Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@mrs.mira


                                         "GERÇEKLER"

Aradan bir hafta geçmişti. Olanları bir nebze de olsa unutmuştum, ama o yaratığın hâlâ nasıl bana dokunup küle dönüştüğünü düşünüyordum. Bugün Alparslan'a aklımda ki soruları sormanın zamanı gelmişti. Ona ne zaman aklımda ki soruları sormak istesem hep erteliyordu. Sorularımın cevaplarını ne zaman verecekti hiçbir fikrim yoktu.


Artık bugün sorularımı soracaktım, benden kaçışı olmayacaktı. Yine sıradan geçecekti günüm, öyle olmadı tabi, Alparslan beni uyandırdığın da ben daha ne olduğunu anlamadan elime kıyafet tutuşturdu.


"Hadi uyan okula gidiyoruz."


"Ne okulu biz mezun olmadık mı zaten?"


"Evet mezun olmuştuk ama o senin önceki hayatında kaldı, yani anlayacağın okul hayatımız hâlâ devam ediyor,"


"Burası zaten benim önceki hayatımda ki yer değil mi?"


"Sence hâlâ İstanbul'da olduğumuzu mu zanediyorsun?"


"İstanbul'da değilmiyiz?"


"Danimarka' dayız güzelim," dediğinde şaşkın bir şekilde ona bakıyordum.


"Şaşkın ördek gibi bana bakıp oyalanacağına bir an önce hazırlansan iyi edersin! Ben aşağıda kahvaltı masasında seni bekliyorum." Dediğinde şaşkınlığıma son verip başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım, kalkıp banyoya gidip soğuk bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra Alparslan'nın bana verdiği kalın askılı siyah bluz ve siyah kot pantolon'u giydikten sonra saçlarımın ıslaklığını havlu yardımıyla kurutuktan sonra taryıp yukarıdan sıkı bir şekilde atkuyruğu topladım. Aşağıya indiğimde Alparslan kahvaltı masasında oturmuş beni bekliyordu. Geçip karşısındaki sandalye'ye oturdum. Kahvaltıya başlayacağım sırada kapı çaldı. Eftelya ve Bora gelmiştir diye düşünerek oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldim, kapıyı tam açacaktım ki Alparslan beni durdurdu. Ben ne olduğunu anlayamadan elimden tutup tekrar dan beni kahvaltı masasına getirdi, sonra kendisi kapıya yöneldi ve açtı. Ama açar açmaz tekrardan geri kapattı.

"Noldu kim gelmiş?"


"H- hiç kimse! Yani kimse gelmemiş!" Dedi. Endişeli görünüyordu, hızla masadan tekrar kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda kimse yoktu. _O zaman gelen kimdi?_

"Ee kapıda kimse yok. O zaman kim çaldı kapıyı?" Dedim. Alparslan hâlâ endişeli bir şekilde bana bakıyordu.

"Alparslan iyi misin? Endişeli görünüyorsun!" Dedim. Cevap vermedi.

"Alparslan cevap verir misin?"

"Kimse gelmemiş. Önceden de dediğim gibi,"

"Kim çaldı o zaman kapıyı?"

"Bilmem? Neyse ders saati yaklaşıyor çıksak iyi olacak!" Dediğinde onu onayladım. Elimi tutup dışarıya çıktık. Okula motorla gidecektik. Alparslan bana kaskı uzattı ama almadım, takmak istemiyordum.

"Kasma gerek yok. Bundan sonra gideceğimiz yerlere motorla gidince kask takmayacağım." Dedim ve motorun arka kısmına oturdum.


Alparslan gelip beni bir anda kucağına alıp eve girdi. Hiç vakit kaybetmeden üst kata çıktı. Odaya girdiğinde hâlâ kucağındaydım.

"Bu da neydi şimdi?" Dedim hiçbirşey söylemeden gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri, gözlerimden dudaklarıma kaydı.

"Aklından her ne geçiyorsa şimdi olmaz!" Dedim. Dinlemedi, dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Geri çekildiğinde, gözleri tekrar gözlerimi buldu.

"Neden şimdi böyle birşey yaptın?"

"İçimden geldi öptüm. Öpemem mi?" Dediğimde hâlâ kucağındaydım. Kucağından atladığımda.

"Farkında mısın bilmem ama demiştin ki okula geç kald-" sözümü tamamlayamadan ellerini belime yerleştirip beni kendisine çekti. Kulağıma doğru eğilip fısıldar bir şekilde konuştu.

"Bence bugün okula gitmesekte olur güzelim. İlk günden canını sıkmak istemem!"

"Hayır gidelim hem canımı kim sıkabilir ki?" Dedim. Kaslı kollarından kurtulup kapıya yöneldim. Dışarıya çıktığımda Alparslan hâlâ gelmemişti, üst katta olmalıydı. Bir süre sonra geldiğinde motoruna doğru ilerleyip bindi, bende hiç vakit kaybetmeden onun arkasına oturdum. Biraz da olsa motor korkum hâlâ daha vardı.

"Kaskı takmak istemediğine emin misin?"

"Evet eminim!" Dedim net bir sesle. Kollarımı onun beline sımsıkı doladı. Yaklaşık on dakika sonra durduğunda motordan inip etrafa baktım. Ben etrafa bakarken Alparslan çoktan yanıma gelip parmaklarımızı birbirine kenetledi. Ben ilk önce ellerimizin birleşimine baktım ardından kafamı kaldırıp Alparslan'a baktım. Biz el ele okulun kapısından içeriye girdiğimizde bütün gözler bize döndü, ben biraz tedirgin olsam da kendimi rahat tutmaya çalıştım. Sınıfın kapısının önüne geldiğimizde hemen içeriye girdik. Sınıftan içeriye girdiğimizde ellerimizi bıraktık. Ders çoktan başlamıştı.

"Ceren hanım biraz geç kaldık." Dedi. Sesi çok sakin çıkmıştı. Kadın bize geçmemiz için işaret ettiğinde hiç vakit kaybetmeden köşe, arka sıra boştu. Bizde hemen oraya geçtik.

_Bir dakika biz Danimarka' daysak Türk bir öğretmenin burada ne işi var?_ Sınıfta ki kızlar Alparslan'a bakıyorlardı, Alparslan'a baktıkları için sinirlenmiştim. Alparslan'nın tekrardan elini tuttum. Arka sıraya geçip oturduğumuz da Alparslan'a baktım. Dudakları yukarıya kıvrılmış sırıttıyordu. Neyse ki Ceren hanım tekrardan sınıfın dikkatinin daha fazla dağılmaması için ellerini birbirine vurdu. Ceren hanım yirmili yaşlarında genç ve güzel bir bayandı. Kızıl saçları ve kahverengi gözleri vardı. Ceren hanım ellerini birbirine vurduğunda herkez tekrardan Ceren hanıma ve derse odaklandılar ama bir kız hariç. Kısa siyah saçlı ve gri gözlü bir kızdı. Ben ona ters bir bakış attıktan sonra o da önüne döndü. Ders bittiğinde bahçeye çıktık. Biz bahçeye çıktığımızda bir kaç çocuk yanımıza geldi. Alparslan'la konuştuktan sonra Alparslan'ı da alıp gittiler. Sadece bir kişi benim yanımda kaldı.

"Yeni geldin galiba! Ben Berkay, Berkay Bakırkaya." Dedi bana elini uzattarak siyah saçlı, siyah gözlü bir çocuktu. Bende yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip elimi uzatıp sıktım.

"Defne. Defne Işık!"

"Tanıştığıma memnun oldum Defne," dediğinde hâlâ elimi tutuyordu. Elimi çekmeye çalıştım, bırakmadı. Çok sıkı tutmuştu elimi.

"Elimi artık bıraksan mı diyorum?"

"Üzgünüm! Sana okulu gezdirmemi ister misin?" Dedi Berkay.

"Teşekkür ederim ama gerek yok!"

"Sen bilirsin."

"Alparslan ve diğerleri nereye gitti?"

"Onların beyzbol maçları var. Soyunma odasına gittiler,"

"Peki teşekkür ederim." Dedim. Hızlıca Berkay' ın yanından uzaklaştım ve soyunma aramaya başladım. Soyunma odasını ararken birisi benim kolumdan tutup duvarla arasına aldı. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Karşımda ki yüze baktığımda bu biraz önce ki tanıştığım çocuk Berkay'dı. Biraz daha bana yaklaşıp beni öpmeye çalıştı onu ittirdim ama olmadı.


Tam o anda birşey oldu. Çok sert bir rüzgar esti gözlerim kapalıydı. Gözlerimi açtığımda Berkay yerde baygın halde yatıyordu. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. _Bunu ben mi yapmıştım yani?_ Birinin bana seslenmesiyle başımı o tarafa çevirdiğim de Alparslan ve diğer arkadaşlarını gördüm. Hiç vakit kaybetmeden Alparslan'a doğru koşup ona sarıldım. Diğerleri Alparslan'nın yanından ayrılıp Berkay' ın yanına gidip onu yattığı yerden kaldırıp revire gittiler.

"Defne noldu burada?"

"Eve gitmek istiyorum! Eve gidelim lütfen burada daha fazla durmak istemiyorum!"

"Biraz daha dayan güzelim şuan maç var bitsin eve gidelim tamam mı?" Dediğinde başımı kaldırıp yüzüne baktım ve onu onayladım. Alparslan bana gülümsediğinde bende ona gülümsedim. Ardından tekrardan bahçeye çıktık. Alparslan ve diğerleri beyzbol maçı yapacakları sahaya geçtiler. Bende maçı izlemek için stantardan en öne oturdum. Maç bitmişti Alparslan'nın takımı kazanmıştı. Onlar soyunma odasına gittikten sonra yanıma iki kız geldi.

"Burada yenisin sanırım ben Nehir, Nehir Boz." Dedi, Nehir kıvırcık kahverengi saçlı ve yeşil gözlü bir kızdı. Nehir'den sonra arkadaşı konuştu.

"Bende Melis, Melis Taşdemir." Dedi, Melis kumral saçlı ve mavi gözlü bir kızdı.

"Bende Defne. Tanıştığıma memnun oldum." Dedim gülümseyerek.

İki kız bizde dedikten sonra yanımıza sarı saçlı ve bal rengi gözleri olan bir çocuktu.

"Bende Poyraz tanıştığıma memnun oldum Defne,"

"Bende memnun oldum Poyraz,"

"Alparslan'ı gördünüz mü?"

"Evet soyunma odasına gidiyordu. Soyunma odasına girdiğinde bir kız da peşinden içeriye girdi."

_Ne!_  

Hiç birşey söylemeden hızlı adımlarla oradan uzaklaşıp soyunma odasının önüne gittim. Kapı hafif aralıktı çok net olmasa da içeriyi görebiliyordum. Alparslan karşısında ki kızla _Bir dakika bu ders sırasında Alparslan'a bakan kız değil mi?_ Bu kızın burada ne işi var? İçeriye daha dikkatli baktığımda kız Alparslan'a yaklaştı. Kapıya biraz daha yaklaştım ve kulak kabartarak dinlemeye başladım.

"Artık rahat bırak beni Beyza! Peşimi bırak!" Alparslan öyle bir bağırdı ki ben bile biraz ürktüm.

"Görmüyor musun? Alparslan sana deliler gibi aşığım neredeyse aşkından öleceğim."

_Ben seni ellerimle boğup öldürsem en azından daha fazla aşk acısı çekmezsin!"_

"Benim sana olan duygum karşılıklı değil! Ben senin gibi değilim hergün başka biriyle olmuyorum tamam mı! Şimdi defol!" Dedi Alparslan sinirle. Beyza Alparslan'nın söylediği şeyle sinirlendi. Bu yöne doğru geldiğinde beni görmemesi için hemen dışarıya doğru koştum. Neyse ki o beni görmeden kendimi dışarıya atmayı başardım. Yarım saat sonra Alparslan yanıma geldi.

"Alparslan ben artık eve gitmek istiyorum! Yoksa burada biraz daha kalırsak elimden bir kaza çıkacak!" Bunu Beyza'ya bakarak söylemiştim.

Alparslan beni onaylayıp elimden tuttu.


Okul kapısından çıkarken omzumun gerisinden arkaya doğru baktığımda Beyza da dahil birkaç kişi bize bakıyordu. Onlara baktıktan sonra önüme döndüm. Motora bindiğimizde 10 dakika sonra eve gelmiştik. Motordan indiğim gibi eve doğru yürüdüm ve içeriye girdim. Alparslan'da hemen arkamdan içeriye girdi.

"Defne bugün noldu? Berkay neden yerde yatıyordu? Yoksa o piç sana birşey mi yaptı?" Dediğinde bir iki dakika yüzüne öylece baktım, derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladım.

"Siz yanımızdan ayrıldıktan sonra normal bir şekilde tanıştık. Ben sizin nereye gittiğinizi sordum. Öğrendiğim zaman senin olduğun yeri aramaya başladım, sonra biri benim kolumdan tutup duvarla arasına aldı. Beni tutan kişiye baktığımda Berkay olduğunu gördüm. Ve beni..."


"Ne yaptı o piç sana?"


"Biraz bana yaklaşıp beni öpmeye çalıştı. Ben onu ittirmeye çalıştım ama olmadı. Sonra sert bir rüzgar esti gözümü kapattım. Açtığımda ise Berkay yerde yatıyordu."


"O şerefsiz piç seni öpmeye mi çalıştı?" Dediğinde sinirle soluyordu. Başımı aşağı yukarı salladım. Alparslan sinirden ne yaptığını bilmiyordu. Yanında duran boy aynasına sert bir yumruk attığında bir kaç adım geriye gittim. Ayna parçalara bölündü. Alparslan'nın elinden kan akıyordu. Bana döndüğünde mavi gözleri daha da koyulaşmıştı, hızla yanıma geldiğinde Alparslan beni kucağına aldı mecburen bacaklarımı onun beline dolamak zorunda kaldım, sırtımı duvara yasladığında kulağıma doğru yaklaşıp fısıldar bir şekilde konuşmaya başladı.


"O dudakları benden başkası öperse yada öpmeye çalışırsa sonu ölümle biter!" Dediğinde benim hiçbirşey dememe izin vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

O sırada birilerinin içeriye girdiğini duyduk. Alparslan geri çekildi, omzunun üzerinden arkaya baktığında bende o yöne baktım. Gördüğüm kişilerle şok oldum ve hemen Alparslan'nın kucağından indim. Gelen kişiler Eftelya ve Bora'ydı.

"Ups yanlış bir zamanda geldik sanırım!"

"E- Eftelya siz nasıl içeriye girdiniz? Kapı kapalıydı?"


"Anahtarı kapının üzerinde bırakmışsınız. Bizde kapıyı açıp içeriye girdiğimde böyle bir manzarayla karşılaşacağımızı bilmiyorduk!" Dediğinde sırıttı. Utanmıştım hemde fazlasıyla.

Bir süre beraber takıldıktan sonra gittiler. Alparslan'dan sorularımın cevabını alma vaktim çoktan gelmişti.

"Alparslan ne zaman sorularımı cevaplayacaksın?"

"Daha değil Defne! Duyacaklarına pek hazır olmadığını düşünüyorum."

"Ben hazırım Alparslan konuşmanın tam sırası! Önceden sorduğumda hep erteledin!"

"Pekâlâ sor bakalım!"

"Geçen seferki yaratıklar da neydi?"


"Onlar Dorckalar."


"Peki benden ne istiyorlardı? Ve neden içlerinden biri bana dokunup küle döndü?" dedim bir süre yüzümü inceledi ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.


"Defne onların istediği şey sensin senin güçlerin! Çünkü sen bir cadısın, onların istediği senin güçlerin!" dediğinde ağzım neredeyse yere değecekti. _Benim özel güçlerim mi vardı yani?_


"Ben sıradan bir insanım benim cadı ve güçlerimin olması imkansız!"


"Hayır, imkansız değil Defne senin özel güçlerin var! Ve bir cadısın!"dedi ben ona gözlerimi irileştirerek bakıyordum.

"Bu konuyu şimdilik burada kapatalım eğer biraz daha devam edersek büyük bir ihtimalle kafayı yiyeceğim!" dedim o sırada aklıma bir soru geldi. Biz yurtdışındaysak bugün tanıştığım kişiler ve o öğretmenin burada ne işi vardı.

"Alparslan biz yurtdışındaysak türk öğretmeninin ve birkaç türk öğrencinin burada ne işi var?"

"Öğrenciler burada okumaya karar vermişler diye buradalar Ceren hanım ise buraya gezme amaçlı gelip öğretmen olarak burada kalmış o yüzden." dedi.


Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın sizleri seviyorum 🤍

Loading...
0%