@mrs.mira
|
"DÖVMELER"
Yere çöktüğümde hâlâ ağlıyordum kafamı kaldırıp Bora ya baktığımda bana bakıyordu önce yüzü asık olsada şu an mutlu görünüyordu.
"O ö- ölmedi değil mi? Şaka yapmıyorsun değil mi?"
"Defne sana yaşıyor dedim öldü demedim. Hadi kalk yanına gidelim." dedi başımı aşağı yukarı salladım, yalpalayarak ayağa kalktım ağlamaktan güçsüz düşmüştüm başım dönüyordu dengemi sağlayamadığım için düşecek gibi oldum Allah'tan Eftelya yanımdaydı ona tutundum ve dengemi sağladığım gibi hızlı adımlarla şifahanenin kapısından içeriye girdim.
Alparslan hâlâ uyanmamıştı, hızla yanına gittim elini sıkıca tuttum öptüm, sonrasında ona sarıldım. Başımı kaldırıp yüzüne baktım ve elimle onun yüzünü tuttum. Gözlerimden yaşlar firar ediyorlardı en son bir damla tam Alparslan'nın yanağına düştü tekrar ona sarıldım ama şifacı gelip benim omuzlarımdan tutup geriye çekti. Onun arkasına baktığımda Bora ve Eftelya da içeriye girmişlerdi hiç fark etmemiştim ardından gözlerimi tekrar şifacıya çevirdim. Bana birşeyler söyledi ama anlamadım Bora ya baktığımda bana şifacının söylediği sözleri çevirdi.
"Defne şifacı diyor ki fazla yaklaşmasın yarası henüz daha iyileşmedi" ben onlara aldırış etmeden Alparslan'a döndüm ve eğilip dudaklarına çok hafif bir öpücük bıraktım ve geri çekildim.
***
Aradan bir hafta geçti Alparslan hâlâ uyanmamıştı evdeydik yarasına hergün pansuman yapıyordum. Bir an olsun başından ayrılımamıştım.
Seni çok özledim bebeğim lütfen uyan artık!
Ben Alparslan'nın yanında oturmuş onu izliyordum ardından kapı çaldı. Kim geldi acaba?
Alparslan'nın yanından kalkıp aşağıya indim kapının dürbününden baktığımda Eftelya ve Bora olduğunu gördüm ve kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz Eftelya'nın sorduğu soru şu oldu.
"Defne iyimisin bu halin ne?"
"İyiyim ne varmış halimde?"
"Kızım yorgunluktan bitkin düşmüşsün gözlerinin altı mosmor olmuş. Hiç uyumadın mı?" dedi Eftelya ona baktığımda başımı onaylar şekilde salladım.
"Uyuyamadım Eftelya Alparslan'nın başında bekliyordum belki uyanır birşeye ihtiyacı olur diye uyumadım." dedim. "Ama o uyanmadı ne zaman uyanacak onu çok özledim."
"Defne uyanıcak merak etme bugün yada yarın uyanacaktır."
"Umarım bir an önce uyanır."
"Bu arada yarası nasıl oldu iyileşti mi?"
"Evet iyileşti yarasının kapanmasına daha var ama yinede iyi" dedim gülümseyerek Eftelya beni önce bir süzdü sonra da,
"Defne sen yemek yedin mi?" dedi bir anda ben sadece gözlerimi kaçırmakla yetindim.
"Off Defne neden yemek yemedin? Alparslan eğer bu durumda olmasaydı şimdi sana çoktan kızmıştı!"
"Biliyorum ama o bu haldeyken ben yemek yiyemezdim beni tanıyorsun Eftelya!"
"Biliyorum. Zaten bitkin düştünse ya yemek yememişsindir yada hiç gözünü bile kırpmadan gece oturmuşsundur" dedi sonra mutfağa gidip bakınmaya başladı. Bende olduğum yerde durup arkasından bağırdım.
"Eftelya birşeyler hazırlama canım istemiyor."
"Hayır hazırlayacağım olmaz öyle."
"Eftelya hazırlama lütfen canım istemi-" sözüm yarıda kesilmişti. arkamdan bir ses geldiğinde donup kaldım. Bu Alparslan'nın sesiydi.
"Ne demek canım istemiyor o yemeği yiyeceksin küçük hanım!" dediğinde yavaşça arkama döndüğümde Alparslan'nın gövdesine çarptım ardından başımı kaldırıp yüzüne baktım bana gülerek baktığında hâlâ şaşkınlıkla karışık sevinç duygusu vardı üzerimde.
"Ben kesin şuan bitkinlikten halüsinasyon görüyorum değilmi?" dedim gözümde ki yaşları durduramadım bir kaç damla gözümden süzüldü gözlerimi kapattım.
Dudaklarımda bir baskı hissettim sonrasında o baskı yok olduğunda gözlerimi açtım Alparslan tüm ihtişamıyla karşımda duruyordu. Sevinç çığlıkları atarak Alparslan'nın boynuna atladım ve sımsıkı sarıldım.
"Ne bağırıyorsun kızım kulağım gitti." dedi Alparslan, ardından yaralı olduğu aklıma geldiğinde hemen geri çekildim.
"Ben özür dilerim canın çok ağrıdı mı?" dediğimde yalandan yüzünü buruşturup.
"Çok acıdı ama beni öpersen geçebilir belki" dedi alayla ben gülümseyip tam yaklaşıp Alparslan'ı öpecekken bora boğazını temizler gibi bir ses çıkardı ve.
"Eftelya bence biz gitsek iyi olur güzelim." dediğinde utandım ve kaçamak bakışlarla etrafa baktım sonra göz ucuyla Alparslan'a baktım başını yere eğmiş sırıtıyordu. Ona doğru döndüm ve
"Sen yukarıya çıkıp dinlensene bende sana yiyecek birşeyler getireyim" dedim ve Alparslan'ı yukarıya kışkışladım Bora da onunla berarber yukarıya çıktığında bende Eftelya ile mutfağa gidip yiyecek birşeyler hazırlarken kendi kendime mırıldanırcasına şarkı söylüyordum.
Göz ucuyla Eftelya ya baktım, benim ne söylediğimi anlamaya çalışıyormuş gibi yüzünü buruşturarak bana bakıyordu.
"Defne sen iyi olduğuna eminmisin ne mırıldanıp duruyorsun" dedi ama o kadar dalmıştım ki içimden şarkı söylemeye o sırada salata için marul doğrarken elimi kesince küfür savurdum
"Siktir" dediğimde Eftelya ya döndüm donmuş bir vaziyette bana bakıyordu. Tek kaşımı kaldırıp 'noldu' der gibi baktım yüzüne
"Eftelya noldu neden bana öyle bakmak yerine cevap vermiyorsun?" dedim mutfaktaki masanın üzerinden peçete alırken.
"Defne sana birşeyler olmuş Alparslan yaralandığından beri uzaklaşmaya başladın"
"Ben gayet iyiyim sadece Alparslan için endişeleniyorum" dedim ve kanayan elime yara bandı sarıp ocakta kaynayan çorbanın yanına gidip ocağın altını kapattım.
Sonrasında bir kâseye koyup tepsiye yerleştirdim tepsiyi aldığım gibi yukarı kata çıktım ve aniden odaya girdim girdiğimde Alparslan bana gülümsedi yanına gidip yatağa oturdum.
"Sana çorba yaptım iyi gelir." dedim
"Neyse ben sizi yanlız bırakayım konuşacaklarınız vardır" dediğinde Alparslan ve ben onu onayladık Bora dışarıya çıktığında Alparslan'a döndüm, bana yaklaşmıştı, burun buruna gelmiştik sonra Alparslan fısıldarcasına konuşmaya başladı.
"Neden böylesin?"
"Nasılım?"
"Gözlerinin altı neden mor?"
"Uyumadığım içindir"
"Neden uyumadın?" dediğinde bana biraz daha yaklaştı dudaklarımız neredeyse birbirine değecekti.
"Senin uyanmanı bekledim eğer uyanırsan birşeye ihtiyacın olur diye uyumadım" dediğimde hiçbirşey söylemedi ve dudaklarımı öpüp geri çeklidiğinde gülümsedi ve çorbayı içmeye başladı yemeğini bitirdikten sonra tepsiyi alıp kapıya yöneldiğim sırada bana seslendi dönüp Alparslan'a baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu. Bense söyleyeceği şeyi bekliyordum ardından konuşmaya başladı.
"Defne onları bırak ve yanıma tekrar gel beraber uyuyalım seni özledim!"
"Alparslan daha iyileşmedin olmaz!"
"Lütfen" dedi yüzünü asarak bana öyle baktığı için kıramadım ve onaylar gibi başımı salladım ve mutfağa gittim. Gittiğimde Eftelya ve Bora mutfakta birşeyler konuşuyorlardı ve yemek yiyorlardı.
Ben geldiğimde Eftelya elimden tepsiyi aldığı gibi beni sandalyeye oturttu daha ne olduğunu anlamadan ağzıma yiyecek tıkıştırdı. Ağzımdaki yiyecekler bitince Eftelya ya kızgın bir şekilde baktım ve
"Efto ne yapıyorsun? Öyle bir tıktın ki ağzıma yiyecekleri neredeyse boğularak ölecektim!"
"Yemen lazım sende yemiyeceğim diyince fırsat bulmuşken yedireyim dedim fena mı?"
"Doğru diyorsun ama canım istemiyor diye yemek zorunda değilim, neyse ben Alparslan'nın yanına gidiyorum" dedim ama ne fayda Eftelya hâlâ bana birşeyler yedirmekle uğraşıyordu, en son Eftelya nın elinden kurtulup yukarıya son hız gittim ve kapıyı kapattım.
Odaya geldiğimde Alparslan'nın gözleri kapalıydı uyumuş diye düşündüm, gidip Alparslan'nın yanına oturdum elimi yüzünde gezdirdim ardından saçlarında gezdirdim elimi, sonra dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim ve yatağa uzandım. Tam gözümü kapatıp uykuya daldım. Uyurken sanki birisi beni boğuyormuş gibi ter içinde ve nefes nefese yerinden sıçradım ve yatakta oturur bir pozisyon aldım Alparslan uyandı ve telaş içinde bana baktı. Hava kararmıştı pencereden içeriye süzülen ay ışığıyla zorda olsa onun siyah gözlerini görebiliyordum.
"Defne güzelim iyimisin? Ne oldu?" dediğinde ona sarıldım "Birşey yok sevgilim sen uyu ben su alıp gelicem tamam mı?" dediğimde bana daha sıkı sarıldı.
"Emin misin? Korkmuş gibi görünüyorsun." dedi bende başımı 'evet' anlamında sallarken "eminim" dedim. Boynuma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Sen uyu ben hemen gelicem." dedim ve yataktan kalkıp kapıya yöneldim Alparslan da yatağa geri uzandı. Ben aşağıya indiğimde Eftelya'lar çoktan gitmiş olmalılardı, su alıp tam odaya çıkacağım sırada telefonumun yanımda olmadığını görünce etrafa bakındım ve en son salonun ortasında bulunan masanın üzerinde gördüm, telefonu elime aldığımda Eftelyadan mesaj gelmişti.
Mesajda;
Eftelya: Defne sen odaya gittikten sonra biraz daha Bora ile burada takıldık ve sonrasında bizde eve gittik sizi uyandırmak istemediğimiz için size haber veremeden çıktık." yazıyordu
bende ona cevap yazıp telefonu kapatacağım sırada saat'e baktım, saat 23:30' du telefonu ve su dolu bardağı alıp üst kata çıktım.
Odaya girdiğimde ışığı açtım Alparslan uyumuştu, yanına gidip yarasına baktım. Yarasının kapanmasına az kalmıştı tekrardan pansuman yapmak için yaklaştığım sırada diğer tarafa döndü. Diğer tarafa gideceğim sırada sırtında bazı işaretler ve yazılar vardı daha yakından baktığımda yazılardan biri "Defnem" yazıyordu diğer birinde ise "Defne & Alparslan" yazıyordu diğer yazılar ise bilmediğim dilde yazılıydı sırtının tam oratasında ise hançer işareti vardı. Hançerin hemen yan tarafında ise bir tane yılana benzer bir desen vardı. Ve tabiki bazı karmaşık şekillerde vardı. Nede olsa bunları ona soracaktım. Daha diğer tarafına geçip yatağa oturduğumda bir anda kolumu tutup beni kendine çekti, sıkı bir şekilde bana sarıldı. "Alparslan sen uyumuyormuydun?" dediğimde güler gibi ses çıkardı ve "Hayır uyuyorum" dedi
"Alparslan sana birşey söylemem lazım"
"Seni dinliyorum" dediğinde yutkundum ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladım
"Alparslan ben biraz önce yarana bakıp pansuman yapacağım sırada arkanı döndün ve şey"
"Ne?"
"Sırtındaki bazı dövmeleri gördüm onlar ne zamandan beri var?"
"Dövmelerimi mi gördün?" dediğinde başımı onaylar gibi salladım.
"Yanlız o ikisini çok beğendim?" dediğimde bana yaklaştı
"Senden daha güzel olamazlar orası kesin" dediğinde onu öpmemek için kendimi tutmakta zorlansamda kendime engel olamadım ve dudaklarına yapıştım tabii Alparslan dururmu anında karşılık verdi dudaklarımdan ayrıldığında ikimizde nefes nefese kalmıştık. Tekrar bana yaklaştığında.
"Tamam yeter şu yarana pansuman yapayım da uyu dinlen." dediğimde yüzünü astı, ben onda baktığımda daha çok dudağını büktü ve gözlerimin içine baktı.
"Alparslan bakma bana öyle kırgın kırgın biliyorum sende bana hastasın ama olmaz daha iyileşmedin"
"Off kızım ya zaten doğru düzgün öptürmedin birde dalga geçiyorsun!" dediğinde gülmeden edemedim kahkahayı bastım. Gülmemi biraz engelleyerek.
"Alparslan hadi uzan artık şu pansumanı yapayım" dediğimde ellerini göğsünün üzerinde birleştirdi ve omuz silkti.
"Alparslan hadi dedim!"
"Banane! Ölürüm inşallah birdaha beni göremezsin!" dediğinde sinirlendim ve omzuna vurmaya başladım.
"Ne diyorsun lan sen! Sen ölünce benim ne hale geleceğimi düşünebiliyor musun? Ki beni biliyorsun şu halimi görmüyormusun?"
"Lan? Ne diyorsun lan sen?" dediğinde şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Onu bırak soruma cevap ver benden bu kadar çabuk mu vazgeçiceksin?" dedim gözüm dolmuş bir şekilde ona bakarken. Bir anda yaklaşıp bana sarıldı ve saçlarıma minik bir öpücük bıraktı ben kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım.
"Ştt tamam sakin ol güzelim. Özür dilerim, şaka yapıyordum sadece."
"Bu nasıl şaka!" dediğimde kısık sesli bir kahkaha attı. Yüzümü kaldırıp onun yüzüne baktım
"Komik olan ne? Eğer şakana gülüyorsan evet çok komikti bak gülmekten gözümden yaş geldi!" dedim, yüzümü avuçlarının içine alıp yanaklarımdan süzülen bir kaç damlayı baş parmağıyla sildi ve alnını alnıma dayadı
"Tamam hadi ağlama eğer biraz daha ağlarsan bu sefer gerçekten ölücem" dediğinde sözüne devam etti "senin gözünden düşen her bir damla yaş için dünyayı yakarım güzelim"
"Tamam ama bir daha böyle bir şaka yapma sen yaralandığında çok fazla ağladım ve geceleri hiç uyumadım o yüzden gözlerimin altları mor eğer biraz daha ağlarsam hiç geçmeyecek" dedim ardından geri çekildim ve ona uzanması için işaret yaptığımda hemen uzandı bende pansumanı yaptıkatan sonra pansuman malzemelerini kaldırıp tekrar yatağa geldim ve Alparslan'nın yanına uzandım ikimizde uykuya daldık.
Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın 💖
|
0% |