Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1:Aptal Life'lar

@mrs.yazar

Soğuk mermerin üzerinde Güneş'in doğuşunu izliyordum. Düşüncelerim beynimi kemiriyordu. Krallığın almış olduğu bu kadar beni deli ediyordu. The Death Clock öğrencileri, The Life Clock okuluna gidecekti. Sırf kaynaşalım diye bu yapılır mıydı? Ve bu şansız öğrenciler arasında ben de vardım...

 

Koridorun başından gelen sesle o tarafa döndüm.

 

"Laousin, artık gitmemiz gerek..." Irtan yüzünde hoşnutsuz bir ifade ile bana bakıyordu. Çünkü o da The Life Clock okuluna gidecekti. Yavaş adımlarla yanına yürüdüm.

 

"Peki... Odama gidip çantamı alayım." Merdivenlerden inmeye başladım. Ortalama kaç gün kalırdık? Bir ayı bulur muydu?

 

Odamın kapısının önüne gelince soluklandım. Yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdiğimde gözlerim hemen yatağımın üzerindeki çantamı buldu. Yavaşça yatağıma ilerledim. Gözlerim odamdaki pencereye kaydı. Gitmek istemiyordum . Yaşamanın güzel bir şey olduğunu zanneden, ve ölümü sevmeyen, aşk, mutluluk ve sevgi diye söylenen insanların yanına gitmek, benim için zayıflıktı. Elimi çantama uzattım ve tuttum. Ardından kapıya ilerledim ve odadan çıktım. Yavaşça merdivenlere yöneldim. İlk defa aşağıya çok yavaş inmiştim.

Bahçeye çıktım ve İrtan'ın yanına yürümeye başladım. Yanına vardığımda bana döndü. Yüzünde ne olduğunu anlayamadığım bir ifade vardı. Yavaşça konuştu.

"Laousin, Benalton nerde?" Bu çocuk her zaman ortadan kayboluyordu. Sanki bir şey saklıyordu.

"Görmedim. Büyük ihtimal odasında çantasını hazırlıyordur." İrtan, hâlâ şüpheli bakıyordu.

"Nerede acaba?" İrtan okulun kapısına baktı. O sırada yine konuştu. "Geliyor." Baktığı yöne baktım. İleriden Benalton geliyordu. Sırıtıyordu ve bu beni şaşırttı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

○○○○○

Ağaçların arasında yürürken uzun zamandır yürüdüğümüzü fark ettim. Bu kadar uzakta mıydı bu okul? Yavaşça yanımda yürüyen İrtan'a döndüm.

"İrtan, uzun zamandır yürüyoruz. Sence de çok uzak değil mi?" Önce düşündü. Sonra sırıtarak konuştu.

"Belki de The Life Clock'u bombalayacağımızı düşünmüşlerdir?" Ben de sırıttım.

"Olabilir, ama üç beş ucube için risk almayacağımızı düşünmelilerdi." İrtan iyice sırıttı.

"Aslında bombalamak fena fikir değil." Bunun üzerine bende sırıttım.

"Haklısın." İrtan ve ben hızlıca arkamızı döndük. Benalton arkamızda bize sırıtarak bakıyordu.

"Neden sessiz sessiz yaklaşıyorsun!" Sözlerim üzerine Benalton geri adım attı.

"Sakin ol, Laousin." Hemen yüzüne ciddi ifadesini takındı.

"Ukala!" Dedim. Sınırı gözlerine yansıdı. Umursamadan önüme döndüm. Ama onun umurundaydı. Omzunu tuttu ve kendine çevirdi. Gözleri sinirle yanıp tutuşuyordu. Ciddi ve sert bir ses tonu ile konuştu.

"Benimle böyle konuşamazsın! Bana saygılı olmak zorundasın!" Kaşlarımı çattım. Sonra sırıttım.

"Sana saygılı olmam falan zorunda falan değilim. Sen kimsin? Kraliyet ailesinden mi?" Elini omzumdan çekti. Sinirle yanımdan uzaklaştı. Önüme geri döndüm. İrtan sırıtarak bana döndü.

"The Life Clock'a gitmenin acısını Benalton'dan çıkardın resmen."

"Daha sinirim geçmedi. Ama birazcık azaldı."

 

 

 

 

 

○○○○○

The Life Clock Okuluna varmıştık. Daha bahçeye girmemiştik, kapıda bekliyorduk. Şoktan gözlerimizi okuldan çekemiyorduk. Bizim okula karşın, ne kadar renkli bir okuldu. Bizim okul siyah, gri ve kahverengi renkleri ile doluydu. Bu okul ise rengârenkti. Gökkuşağı gibi. Kim bilir içi ne kadar renkliydi?

Bir süre sonra hepimizi sıraya soktular. Herkes isimlerini vererek okulun bahçesine giriyordu. İrtan oflayıp pufluyordu arkamda. Ona döndüm.

"İrtan, yeter artık. Bunaldım. Oflama." Gözlerini devirdi. Ben de önüme döndüm.

Sıra bana gelmişti. Sorguya çektiler hemen.

"Adın ne?"

"Laousin Staylyn."

"Hangi okuldan geliyorsun?"

"The Death Clock Okulu." Cidden bu okula gelmek için kimlik değiştiren var mıydı?

"Neden bu kadar soru soruyorsunuz? Biz bu renkli okula gitmeye meraklı değiliz." Görevli gözlerini devirdi. Onun o gözlerini yerinden oymamak için kendimi tutmam gerekiyordu. Biliyorum.

"Çünkü kralımızın biricik oğlu Krais Palson burda!" Gözlerimi devirdim.

"Başka aptal sorun var mı?" Görevli ayağa kalktı. Siniri gözlerinden belliydi.

"Benle düzgün konuş!" Sırıttım.

"Böyle bir zorunluluğum yok." O bir şey demeden okula girdim. Yoksa savaş çıkarabilirdim.

Bahçeye girdiğimde gözlerim etrafta dolaşan renkli şeylerden acıdı. Bir süre sonra fark ettim ki bunlar yürüyen disko topu değil, öğrencilerdi. Okul formaları çok renkliydi. Bizim formamız ise siyahtı. Bunların gözleri nasıl rahat ediyordu bu kadar renkli bir ortamda?

İrtan arkamda belirdi. Anlaşılan o da görevli ile kavga etmişti.

"Okula girelim mi? Hava biraz soğuk." İrtan'ı başımı sallayarak onayladım. Hızlıca okula girdik. Neyse ki okulun içi sadece beyazdı. Duvarda çizili bir iki tane kelebek ve çiçek resimlerini saymazsak tabii.

Duvarlarda tablolar asılıydı. Her tabloda birinin doğum tarihi yazıyordu. Tablolara yaklaştım ve incelemeye başladım. Bizim okulun duvarlarında birilerinin ölüm tarihlerinin yazılı olduğu tablolar vardı. Yavaş ve sakince tabloları incelemeye başladım. İrtan da yanımda inceliyordu. O sırada arkada bir gürültü yükseldi. Kaşlarımı çatıp arkama baktım.

ALLAH'IM DELİRECEĞİM!

Bu ne ya? Tüm kızlar cidden saçma bir varise mi aşık?

Gözlerimi devirdim ve önüme döndüm. O sırada yine bağırmışlar duydum. Banane değil mi?

Bu sefer bakmadım. Ama sonra omzumda soğuk bir el hissettim. Kaşlarımı çatıp arkama baktım.

YETER!

Tam olarak arkamda duran kişi -Tüm kızların aşık olduğu- Krais Palson'dı. Aptal küçük varis.

"Selam, tanışalım mı?" Gözlerimi devirdim.

"Hayır." Önüme döndüm. Ama Krais omzumu tuttu ve kendine çevirdi.

"Ne var? Hayır dedim işte." Kaşlarını kaldırdı.

"Diğer kızlar gibi değilsin. Neden? Bana aşık olman gerek. Ben bir prensim." Sinirlenmeye başladığımı hissettim.

Formamı işaret ederek: "Ben bir Death'im. Aşkla işim yok. Ayrıca bir prens değilsin. Küçük bir varissin." Onun da sinirlendiği belliydi. Eli hâlâ omzumdaydı.

"Ben bir prensim! Varis değil." Kaşlarımı kaldırdım.

"Okulu bitirmeden bir prens olamazsın. Okulun bitene kadar varissin. Ve sen 18 yaşında olduğuna göre, daha 2 yılın var." Gözlerini devirdi.

"Bakıyorum da beni çok iyi tanıyorsun."

"Hayır, sadece doğum tarihini gördüm. Duvarlarda asılı ya." Duvarlara baktı. Yüzü asıldı. Galiba ilk defa onla ilgilenmeyen biri ile karşılaşmıştı.

"Adın ne?"

"Laousin." Gözlerini devirdi.

"Soyadın ne peki?"

"Staylyn." Sırıttı. Hızlıca bileğini tuttu ve beni çekiştirerek bir yere götürmeye başladı. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ne yapıyordu bu?

"Seni şoka uğratacağım. İddiaya girelim mi?" Gözlerimi devirdim.

"Peki, kabul. Ama bil, ben kolay kolay şoka girmem." Sırıttı. Bir şey biliyordu. Ama ne?

Tüm okulun bizi izlediğine yemin edebilirdim. Kızlar şokla bize bakıyordu. Aşık oldukları -güya prens olan- Ama aslında varis olan Krais'i bir kızla görmek saçmaydı tabii.

En sonunda beni bir duvara itti.

"Yazıları oku. Tüm tarihleri oku." Kaşlarımı çattım. Hepsini okumaya başladım. Ne olabilirdi ki? Sonra birden İrtan'ın doğum tarihini gördüm. Nasıl yani? Hemen Krais' E döndüm.

"Bu İrtan'ın doğum tarihi!" Bana yaklaştı. Yanımda durdu.

"Haklısın. Bu İrtan'ın doğum tarihi." Yine bileğimi tuttu ve bir yere götürmeye başladı.

Bu sefer nereye götürdüğünü az çok tahmin ediyordum. Yine birinin doğum tarihini gösterecekti.

Beni yine duvara fırlattı. Bu iş biraz canımı sıkıyordu. Öldürmesem iyiydi.

"Yine tüm tarihleri oku!" Sinirle ona döndüm.

"Bana bağırma!" Önüme döndüm ve tarihleri okumaya başladım. Hiç bir ismi tanımıyordum. Bu iş bir saçmalıktı.

En sonunda okuduğum isim tanıdım geldi...

Benalton.

Beni durmadan tanıdığım kişilerin doğum tarihlerine getiriyordu. Ama neden?

Yine bileğimi tuttu ve bir yere götürmeye başladı. Bu sefer kimin doğum tarihini gösterecekti acaba?

Beni yine bir yere getirdi ve bu sefer duvara fırlatmadı.

"Tarihleri-"

"Tamam anladım tarihleri okuyacağım!" Dedim ve tarihleri okumaya başladım. Yine hiç bilmediğim isimlerdi.

Sonra Krais'in doğum tarihini gördüm. Ve yanındaki tarih...

Benim doğum tarihimdi.

Sırıttı. "Kehaneti biliyor musun?" Kaşlarmı çattım ve ona döndüm.

"Ne kehaneti?"

 

 

 

 

Evetttt!!! Bu benim ilk kurgum değil aslında. Wattpad'de de kurgum vardı ama malesef kapandı. Bende buraya başladım. Umarım seversinizz. Ben bölümleri uzun yazdığım için bölümler hemen gelmez. Haftalık bir durum söyleyemeyeceğim. Umarım seversinizz. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınn.

Loading...
0%