar yavaş gitse de yakınındaki şeyleri kendine çekerek ve dokunduğu ne varsa yok ederek patlatıyordu. Hank, bu büyünün yavaş gelmesinden şüphelenerek maddeyi hava kontrolü ile yönünü değiştirmeye çalıştı. Madde, fırlatıldığı konumdan ayrılmadan Hank'ın üzerine doğru geliyordu. Hank, rüzgarı kullanarak kendini hızlandırdı ve kıl payı ile o büyüden kurtuldu. Ama sırada önünde Naypa belirdi. Hank, onu fark ettiği an geri çekildi ama çok geçti. Hank, dehşete kapılmış bir şekilde Naypa'ya bakıyordu ve kolunda bir acı hissetmeye başladı. Hank'ın sol kolu yoktu. Naypa, o esnada onu kesmiş ve Hank'ın kaçmasına imkan dahi tanımıyordu. Naypa'nın öfkesi ve aldığı zevk birbirine karıştı. Naypa, Hank'a doğru kafasını yana yatırmış bir şekilde ters ters bakıyordu; yüzünde sanki bir gülümseme vardı. O karanlık yüzün içerisinde bir gülümseme...

Naypa, Hank'in koluna bakıyor ve onun o dehşete düşmüş yüzüne bakıyordu. Hank, tüm gücünü toplamaya başladı ama kolunda çok fazla kan kaybediyordu. Hank, kolunun kanamasını durdurması gerekiyordu. Hank, Naypa'dan gözünü bir anlığına etrafa bakmak için çekti ve tekrar Naypa'ya baktı. Naypa, Hank'in önünde ona bakıyordu. Hank biraz duraksadı ve kaçmak için yeltendi ama başaramadı, kaçamıyordu, gücünü kullanamıyordu. Çünkü Naypa'nın eli Hank'in karnının içindeydi. Hank, Naypa'ya bakıp:

"Seni pislik canavar, Lord seni durduracak ve öleceksin," dedi.

Naypa, ona bakıp o laflarına öfke duydu. Naypa, Hank'in boğazından tutup kafasını kopardı ve Hank'in vücudunu yere bıraktı. Hank'in kafasından tutup onun o dehşete kapılmış suratını izledi. Etrafta birçok insan olduğunu gördü. Hank'in kafasını insanların önüne doğru fırlattı. O toplulukta kimsenin sesi çıkmıyor, korku ile Hank ve Naypa'nın dövüşünü izliyorlardı ama dövüş sonucu hepsini dehşete düşürmüştü. Korku ve umutsuzluk, Hank'in kafasına bakan insanlarda uyanan duygulardı. Naypa, tüm insanlara havadan bakıyor, onları izliyordu. Herkesin aynı acıları çekmesini istiyordu. Naypa, tekrar bir karanlık madde büyüsü yarattı ama bu sefer maddeyi daha da büyütüyordu. İnsanlar umutsuzluk ve korku ile "hepimizin sonu geldi" diyor, korkudan kaçamıyorlardı bile. Kimi etrafta "bize yardım edecek kimse yok mu, yalvarırım" der gibi etrafa bakıyor, kimi ölümü kabullenmiş bir şekilde yere bakıyordu. Etrafta olan birçok A ve B seviye avcı bile Hank'in ölümünden sonra hiçbirimizin şansı olmadığını anlayıp sadece Lord'un buraya gelmesi için dua ediyorlardı. Birkaç avcı o koca alana koruma kalkanı büyüsü yapmıştı ama hepsi nafile olduğunu biliyordu. O umutsuzluğun içinde hepsi bir kaçış yolu arıyordu. Naypa, yarattığı o karanlık maddeyi insanların yanında karınca gibi kaldığı o büyüyü onların üzerine fırlattı ve yavaşça o düşen büyü tüm koruma büyülerine dokunduğu anda parçalıyordu. Büyü insanların üzerine düştü. O kadar şiddetli bir patlama oldu ki Lord, kilometrelerce öteden fark etti bu patlamayı. Etrafındaki tüm şehirlerde depremler uyandıran bir patlama, Sınır Şehri'nin yarısını yok etmişti. Lord, bu patlamayı fark edince odasına Kevin girdi. Arkasında iki muhafız Kevin'ı yakalamaya çalışmıştı ve Lord'un odasında Kevin şunları dedi:

 

 

 

"Lordum, Sınır Şehri'nde bir canavar var." Muhafızlar: "Lordum, özür dileriz."

 

 

 

"Tamam, gidebilirsiniz. Hiçbir avcı yok mu orada?"

 

 

 

"Efendim, Hank var, onunla savaşıyor ama kazanacağından o da emin değil. Bana sizi çağırmamı emretti. Arkama bakmadan sadece koştum; şehrin çoğu yıkılmıştı zaten."

"İsmin nedir avcı?"

 

 

 

"Kevin."

 

 

 

"Bu damgayı al. Eğer damga parlarsa bütün lordlara haber et. Sana güveniyorum, avcı."

 

 

 

"Evet, efendim."

Lord aniden Kevin'ın önünden kayboldu. Kevin korku ve şaşkınlık içerisinde Hank'ın ölmemesi için dua ediyordu. Lord Marco, ses hızını aşacak hızda ilerliyordu. O sırada Naypa, gözle görebildiği her yeri yıkmıştı. Etrafı sadece yıkıntıların dumanları sarmıştı. Naypa'nın o mor gözleri, hem gece karanlığı hem de o toz bulutunun arasında alev gibi parlıyordu. Naypa, toz bulutunun dinmesini bekliyor, yaptığı eseri rahatlıkla izlemek istiyordu. Naypa, o toz bulutunun içerisinde bir mavi göz fark etti. Onun gözleri de ışık gibi parlıyordu. Toz dumanı yavaşça dindi ve karşısında Lord Marco vardı. Lord Marco etrafa baktıkça öfke duyuyordu; etrafta yıkıntılardan başka hiçbir şey yoktu. Naypa hariç hiçbir varlığı hissetmiyordu.

Bölüm : 19.11.2024 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...