Yeni Üyelik
28.
Bölüm

10. Bölüm - Kaderin Cilvesi (Part I V)

@mrsmilagros

Şarkı - > Misery - Maroon 5

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻


***


Gece bu şekilde çeşitli tesadüfler ve karşılaşmalarla ilerlerken kızlar teker teker karşılaşıyorlardı çocuklarla. Kaderin planları tıkır tıkır işliyordu ve şimdi de sıra Esin'e gelmişti. Onun serüveniyse The Mystery Of Sound'un terasında gerçekleşiyordu.

"Beni biraz idare et. Geçen gece yukarıda öyle güzel bir manzarayla karşılaştım ki resmini çizemezsem aklımda kalır."

Ardından elindeki dolu tepsiyi Derin'e verdi ve Derin çizimlerini ne zaman göstereceğini sorduğunda onu sonra diyerek geçiştirip terasa giden merdivenlerin yolunu tuttu. Uzun bir zamandır resimle uğraşıyordu Esin ancak çizimlerini henüz kimseyle paylaşmaya hazır değildi.

Sessiz ve gözlerden uzak balkona çıktığında gece alabildiğine uzanıyordu önünde. Yıldızlar parıl parıl parlıyordu ve dört bir yanı kuşatan ışıklı binalar Miami'nin atmosferini yansıtıyordu. Bu görüntünün benzerlerini görmüştü Esin. Yalnızca fotoğraflarda ya da kartpostallarda görmüş olsa da dünyada birçok şehir böyleydi ancak gerçekten buralarda bulunup canlı canlı resmini çizebilmek... Bu belki de bir daha karşısına çıkmayacak bir fırsattı.

Yanındaki ufak bez çantasına tıkıştırdığı birkaç resim kağıdını ve boyaları çıkartıp bağdaş kurarak oturdu yere. Sonra da çizmeye başladı bu güzel manzaranın resmini.

Chris'inse o sıralarda canı sıkkındı. Lucas ve Leo'yla bir şeyler içip kızlarla karşılaşmalarını dinlemek keyif verici olsa da o Esin'le karşılaşamamıştı henüz. Üstelik Natalie onu arayarak yine canını sıkacak bir şeyler söylemişti telefonda. Bu yüzden biraz temiz hava almaya ihtiyacı vardı ama dışarı çıkıp kalabalıkla karşılaşmaktansa terasa çıkmak çok daha güzel bir fikir gibi gelmişti.

Bir süre daha çocuklarla vakit geçirdikten sonra onlara birazdan döneceğini söyleyerek yanlarından ayrıldı ve o da terasa çıkan merdivenlere yöneldi.

"Fena sayılmaz aslında. Hatta güzel bir başlangıç oldu bence."

Resmini kaldırıp şöyle bir incelediğinde ortaya çıkan üründen memnundu Esin. Yaklaşık yarım saattir buradaydı ve ilk gün için bu kadarın yeterli olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden boyalarını ve kağıtlarını toplayıp ayağa kalktı ve gitmeden önce son bir kez daha baktı manzaraya. Sonra birden aklına bu manzaranın bir fotoğrafını çekmek geldi. Her ne kadar yarın ve sonraki günler burada bulunup resmini çizecek olsa da çizimi üzerindeki son rötuşlar için bir fotoğraf hiç de fena olmazdı.

Telefonu çıkartıp birkaç kare aldı geceden ama hiçbiri onu memnun etmediğinde farklı açılardan da çekmek için telefonunu etrafta dolaştırmaya başladığında terasın kapısından ses geldi. Esin telaşla bir yere saklandığında içeri aniden Chris girdi.

"Hayır yani derdi ne bu kızın anlamıyorum ki. İstekleri hiç bitmiyor."

Chris, Natalie'ye söylene söylene trabzanlara yaklaştığında önce sesini Chris'in sesine benzetti Esin. Ardından sırtı dönük Chris'i gördü. Henüz onun Chris olup olmadığından emin olmasa da ona benziyordu işte. Üstelik karşısındaydı. Bunun mümkün olamayacağını düşündüğü sıradaysa Chris kendisine doğru döndü. Elleri belindeydi ve kendini sakinleştirmeye çalışır gibi bir hali vardı. O, Esin'i görmemişti elbet. Çünkü Esin koca bir saksının arkasında çiçek yığınlarının arasında gizleniyordu fakat Esin onun Chris olduğundan emin olduğunda öyle bir şaşkınlık yaşadı ki nerdeyse dengesini kaybedecekti.

Neyse ki böyle bir şey yaşanmadı. Ancak sonrasında öyle bir şey oldu ki Esin içinden Aylin'e bir hayli söylendi.

"Şimdi aramanın sırası mıydı cidden!"

Esin aceleyle çalan telefonu kapattığında Chris'in tepkisini görmek için tekrar ona baktı. Çıkan ses yalnızca bir titreşimden ibaretti ama Chris duymuştu. Yalnız olmadığından şüphelenerek etrafta bakışlarını dolaştırdığındaysa telefon bir kez daha çaldı ve bu kez Esin telefonu kapatayım derken yanlışlıkla kamerayı açtığından birkaç flaş Chris'in yüzünde patlayıverdi. Chris ne olduğunu anlamadan gözlerini kamaştıran ışıkların etkisiyle gözlerini ovuşturduğundaysa Esin fırsattan istifade saklandığı yerden çıkıp terastan sıvışıverdi. Merdivenlerden inerken aklından geçen şey bu gidişle çocuğu kör edeceğiydi.

Chris'inse bu kadar çabuk pes etmeye niyeti yoktu. Kendine geldiğinde ve nihayet etrafı gözlerinin önünde beliren ışıklar olmadan görebildiğinde Esin merdivenleri yeni inmişti. Chris bu gizemli yabancının kimliğini açık etmeye kararlıydı. Ancak hızlı hızlı merdivenleri inip Esin'in peşine takılmaya hazırlandığında Esin son anda karşısına çıkan odalardan birine daldı. Kıl payı kurtulmuştu Chris'ten. Çünkü Esin'i göremese de onun adım seslerini takip etmeyi planlıyordu Chris ancak sesler kesildiğinden yapabildiği tek şey gerisin geri çocukların yanına dönmek oldu.

Esin rahat bir nefes alıp kapıya yaslandığında gerçekten şanslı olduğunu düşündü. Gözleri elinde tuttuğu telefona kaydığındaysa Chris'in ekrandan kendisine bakan fotoğrafını gördü. Dudakları istemsiz bir tebessümle kıvrıldı çünkü yanlışlıkla çekilmiş bir fotoğraf olmasına rağmen Chris çok hoş görünüyordu ve Miami'ye dair güzel bir anısının olmasını isterken düşündüğü kesinlikle bu değildi. Yine de bir kez daha yere oturup resim çizme dürtüsüne engel olamadı. Ancak bu sefer çizmeye başladığı resim Chris'in resmiydi.

***

Chris'in gözlerini çizmeyi tamamladığında başlayalı çok olmamıştı ama artık kızların yanına dönmeliydi. Yeterince boşlamıştı bugün işi ve biraz daha dönmeyecek olursa birileri, özellikle de Bernald Richowski yokluğunun farkına varabilirdi. Hızlıca toparlandı yeniden ve odadan çıkıp bu kez başka kimseye yakalanmadan koridoru geçmeyi başardı.

Ancak görev yerine ulaşan son köşeyi dönmüştü ki aniden karşısına çıkan bedenle çarpışması bir oldu.

"Ah!"

"Önüne bakar mısın lütfen?"

Çarpışmanın etkisiyle Esin'in çantası yere düştü ve içindekiler etrafa savruldu. Esin anında yere eğilip eşyalarını toplamaya başladığındaysa bir kez daha Chris'in şaşkın sesi duyuldu.

"Sen! Buradasın!"

Esin benzer bir şaşkınlıkla bakışlarını Chris'e çevirdiğinde ikisi de bu gece içinde ikinci kez birbirlerini görmüş olmalarına rağmen oldukça şaşırmışlardı.

"Ben de bana böyle çarparak beni sakatlamaya çalışan da kim diye düşünüyordum."

Chris dudaklarında bir gülümsemeyle söylemişti bunları. Çünkü konuşmaya nasıl başlaması gerektiğinden emin olamamıştı ve Esin'e takılmak daha kolay gelmişti o an. Bunun içinse geçmişte yaşadıkları yumruk olayını kullanmıştı. Malum Esin ilk kez yaralamıyordu onu ve şu anki çarpışmaları yaralama sayılamayacak kadar zararsız olsa da Chris'e ona takılmak için bir fırsat sunuyordu. Öte yandan Derin sözlerinden pek de memnun kalmamıştı. En son ılımlı bir ruh haliyle birbirlerinden ayrılmış olsalar da Chris'in o anki sözleri bu ruh halini anında tersine çevirmişti.

"Ben de ikimizin de dikkatsiz olduğu bir konuda beni suçlayabilecek kadar şiddet yanlısı, agresif ve anlayışsız olan da kim diye düşünüyordum."

Chris'in dudaklarındaki gülümseme yavaşça silindiğinde Esin doğru bir noktaya parmak bastığını düşündü. Yeniden yere dökülen boyalarını toplamak için eğilmişti ki bu kez Chris'te eğilip onunla birlikte toplamaya başladı.

"Aslında senin bana yaptıklarını hesap edecek olursak ben son derece medeni ve kibar sayılırım."

Esin duraklayıp ona baktığındaysa devam etti.

"Önce gözüme bir yumruk atmıştın. Ardından da ödeşmek için beni gömleğimi yırtmakla tehdit etmiştin. Bir de üzerime bir kova dolusu su dökmen var tabi. Sence de benim hakkımda bir yargıya varırken adaletsiz davranmıyor musun?"

Chris hala ona takılmaya devam ediyordu ancak rolünü öyle güzel oynuyordu ki tek bir gülümseme emaresi bile geçmemişti yüzünden. Son derece ciddi ve bir o kadar da mesafeli görünüyordu. Bu da Esin'i daha çok savunma yapmaya itiyordu. Bu yüzden altta kalmadı bir kez daha ve özellikle kova konusunda hata kendisinde olmasına rağmen üste çıkmaya çalıştı.

"Hah! Yumruk olayı kazaydı bir kere," dedi. "Üstelik aramızda halletmiştik. Ayrıca o kovayı da bilerek dökmedim üstüne. Sen o an yanlış yerde duruyordun o kadar."

Sonra da yerde bir köşede duran telefonunu almak için uzandı ancak Chris ondan önce davrandı. Telefonu eline aldığındaysa ekranda hala açık duran kendi resmini gördü.

"Bak sen. Gizemli flaşların nedeni de sendin demek."

Esin hışımla elinden telefonunu alıp ayağa kalktı ve bir savunma daha yaptı ona.

"Senin fotoğrafını çekmedim ben."

Ancak bu kez Chris de şaşkındı ve Esin'in nasıl bir açıklama yapacağını gerçekten çok merak ediyordu.

"Öyle mi? Telefondaki fotoğrafımla pek öyle durmuyor ama."

Biraz öncesine kadar son derece kendinden emin görünmesine rağmen o an kararsızlığa düştü Esin. Gerçekten açıklaması hiç inandırıcı değildi ama olan biten açıklamasından çok daha az inandırıcıydı.

Bu yüzden sus pus oldu bir anda. Chris üzerine yürüdüğündeyse yeniden çıkıştı ona.

"Kişisel alanımı ihlal ettiğinin farkında mısın?"

Geri geri gitmeye başladığında Chris güldü hafifçe ve ilerlemeye devam etti.

"Öyle mi? Kişisel alanın tam olarak nerede başlıyor?"

Esin etrafına bakınıp yere çizgi çekecek bir şeyler aradığında Chris gülümsemesini gizledi ve istifini bozmadan yürümeye devam etti.

"Burada. İşte tam olarak burada başlıyor."

Yerdeki çizgilerden birini gösterdiğinde Chris durakladı ve o saniyeden sonra da ilerlemeye devam etmedi. Fakat vazgeçmeye niyeti de yoktu. Esin'in o fotoğrafı nasıl çektiğini bilmiyordu ancak onunla ne yapmayı planladığını öğrenecekti.

"Söyle bana."

"Neyi?"

"Fotoğrafımla ne yapacağını."

"Bak yanlışlıkla çektim seni. Gerçekten öyle bir niyetim yoktu."

"Bana onunla ne yapacağını söyle."

"Gerçekten kötü bir şey yapmayacağım. Hem alt tarafı bir fotoğrafla en fazla ne yapabilirim ki?"

"İzinsizce çektin fotoğrafımı. Seni dava edebileceğimi biliyorsun değil mi?"

Konuşmalarına son noktayı koyan da bu olmuştu. Chris sözlerinde elbette ciddi değildi ancak söyledikleri Esin'in gerçekleri ortaya dökmesini sağlamıştı.

"Al."

Çantasından Chris'in çizimi çıkartıp ona uzattı ve Chris eline alıp ilgiyle resmi incelerken kollarını göğsünde bağladı.

"Bu ben miyim?"

"Başka kim olmasını bekliyordun?"

Esin'in cevabı Chris'i eğlendirmişti ancak yine de arkasını dönüp yüz ifadesini gizlemeye çalıştı. Biraz sonra da Esin çizimi geri almak için Chris'e uzandı ancak Chris çizimi vermeyerek incelemeye devam etti.

"Bu kadar yeter. Ver artık şunu bana. Ne yaptığımı öğrendin işte."

Bir kez daha Chris'e uzandı ancak Chris bu kez de resmi kaçırdı ondan. Bunun üzerine Esin iyice zıvanadan çıktı.

"Şiddet yanlısısın. Agresifsin. Anlayışsızsın. Üstüne üstlük hırsızsın da."

Chris ona döndüğünde hayret dolu bir gülüş döküldü dudaklarından ama kesinlikle öfke ya da nefret barındırmıyordu.

"Ekleyeceğin daha bir şey kaldı mı? Öyleyse hiç durma. Hadi kus tüm öfkeni üstüme."

Esin'se yeterince konuştuklarını düşünüyordu. Bu yüzden Chris'in afallayışından yararlanarak elinden kaptı resmini ve çantasına tıkıştırdıktan sonra cevapladı onun sorusunu.

"Bitti! Hepsi bu kadardı!"

"İyi!"

Chris'in dudaklarında muzip bir gülümseme belirdiğinde Esin bunun kendisini yumuşatmasına izin vermeden arkasını döndü ve oradan uzaklaşmaya başladı. Chris'se tam anlamıyla arkasından bakakalmıştı. Bu kız bir şekilde hayatına dahil olur ve ona hiç beklemediği kadar enteresan sürprizler yaparken ondan hoşlanmaması imkansızdı.


***
Köşeye fena sıkıştın Esin 🫢


Loading...
0%